Yeni sistemde gensorunun olmaması ne anlam ifade ediyor?
Yazar Atilla Yayla, gensoru olmadığı için Meclisin yürütmeyi denetleme imkanının ortadan kalktığı yönündeki eleştirilerin doğru olmadığını belirtti

Atilla Yayla'nın serbestiyet.com'daki yazısı
Anayasa paketine hayır diyen siyasi çevreler ve sivil toplum katmanları,
teklifin yasamayı tamamen yürütmenin kontrolü altına sokacağını ve Meclisi
fonksiyonsuz hale getireceğini ileri sürüyor. Bunun gerekçesi olarak da, cumhurbaşkanının
partisiyle ilişkisi kesilmediği için genel başkan olabileceğini ve partisi üzerinden
parlamentoyu kontrol edebileceğini gösteriyor.
Benim okumalarıma göre, değişiklik parlamentoyu fonksiyonsuz hale getirmiyor.
Bunun olabilmesi için yasama yetkisinin açıkça cumhurbaşkanına verilmesi ve
bunun mesela "kanunları cumhurbaşkanı yapar" gibi bir ifadeyle ortaya konması
lazım. Oysa teklif kanun yapma yetkisinin parlamentoya ait olduğunu net bir
şekilde vurguluyor.
Cumhurbaşkanının parlamentoyu partisi üzerinden kontrol etmesi ihtimali hakkında
neler söylenebilir? Bu ihtimalin hayat bulabilmesi için, ilk olarak cumhurbaşkanının
partisinin Mecliste çoğunluğu sağlaması gerekir. Bu vuku bulsa bile cumhurbaşkanının
parlamento çalışmalarına katılamayacak olması ve bakanların Meclis dışından
atanması, Meclis içinden atanan bakanların ise milletvekilliğinin düşmesi, her
halükarda yürütme ile yasama arasındaki bağların mesela parlamenter sitemdekine
nisbetle daha zayıf olacağı anlamına geliyor.
Seçimlerin ne getireceği belli olmaz. Milletvekili seçimlerinde muhalefet partilerinin
Mecliste çoğunluk olması halinde, fiilen sert bir kuvvetler ayrılığı ortaya
çıkar. Bu durum kanun çıkarttırabilmek için cumhurbaşkanının muhalefet partileri
ile işbirliğine gitmesini, onları ikna etmesini zorunlu kılar.
Muhalefetten gelen bir diğer eleştiri, Meclisin yürütmeyi denetleme
imkanının ortadan kalktığı. Bunun gerekçesi olarak da yeni hükümet sisteminde
gensorunun ve sözlü sorunun var olmaması gösteriliyor. Bu iddia da temelsiz.
Gensoru cari sistemde sanıldığı kadar etkili bir denetim aracı olamadı.
Beş yüze yakın gensoru yalnız iki hükümetin ve iki bakanın düşmesini sağladı.
Sözlü soru da hükümetin hazır bulunmadığı bir sistemde anlamsız. Buna karşılık
yeni sistemde Meclis araştırması, genel görüşme, yazılı soru ve en önemlisi
cezai sonuçları olabilecek Meclis soruşturması gibi araçlar var. Şimdiki durumda
ise, birçok yetkiye sahip cumhurbaşkanının buna karşılık hiçbir siyasi sorumluluğu
bulunmuyor.
Meclis soruşturmasının vuku bulabilmesi ve sonuç verebilmesi için yüksek
oy yüzdelerinin aranması, bu mekanizmanın çalışmasının imkansız olduğunu
göstermez. Neticede bu, sık sık değil çok istisnai durumlarda başvurulacak bir
yoldur. Nasıl ki yasama ve yargıya korunaklı bir statü veriliyorsa, yürütmeye
de nisbeten korunaklı bir statünün verilmesi gerekir. Aksi takdirde yürütme
kendini güven içinde hissetmez ve şamar oğlanına çevrilebilir. Bu, istenecek
bir durum değil. Ayrıca, öyle vakalar olabilir ki, cumhurbaşkanının partisi
bile onun hakkındaki bir soruşturmaya destek vermek zorunda kalabilir. Bu yüzden,
Meclisin yürütmeyi denetleme imkanının tamamen ortadan kalktığı iddiası inandırıcı
görünmüyor.
Sonuç olarak, önerilen sistemde parlamento cari durumda olduğundan daha az etkili
ve yetkili hale getirilmiyor.