'230 binin üzerinde istihdam gerçekleştirdik'

Başbakan Yardımcısı Canikli: - "(İstihdam seferberliği) Siz istihdam ediyorsunuz, devlet de mali ve vergisel yüklerin ödemesini gerçekleştiriyor. Yeni başlamasına rağmen şu an 230 binin üzerinde bu kapsamda istihdam gerçekleştirilmiş. Çarkların döndürülmesine katkı sağlayacak yakıt olarak ekonomiyi döndürecekler. On beş yirmi günden beri kıpırdama başladı"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 05 Mart 2017 16:48, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'230 binin üzerinde istihdam gerçekleştirdik'

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, istihdam seferberliğine ilişkin, "Siz istihdam ediyorsunuz, devlet de mali ve vergisel yüklerin ödemesini gerçekleştiriyor. Yeni başlamasına rağmen şu an 230 binin üzerinde bu kapsamda istihdam gerçekleştirilmiş. Çarkların döndürülmesine katkı sağlayacak yakıt olarak ekonomiyi döndürecekler. On beş yirmi günden beri kıpırdama başladı." dedi.

Canikli, Hatay Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığında (YİKOB) düzenlenen "Son Ekonomik Gelişmeler Işığında Hatay Buluşması Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, içinde bulunulan ekonomik şartların son yıllarda oldukça ağır olduğunu, bunun bir kısmının küresel ölçekli etkilerden, gelişmelerden kaynaklandığını belirterek, küresel ticarette daralma, artış hızında yavaşlama yaşandığını, aynı şeyin ihracat için de söz konusu olduğunu söyledi.

Bölgede yaşanılan güvenlikle ilgili sorunların ticaret ve üretimi olumsuz yönde etkilediğini ifade eden Canikli, iş adamlarının da doğrudan bu durumun etkisinde kaldığını aktardı.

Bütün zor şartlar altında önemli görevler ifa etmeye çalıştıklarını vurgulayan Canikli, şöyle devam etti:

"Desteklemek bizim en temel görevimiz, sizin de en temel hakkınızdır. Bizim de boynumuzun borcudur, ondan yana hiçbir sorun, tereddüt yok. Biz bunu yapıyoruz, dinamik bir ortamda yapıyoruz. Devletin uygulamaları dünyanın her yerinde biraz ağır olabilir. Devlet uzun düşünür, uzun sürede karar alır, imzalar. Genel yaklaşım böyledir. Biz böyle tavır içerisinde hiç olmadık. Belki önceki dönemlerdeki ekonomik şartlarda böyle bir yönetim biçimiyle örtüşebilirdi, çok sorun teşkil etmeyebilirdi ama küreselleşmiş bir Hatay'ı, Hatay'ın iş adamlarının ekonomisinin problemlerini çözmek ve çok yakın takip etmek ve kararların da hızlı şekilde hayata geçirilmesi gerekiyor. Çünkü dünya o kadar hızlı gelişiyor ve değişiyor ki gecikmiş bir karar hiçbir katkı sağlamayabilir. Bugüne kadar gerçekten inanılmaz hızlı şekilde hareket edip, günü birlik takip ediyoruz hadiseleri ve ona göre tedbir alıyoruz. Bakın son yaşadığımız gelişmeler, bir kısmı küresel, bir kısmı içinde bulunduğumuz bölgesel, bir kısmı kendi iç dinamiklerimizin oluşturduğu sorunlarla boğuşuyoruz. Böyle bir ortamda elbette bu gelişmeler bütün ekonomik dengeleri de olumsuz yönde etkiliyor. Son gelişmelerin sonucunda tüketimde, talepte daralma yaşandı. Bu son üç dört aydan beri ortaya çıkan husus. Bunu ortadan kaldırmak için önce 65. Hükümetin ilk aylarında tüketici kredilerini tahrik etmek amacıyla, talebi kamçılamak için kredi kartları taksitleri sayısında ve bireysel kredilerdeki taksit sayısında ciddi bir artış yaptık. Bireysel kredilerdeki stokun da 72 aya yeniden yapılandırılmasının önünü açtık. Talebi artırmazsanız üretimi artıramazsınız. Talep düşüşü düzenli hale gelirse trend olursa ekonomide o zaman çok ciddi sıkıntılar başlar. Hem reel üretimde hem de istihdam piyasasında hiçbirimizin arzu etmediği makro dengeleri bozacak gelişmeler yaşanır. Dolayısıyla ara vermeden devam ettik."

- İstihdam seferberliği hareket getirdi

Topluma talebi arttırmak amacıyla çok ciddi anlamda satın alma gücü aktarmaları gerektiğini ve bu konuda da çalışmalar yaptıklarının altını çizen Canikli, şöyle devam etti:

"Bu kapsamda en önemli ve hacimli olanı en son olarak 2017 yılı sonuna kadar 2 milyon 100 bin yeni iş imkanı, istihdam kapasitesi oluşturma projesidir. Bunun bir buçuk milyonun işe alınması halinde mali yüklerinin tamamının devlet tarafından karşılanmasını içeren bir proje. Onunla ilgili yasal düzenleme yapıldı uygulanmaya da başlandı. Buna ilave olarak 400 bin de devletin, kamunun da desteğiyle sizler tarafından iş başı eğitimi ve bu çerçevede 2017 yılı sonuna kadar istihdam ettirilecek 400 bin kişi olacak. 200 bin de toplum yararına çalışma projesi çerçevesinde yeni istihdam. Toplam 2 milyon 100 bin. Bu garanti edilmiş bir istihdamdır diyebiliriz, destek de ciddi. Makul bir paylaşım aslında. Siz istihdam ediyorsunuz, devlet de mali ve vergisel yüklerin ödemesini gerçekleştiriyor. Yeni başlamasına rağmen şu an 230 binin üzerinde bu kapsamda istihdam gerçekleştirilmiş. Çarkların döndürülmesine katkı sağlayacak yakıt olarak ekonomiyi döndürecekler. 15, 20 günden beri kıpırdama başladı."

Türk ekonomisinin inanılmaz dinamik bir yapısının söz konusu olduğunu belirten Canikli, "14 yıldan beri içeride ya da dışarıda, etrafta ya da küresel ölçekte ekonomiyi etkileme potansiyeli taşıyan problemler hiç eksik olmadı. Buna rağmen büyümeye, istihdam üretmeye devam ediyoruz. Son 14 yılda Türkiye ortalama 9 milyon istihdam üretebildi. Bu gerçekten mükemmel bir sayı. Sadece nüfusun artmasıyla çıkan iş gücü talebini karşılamıyor bizim ekonomimiz. Bir de tarımdan tarım dışı alana kayış söz konusu. 2002'de kırsalda çalışanın toplam çalışana oranı yüzde 36, bugün ise yüzde 24 civarında. OECD ortalaması yüzde 5, 6, 7. Bu dönüşüm devam edecek. Eğer bu dönüşüm 2002'den önce tamamlanmış olsaydı, OECD ortalamalarına 2002 öncesi gelmiş olsaydı ortaya çıkan son 14 yılda ürettiğimiz 9 milyon istihdam kapasitesiyle işsizlik oranımız yüzde 5'in altına düşmüş olacaktı. Bu dönüşüm devam edecek. İstediğiniz tedbiri alın." diye konuştu.

Canikli, Türkiye'de kadın istihdam oranının OECD ülkelerinin çok altına olduğunu belirterek, 2002'de bu oranın çok daha düşük olduğunu, şimdi ise belli bir noktaya geldiğini ve artmaya devam ettiğini kaydetti.

Ülkenin ekonomisi ve ekonomi dışı alanlarıyla bir bütün olduğunun altını çizen Canikli, Atatürk Havalimanı'nın geçen yıl yaşanan terör saldırısı sonrası 7 saatin ardından normale döndüğünü, Belçika'nın küçük çaplı saldırıya rağmen orada havalimanın 16-17 gün kapalı kaldığını hatırlattı.

Ticaretin canlandırılması için belli alanlarda vergi indirimleri de yaptıklarını belirten Canikli, bunların piyasaya anında yansıdığını söyledi.

Canikli, talepteki daralmanın bütün firmaların finansal yapılarında sıkıntıya yol açtığını ifade ederek, bunun da bir an önce ortadan kaldırılması gerektiğini, bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük finansal destek projesinin, KOBİ ve daha büyük ölçekli firmalar için hayata geçirildiğini belirtti.

Talepteki 10-15 gündeki artışın ileriki günlerde daha da ivme kazanacağını vurulayan Canikli, şunları kaydetti:

"250 milyarlık hazine garantili kredi hacminden de bütün firmalar faydalanacak. Bir kısmını, yarısını halledelim gibi bir şey yok. 250 milyar liralık hazine garantili kredi garanti fonunun kefaletiyle büyük hacimli proje tarihte ilk defa gerçekleşti. Şu an itibarıyla yapılandırma talebinde bulunan, sıkıntıya düşen bu nedenle yapılandırma talebinde bulunanların rakamı 41 milyar. Bizim oluşturduğumuz kredi hacmi 250 milyar. Yeniden yatırım hamlesi başlatıyoruz. Yeni yatırım hamlesinin ihtiyaç duyacağı finansman desteğini de karşılamamız gerekiyor. KOBİ kredisinden sonra 250 milyar liralık kredi uygulamasını başlatıyoruz. Yasal düzenleme yapıldı, Bakanlar Kurulu kararı kaldı. Önümüzdeki hafta belki yayınlanacak. Olabildiği ölçüde faizi de aşağı çekmeye çalışıyoruz. Bankaların da normalin üzerinde faiz talebinde bulunmaması için de gereken tedbiri de aldık. Bankaları da yakından takip ediyoruz. Bankalara da tahsisler yapıyoruz. Bakanlar Kurulu kararından sonra uygulamaya geçecek. Gelişmelerden sonra bütün firmaların ekonomide yaşadığı dalgalanmalar nedeniyle ihtiyaç duyduğu finansman ihtiyacını karşılamak amacıyla bu projeyi hayata geçiriyoruz. Bu son derece etkili ve önemli bir projedir. Nefes alan hayat emaresi olan bütün firmalar bundan yararlanacak."

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, "Birden fazla kişi olduğu zaman herhangi bir yerde son kararı verecek, son noktayı koyacak birinin olması gerekiyor, aksi halde orada yönetim olmaz, ilerleme olmaz. İşte bizim getirdiğimiz sistem de bu." dedi.

Canikli, Hatay Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığında (YİKOB) düzenlenen "Son Ekonomik Gelişmeler Işığında Hatay Buluşması Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, kentin 400-450 bin Suriyeliyi misafir etmek durumunda kaldığını söyledi.

Suriyeli misafirlerin yük olarak görülmemesini isteyen Canikli, "Bizim bir tarihimiz, geçmişimiz var ve ondan kaçamayız, istediğimiz kadar kopmak istesek de kaçamayız. Dün Adana'da arkadaşlarla konuşurken Suriye'den gelen bir misafir talepte bulunuyor. 'Benim ailem Halep'te kaldı, lütfen yardımcı olun, ailemin getirilmesini sağlayın.' Yani böyle bir talep. Dedim 'Sen tam Osmanlı mevzusu oldun.' Öyle yani, istediğiniz kadar siz 'Yok kardeşim burası bize yeter, başkası bizi ilgilendirmez, bizim derdimiz bize yetiyor' deyin kurtulamazsınız, tarihimiz çünkü kaçamayız. Bunlar gerçekler, bakın nasıl yüz yüze geliyoruz. Suriyeliyi almama, kapı dışarı etme, barındırmama gibi bir seçeneğimiz, imkanımız var mı, olabilir mi? Kapımıza dayanmış, komşumuz yani can havliyle. İnsanlar çok zor durumda kalmazsa kendi toprağını bırakır mı bırakmaz ama gelmiş ne yapacaksınız? Mecbur ve bir de geliyor diyor ki 'Biz size güveniyoruz.' Bakın başka yerlere gitmiyor, gidebilir ama buraya geliyor çünkü bunlar da tarihimizin bize bıraktığı miras, yük gibi görmeyin ama yük gibi görülebilir ama esasında öyle değil." diye konuştu.

Canikli, Suriyelilerin dışında her yıl ihtiyacı olan ülkelere de ortalama 3,5-4 milyar dolar hibe aktarıldığını söyledi.

Türkiye'nin 50 milyon dolar kredi bulmakta zorlandığı günlerden bugünlere geldiğinin altını çizen Canikli, "Her ülkenin milli geliri dikkate alarak yapılan yardımı kıyasladığınızda bir numarayız. Tüm bu gelişmelerin hepsi 14 yıla sığdırılabildi ve 14 yılda Türkiye 3'e katladı." ifadelerini kullandı.

"Dostların sayısının arttırılması düşmanların sayısının azaltılması" kuralı çerçevesinde çok yoğun şekilde diğer ülkelerle görüşmeler yaptıklarını kaydeden Canikli, bunun sonuçlarını kısa sürede alacaklarını vurguladı.

- Halk oylaması süreci

Canikli, mevcut yönetim yapısıyla Türkiye'nin ileri gidemeyeceğini, ayrıca her türlü krize davetiye çıkarıldığını belirtti.

Türkiye'de 1982'den 2002'ye kadar başbakanlarla cumhurbaşkanları arasında kavganın hiç eksik olmadığını anımsatarak, şöyle devam etti:

"Sorun onlarda değil, sorun sistemde. Bu sistem kriz üretiyor, nasıl üretiyor? 1982 Anayasası cumhurbaşkanına çok büyük yetkiler veriyor, hiçbir parlamenter sistemde olmayan yetkiler veriyor. O nedenle bizim sistemimiz parlamenter sistem falan değil kesinlikle. Çünkü parlamenter sistemde cumhurbaşkanlarının hiçbir yetkileri, sembolleri yok. İngiltere, gerçekten bir parlamenter sistem. Bütün yetkiler başbakanda. Kraliçenin hiçbir yetkisi yok, eğer yetkisi olsaydı inanın her gün kavga ederlerdi, kesin garanti veriyoruz size ve orada başbakan tek adam, kraliçe sadece sembolik, magazin yani. Aynı şey Almanya'da da geçerli, Almanya'da cumhurbaşkanı var, başbakan var ama cumhurbaşkanının hiçbir yetkisi yok fakat bizde inanılmaz, yürütme yetkilerinin çok büyük bölümü cumhurbaşkanına verilmiş ama aynı zamanda başbakana da verilmiş. Aynı yetki cumhurbaşkanın da başbakanın da idari bir işlem bizden bir kişinin kararıyla netleşmiyor, kesinleşmiyor, yani başbakan isterse tamamlanmıyor, cumhurbaşkanı isterse de tamamlanmıyor, ikisinin bir araya gelmesi gerekiyor, yani ikisinin birlikte aynı noktada buluşması gerekiyor."

Herhangi bir şekilde iradelerden bir tanesi farklı olursa krizin meydana geleceğini vurgulayan Canikli, geçmişte bu sıkıntıların yaşandığına dikkati çekti.

- "Son noktayı koyacak birinin olması gerekiyor"

Canikli, tüm bu sebeplerden ötürü Türkiye'nin bir an önce mevcut sistemden kurtulması gerektiğine işaret ederek, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Yoksa, yok efendim 'Recep Tayyip Erdoğan'a yetki veriyorsunuz.' Ya ne alakası var? Recep Tayyip Erdoğan'ın yetkiye ihtiyacı yok ki. Her türlü yetki var zaten şu anda. Hepsini de kullanıyor sonuna kadar ve hatta doğrudan halk tarafından seçildi. O dediğimiz çatışmalar, cumhurbaşkanının da Meclis tarafından seçildiği dönemlere ait kavgalar. Şimdi 2007'de biz anayasa değişikliği yaptık, yüzde 69'la kabul edildi, cumhurbaşkanlarını doğrudan halk tarafından seçilir hale getirdik, ilk uygulaması da 2014'te oldu. Şimdi daha da güçlü cumhurbaşkanı, yetkiyi doğrudan halktan alıyor, başbakan da öyle, nasıl olacak bu iş? Bu iş yürümez, gitmez. Tek adamlılık falan değil, yani herkes tek adam. Cumhuriyet Halk Partisinin genel başkanı tek adam değil mi? Cumhuriyet Halk Partisinin yönetiminde Kılıçdaroğlu. Tek adam öyle mi? Koyun ikinci adamı yanına, aynı yetkileri de ona verin, eş başkanlık gibi buyurun yürütsün bakalım Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanlığını, öyle bir şey olur mu? Sonuç itibarıyla birden fazla kişi olduğu zaman herhangi bir yerde son kararı verecek, son noktayı koyacak birinin olması gerekiyor, aksi halde orada yönetim olmaz, ilerleme olmaz. İşte bizim getirdiğimiz sistem de bu."

Canikli, yeni sistemi yapabilecek bir iradenin ortaya çıktığını aktararak, "Bakın eğer Milliyetçi Hareket Partisi bu talepte bulunmasaydı, bu çağrıyı yapmasaydı, bizim bunu tek başımıza değiştirme imkanımız yoktu. Sayın Bahçeli'nin hakikaten takdire şayan bir şekilde bu sorunu çözmek amacıyla Türkiye Cumhuriyeti devletinin, milletinin geleceğini gerçekten karartma potansiyeli taşıyan bu sorunu çözmek amacıyla çağrısı olmasaydı bizim bunu tek başımıza değiştirme imkanımız yoktu ama bu çağrı geldikten sonra bizim kayıtsız kalmamız mümkün değildi. Çünkü yarın başka kim değiştirecek bunu, kolay değil. Bu çoğunluğu sağlayacaksınız, değiştireceksiniz, hem de referandumdan milletin onayına sunacaksınız." ifadelerini kullandı.

Canikli, daha sonra katılımcıların sorularını yanıtladı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber