FETÖ'nün medyadaki en temel faaliyeti: Algı operasyonları

Kayyuma devredildikten sonra kapatılan Zaman gazetesinin eski yönetici ve yazarlarından oluşan 30 şüpheliye yönelik "darbe girişimi" ve "FETÖ/PDY üyeliği" suçlarından hazırlanan iddianamede, "Örgütün medyadaki en temel faaliyeti, örgüt amacı ve stratejisi dogrultusunda algı operasyonu yapmaktır. Bu yolla örgüt toplumdaki tepkiselligi yönlendirmekte, kendisine mesruiyet alanı saglamaya çalısmaktadır." denildi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 11 Nisan 2017 16:31, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
FETÖ'nün medyadaki en temel faaliyeti: Algı operasyonları

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, "Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY), örgütün tabanı ile haberlesmeyi saglamak, motive etmek ve çesitli propaganda teknikleriyle kamuoyunu yanlıs yönlendirebilmek amacıyla medyayı etkili bir sekilde kullandığı belirtildi.

"Örgütün medyadaki en temel faaliyetinin, örgüt amacı ve stratejisi dogrultusunda algı operasyonu yapmak" olduğu vurgulanan iddianamede, "Bu yolla örgüt toplumdaki tepkiselligi yönlendirmekte kendisine mesruiyet alanı saglamaya çalısmaktadır." ifadesi kullanıldı.

İddianamede, algı operasyonları yapılırken medyanın çok etkin kullanılmasıyla beraber, örgütsel faaliyetler çerçevesinde toplumun muhtelif kesim ve katmanlarına sızmıs örgüt mensuplarının da bulundukları konuma göre dedikodu yapıp istihbarat toplayarak, sahte delil üreterek, yargılama konularında örgüt menfaatini gözetip maddi katkı saglayarak bu algıya destek oldukları dile getirildi.

- "Yayınlanan sohbetlerde örgüt mensuplarına talimat veriliyor"

Bu algı operasyonuyla bireylerin, objektif olmaktan uzaklasarak örgüt ideolojisi ve amaçları dogrultusunda, örgüt gözüyle olaylara yaklasmaları ve yanlıs degerlendirme yapmalarının hedeflendiği vurgulanan iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Fetullah Gülen tarafından düzenlenen 'sohbet' adlı örgüt propagandaları, örgütün medya organları tarafından genis kitlelere iletilmekte, bu yöntemle toplum tabanında taraftar toplamaktan ziyade örgüt mensuplarına, örgüt dili ve jargonuyla gizli ya da açık talimatlar verilmektedir. Sohbetlerde dini bir konu anlatılıyormus gibi yapılıp gerçekte siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik meselelerle birlikte örgütün gelecegi ile ilgili konular islenmekte, örgüt propagandası yapılmaktadır."

Örgüt liderinin medya üzerinden verdigi talimatlarla örgüt tabanını motive ederek harekete geçirmeyi hedeflediği ve bilhassa Zaman gazetesinin FETÖ/PDY içi iletisimde önemli bir role sahip, bu örgütün adeta sözcüsü konumunda olduğu aktarılan iddianamede, "Nurcu hareketten ayrılan Gülen tarafından kurulan FETÖ/PDY, bu ve benzeri hareketlerin kullandıgı Islami dili tercih etmedi. Islami düsünceyi temsil ettigini ileri süren FETÖ/PDY, pragmatik kazanımlar ugruna Islam'ı dogrudan degil, dolaylı yollardan anlatmayı, bazen de anlatmamayı tercih etti. Örgüt medyasında defaatle Gülen'in kendileri ile dogrudan ilgisi olmadıgı savunuldugu halde örgüt medyası Gülen'in talimatları dogrultusunda hareket etmekte, yayın ilke ve prensipleri onun istedigi sekilde belirlenmektedir." değerlendirmesi yapıldı.

- "Zaman, Gülen'in düşünceleri doğrultusunda yayın yapıyordu"

FETÖ/PDY kurucusu ve lideri Fetullah Gülen ile organik bagları asikar oldugu halde Zaman gazetesinin imtiyaz sahipleri ile yönetici ve yazarlarının samimiyetsiz bir sekilde bu bagları açıkça kabul etmedikleri, "sadece kendisine, düsüncelerine destek ya da sempatilerinin oldugunu" ifade ettikleri anlatılan iddianamede, şu ifadeler kullanıldı:

"Malum oldugu üzere 28 Subat 1997 postmodern darbe sürecinde darbe rejimini destekleyen Gülen'in düsünceleri dogrultusunda yayın politikaları gelistirilmişti. Yine, 'dinler arası diyalog' düsüncesi kapsamında FETÖ/PDY lideri Gülen'in uluslararası baglantılar kurmasını Zaman gazetesi imtiyaz sahipleri, yönetici ve yazarları saglarken, gazete de bu dogrultuda yayınlar yaparak örgütü alenen destekliyor, propagandasını yapıyordu. Bir dönem FETÖ/PDY içerisinde yer alan ancak Fetullah Gülen ile iliskilerinin bozulması nedeniyle bu örgütle bagları kesilen Zaman gazetesinin eski genel müdürlerinden Nurettin Veren, 'Zaman gazetesinin sayfa içeriklerinden mansetlerine kadar hemen hemen bütün içeriginin dogrudan Gülen'in talimatları ve onayı dogrultusunda belirlendigini' 2005 yılında Türkiye'de ilk defa dile getirerek malumu ilan etmistir. 17-25 Aralık 2013 komplo tesebbüsleri sonrasında örgütten ayrılan ve Gülen'e çok yakın oldukları bilinen sahıslar da bu ifadelerin dogrulugunu desteklemislerdir."

Istanbul Cumhuriyet Bassavcılıgınca yürütülen bir sorusturma kapsamında Gülen ile örgütün yayın organlarından Samanyolu TV yöneticisi Hidayet Karaca arasındaki konusmaların, medya temsilcilerinin Gülen'den nasıl talimat ve onay aldıklarını gözler önüne serdiği belirtilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Söz konusu konusmada Hidayet Karaca'nın, Gülen'in onayı ve talimatı dogrultusunda, 'Sefkat Tepe' dizisinin formatında degisiklige giderek sonraları örgütün algı operasyonlarını yürütecek 'karanlık kurul' adı verilen sahneleri olusturdugu anlasılmaktadır. Yine ikili arasındaki baska bir konusmada, Karaca'nın 'Sefkat Tepe' adlı dizi senaryosunun önemli ve örgüt açısından etkili bir bölümünü Gülen'in onayına sundugu görülmektedir. Senaryo metninde dershaneler meselesinin islenecegi anlasılmakta olup, Gülen'in ifadelerinden Ekrem Dumanlı'nın da bu meseleyi örgüt medyasına baglı Zaman gazetesinde islemek amacıyla müsaade ve onay istedigi tespit edilmekte ve Gülen'in bu meselenin yumusakça islenmesine onay verdigi görülmektedir."

- Dumanlı'nın Gülen önünde el pençe divan durması

İddianamede, söz konusu görüsmeler sonrasında "Sefkat Tepe" adlı dizide ve Zaman gazetesinde dershaneler meselesinin Gülen'in talimatları dogrultusunda "yumusakça" islenmeye basladığı anlatılarak, bu durumun örgüt medyasının, örgüt açısından hayati derecede önem tasıyan yayınlarının, liderin talimatlarına göre sekillendirildigini açıkça ortaya koyduğu vurgulandı. İddianamede, "Nitekim Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldugu dönemde Ekrem Dumanlı'nın Fetullah Gülen önünde el pençe divan durdugunu gösteren ve örgüt medyası basta olmak üzere birçok medya organı tarafından kamuoyuna sunulan fotografta gerçek otoritenin Gülen oldugunu gözler önüne sermistir." değerlendirmesi yapıldı.

Basta Hüseyin Gülerce olmak üzere FETÖ/PDY medyasında üst düzey yöneticilik yapan kişilerin, gerek tanık olarak verdikleri ifadelerde gerekse kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda Zaman gazetesinde çalıştıkları dönemlerde örgüt medyasında yer alacak ve örgüt için önem derecesi yüksek yazıların Fetullah Gülen'in onayı alınarak yayınlandıgını belirttikleri aktarılan iddianamede, "Örgüt medyasına baglı televizyon ekranlarında yer alan dizi senaryolarının Gülen'in onayı dahilinde belirlendigine sahit oldugunu sözlerine ekleyen Gülerce, 'örgüt medya organlarının yazılı ve görsel yayınlarına Gülen tarafından ekleme, çıkarma, düzeltme, degistirme ve sansür uygulandıgını, bu sekilde onun yayınlara müdahale ettigi ve yayınları yönlendirdigini' de vurgulamıstır." denildi.

"Medya ile ilgisi olmayan, bu saha hakkında yeterli bilgisi bulunmayan ve dolayısıyla 'üst akıl' tarafından daha kolay yönlendirilebilecek ehliyetsiz sahıslara FETÖ/PDY medya organlarının yönetimlerinde görev verilmistir. Bu sayede yönetim kurulu üyeleri ve hatta yöneticiler 'kukla' durumunda kalmıslardır." ifadesi kullanılan iddianamede, başka işlerle uğraşan kişilerin hiçbir bedel ödemeksizin Feza Gazetecilik AS'ye ortak edildiginin bu kişilerin beyanlarıyla ortaya çıktığı dile getirildi.

FETÖ/PDY medyasının ve medyada görevli örgüt üyelerinin, Gülen'in talimatları dogrultusunda nasıl hareket ettikleri ve hangi yöntemlere müracaat ederek algı operasyonları gerçeklestirdikleri hususlarına ilişkin örgüt üyeleri hakkında açılmış soruşturmalardan örnekler verilen iddianamede, FETÖ/PDY medyasının, örgüt fikir ve uygulamalarına muhalefet eden kisi ve olusumlara yaklasım tarzını ve tutumunu, kamuoyunda "Tahsiyeciler grubu" olarak adlandırılan dini grubu sindirmeye yönelik saldırı kampanyasının gayet net bir sekilde ortaya koyduğu vurgulandı.

Soruşturma ve dava konusu olan "Tahsiyeciler Grubu"na örgütün medya ve kamudaki uzantıları aracılıgıyla kumpas kurulduğunun tespit edildiği anlatılan iddianamede, soruşturmalara konu MIT tırları operasyonu, sözde Selam Tevhid-Kudüs ordusu ve 17-25 Aralık soruşturmalarında da FETÖ/PDY medyası aracılığıyla nasıl bir algı çalışmasının yürütüldüğü aktarıldı.

Murat Kaya

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber