Kılıçdaroğlu: Doğruları söylemiyorsam beni mahcup edin

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: "Ben doğruları söylemiyorsam size 'televizyonda buyurun gelin, oturalım tartışalım' diyorum. Beni mahcup edin. Belki bu kadar propagandaya da hiç ihtiyaç kalmayacak"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 20 Mart 2017 18:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Kılıçdaroğlu: Doğruları söylemiyorsam beni mahcup edin

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Türk milletinin kaderini de milletin kendisi belirleyecek. Biz Anayasa Mahkemesine bunun için gitmedik. Millet varsa kendi kaderini belirleyecekse buyursun belirlesin, ya demokrasi ya tek adam rejimi." dedi.

Ordu Ticaret ve Sanayi Odasında muhtarlarla bir araya gelen Kılıçdaroğlu, referandum süreciyle ilgili düşüncelerini paylaşacağını, siyasi parti propagandası yapmayacağını söyledi.

16 Nisan'da bir seçim yapılmadığını, bir anayasa değişikliğine ilişkin referandum yapılacağını aktaran Kılıçdaroğlu, söz konusu referandumda "evet" veya "hayır" denileceğini anımsattı.

Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı, yani başkan taraflı mı olsun, tarafsız mı olsun?" bu kadar bir basit soru olduğunu savunarak, şöyle konuştu:

"Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar cumhurbaşkanları tarafsız olmuştur. Felsefesi nedir? Cumhurbaşkanı, adı üzerinde cumhuru temsil eder, yani 80 milyonu temsil eder. Yani arabasında Türk bayrağı taşır. Ben taşıyamam. Başbakan da taşıyamaz, bir başka partinin genel başkanı da taşıyamaz. Cumhuru temsil eden arabasında bayrağını taşır. Peki cumhur aynı zamanda bir partinin genel başkanı olsun mu? Bir partinin genel başkanı olduğunda tarafsız olabilir mi, olamaz mı? Muhtarlar olarak buna karar vereceksiniz. Hem bir partinin genel başkanı hem de cumhurbaşkanı çift başlı, çift başlı bir yapı 'Türkiye'nin lehine mi, aleyhine midir?' olduğuna karar vereceksiniz."

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana cumhurbaşkanlarının neden tarafsız olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Devletin bir sigortaya ihtiyacı var. O sigorta da cumhurbaşkanlığıdır. Devletin yapısı ve işleyişinde bir sorun çıktığı zaman cumhurbaşkanı hepsini davet eder, 'gelin bakalım arkadaşlar, nedir bu sorun, neden çözemiyorsunuz?' diye oturur başkanlığını yapar. Konuşur, karara bağlanır. Ortak aklı egemen kılar. Şimdi biz bundan vazgeçeceğiz. 'Vazgeçin' deniyor. Kararı sizler vereceksiniz. Ya vazgeçeceğiz, ya vazgeçmeyeceğiz." ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Osmanlı'da "millet" kavramı olmadığını kaydederek, "Cumhuriyetle beraber millet kavramı geldi. Ne diyoruz? 'Türk milleti' diyoruz. Türk milletinin kaderini de milletin kendisi belirleyecek. Biz Anayasa Mahkemesine bunun için gitmedik. Millet varsa kendi kaderini belirleyecekse buyursun belirlesin, ya demokrasi ya tek adam rejimi. Bu kadar basit. Demokrasi istiyorsanız 'hayır' diyeceksiniz. 'Hayır, demokrasiye gerek yok tek adam rejimi istiyoruz' diyorsanız gidip evet oyu kullanacaksınız." şeklinde konuştu.

- "Bizim yeminimizde tarafsızlık yoktur"

"Başbakanlık niçin kalkıyor?" sorusunu soran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana başbakanlık var. Niye başbakanlık var? Çünkü cumhurbaşkanı tarafsız. Devletin tepesinde bir tarafsız kişi olması lazım, başındaki insanın tarafsız olması lazım. Başbakan tarafsız olamaz, bir partinin genel başkanıdır. Ben de tarafsız olamam. Ben de bir başka partinin genel başkanıyım. Devlet Bey? O da tarafsız olamaz. O da bir başka partinin genel başkanı. Bizim yeminimizde tarafsızlık yoktur. Milletvekillerinin yemininde de tarafsızlık yoktur ama cumhurbaşkanının yemininde tarafsızlık vardır. Çünkü 80 milyonu temsil edecek. Şimdi biz bütün yetkileri alıyoruz bir kişiye veriyoruz. Diyoruz ki 'Sen başbakanlığı kaldırdın bundan sonra sen yöneteceksin'. Hem başkan hem partinin genel başkanı. O zaman soru şu, kaç bakan olacak? Kimse bilmiyor. Kaç tane olacak? 50,10, 5... Belki de hiç bakan olmayacak. Kim karar verecek? Bir kişi. Peki başkanın kaç yardımcısı olacak? Onu da kimse bilmiyor. Peki mevcut sisteme göre, bugünkü anayasal düzene göre kaç bakanlık olacağına kim karar veriyor? Türkiye Büyük Millet Meclisi. Bir bakanlık mı kurulacak? Kanunu çıkar. Bakanın, bakanlığın görevleri tanımlanır ve ondan sonra kanunu çıkar. Meclis karar veriyor. Yeni modelde meclis devre dışı. Kim karar veriyor? Bir kişi."

- "Beni mahcup edin"

Kılıçdaroğlu, kendisinin doğruları söylemediğinin koro halinde söylendiğini kaydederek, şunları söyledi:

"Ben de onlara şu teklifi yapıyorum. Ben doğruları söylemiyorsam size 'Televizyonda buyurun gelin, oturalım tartışalım' diyorum. Beni mahcup edin. Belki bu kadar propagandaya da hiç ihtiyaç kalmayacak. Diyeceksiniz ki 'Sen şöyle diyorsun, bak anayasanın şu değişikliği, şu maddesi böyle demiyor'. Diyeyim ki ben de 'Doğru, ben bunu atlamışım. Böyle bir şey demiyorlar, gelmiyorlar, oturup tartışmıyorlar. Gönül neyi ister, gönül şunu ister. Amerika'da, Fransa'da, İngiltere'de, Japonya'da hangi model var? Seçimlerden önce liderler bir araya gelirler, referandumdan önce liderler bir araya gelirler. Otururlar medeni insanlar gibi tartışırlar. Vatandaş da kahvesinde, evinde otururken seyreder. Kim doğruyu söylüyor, kim doğruyu söylemiyor. Bizim vatandaşımızın feraseti var, aklı da var. Hem cesaret edemiyorlar gelmeye hem de bize diyorlar ki 'Doğruları söylemiyorsunuz'. Hangisini yanlış söylüyoruz biz? Hangi cümlemiz yanlış?"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ne yaparlarsa yapsınlar ben bu milletin ferasetine güveniyorum. Ne söylerlerse söylesinler ben bu milletin sağduyusuna güveniyorum ve 'Hayır' çıkacağına inanıyorum. Hayırlı bir iş olacaktır Türkiye için." dedi.

Kılıçdaroğlu, Ordu Ticaret ve Sanayi Odasında muhtarlarla bir araya geldi.

Muhtarlığın kurulmasının ve kaldırılmasının kanunla olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Şimdi devletin yönetimle işleyişiyle ilgili yetkiyi bir kişiye verdiğimize göre bir kişi arzu ederse, bir sabaha kalkar resmi gazetede okursunuz, bütün muhtarlar kaldırılmıştır. Bitti o kadar. Meclis'in yetkisi yok çünkü." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Devletin arabasını kullanıyorlar, binlerce araba. Devletin uçaklarını kullanıyorlar, devletin parasını kullanıyorlar, devletin televizyonlarını kullanıyorlar, devletin forsunu kullanıyorlar. Meydan meydan dünya kadar para harcayarak 'Evet' propagandası yapıyorlar. Biz konuştuğumuz zaman belli televizyon kanalları bizi hiç görmüyor zaten, hiç görmüyor. Biz onlara çağrı yapıyoruz, 'Bizi de çıkarın oturalım, biz de konuşalım. Bize soru sorun'. Üstelik gazetecileri biz değil siz seçin. En zor soruları sorsunlar bize, en zor soruları ama korkudan çıkarmıyorlar, çıkaramıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar ben bu milletin ferasetine güveniyorum. Ne söylerlerse söylesinler ben bu milletin sağduyusuna güveniyorum ve 'Hayır' çıkacağına inanıyorum. Hayırlı bir iş olacaktır Türkiye için."

Ortak aklın her zaman üstün olduğunu ve insanların şaşırabileceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Hata yapabiliriz hepimiz. Hata insana mahsustur. Bütün yetkileri birisine verirseniz, tek adama verirseniz, hata yaptığı zaman faturayı bu millet öder. Şimdi hepinize bir soru: Milletvekili sayısı 600'e çıkıyor. Neden? Ne olacak yani? 600'e çıkacak, ne olacak? Faturası ne kadar? 187 trilyon lira. 550 sizin neyinize yetmiyor. Normali 450'dir. Bak onu da söyleyeyim. Hadi 550 oldu, şimdi 600. Kim ödeyecek parayı? Bu milletin fakir fukarası ödeyecek. Söyledim. Fındık fiyatlarını görüyorsunuz. Nerede? 187 trilyonu milletvekillerine vereceğinize fındık üreticisine verin. Hiç değilse adam çalışıyor, alın teri döküyor, emek harcıyor, çoluk çocuğunu geçindirecek. Başka diyarlara göç etmeyecek. Diyorsanız ki '600 milletvekili iyidir, biz de parayı ödeyeceğiz'. Gidip 'Evet' oyu kullanacaksınız, bu kadar basit. 'Yetmez' diyorsanız, 'Doğru değil bu' diyorsanız, '550 olsun' diyorsanız o zaman gidip 'Hayır' diyeceksiniz."

- "Hesap verilmeyen bir sistem olmaz"

Kılıçdaroğlu, "Eğer Türkiye'yi ve Türk milletini başka mecraya çekmek isterseniz bu anayasa değişiliği çıkar, asıl felaket o zaman olur. Büyük Ortadoğu projesini unutmayın. Eş başkanını da unutmayın. Büyük Ortadoğu projesinin Irak'ın başına ne açtığını biliyorsunuz değil mi? Tek adam vardı, Irak parçalandı. Suriye vardı, Suriye parçalandı. Libya vardı, Libya parçalandı. Tek adamın olduğu yerlerde parçalanır." değerlendirmesinde bulundu.

Demokrasilerin temel özelliğinin siyaset kurumunun halka hesap vermesi olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, "Hesap verilmeyen bir sistem olmaz. Ben de hesabını vereceğim. Siyasi iktidar da hesabını verecek. Bütçe yetkisini veriyoruz başkana, bütçe yapma yetkisini. Gensoru veremiyoruz. Bir bakan yolsuzluk yaptı veya bir başkan yardımcısı, gensoru bile Meclis'e verilemiyor." ifadelerini kullandı.

- "Meclisten kanun çıkarmaya gerek yok"

Cumhurbaşkanı yurt dışı ziyaretine gittiğinde mevcut modele göre TBMM Başkanının Cumhurbaşkanına vekalet ettiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Çünkü TBMM Başkanı da tarafsız. Bütün siyasi partilere eşit uzaklıkta olması lazım. Aynı zamanda Meclis'i temsil ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı olmadığı zaman Sayın Meclis Başkanı ona vekalet eder. Yeni modelde TBMM Başkanının temsil yetkisi yok. Kim vekalet edecek? Kendisinin tayin ettiği bir yardımcı. O vekalet edecek. Seçimle mi gelmiş? Hayır seçimle gelmedi." dedi.

Seçimle gelmeyen birisinin milli iradeyi temsil etmesinin doğru olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "O zaman soru şu: Seçimle gelmeyenler ne zaman Türkiye'yi temsil etmişlerdir? Darbe dönemlerinde. Kenan Evren darbeyi yaptı, geldi oturdu. Seçimle gelmedi. Biz demokrasiyi geliştirelim derken darbe dönemlerine doğru gidiyoruz. Bu mudur demokrasi? Bana diyeceksiniz ki gidin her yerde anlatın. Doğru. İmkan olan her yere gidiyoruz." şeklinde konuştu.

Muhtarların da sorumluluğu olduğuna değinen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Bulunduğunuz mahallenin, köyün kanaat önderisiniz. Siz köyde ihtiyar meclisinden karar almadan köyün merasını tek başına satabilir misiniz? Biz Türkiye'nin tapusunu bir kişiye emanet ediyoruz. Bir kişiyi ikna ettiniz mi, kandırdınız mı en geç 24 saat içinde devleti ele geçiriyorsunuz. Nasıl olacak? Şu an bütün yetkileri başkana verdik diyelim, bütün müsteşarlar, bütün genel müdürler, bütün daire başkanları, bütün emniyet müdürleri, bütün büyükelçiler hepsini bir kararname ile 'tak' diye değiştirir. Meclis'ten kanun çıkarmaya gerek yok, tek kararnameyle. Ne diyorlardı? FETÖ terör örgütü 30-35 yılda devlete sızdı, paralel devlet kurdu. Şimdi 30-35 yıl uğraşmanıza gerek yok. Bir kişiyi ikna edeceksiniz veya kandıracaksınız. Çıkardığınız kararname ile devleti ele geçireceksiniz. Bitti, bu kadar basit."

Konuşmanın ardından Kılıçdaroğlu, partisinin il başkanlığını ziyaret etti. Ziyaretinde partililerle bir süre görüşen Kılıçdaroğlu, bazı partililerle hatıra fotoğrafı çektirdi.

Daha sonra teleferikle Boztepe'ye çıkan Kılıçdaroğlu, buradaki otelde kentin kanaat önderleriyle bir araya geldi. Basına kapalı gerçekleştirilen toplantıda Kılıçdaroğlu'na CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, Giresun Belediye Başkanı Kerim Aksu ve Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar da eşlik etti.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber