Darbe girişimi iddianamesindeki FETÖ gerçeği

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Harp Akademileri Komutanlığındaki faaliyetlerle ilgili generallerin de de aralarında bulunduğu 110'u tutuklu, 1'i firari 116 şüpheli asker hakkındaki iddianamede, örgüt yapısıyla ilgili kapsamlı bilgilere yer verildi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 24 Mart 2017 13:27, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Darbe girişimi iddianamesindeki FETÖ gerçeği

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Can Tuncay tarafından hazırlanan 841 sayfalık iddianamede, FETÖ'nün örgütlenme şekliyle ilgili, "Yaklasık 40 yıllık surecte sinsice devlet teskilatlarında her birinin birbirini tanımayacagı ve kademeli olarak 'abi-imam' tabir edilen hiyerarsik uste baglı olacak sekilde, hucre tipi yapılanmayla orgutlenen FETO/PDY'nin orgutlenme sekli, cogunlugu kamu gorevlisi gorunumundeki militan modeli ve dini duyguları istismar ederek, toplumda sempati olusturmaya yonelik nihai amacına ulasma yontemi nazara alındıgında, devletimizin varlıgı ve bagımsızlıgı ile rejiminin temeli olan cumhuriyetimizin Anayasamızda vucut bulan temel ilkelerini tehdit eden en tehlikeli teror orgutu oldugu anlaşılmıştır." ifadesine yer verildi.

- "Dünyada örneği olmayan, atipik darbe"

Örgut lideri Fetullah Gülen'in, "Bizim isimiz cok uzun soluklu bir is, acele etmeyin ve kendinizi belli etmeyin. Askeriyede, maarifte, emniyette, yargıda ve bunların en etkin yerlerinde yerimizi alacagız. En az 20-30 sene sonra harekete gectigimizde kimsenin yapacak bir seyi kalmayacak zaten." seklindeki talimatı olduğu hatırlatılan iddianamede, darbe girişiminin, uzun zaman oncesinden orgutun anayasal duzeni degistirme amacı dogrultusunda planlandıgı aktarıldı.

Şartlar itibarıyla darbenin, hucre tipi orgutlenme modeline uygun olarak, teror orgutunun lideri Gülen ve ust yonetimince planlandıktan sonra hayata gecirilmesi icin "abi-imam" tabir edilen, yonetici vasfını haiz sivil unsurlar vasıtasıyla, alt kademelerde yer alan devletin silahlı gucunu kullanmaya yetkili asker sahıslardan olusan hucrelere gizli ve sifreli olarak iletildigi belirtilen iddianamede, orgut yoneticilerince iletilen talimatı kosulsuz olarak uygulayan, yıllar gelen surecte bu duruma gore sartlanmıs militan unsurlarınca da eyleme gecirildiginin acıkca anlasıldığı vurgulandı.

"15 Temmuz tarihli darbe girisiminin, Türkiye'de ve hatta dunyada gecmiste yapılan darbe veya darbe girisimleriyle karsılastırıldıgında, gerceklestirildigi sosyolojik kosullar, amacı, yontemi ve faillerinin niteligi itibarıyla atipik bir ozellik gosterdigi acıkca anlasılmaktadır. Hangi amacla yapılmıs olursa olsun secilmis iradeye mudahalenin onaylanması mumkun olmamakla birlikte olguyu anlamak icin duygusallıktan uzak, tarafsız bicimde irdelemek ve kavramak elzemdir." ifadesi de kullanılan iddianamede, darbe girisiminin, daha onceki orneklerinden farklı ve ilk olacak sekilde anayasal duzeni hedef alan teror orgutunun eylemlerinden biri olarak gerceklestiği aktarıldı.

- "Medya unsurları da silahlı unsurlar gibi darbe girişimi faili"

Darbe girişiminde örgutun yalnızca asker ve polislerden olusan silahlı ve kamu gorevlisi gorunumlu unsurları haricinde, "abi-imam" tabir edilen sivil unsurların girişimden önceki süreç ve girişim günü darbeyi cagrıstırıcı, destekleyici ve toplumun darbeye karsı koymamasını telkin edici soylemlerde bulunduğu hatırlatılan iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Konumları geregi toplumda kamuoyu olusturma ve yonlendirme seklinde etki gucu bulunan sosyal, gorsel ve yazılı medya unsurları bir butun olarak hiyerarsik baglılık ve emir komuta zinciri icerisinde, orgutsel faaliyet kapsamında darbe girisimine istirak etmislerdir. Bu anlamda darbe girisiminde yer alan silah kullanma yetkisini haiz kamu gorevlileri haricinde, darbe girisimi oncesi ve gununde belirtilen sekilde eylemleri tespit edilen ve teror orgutundeki hiyerarsik yapıya dahil olan veya olmamakla birlikte orgut adına faaliyet gosteren, suc isleyen veyahut bilerek ve isteyerek yardım eden medya unsurlarının da silahlı unsurlar gibi darbe girisiminin faili olduklarının kabulu, teror orgutu faaliyetinin hukuki nitelendirilmesinin ve istirak iliskisi- ceza sorumlulugu kurumlarının dogal sonucudur."

Toplumda etki gucu bulunan medya unsurlarının eylemleriyle darbe girisiminde silahlı unsurlarla birlikte "ortak hakimiyet" sagladıkları vurgulanan iddianamede, aksinin kabulunün maddi delillerle desteklenmis somut gerceklige aykırılık olusturacağı aktarıldı. İddianamede, "Ayrıca darbe girisiminin tarihsel surecteki darbe veya darbe girisimleriyle aynı sosyolojik ve siyasi ortamda gerceklesmedigi, siyasi kaygı ve saiklerle degil de orgutsel amaclarla yapıldıgı hususu, teror orgutu faaliyeti olmasının dogal sonucudur." şeklinde değerlendirme yapıldı.

- "1965 yılından beri kesintisiz devam eden örgütlenme"

İddianamede, FETO'nun orgutlu yapısının acık ve bilinen bir gerceklik oldugu, bu orgutlenmenin 1965'ten beri kesintisiz devam ettigi, örgutun Gülen ve ust duzey imamlarının kontrolunde bircok mensubunun bulunduguna dikkati çekilerek, şöyle devam edildi:

"Bu orgutun, 'anayasal duzeni ortadan kaldırma' sucunu islemek icin birlestigi ve hukumeti devirmeye yonelik icra faaliyetlerine basladıgı, once dershanelerin kapatılacagını bahane ederek arada gerginlik olusturdugu, dısisleri konusunda hukumetin elinin zayıfladıgını gorerek baskı yapmaya calıstıgı, Gezi Parkı eylemlerinde cesaret aldıgı, 'ulkenin ve devletin zaten orgutun kontrolunde oldugu, hukumetin gucunu yitirdigi, devlete hakim olamadıgı, hukumetin yıkılmasının vaktinin geldigi, ulkede bir cemaat devleti egemenliginin bu sartlarda kurulabilmesi icin sartların olgunlastıgı, yolsuzluk bahane edilerek yargı destekli emniyet operasyonu ile bunun basarılabilecegi' dusuncesiyle mevcut hukumeti devirerek, yerine gudumlu ve Gülen ile yanında birlikte hareket eden imamlarının kontrolunde yeni bir hukumet kurulması icin faaliyete gectigi anlaşılmaktadır."

Örgutun polis teskilatı, yargı ve diger kurumlardaki elemanlarını kullanarak olusturdugu gucune guvenerek sistemli bir operasyona basladıgı ve usulsuz dinlemelerle elde ettigi bilgileri kullandıgı bilgisi verilen iddianamede, orgut basındaki suphelilerin talimatıyla baslayan ve kısa surede hukumetin devrilmesiyle sonuclanacagı umulan bu faaliyetin silahlı bir teror orgutu operasyonu oldugu, son olarak en genis caplı silahlı eylemi olarak soruşturma konusu darbe girisimini gerceklestirdiginin anlaşıldığı dile getirildi.

İddianamede, teror orgutunun Silahlı Kuvvetleri icerisinde sızdırdıgı militanları ve "abi-imam" olarak tabir edilen sivil unsurları eliyle 15 Temmuz'da, aynı hedefler dogrultusunda AK Parti kuruculugundaki 65. Hukumet'e karsı gerceklestirdigi darbe girisiminin, genis kapsamlı silahlı eylemini ve teror orgutu tanımının unsuru olarak cebir ve siddetin en belirgin seklini olusturduğu anlatılan iddianamede, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca darbe girisimi sorusturması basta olmak uzere teror orgutunun mensup ve faaliyetlerinin desifresine yonelik yurutulen diger sorusturmalara göre, orgutun yıllardan beri gelen surecte devlet mekanizmasını adeta bir ahtapot gibi sardıgı, ozellikle Silahlı Kuvvetler, emniyet, yargı gibi hassas ve kritik gorulen kurumlarda orgutlenilirken gizlilik esasına azami olcude riayet edildigi, her birinin digerini tanımadıgı ancak yoneticilerden gelen talimatla aynı anda harekete gecebilen hucre tipi orgutlenme seklinde faaliyet yurutuldugu ve bu nedenle bugün dahi orgut yapılanması ile mensuplarının tamamıyla desifre edilemedigi aktarıldı.

- "Tamamıyla deşifre edilmesi devletin birliği için elzemdir"

Kamu gorevlisi gorunumundeki militanların orgutsel tabirle "tedbir" adı altında muhtelif mesrep ve siyasi goruslere sahipmis gibi kendilerini dısarıya karsı lanse ettikleri ve her kesimden kamuoyunu etkileyebilme gucune sahip olduklarını acıkca görüldüğü anlatılan iddianamede, "Bu derece gizlilik esasına gore yıllardır devam eden surecte orgutlenmis bir yapının tamamıyla desifre edilmesi millet ve devletimizin birligi, dirligi ve bagımsızlıgı icin elzemdir." denildi.

İddianamede, FETÖ'nün yapısı ve işleyişi, kuruluşu, amacı, amaca giden yolda paralel devlet kurma çalışmaları, yönetim modeli, hiyerarşisi, yapılanması, organları, Gülen'in örgütü yönetirken verdiği talimatları gösteren ses kayıtlarından önemli örnekler, teşkilatlanma şekli, yurt dışı yapılanması ve örgütsel motivasyon unsuru olarak 1 dolar meselesi de detaylandırıldı.

Örgütün mali yapısıyla ilgili Bankacılık Duzenleme ve Denetle Kurumunun, Asya Katılım Bankası AS ile ilgili 28 Mayıs 2015 tarihli, 31 Aralık 2014 ve sonraki donem gelismelerini konu alan Mali Durum Tespit Raporu'na da yer verilen iddianamede, bu rapora göre, 1 Aralık 2013 ila 30 Haziran 2014 arasındaki donemde, banka nezdinde 334 bin 123 hesap acıldıgı, hesap acılıslarının 6 Haziran 2014'ten itibaren artıs gosterdiği ve en fazla hesap acılısının 30 Ocak 2014'te 6 bin 69 olarak gerceklestiginin anlasıldıgı bilgisi verildi.

Örgüt mensuplarının Fetullah Gülen ile yaptığı görüşme kayıtlarına yer verilen iddianamede, Gülen'in orgutun finansal kurulusu olan Bank Asya'nın ekonomik sıkıntıya girme tehlikesi uzerine ulkeden arayan sahısla yaptıgı gorusmeye gore, orgutun bankayı kurtarma telasına dustugu ve durumun Gülen'e bildirildiği vurgulanırken, Gülen'in, "butun orgut mensuplarının bankayı kurtarması icin calısması" çağrısında bulunduğunun anlaşıldığı ve BDDK verilerine gore konusmadan yaklasık on gun kadar sonra bankanın aktiflerini arttıran para girisleri oldugunun tespit edildiği dile getirildi.

- Örgütü yöneten üst yapılar

İddianamede, "FETÖ'nün yurt içi yapılanması" başlığıyla verilen bilgilerde, örgutün yurt ici yapılanmasını en ufak teferruata bile dikkat edecek sekilde ayrıntılı planladığı ve en kucuk hucre birimi olan talebe (ısık) evlerine varana kadar hiyerarsik, cok disiplinli bir yapı olusturduğu belirtilerek, "Orgutun merkezi Turkiye'dir ve tum organizasyonlar Turkiye uzerinden koordine edilmektedir. Son donemlerde ise ulke genelinde yapılan operasyonlarla merkezden yapılan yonlendirmeler, tedbir amaclı yurt dısına kaydırılıp buradan takip edilmeye baslanmıstır." denildi.

Örgütün 1990 ile 2000 yılları arasında ulke genelinde 5 bolgede, buyume egilimine girdigi donemde 7 bolgeyle faaliyet gostermeye basladıgı şeklinde bilgiler elde edildiği aktarılan iddianamede, "Orgutun mahrem isleriyle ilgilenen 'Ozel Hizmet Birimi' bulunmaktadır. Bu birim mulkiye, yargı, emniyet, Turk Silahlı Kuvvetleri, MIT, milli egitim ve akademik kadro imamlarından olusmaktadır. Bu birim direkt olarak Turkiye imamına baglı olup, orgut adına yuruttukleri tum faaliyetler buyuk bir gizlilik icerisinde surdurulmektedir. Bu faaliyetleri sadece calısmayı yapan ekip ile Turkiye imamı ve ilgili ozel birim imamı bilmektedir. Yurt ici ve dısı orgutsel atamalar ise 'tayin heyeti' tarafından yapılmaktadır." değerlendirmesi yapıldı.

İddianamede, hiyerarsik bir yapılanması olan örgütün sistematik olarak tum faaliyetlerini, yapılanmaya gore sekillendirdiği ve ancak yapılanmanın tek bir catı altında toplanmadığı belirtilerek, "Genel manada yurutulecek faaliyetler icin Turkiye yedi bolgeye ayrılırken, eleman temini icin bes bolgeye ayrılmıstır. Ayrıca ozel hizmet (mahrem isler) birimi tamamen bagımsız hareket etmektedir. Yonetim kadrosu tarafından bilinen orgut icerisindeki bu ayrıstırma orgutun cozulmesini ve faaliyetlerinin desifresini engellemek amacıyla tamamen karmasık bir hale getirilmistir." ifadesi kullanıldı.

- İçişleri ve milli eğitim bakanlarına muadil imamlar

Yurt ici yapılanmasında, Turkiye imamı, bolge (eyalet), il, kucuk il bolge, ilce, semt, mahalle, ev, talebe imamları ile serrehberler ve belletmenler seklinde hiyerarsik düzen bulunduğu belirtilen iddianamede, Ankara Cumhuriyet Bassavcılıgı iddianamesinde de yer bulan örgütlenme şu şekilde anlatıldı:

"Türkiye imamı; uzun sureden beridir Mustafa Ozcan tarafından icra edilmistir. Onceleri Kaynak Holding'i yoneten kisi bu gorevi de yuruturken sonradan her iki birimin yonetiminden ayrılmıstır. Tayin heyeti; butun Turkiye'deki bolge imamlarının nereye gidecegini belirlemekle ve problemlerini dinlemekle gorevlendirilmistir. Tayin heyetinde son olarak gorev yapanlar Ahmet Kara, Nevzat Ayvacı ve Mehmet Ali Buyukcelebi'dir. Akademik kadro imamları; her universitede bir akademik sorumlu imam vardır ve Turkiye genelindeki butun akademik faaliyetleri orgut adına organize eden sorumlu imam Serif Ali Tekalan'dır. Yargı imamları; Ahmet Can ile yardımcıları Osman Karakus ve Abdulkadir Aksoy'dan olusmaktadır. Emniyet imamı; emniyet yapılanmasından sorumlu imamlar Osman Hilmi Ozdil, Abdulletif Tapkan ve Suleyman Uysal'dır. Suleyman Uysal'ın yardımcılıgını Ziya Demirel ve avukat Ali Celik yapmaktadır.

TSK (askeriye) imamı; TSK icerisindeki FETÖ mensupları sivil bir imama baglıdır. TSK imamı dogrudan Turkiye imamına baglı faaliyet yurutmektedir. TSK imamlıgını bir donem Hamdullah Bayram Ozturk yurutmustur. Son bilinen TSK imamı istisare heyeti uyesi de olan Ali Bayram'dır. GATA imamı ise Rıdvan Akovalı'dır. MIT imamı; dogrudan Turkiye imamına baglı olarak faaliyet yurutmektedir. Buranın sorumlu imamı Murat Karabulut olarak kamuoyuna yansımıstır. Milli egitim imamı; bakana muadil orgut ust sorumlusudur. Dogrudan Turkiye imamına baglı olarak faaliyet yurutmektedir. Bu imamlıgı Sait Aksoy ustlenmistir. Mulkiye imamı; icisleri bakanına muadil orgut ust sorumlusu mulkiye imamı dogrudan Turkiye imamına baglı faaliyet yurutmektedir. Mulkiyede uzun zamandır orgutlenme tamamlandıgı icin mulkiye imamlıgı mahrem hizmetler sınıfından cıkarılmıstır. Mulkiye imamlıgı orgut gorevini 'Yusuf' kod adını kullanan Mahmut Akdogan yapmaktadır. OSYM imamı; bir donem Cemil Koca yapmıstır. Ankara bolge talebe imamı; Suat Yigit, dershanelerden sorumlu imam; Mehmet Hanifi Sozen'dir."

- Örgüte konumunu kazandıran birim: "Özel hizmet birimi"

İddianamede, FETÖ yapılanmasında Fetullah Gülen'in de en önemsediği "özel hizmet birimi"nin örgutun bir nevi omurgasını olusturan ve bugün itibarıyla elde ettigi konumu kazandıran, en genis sekilde yargı, emniyet, mulkiye, TSK, MIT ve milli egitim imamlarından olusan, ülkede yurutulen operasyonlar basta olmak uzere hemen hemen tum faaliyetleri gerçekleştiren, butun isler son derece gizlilik icerisinde yuruten, icerisinde faaliyet gosteren tum orgut mensuplarının gerçek isimlerini saklayarak kod isim kullandıkları birim olduğu vurgulandı.

"Ozel hizmet birimlerinin desifre olmaması icin gelistirilen bir tedbir de hucresel yapılanmadır. Her birim kendi icerisinde hucresel bir yapılanmaya sahiptir. Bir orgut mensubu en fazla bir ust sorumlusunu ve bir altında bulunan orgut mensubunu tanımaktadır. Bu uygulama orgut adına faaliyet gosteren sorumlu duzeydeki orgut mensuplarının desifre edilmesini engellemek amacıyla yapılmıstır." tespiti yer bulan iddianamede, örgutün, kitlesel kadrolasmayı saglamak icin OSYM'de, usulsuz dinlemeleri gerceklestirip toplum hakkında bilgi toplamak icin TIB'de ve bilimsel, teknolojik arastırmaları kontrol edebilmek icin de TUBITAK'ta ozel birim imamları olusturup mahrem hizmetler icerisinde faaliyet yuruttüğü kaydedildi.

Turkiye'de devletin teskilatlanmasına paralel olarak her bir kamu idaresine orgutun de bir kurum imamı atadıgı ve bu kurum imamına baglı olarak faaliyetini surdurdugunün goruldüğü anlatılan iddianamede, "Her bir bakanlıktan sorumlu imam oldugu gibi orgutun o kurum icindeki etkinligi ve gucune gore bir imam tayin edilip sorumlulugunda organizasyonlar yurutulmektedir. Diger kurum imamları ozel hizmet birimlerini golgelemek icin orgutun illegal faaliyetlerini kamuoyunun bilmemesi amacıyla faaliyet yuruttuklerinden ozel hizmet birimleri kadar etkin degildirler." ifadesi kullanıldı.

Örgütün, sadece Türkiye imamına karşı sorumlu olan bolge (eyalet) imamlarının da anlatıldığı iddianamede, Ic Anadolu Bolge imamının Cemil Koca, Ege Bolgesi imamının Bekir Baz ve Marmara Bolge imamının da Sadık Kesmeci oldugunun tespit edildiği dile getirildi. Bolge imamlarına baglı faaliyet yuruten il imamlarının da o ilin tamamından ve yurt dısında maddi olarak destek verdigi okullardan sorumlu olduğu aktarılan iddianamede, buyuk sehirlerde kontrolu daha kolay saglamak, herhangi bir aksaklıga meydan vermemek ve daha etkin faaliyet yurutmek icin örgütün kucuk il bolge imamları oluşturduğu da dile getirildi.

- Askeri lise ve harp okullarına hazırlanacak öğrencilerden sorumlu imam

İddianamede, örgütün ilçe imamları, semt imamları, mahalle imamları, ev imamları (abileri), ev ablaları, öğrenci imamları, serrehberler, belletmenler, rehber talebeler ve yatay imamlıklar ile ilgili bilgiler verilerek, "öğrenci imamları" ile ilgili şunlar aktarıldı:

"Öğrenci imamları mahrem islerde kullanılacak ogrencileri belirlemektedir. Orgutun onem verdigi kritik kurumlar olan emniyet, askeriye, yargı ve mulkiye gibi kurumlara yerlestirilecek ogrenciler talebe imamları tarafından belirlenir ve durumlarına gore sınıflandırılarak o yonde ders calısmaları saglanır. Turkiye genelindeki butun ogrencilerden sorumlu bir talebe imamı bulunmaktadır. Ozellikle Polis Koleji ve akademisi ile Askeri Lise ve Harp Okullarına hazırlanacak ogrenciler normal talebe evlerinden alınarak kimsenin bilmedigi ve sadece mahrem hizmetlerde kullanılan evlere yerlestirilmektedir. Eve yerlestirilen ogrencilere kod isimleri verilmektedir ve ozel derslere tabi tutulmaktadırlar."

İddianamede, serrehberlik yapılanmasıyla ilgili Gülen'in etrafında bulunan mollalardan beslenen ve gorevli oldukları birimler icindeki dini yapılanmayı gerceklestiren bir yapı olduğuna dikkat çekilerek, "Serrehberler ozel yetistirilen orgut mensuplarından olusmaktadır. Orgut yapısının olusturulması, orgut mensuplarının baglılıkla faaliyetlerine devam etmeleri, orgutsel motivasyonun devamlılıgının saglanması serrehberlerin gorevidir. Aynı zamanda cemaate gelen genclerin beyinlerini yıkayarak en kabiliyetli olanları secmektedirler." ifadesi kullanıldı.

- Kilit rol: Belletmenlik

Belletmenlerin örgute ait yurtlarda kalan talebelere "abilik" yaptıkları ve başlarında da yurt serrehberlerinin bulunduğu belirtilen iddianamede, "Belletmenler yurtlarda cok ozel bir gorev yapmaktadır. Bir ogrenci icin ogretmen baba ise belletmeni de annesi demektir. Her aksam okul bitiminden ertesi gun ders baslayana kadar ogrenci butun zamanını ve hafta sonlarını belletmeni ile birlikte gecirmektedir. Belletmen ogrenciyi tanıdıktan sonra ailesinin meziyet ve zafiyetlerini de bilmekte, ogrencinin aile baglarının giderek zayıflatılıp cemaate transfer etmektedir. Aileden kopan gencin grup aidiyeti bir muddet sonra da cemaat kimliginin ayrılmaz bir parcası haline gelmektedir. Cemaate kisilerin transfer edilmesinde kilit rolu belletmenler oynamaktadır." şeklinde değerlendirme yapıldı.

İddianamede ayrıca, örgüt yapısı içerisinde öğrencilere nüfuz etmeye çalışan ve eğitim çağındaki bütün öğrencileri fişleyen rehber talebeler ile ihtiyaç duyulan alanlarda Türkiye imamına bağlı olarak toplumun değişik kesimlerinde örgütlenen yatay imamlıklarla ilgili de bilgiler sunuldu.

Murat Kaya

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber