'MİT'ten bir ekip darbeci F-16'lara Külliye'den 3 füze attı'
Güvenlik Uzmanı Mete Yarar darbe girişimi ve sonrasında yaşananları Habertürk TV'de Veyis Ateş'e değerlendirdi

Güvenlik Uzmanı Mete Yarar Habertürk TV'de Veyis Ateş'in sunumuyla ekranlara gelen Akılda Kalanlar programına konuk oldu. 15 Temmuz darbe girişimini değerlendiren Yarar: "İki haftadır ara vermiştim. Olayların her geçtiği yeri gözümle görmeye çalıştım. "Olayı çok hikayeleştiriyorsun" diyorlar. İnsan hikayelerini çıkarırsan ne kalır geriye, sayılar kalır. 245 insan şehit oldu desem ne anlam ifade ediyor. Hikayesini anlattığımda anlam kazanıyor." diye konuştu.
Güvenlik Uzmanı Mete Yarar'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"O ÇOCUK NE İÇİN ŞEHİT OLDUĞUNU BİLİYOR"
Bunu hikayeleştireceğim ve vazgeçmeyeceğim.
Geçen gün bir toplantıdaydım, işadamlarına ne yaşandığıyla ilgili bir briefing veriyorum. Sayın Numan Kurtulmuş'un ablası da geldi. Kendisi şöyle bir gerçek olay anlattı: Bu olay başladığında ilk önce Vatan Caddesi'ne çıkıyor, ardından İBB'nin olduğu yere doğru gidiyor. Çatışmalar çok bol orada. 'Gözümüzün önünde insanlar şehit edilmeye başlıyor. Birisi yanımdan koşuyordu' diyor, kolundan tuttum çocuğu, 'arkadaşların vuruluyor kendine dikkat et' dedim. Dönüyor çocuk diyor ki, 'Annem bugün ölmek için güzel bir gün' diyor. O şehit çocuk ne için öldüğünü biliyor. Demokrasi, inandıkları ve değerleri için. Bunları anlatmaktan vazgeçtiğimde sayı olur. Anlattığımızda insanlar anlam verebiliyorlar.
"O GECE MİT'TE DİRENEN KAHRAMAN BİR EKİP DE VAR"
Olayın kronolojisi çıktığında, ne büyük bir tezgah olduğunu, yaşadıklarımızın
bunun sadece küçük bir parçası olduğunu anlayacağız. Biz birinci seviyeyi yaşıyoruz.
Bunu doğru anlayalım ki bir sonraki aşamaya geçelim.
Anlatmadığım bir bölüm vardı. MİT'ten bir ekibin yaptıklarıyla ilgili bir olayı
anlatmamıştım. İsmini vermek istemiyorum. O gece özel kuvvetlerle ilgili bölümü
anlatmıştım. O gece direnen birçok ekip var.
Ankara'daki Cumhurbaşkanlığı'nın Külliyesi'ni koruyorlar. Uçaksavar füzelerini ele geçirip Külliye'ye gidiyorlar. Üçünü kullanıp F-16'ların Külliye'ye tekrar geri gelmelerini engelliyorlar. Yerden havaya uçaksavar füzesi.
Elinden geldiğince MİT'in karargahını koruyor. Bu ekip aynı zamanda özel kuvvetlerin
ihtiyacı olan malzemeyi de onlara gönderiyor. Benim kurumum onun kurumu diye
bir şey yapmıyorlar, mücadeleyi direnen diğer kurumlarla omuz omuza mücadele
veriyor MİT ekibi.
MİT ekibi 10 tane füzeyi, biliyorsun o zaman Cumhurbaşkanı İstanbul'a geliyor, evine gidecek, evine gidebilmesi için emniyetinin sağlanması lazım, 10 füze Kısıklı bölgesine götürülüyor. Oradaki ekipler günlerce omuzlarında füzeyle bekliyorlar.
"İSİMSİZ KAHRAMANLAR KARŞILIĞINI GEREKLİ YERLERDE ALIRLAR"
Bunlarla gurur duydum. O yapan ekip birileri tarafından görülmüş. Layık oldukları yerlere getirilmişler. İsimsizler ama bilmesi gerekenler bilmişler. O gece direnenler bu dirençleriyle ve vatan sevgileri karşılığında gerekli yerlere geldi.
Son terfi eden generallerden biri o gece gazi. Jandarma genel komutanlığına gidiyorlar, nizamiye kapısında çatışma çıkıyor. Gazi oluyor. General oldu son terfide.
3.5 AY ÖNCEDEN AMERİKALILAR TÜRKİYE'DEN ÇIKMAYA BAŞLADI
(26 Mart'ta Türkiye'deki bütün ABD askeri personelinin aileleriyle tahliyesi
kararı üzerine 31 Mart'ta yazdığı 'Acil Tahliye' yazısı)
(ABD o günden beri bunu biliyordu da tedbirini mi alıyordu) Mükemmel cinayet
yoktur, mutlaka bir iz bırakırsın. Libya, Mısır, Irak, Suriye örneğini inceledim.
Libya'da 6 ay önce ABD şirketleri kapatılıp çıkıyor ülkeden. Bu olaylar başladığında
beni kıllandıran şuydu:
İncirlik Üssü'ne gittim. Habertürk'te yayınladık. İncirlik Üssü o kadar korunan
bir yer ki.
Örnek anlatayım: İçerisinde ilerlerken arkadaşlar, iki kameraman arkadaşımızı
uyardım, "Burası özel bir üstür, sakın kamerayı müsaade edilen bir yerin üstüne
kaldırmayın. Kaldırırsanız 15 saniye sonra yanımızdalar" dedim. Kocaman bir
üs, ilerliyoruz. Galaxy'ler duruyor, karemayı şöyle bir kaldırdılar refleksle.
Gördüm, indirdim kamerayı, önümüzü kestiler üç arabayla.
Asker ailelerini buradan tahliye etmeleri neden olabilir diye düşündüm. Brüksel'de
bomba patladığında NATO karargahını mı boşaltıyorsun. Bunu dediğimde, örnek
bana başka ülkeleri gösterdi. Libya, Mısır...
Bir şey bekliyorlardı ve bu şey IŞİD saldırısı değil. 3.5 ay öncesinden tedbir
alındı. Böyle başlar bu işler. Arkasından İstanbul'da oturuyor. Devamlı arkadaşlarımdan
telefonlar geliyor.
3 gün öncesinde beni arkadaşlar aradı. Suriye'ye giden NGO'lar yani yardım kuruluşları
çıkmaya başladı, tahliye ediyorlar diye.
Gazeteci arkadaşlarımla beraberdik. Bana bir hikaye anlattı. Birisi şey
söylüyor dedi: Son dönemde özellikle bazı gruplar evlerini satıp dışarı çıkıyorlar
dedi. Birine sorduk dedi: Bunların hepsi darbeden 1 hafta önce konuştuğumuz
mesele. Şöyle demiş konuştuklarında; Türkiye'de yaklaşık 4 sene bir iç savaş
olması bekleniyor. Bize çıkın dediler. Şimdi satıyorsanız satın malzemelerinizi,
daha sonra daha ucuza yine alırsınız 4 sene sonra demişler.
Hepsini koyuyorum üstüste. Bu işte bir tuhaflık var diyordum. "IŞİD Türkiye'de
saldırıları neden üstlenmiyor" diyordum. Bu işte bir sıkıntı vardı. Dünyanın
her tarafında terör saldırısı yaparken neden Türkiye'de siyasal saldırı yapıyorlar,
seçimleri etkilemek için saldırıyorlar? O kadar spesikif saldırıyor ki, Türkiye'nin
ekonomisiyle oynamaya çalışıyor. Rus uçağı düşürülüyor, Rus turistler Türkiye'ye
gelmekten vazgeçiyor, 3 gün sonra Sultanahmet'te Alman turistlere saldırıyor.
Bu işte bir tuhaflık vardı.
Herkesin uğraştığı o kadar çok şey var ki. Kafamızı kaldıramayacak kadar bizi
boğdular. 1 yıl hendekleri konuştuk. Her gün IŞİD roket atıyor. PKK hayatımda
görmediğim kadar saldırı yapıyor. Hepsi aynı anda. Darbeye hazırlık için
güvensizlik ortamı yaratılmış. Bu kadar net.
Yaw kardeşim, PKK IŞİD'e saldırmış 22 Temmuz'da, 23 Temmuz'da Türkiye "IŞİD
terörle mücadelede birinci önceliğimiz" demiş, ertesi gün PKK iki tane polisimizi
uyurken şehit ediyor. Bir terör örgütü hoşlanmadığı iki tane grup grup çatışacak,
yok diyecek siz çatışmayın bir de ben araya gireyim.
Çekilip kenara bekler. Yok ama o da girdi araya. Üç cephede çatışıyoruz. Türkiye'deki
saldırıların hepsinin IŞİD saldırısı gibi sunulduğunu söylüyordum o zamanki
yazılarımda.
(Onların kim olduğu çıktı mı ortaya) Çok net: FETÖ.
SUİKASTA GİDENLER KURMAYLIK AKADEMİSİ ÖĞRENCİLERİ VE YARISINDAN ÇOĞU SEMİH TERZİ'NİN TUGAYI'NDAN
Birlik dışına çıkarılan, ilişiği kesilen kişi sayısı Özel Kuvvetler'den 200
kişi. Sistem değiştiriliyor. Sistem bunların elinde olunca sistemi de bozuyorlar.
Kefalet sistemi değişti, atama sistemi geldi özel kuvvetlerde. O gece Marmaris'te
Sayın Cumhurbaşkanı'na giden suikast timi Harp Akademileri'nden gidiyor. Hepsi
kurmay. Öğrenciler. O kurmay ekibinin neredeyse yarısından çoğu Semih Terzi'nin
tugayından o sene kurmay sınavını kazananlar. İlginç olan bir şey daha söyleyeyim:
Bir tugaydan bu kadar adamın kazanması mümkün değil.
Senaryoyu anlasınlar diye söylüyorum. Adamlar topluca kurmaylık sınavı kazandırılıp
akademiye gönderilmiş. Biz küçük puzzle'lara bakıyoruz. Sayı verdiler yanılmıyorsam
13 kişi. Böyle bir yüzde yok. Başlarındaki o binbaşı o sene kursa gidiyor, Silahlı
Kuvvetler Akademi'sine. Bu işi engelleyecek olanlar bir şekilde kurslar çıkartılarak
başka yerlere gönderiliyor.
Biz neyi görüyoruz, o gece yaşananları görüyoruz. Öyle bir tezgah var ki... Bunu
bozan halkın direnci, Silahlı Kuvvetler'in içindeki benim de tüylerimi ürperten
ayrıntılar.
13 TEMMUZ'DA UYAP'A BİR HAKİM "FETULLAH GÜLEN MEHDİDİR" MAHKEME
KARARI YÜKLEDİ
En çok şok olduğum, 13 Temmuz'da UYAP'a verilen bir yargı kararı var. Bir hakim
13'ünde tek başına karar veriyor ve Fetullah Gülen'i Mehdi ilan ediyor. Bu mahkeme
kararını "Fetullah Gülen Mehdi'dir" diye sisteme giriyor.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN MARMARİS'TE OLMASI SUİKASTİ BOZGUNA UĞRATTI
Diyorlar ki Marmaris'e giden suikast timi acemi, otelin yerini sormuşlar falan...
Anlatayım olanları. Ben buraya gittiğimde Sayın Cumhurbaşkanı'nın Marmaris'e
neden gittiği sorusunu da çok araştırdım. Bulduğumda şok oldum. Sayın Cumhurbaşkanı
eğer o gün Marmaris'te değil de İstanbul veya Ankara'da olsaydı çoktan F-16'larla
vurmuşlardı.
Çünkü koordinatını biliyor. Ama otelin olduğu yer 1000 dönümlük arazi. Bu otelde
2000 oda var. Sayın Cumhurbaşkanı aslında buraya gitmeyi planlamıyor. Müsaade
aldığımda neden değiştiğini yazacağım. Buraya gitme kararı yarım saatte alınıyor.
Güvenlik amaçlı da değil. Planlı bir tatil değil.
Başka bir şey daha ilginç. Yanına ekibinden çok az kişiyi alıyor. Yaverlerini
hiç almıyor. Otelde de kalmıyor burada. İçinde kaldığı yeri bulamıyorlar.
SUİKASTÇİLER HİÇ ACEMİ DEĞİLDİ
Oteldekiler bile bilmiyor nerede kaldığını. 4 gün boyunca nerede kaldığını bilmiyorlar.
Buradan da Antalya'ya Eto'o maçına gidecek. Cumhurbaşkanı'nın yaverinin yanında
şoförlük yapan adamın ifadesine ulaştım: O her şeyi itiraf ediyor. Ona yardımcı
olan şahıs özel kuvvetlerden yarbay. Yarbay itirafçı olmuş. O gün saat 14:30'da
yarbayı muhafız alayına çağırıyorlar. Gittiğinde Özel Kuvvetler'i ele geçirmeye
çalışan albay, yarbay ve yaver masada oturuyor. Masanın üzerinde haritalar serili.
Haritalar Marmaris haritası. İşaretli yer bu otel. Burada olduğunu biliyorlar.
Ama nerede olduğunu bilmiyorlar. 38 kişiyle girince 2000 odayı arayamazsın.
Onu araştırıyorlar. O sırada emir verildi. 14:30'da yola çıkıyor. İfadesindeki
"Genelkurmay Başkanı'ndan evrak vereceğim derim, yerini öğrenirim" kısmı doğru.
Onu yapmak için Muğla'ya doğru yola çıkıyor. Antalya'ya doğru yola çıkmıyor.
Yani Marmaris'e gidiyorlar. Aslında otele gelecek ve Cumhurbaşkanı'nın kaldığı
yeri öğrenecekler.
Bunların hepsi planlamaları sabaha karşı darbe yapılacağı şeklinde yapıyorlar.
Fakat erkene alınınca yolda yakalanıyorlar. Hedef Sayın Cumhurbaşkanı'nı uykuda
yakalamak.
Muğla'ya yaklaşınca telefon geliyor, yoldan dönüp Çiğli'ye gidiyorlar.
Hani bilmiyorlardı Sayın Cumhurbaşkanı'nın Marmaris'te otelde olduğunu.
İstanbul'dan gelecek bir ekip var biliyorsunuz, beklenen. Özel kuvvetçi değil
bu adamlar. O ekip silahsız olarak Çiğli'ye geliyor. MAK timlerinden silah alıyorlar.
37 kişilik bir ekip olarak bekliyorlar.
Bu arada Sayın Cumhurbaşkanı darbe olduğunu öğrenmiş, genelkurmay başkanına
MİT müsteşarına ulaşmaya çalışıyor. İki hamle yapılmıştı. 01:25'de TV'ye bağlanmadan
önce, otelin girişine Marmaris'teki bütün basın mensuplarını çağırıyor. Hande
Fırat'a yaptığı görüşmenin aynısını onlara yapıyor. Fakat hiçbiri servis edilemiyor.
Ondan sonra TV'ye bağlanıyor.
MİT'in Külliye'ye gelip füze atan ekibi, darbe olacağı ortaya çıkınca, aynı
zamanda Çiğli'den bir ekip tarafından uyarılıyor. Diyorlar ki, "Burada bir ekip
var. Marmaris'e gidecekler, içinde operasyona gidecek bir ekip var. O ekip uyarıyor.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın otelden çıkması isteniyor. Sayın Cumhurbaşkanı'nın gidebileceği
4 güzergah vardı. Fakat karayoluyla da gidebilir, havayoluyla da gidebilir veya
deniz yolundan gidecek. Denizyolu tartışılırken Aksaz Üssü çok yakın. Oradan
kalkan bir helikopter bizi yakalarsa durumu var. Bir tekne de ısıtılıp bekletiliyor.
Dalaman'a denizden gitmek için. Karayolunu Muğla valisine soruyorlar. O da "Sayın
Cumhurbaşkanım tüm yollar şu anda bizim tarafımızdan kapatılmış durumda" diyor.
Tek seçenek helikopterle gitmek.
CUMHURBAŞKANI HELİKOPTERDE 20 DAKİKA BEKLEDİ
Sayın Cumhurbaşkanı saat 02:20'de helikopterin içine biniyor, saat 02:40'a
kadar helikopter kalkmıyor. Birçok güvenlik görüşmesi yapılıyor o arada.
Biz sadece Atatürk Havalimanı'nı gördük. Halbuki havalimanlarından çatışmalar
çıktı, darbeciler ele geçirildi.
02:30'da Sayın Cumhurbaşkanı'na Çiğli'den suikast timinin bulunduğu helikopterin
kalktığı bilgisi geliyor. 02:40 ile 02:50 arasında Sayın Cumhurbaşkanı'nın helikopteri
kalkıyor.
İlk gelen operasyon timinin indiği saat 03:20. Gittim bölgeyi gördüm. Adamlar
doğru yere inmişler. Otelin hemen yanında otopark var. İlk helikopter oraya
tozluk alan olduğu için inemiyor. Biraz daha ileri gidip mısır tarlasının üzerine
halatlarla indiriyor. Bir diğer helikopter sahile indiriyor. 3 noktadan otele
girmeye çalışıyorlar. Resepsiyondan girmiyorlar içeriye. Hepsi sahile iniyor.
Sahilde buluşuyorlar. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı'nın kaldığı yer sahilden hemen
ileride. Sahilden yürüyerek gidiyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı'nın koruma ekibi,
özel kalem müdürünün ailesi de orada kalıyor.
Polisler 2000 odanın içerisinde kayıtlarını sildirerek çekiliyorlar. Pasif pozisyonda
gizleniyor polisler. 2000 odanın içindeki 5 odanın kapısı kırılıyor. Polislerin
kaldığı odalar onlar da.
1000 dönüm arazi içerisinde hiç kaybolmamış bu suikast timi. En kısa yoldan
gitmişler, 2000 oda içinde polislerin kaldığı 5 tane odaya gitmişler. 1 polis
şehit oldu, geri kalanlara da işkence yapmışlar. O polisler yoğun bakımda.
Sabaha karşı çekilip bölgeden çıkıp gidiyorlar.
2000 ODADA POLİSLERİN ODASINI NASIL BULDULAR?
2000 odada nasıl 5 tane odada kaldıklarını buldunuz? En kısa yolu nasıl bildiniz?
Sayın Cumhurbaşkanı aslında gittiğinde iki yerde kaldı. Kendi tecrübeme dayanarak
buldum. Kaldığı özel mülk ayrı. Kimin misafiri olduğunu vermiyor. Bir de misafir
kabul ettiği 4 odalı bir odası var. Birbirinden farklı yerlerde bunlar. Koruma
polisleri de ona yakın odalarda kalıyor.
Bu adamlar Sayın Cumhurbaşkanı'nın büyük misafirhanede kaldığını sanıp orayı
basıyorlar, orayı kurşunlamışlar. Asıl kaldığı yere gitmiyorlar, çünkü bilmiyorlar.
Buradan ne çıkartıyorum?
Muhtemelen misafir olarak kabul ettiği kişilerden bir tanesinin korumasından
suikastçilere istihbarat gidiyor. Bunun hem polislere yakın olması gerekiyor
ki odalarına girebilsin, hem de Sayın Cumhurbaşkanı'nın misafirhanesine giremesin.
SUİKASTÇİ DARBECİLER NEDEN KAÇAMADI?
Bunların kaçış planı yok. Çünkü bütün kaçış planlarını helikopterlerin gelip
tekrar bunları alması üzerine kuruyorlar. C planları yok. C planı ne demek?
Düşman topraklarında nereye kaçacaksın? Kendi ülkende vatan hainiysen nereye
kaçacaksın. Bir defa bunun motivasyon eksikliği var. MAK'çılar çok uzun yürüme
performansına sahip değiller, çünkü yetenekleri o değil. İlk yakalananlar da
onlar oldular.
Hayatı idame, bir yerde yaşarken tuzak kurarak yapılır. Adam durmuyor ki, adam
devamlı kaçıyor. Bulduklarınla yetinmeye çalışıyorsun. Kaçtığın yerde hayatı
idame olmaz.
Bu kaçma harekatı. Yılan peşinde koşmazsın. Yapacağın bir şey yok. Adi hırsız
gibi kaçtılar. Düşman topraklarına atlamış bir asker gibi değil, kendi topraklarında
adi bir hırsız gibi kaçtılar. Üstelik moral motivasyon sıfır.
Bu ekibin ifadeleri şunun için önemli. Giderken önceden hazırlık yapılmış. Kimin
gideceği belli. Suikast timini organize eden Sönmezateş'in Silahlı Kuvvetler'deki
görevi Kuzey Irak'a yaptığımız operasyonların başındaki adam gibi düşün.
Uyduları kullanma, İHA'ları kullanma, her tarafı görüntüleme imkanları bunun
elinde.
Üç tane kritik adam var. Genelkurmay'da Partigöç, biri Semih Terzi,
biri de bu adam. Üç operasyon bunlar için çok önemliydi. Üçü de kritik görevlerde.
Oyun bozan bu halk olduğu sürece bir daha darbe yapamazlar. Yapma kabiliyetleri olmadığı anlamına gelmez. Bu halk olduğu sürece tankla halkı bezdiremeyeceklerini anladılar.
ZEKAİ AKSAKALLI PAŞA'NIN ÖZEL KUVVETLER PERSONELİNİN CEBİNE KOYDUĞU 8 EMİRLİK
EMİR
Zekai Aksakallı Paşa'nın Özel Kuvvetler'deki bütün personelin cebine koyduğu
8 emirlik bir emir var. Son emri okuyayım: Durum ve şartlar ne olursa olsun
teslim olmak ve esarete düşmek düşünülemez. Şehadet esastır.