Adalet Bakanı'ndan 'iyi hal' açıklaması

Adalet Bakanı Bozdağ:"Adalet Bakanı olarak itiraf ediyorum; "boynunu büktü, kravatını taktı, iyi elbise giydi, tıraşını oldu, hakime saygılı davrandı" diye 62. maddeyi uygulayan hakim, bu maddeyi ayaklarının altına alarak uygulamayı yapmıştır. Uygulayamaz böyle bir şeyi.Ama gerekirse kravat, tıraş, boynu bükme nedeniyle indirim yapılamayacağını yazmakta da bir beis yok"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 30 Mart 2016 17:29, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Adalet Bakanı'ndan 'iyi hal' açıklaması

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, iyi hal indirimi konusunda, "Adalet Bakanı olarak itiraf ediyorum; "boynunu büktü, kravatını taktı, iyi elbise giydi, tıraşını oldu, hakime saygılı davrandı" diye 62. maddeyi uygulayan hakim, bu maddeyi ayaklarının altına alarak uygulamayı yapmıştır. Uygulayamaz böyle bir şeyi." dedi.

TBMM Ailenin Bütünlüğünün Korunması Araştırma Komisyonuna bilgi veren Bozdağ, ailenin korunmasının, boşama sebeplerinin ortadan kaldırılmasının çok geniş çalışmaları gerektirdiğini belirterek, ortaya çıkacak raporun hem kendileri için hem de Hükümet için yol gösterici olacağını kaydetti.

Bozdağ, Yargıtay içtihatlarında en çok öne çıkan boşanma sebeplerinin; şiddet uygulamak, alay etmek, aşağılamak, küçük düşürmek, küçümsemek, başkalarıyla karşılaştırmak, sırları açıklamak, dedikodu çıkarmak, iftira atmak, beğenmemek, suçlayıcı davranmak, eşe, çocuklara ve aileye hakaret etmek, sevgisiz davranmak, eşini sevmediğini söylemek, eşinden sıkıldığını ve istemediğini söylemek, baskıcı davranmak, aşırı kıskançlık göstermek, başkalarıyla görüşmelere sınırlama getirmek, eşini, çocuklarını ve ailesini tehdit etmek, eşini evden kovarak eve almamak, üvey çocuğa kötü davranmak, eşine ve çocuklarına ilgisiz davranmak ve hastalıklarıyla ilgilenmemek, ev işleriyle ilgilenmemek, dışlayıcı davranmak, evlilik birliğinde üzerine düşen ekonomik görevleri yapmamak, bağımsız konut sağlamamak, borçlandırıcı işlemlerde bulunmak, eve haciz getirmesine neden olmak, kumar oynamak, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, çalışmamak, aldatmak, cinsel sorunlar, fiziksel şiddet uygulamak, eş ve çocukları dövmek, aileye, çevreye ve sosyal hayata karşı sorumsuz davranmak olarak sıralandığını anlattı.

Cumhuriyet'in ilk yıllarında yılda 20 bin civarında olan evlenme sayısının 2015 itibariyle 602 bine ulaştığını ifade eden Bozdağ, 2015 yılında 135 bin boşanma gerçekleştiğini bildirdi. 2014 yılında açılan boşanma davalarının nedenlerine göre oransal dağılım yapıldığında; evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaların yüzde 53,3 oranla birinci sırada, anlaşmalı boşanmaların yüzde 43,6 oranla ikinci sırada yer aldığına dikkati çeken Bozdağ, "Elbette bu rakamlar, açılan bütün davaların boşanmayla sonuçlandığı anlamına gelmemektedir. 2006 yılında 11 bin civarında olan davadan feragat sayısı, 2014 yılında 26 bine çıkmıştır. Boşananların sayısı arttığı gibi, açılan davalardan vazgeçenlerin sayısında da artış görülmektedir." diye konuştu.

Aile kurumunda önemli sorunlardan birisinin de kadına şiddet ve bununla mücadele ihtiyacı olduğuna işaret eden Bozdağ, artan toplumsal duyarlılık ile sorunla mücadeledeki yüksek politik hassasiyet ve kararlılığın, konuyu son yıllarda daha görünür hale getirdiğini vurguladı. Kadının fiziksel, psikolojik, cinsel veya ekonomik şiddete maruz kalmasının, aynı zamanda aile birliğini tehdit eden boşanma sebepleri arasında da yer aldığının altını çizen Bozdağ, 2006 yılında 4 bin 68, 2008 yılında 23 bin 688, 2010 yılında 38 bin 951, 2012 yılında 108 bin 311, 2014 yılında ise 138 bin 84 tedbir kararı verildiğini anlattı.

Bozdağ, tedbir kararındaki artışın birinci nedeninin "konun sosyal görünürlüğünün artması" olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Bu sayede hem kadınlarımızdaki hak arama bilinci, hem de kamu makamlarının mücadeledeki kararlılığı yükselmiştir. Daha önce karakolda kapatılan pek çok hadise vardı. Yaptığımız yasal düzenlemelerle eşlerin birbirine şiddet uygulamasının resen takip edilen konular arasına alınması ve alınan önlemler, başta kolluk olmak üzere kamuda görev yapan herkesi hassasiyet konusunda ileri noktalara taşımıştır. Eskiden karakolda kapatılan pek çok dosya; hükümetlerimizin aldığı tedbirler sayesinde karakolda kapanmamakta ve bunlar işlem görmekte, şiddet kaydı düşülmekte, yargıya intikal etmekte ve ceza alması gereken olduğunda da gerekli cezalar verilmektedir. Bu, duyarlılığın yükselmesi ve kamu görevlilerin mücadeleye destek vermesinin sonucudur. Eskiden koruma kapsamı sadece nikahlı eşe karşıydı, şimdi bütün kadınlara dönük koruma yapılmaktadır. Nikahlı olması şart değil, aile içinde babaya karşı kızını da bacısını da koruyan düzenlemelere imkan verdik."

Bozdağ, 2004 yılında Türk Ceza Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce kadına karşı "şaşı bir yaklaşım", kadınları kendi içinde bölen ve ayrıma tabi tutan yaklaşım olduğunu belirtere, "Kadın denildiğinde bekar, evli, dul şeklinde ayrı alt tasniflere tabi tutuluyordu. Kadının kadın olarak tarif edilmesi ve alt ayrımların kaldırılmasına biz özen gösterdik." dedi.

-"Düğün dernekle evlendirilenler..."

Bozdağ, daha sonra milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Bozdağ, davaların uzun sürdüğüne ilişkin sorulara karşılık, yargıda zaman yönetimiyle ilgili projeyi ortaya koyduklarını, 1 Ocak 2017 tarihinden itibaren her vatandaşın davasının ve şikayetinin kaç gün içinde sonuçlandırılacağının kendisine "alındı" belgesiyle bildirileceğini belirterek, yargılama süresinin kademeli olarak aşağıya çekileceğini, hakim ve savcı ile mahkeme sayısındaki artışın da bunu hızlandıracağını dile getirdi.

Küçük yaşta evlenenlerle ilgili ciddi sorun olduğunu düşündüklerini, bazı mahkemelerin karar vermemek için duruşmaları ertelediğini, bazı savcıların dava açmayı ertelediğini kaydeden Bozdağ, konuyla ilgili kendisine gelen bir olayı şöyle anlattı:

"Çok ilginç örnekler var. Burada adaletli çözümü bulmamız gerektiğine yürekten inanıyorum. Konunun tek bir açıdan ele alınıp büyük mağduriyetlere yol açmasını önlememiz lazım. Bunun üzerinde duralım. Bana Sivas'tan gelen örnek var. Bir düğün yapılıyor, iki taraf da eşraftan aileler. Düğüne ilçenin savcısı, hakimi, emniyet müdürü, karakol komutanı, kaymakamı, belediye başkanı geliyor. Ne kadar ileri geleni varsa geliyor, hediyelerini takıyorlar, 'hayırlı olsun' diyorlar. Daha sonra çocuk oluyor. Hastanede doktor bakıyor, yaş küçüklüğünden dolayı suç ihbarında bulunuyor. Düğününe gelen karakol komutanı bunları evinden alıyor. Şu anda yatıyor. En son yaptığımız düzenlemeyle cinsel saldırı suçlarındaki cezaları artırdık. Alt ceza, 8 yıldan başlıyor. Şimdi burada evlenen kızın da erkeğin de iradesi tam değil, aileleri onları zorla evlendiriyor. Kız çocuğuyla dışarıda, erkek hapiste, onları evlendirenler da avukat peşinde koşuyor. Burada adaletsizliğin, haksızlığın olduğu çok açık. Bunu siyasi tartışmaların ötesinde, Meclis'te grubu bulanan partilerimizin değerlendirmesi gerektiğine inanıyorum. Meseleyi çözücü formül geliştirebiliriz. Düğün dernekle evlendirilmiş olanlarla ilgili farklı usulü geliştirmemiz gerektiğine yürekten inanıyorum. Ama cinsel saldırı suçunu gerçekleştirenlerle ilgili herhangi bir düzenleme yapılmasını tasvip etmeyiz, böyle bir düşünceyi tartışmayız. Böyle bir ayrımın yapılması gerekir."

Bakanlık olarak "adli veri bankası" kurma kararı aldıklarını, çalışmanın sürdüğünü ve süreci Kasım ayında sonuçlandıracaklarını, 1 Ocak 2017'den itibaren devreye sokacaklarını anlatan Bozdağ, bir nevi "adli google" olacağını söyledi.

İyi hal indirimine yönelik sorular üzerine Bozdağ, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Cezadaki bireyselleştirme yetkisini hakimden, mahkemeden alırsanız, o zaman adaleti sağlayalım derken başka haksızlığa sebep alabiliriz. Kanun maddesindeki sorundan ziyade, uygulayıcılarda sorun var. Haksız tahrik veya iyi hal indirimi yapma zorunlu değil. Tamamen uygulayıcının takdiri... Adalet Bakanı olarak itiraf ediyorum; boynunu büktü, kravatını taktı, iyi elbise giydi, tıraşını oldu, hakime saygılı davrandı diye 62. maddeyi uygulayan hakim, bu maddeyi ayaklarının altına alarak uygulamayı yapmıştır. Uygulayamaz böyle bir şeyi. Yargıtay'ın da kararlarıyla buna müdahale etmesi lazım. Bunu uygulamanın çözmesi lazım. Biz bunu uygulamada değiştirmek için adım atmada kararlıyız, attık da zaten. Eğitimleri yapıyoruz, başka adımları da atıyoruz. Ama gerekirse kravat, tıraş, boynu bükme nedeniyle indirim yapılamayacağını yazmakta da bir beis yok. Gerekirse onu da yazarız. Ama haksız tahriki kaldıran bir uygulamayı, bireyselleştirme açısından adalete hizmet edecek düzenlemeyi tamamen hukukun dışına çıkarmayı doğru bulmuyorum."

-Bozdağ ile CHP'liler arasındaki tartışma

Komisyonda, Bakan Bozdağ ile CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer arasında tartışma yaşandı.

İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesinin "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçunu da kapsayan Türk Ceza Kanunu'nun 299. maddesinin iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi'ne başvurusunu değerlendiren Bozdağ, "299. madde TCK'da, 1925'ten beri vardır. 90 yılı aşkın süredir bizim hukukumuzdadır. Bundan önceki her dönemde de uygulanmıştır. Aynı şekilde İtalya'da Cumhurbaşkanı'nın şerefini ve itibarını küçük düşüren kişiler 1 ila 5 yıl arasında hapisle, Polonya'da kişi 3 yıla kadar hapisle, Almanya'da 3 aydan 5 yıla kadar hapisle yargılanıyor." diye konuştu.

Tanal'ın, söz konusu ülkelerin düzenlemelerini değiştirdiklerini söylemesi üzerine Bozdağ, "Değiştirilmedi. Bunlar paralel servis değil, doğrudan servis." karşılığını verdi.

Bozdağ, aynı konuda İspanya'nın 6 aydan 2 yıla kadar hapis veya 6 aydan 12 aya kadar para cezası, Belçika'nın 6 ay ile 3 yıl arasında değişen miktarlarda hapis cezası uyguladığını vurgulayarak, "Danimarka'da krala hakaret suç olarak düzenlenmiştir. Bu durumda diğer hakaret suçuna verilen ceza, iki katına kadar artırılmaktadır. Hollanda'da krala hakaret suçunun cezası 5 yıla kadar hapis ve 20 bin 250 avro para cezasıdır. Diğer ülkelerde de bunun olduğunu ifade etmek isterim." dedi.

Tanal'ın "Faşist rejimlerde vardı" sözlerine Bozdağ, "Sadece faşist rejim yok. Almanya, Avusturya, Hollanda faşist rejim mi?" karşılığını verdi.

Bütün ülkelerde Cumhurbaşkanlığının, devlet başkanlığının ülkenin ve milletin birliğini, dirliğini temsil ettiğini kaydeden Bozdağ, şöyle devam etti:

"Bu makam korunur. Sadece bizim hukukumuzda değil, başka ülkelerin hukukunda da korunur. Sayın Cumhurbaşkanımızı itibarsızlaştırma noktasında belli çevreler tarafından planlı kampanyalar yürütülüyor. Sinkaflı küfürler var. O ifadeleri göndereceğim. Lütfen komisyon üyelerine dağıtın, ben yüzüm kızarmadan o ifadeleri okuyamıyorum. Siz yüzünüz kızarmadan okuyabiliyorsanız, takdir size ait. Cumhurbaşkanı'na, kendisine, eşine, kızına, çocuklarına, ölmüş annesine, babasına sinkaflı küfür yapılıyor. Gazeteler haber yapıyor, 'Bir tweet attı, tutuklandı. Bir haber yaptı, tutuklandı'... 'Tweet' attı da ne söylemiş, haber yapmış da ne demiş? Kimse oraya bakmıyor. Eğer sizin yüreğiniz elveriyor, 'bunun altına imza atıyorum' diyorsanız, siz de o zaman onun gereğini yapın. Kampanya devam ediyor. Avrupa'da da kampanya yürüyor."

Bekir Bozdağ, CHP'li Yüceer'in sözlerine itiraz etmesi üzerine, 'twitter'da açılan "weloveerdogan" 'hashtag'inin kapatıldığını anımsatarak, "We love Erdoğan demek, 'twitter'ın hangi kurallarına aykırı? Neresi yanlış?" diye sordu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı küresel bir itibarsızlaştırma projesi olduğunu ifade eden Bozdağ, "Bunun aksini gördük. Avrupa Konseyini de kullanıyorlar, başka yerleri de etkiliyorlar. Bu küresel itibarsızlaştırma projeleri karşısında bugüne kadar durduğumuz gibi bundan sonda da duracağız. Anayasa'ya da aykırı değildir. Aykırılık iddiasında bulunanların kimler olduğunu biliyoruz. Ne niyetle yaptıklarını biliyoruz. Anayasa Mahkemesinin vereceği kararı, ben de merakla bekliyorum." diye konuştu.

-"Suç işlediniz orada"

Adalet Bakanı Bozdağ, gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'ün davasının görüldüğü 14. Ağır Ceza Mahkemesinin millet adına yargılama yaptığını dile getirerek, "Bir bakıyorsunuz casusluk iddiası olan bir davada, pek çok ülkenin konsolosu orada, mahkemeye baskı kuruyorlar. Konsolos tek başına gelse, orada otursa, efendi gibi baksa belki kimse bir şey demez ama örgütlü organize bir şekilde geliyorlar. Yargılananlar İngiltere'nin veya başka bir ülkenin vatandaşı falan değil, Türkiye'nin vatandaşı. Bütün konsoloslar orada. Birlikte toplu bir hareket." sözlerini sarfetti.

Tanal'ın, Almanya'da bir davaya Türkiye'nin de büyükelçiyi gönderdiğini söylemesi üzerine Bozdağ, "O dönemde büyükelçimiz ne mücadele verdi, biz ne mücadele verdik, nasıl oraya gittik onu bir biz biliyoruz. Konsolosların hiçbiri oraya gitti mi? Hepsi izinle gittiler, ben gönderdim. Resmi yollardan gitti. Türkiye müstemleke bir devlet değildir. Herkes yerini bilecek. Konsolosların görev ve yetkisi kendi vatandaşlarıyla ilgili ve sınırlıdır. Sadece görev yaptıkları binalarla ilgili ve sınırlıdır. Gelip izleyebilir normal bir şekilde ama organize bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı bir hareket var." karşılığını verdi.

Mahkemenin gizlilik kararı aldığını anlatan Bozdağ, Tanal'a, "Milletvekilleri mahkemenin aldığı kararın gereğini yapıp neden salonu boşaltmıyor? Yargılama görevinin yapılmasını siz engellediniz. Kanuna göre suç işlediniz. Böyle bir şey olabilir mi? Hakime, savcıya kızıyorsunuz. Görevinizi kanunlara uygun yapın. Suç işlemeyin. TCK'nın ilgili maddeleri çok açık. Yargılamayı engellemek var, adil yargılamayı etkilemek var..." diye konuştu.

Tanal'ın, "Paralel yapıyı yargıda kurmuşsunuz. Fethullah Gülen ile Amerika'ya gidip kaç defa görüştünüz?" demesine Bozdağ, "Sen onlara hizmet ediyorsun. Hayatımda ne Türkiye'de ne Amerika'da hiç görüşmedim." yanıtını verdi. Bozdağ, Tanal'ın "Bakanlarınız görüşmedi mi?" sorusu üzerine ise "Ama sen görüştün mü, onu bilemem ben." dedi.

Melda Çetiner Karagöz

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber