FETÖ'cü askerlerin 'acımasızlığı' iddianamede

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında TRT Harbiye binasının işgal edilmesine ilişkin hazırlanan iddianamede, radyoevi binası civarına toplanan sivil vatandasların üzerine, süpheli askerlerce bizzat öldürme kastıyla ates edildigi" bilgisi yer aldı.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 06 Mayıs 2017 22:03, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
FETÖ'cü askerlerin 'acımasızlığı' iddianamede

Murat kaya - Murat Paksoy

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde TRT'nin Harbiye'deki binasının işgal edilmesi ve sonrasında çıkan olaylarda 3 kişinin ölümü ile 50 kişinin yaralanmasına ilişkin 7'si rütbeli 32 asker hakkında hazırlanan iddianamede, "işgal sırasında ve sonrasında olayları protesto amacıyla radyoevi binası civarına toplanan sivil vatandasların üzerine, bina içerisinde bulunan süpheli askerlerce hedef gözetilerek ve bizzat öldürme kastıyla ates edildigi" tespitine yer verildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu savcılarından Orhan Aydın'ın hazırladığı 383 sayfalık iddianamede, FETÖ'nün diğer darbe girişimi iddianamelerinde olduğu gibi Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) genel yapısı, örgütle ilgili bazı kavramlar, kuruluşu, toplumda kabul görmesi, genişleme ve kadrolaşma dönemi, amacı, ideolojisi, amaca göre örgütlenme stratejisi, idaresi, kültürel yapısı, örgütlenme şekli, legal görünümlü yapılanması, kuralları, istihbarat ağı ve arşivi, haberleşmede kullandığı yöntemler, gelir kaynakları, silahlı gücü, emniyet ve yargı teşkilatlanması, gerçekleştirdiği yasa dışı faaliyetler, TSK yapılanması ve darbe kalkışmasıyla bağlantısı, başlıklar halinde özetlendi.

FETÖ'nün gerçekleştirdiği 15 Temmuz darbe girişiminin de genel açıklama olarak anlatıldığı iddianamede, FETÖ'nün olay tarihinde başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere tüm Türkiye çapında gerçekleştirdiği darbe teşebbüsü kapsamında Harbiye'de bulunan TRT radyo binasının şüphelilerce işgal edildiği bilgisi verildi.

"Bizzat öldürme kastıyla ateş edildi"

Haklarında soruşturma yürütülen Hasdal Kışlası 6. Motorlu Piyade Alayı'nın eski alay komutanı Albay Müslüm Kaya ile yeni Alay Komutanı Nebi Gazneli'nin bizzat organize ettiği ve bizzat talimatlarını verdiği olay tarihinde Hasdal Kışlası'na gelen kurmay subaylar Binbaşı Hamza Mermer ile yüzbaşılar Duran Keskin, Ramazan Argunşah, Ufuk Kenan Konuk, daha sonra radyoevinden Taksim Meydanı'na geçen kurmay yüzbaşılar Günay Kaya ve Erdoğan Çelik, Hasdal Kışlası 6. Motorlu Piyade Alayı'nda üsteğmen rütbesiyle görev yapan Yavuz Sarıoğlu başlarında olmak üzere 19 er ile TRT Harbiye radyo binasından Taksim Meydanı'na geçen 6 erin askeri araçlarla tahminen saat 21.30-22.00 sıralarında Hasdal Kışlası'ndan çıkış yaptıkları belirtilen iddianamede, şüphelilerin saat 22.30 sıralarında TRT radyoevinin önüne geldikleri, işgalci askerlerin neden oldukları olaylarda 3 vatandaşın şehit olduğu ve çok sayıda vatandaşın yaralandığı dile getirildi.

Şüphelilerin ifadeleri ile olayda şehit olanların yakınlarının, yaralanan mağdurların ve müştekilerin beyanlarına yer verilen iddianamede, müştekilere şüphelilerin fotoğraflarının gösterildiği ve bazılarının müştekiler tarafından teşhis edildiği de aktarıldı.

Harbiye'deki TRT radyoevi binasının darbeci askerlerce isgal edildiği ve isgal sonrası olayları protesto amacıyla radyoevi binası civarına toplanan sivil vatandasların üzerine, bina içerisinde bulunan süpheli askerlerce hedef gözetilerek ve bizzat öldürme kastıyla ates edildigi anlatılan iddianamede, açılan ates sonucunda çok sayıda vatandasın yaralandığı, olaylar sırasında orada bulunan ve bu kanunsuz darbe tesebbüsü eylemini protesto amacıyla olay yerine gelen vatandaslardan Fahrettin Yavuz, Murat Demirci ile yabancı uyruklu Jaouad Merroune isimli sahısların olay yerinde süphelilerce vurularak sehit edildiklerinin tespit edildiği ifade edildi.

- Filistin kökenli Fas vatandaşının ölümü

Olay tarihinde TRT radyo binasının önünde sehit olan Jaouad Merroune'nin otopsisine katılan ve kimlik tanıgı olarak ifadesine basvurulan Nushap Kaya'nın, Merroune ile ilgili "Filistin kökenli Fas vatandası oldugu ve Emine isimli bir kadınla imam nikahıyla evli oldugu" yönünde bilgi verdiği belirtilerek, bu kişinin ayrıca, "Istanbul'da misafirleri oldugu, 2 yıldır Istanbul'da yasadıgı, darbe oldugunu ögrenince evinde oturdukları abisi 'Idris' ve sehit olan Jaouad Merroune ile birlikte Mecidiyeköy'den Elmadag'a dogru yürüyüse geçtikleri, TRT binasının önündeyken silah seslerinin geldigi, kalabalıga dogru ates açıldıgı, kimlerin ates ettiklerini görmedigi ancak TRT binasından ates edildigini gördügü ve bir anda Jaouad Merroune'nun vuruldugu" beyanlarına yer verildi.

Olayın mağdurlarından Ismail Nar'ın da ifadesinde, "Saat 03.00 sıralarında protesto amacıyla Sisli-Mecidiyeköy meydanına indigi, burada büyük bir kalabalık gördügü, TRT binasının orada olayların yogun oldugunu ögrenmesi üzerine bu bölgeye dogru yürümeye basladıkları, burada TRT binasının önüne geldiginde askerler tarafından halka hedef gözetmeksizin öldürmeye yönelik ates açıldığı, bu sırada bir vatandasın basından vuruldugu, diger vatandasların ve kendisinin bu yaralıya yardım etmek istedikleri, bu sırada askerlerin tekrar ates açtıkları, açılan ates sonucu sol ve sag bacagından yaralandıgı, sikayetçi oldugu" yönünde beyanda bulunduğu belirtilen iddianamede, olay yerinde yaralanan Şişli Emniyet Müdürü Melih Ekici'nin söyledikleri de özetlendi.

Şişli Emniyet Müdürü Ekici: "Hedef gözetilerek açılan ateşle yaralandım"

İddianamede Melih Ekici'nin, "Görevdeyken, 'TRT radyo müdürlügünde bomba ihbarı var, asker buraya arama yapmaya geldi', haberi üzerine, durumda gariplik oldugunu hissederek makam aracıyla yanımda polis memurları Osman Akılotu ve Vedat Özçınar ile birlikte gittim. Daha araçtan inmeden askerlerce radyo binasında hedef gözetilerek ates edildi ve kendimizi yere attık. Karsılık vermeye çalıstık. Yerden seken bir mermi gözlerime çarparak yaralanmama neden oldu. Ayrıca sag omuz üst kısımından da yaralandım. Açılan ates sonucunda sivil vatandasların da yaralandıgını gördüm. Yasanan olaylar kapsamında hedef gözeterek açılan ates sonucu yaralanmama sebep olan ve araçların hasar alarak yanmasına neden olan tüm süphelilerden sikayetçiyim." ifadesini verdiği aktarıldı.

Magdur Melih Ekici, polis memurları Osman Akılotu ve Vedat Özçınar ile araçlarına yönelik darbeci askerlerce uzun namlulu silahlarla gerçeklestirilen saldırıya iliskin Harbiye Orduevinden elde edilen kamera görüntülerinin incelendiği vurgulanan iddianamede, görüntü fotograflarına göre, "darbe girisiminin basladıgı saatlerde TRT Harbiye Radyo binasını isgal eden sahısların, o tarihlerde Şişli Emniyet Müdür Yardımcısı Haydar Karsavuranoglu ile Sisli Ilçe Emniyet Müdürü Melih Ekici'nin makam araçlarına ates ettikleri, bu ates sonucunda Melih Ekici'nin açılan ates sonucu gözlerinden ve degisik yerlerinden yaralandıgı, Ekici'nin makam aracının yanarak kullanılmaz hale geldigi, olaylara müdahale etmek için bölgede bulunan Sisli Ilçe Emniyet Müdürlügü Güvenlik Büro Amirligine baglı zırhlı aracın çesitli yerlerinden açılan ates sonucu hasar gördügünün tespit edildiği" vurgulandı.

FETÖ'cü askerlerin "tuvalet testi"

Olay yerinde şüpheli askerler tarafından alıkonulan müşteki TRT Radyo Tiyatro ve Eğlence Müdürü Kıvanç Nalça'nın "olay günü görev yerinden ayrılarak Harbiye'ye çok yakın olan evine gittikten sonra amiri konumunda olan Radyoevi müdürü 'Cem' isimli kişi tarafından arandığı, emir üzerine radyoevine geçtiği, olaylara şahit olduğu, kapıda bekleyen askerlere müdür olduğunu belirttikten sonra rütbeli birinin emriyle içeri alındığı ve burada alıkonulduğu" bilgisini verdiği belirtilen iddianamede, Nalça'nın anlattıkları şöyle yer aldı:

"Ellerinde silahlar vardı. Bana, neyin ne oldugunu sormaya basladılar. Bu sorularla muhatap olunca, bunların bizim radyoevimizden bildiri okuyacagını ya da propaganda yapacagını anladım. Bunun üzerine kendilerine, 'Bizim binamızın en önemli odası ana kumanda odası' diyerek ana kumanda odasına götürdüm. Ancak niyetim yayının yapılmasını engellemek oldugu için onlara, 'Bakın bu ana kumanda odasındaki cihazların bu sekilde açık kalması sisteme zarar verir bu nedenle bunları kapatmamız gerek, gerektiginde açarız' diyerek ana kumanda odasında makinelerin fislerini onlara çektirdim. Bunu yapmamdaki amaç, onların herhangi bir eylemini engellemek içindi. Bunun üzerine basımızdaki gözlüklü ve açık tenli subay, ana kumanda odasının önemli bir oda oldugunu anlayınca oraya bir er koydu, kapıyı kitledi ve 'sen burada kalacaksın, giren olursa vur' dedi.

Daha sonra yine binanın alt katına indik. O anda en rütbeli konumdaki gözlüklü ve açık tenli sahıs, benim karsımda oturup propaganda yapmaya basladı. Bana, 'Türk ordusu Kurtulus Savası'nda ve Çanakkale Savası'nda 500 bin şehit verdi, son 6 ayda da Güneydogu'da 500 sehit verdik, bu böyle gitmeyecek, TSK artık yönetime el koymustur, asker bu duruma müsaade etmeyecek, siz siviller bu durumu anlayın' dedi. Ben de bunun üzerine kendisine, 'Ben de muhabere askeriyim, her Türk askerdir' diyerek karsılık verdim. 'Peki polis sizinle beraber mi?' diye sordugumda, 'Şu anda Türk milleti tek yumruk bu isin arkasında' gibi karsılık verdi. Ben de 'İnsallah öyledir' dedim. Ben bunu derken zaten polisin onların yanında olmadıgını gördügüm ilk manzarada anladım. Bir süre sonra tahminen astsubay oldugunu düsündügüm ancak yasına göre astsubay ya da uzman olan ancak yası büyük er de olabilecek kisi bana, 'Sen tuvalete gideceksin' dedi. Ben, 'tuvaletim olmadıgını' söylememe ragmen silah dogrultup beni tuvalete götürdü. Ben tuvalette pisuvarın önündeyken bu sahıs benim enseme silah dogrulttu ve bu sekilde tuvaletimi yaptım. Daha sonradan ögrendigime göre, FETÖ'cüler ayakta tuvalet yapmazlarmıs. Muhtemelen beni test etmek için bu sekilde götürdüler. Ben tuvaletten sonra tekrar bulundugum noktaya geldim. Böyle bir süre geçti. Daha sonra dısarıda halk toplanmaya basladı, 'Ya Allah, Bismillah, Allahuekber' seklinde slogan atıyorlardı. Polisleri de gördüm. Bizi giristeki güvenlik odasına kapattıktan sonra basımıza da bir nöbetçiyi bıraktılar. Sonra tüm askerler bahçeye çıktılar."

"Ayak ayak üstüne atıp telefonuna bakarak polis araçlarına ateş etti"

Müşteki Nalça'nın, "Özellikle rütbeli konumda olan askerlerin bayrak direginin orada siper aldıklarını gördüğü, diğer askerlerin konumunu göremezken, 3 rütbeliyi çok net gördüğü, polisin, 'İçerideki askerler teslim olun, yaptıgınız eylem hukuka ve kanuna aykırıdır, gittiginiz yol yol degildir, silahlarınızı bırakın, size hiç bir sekilde zarar verilmeyecek' diyerek anons yaptığı, anonsa karsılık askerlerin önce havaya ates edip sonra da polise, 'Polis, halkı kullanarak karsımıza gelme, askerle halkı karsı karsıya getirme, mertsen gel vurusalım' gibi, saçma sapan akla izaha gelmeyen anonslar yaptığı" ifadesini kullandığı da belirtilen iddianamede, Nalça'nın şunları söylediği dile getirildi:

"Polisler, bu anons karsısında bir önceki anonsu tekrar ederek ve hatta askerlere, 'Bakın otların arkasına saklanıyorsunuz, istesek sizi vururuz, bizim amacımız bu degil, size zarar verilmeyecek, teslim olun' diyerek anons etmelerine ragmen özellikle rütbeli konumdaki askerlerin polise ates açtıgını gördüm. Ates ettikçe polis akrebinin üzerindeki kursun izlerini de net görebiliyordum. Ayrıca halka da ates ediyorlardı. Hatta binaya yaklastıgında, hiçbir sekilde uyarı atısı yapmadan direk halkın üzerine ates ettiklerini de gördüm ve bu sabaha kadar devam etti.

Sabaha dogru sadece gözlüklü ve açık tenli olan üst rütbeli subay ile bir de er vardı. Binaya girdiler. Diger askerleri görmedim. O anda onların teslim olup olmadıklarını da bilmiyorum. Yalnız bu rütbeli konumundaki subay, sandalyeye oturup ayak ayak üstüne atıp, elindeki telefona bakarak, polis araçlarına ates ettigini gördüm. Elinde MP-5 vardı. Bu MP-5 polislerden gasbettiği silah da olabilir. 2 polis akrebi, tam kapımızın önüne girdikten sonra bu sahsın ayaga kalkarak, 'Tamam teslim oluyoruz' diye bagırdıgını duydum. Ben de camdan, 'TRT personeliyiz, 3 kisiyiz' diyerek polise bagırdım. Bana, 'atla' dediler. Arkadaslarımı çagırdım ve birlikte atlayıp polislerin yanına gittik."

"Halk arkamızda, linç edilmemek için polis üniformalarınızı çıkarın"

İddianamede, darbe girisiminde Harbiye TRT Radyosunda bulunan ve görev yerlerinde şüpheli askerlerce alıkonulan 3 trafik polisinin beyanlarına da yer verildi.

Polis memuru Cihat Türkmenoğlu'nun, "Görev yerinde beklerlerken iki askeri rütbeli personelin yanlarına gelerek, 'Güvenlik ihbarı var, kendi güvenliginiz için hemen içeri, TRT binasına gelin' demesi üzerine görevli arkadası polis memuru Abdurrahman Çağlar'ın ekip aracında bulunan MP-5 model silahı güvenlik amaçlı aldıgı, ne olduguna kanaat getirebilmek için bir süre bekleyip sahsi telefonlarını ellerine götürdükleri esnada tüm askerlerin ellerinde bulunan uzun namlulu silahlarını kendilerine dogrulttuğu, aralarından da bir rütbeli personelin elindeki uzun namlulu silah ile havaya bir veya iki el ates ederek, 'Oyun mu oynuyoruz burada, ellerinizi kaldırıp hemen içeri girin' demesi üzerine, 'amirlerine telefonla bilgi vermek istediklerini' söyledikleri, rütbeli bir personelin de küfrederek, 'Buranın amiri artık benim, eger emirleri uygulamazsanız beyninize sıkarım' ifadesini kullandığı, diğer askerlerin silahlarını, kendilerine dogrultarak üzerlerine dogru yürümeye basladıkları ve söylenenleri yapmak zorunda kaldıkları" şeklinde ifade verdiği kaydedilen iddianamede, polislerin TRT nizamiye kapısından girdikten sonra yaşadıkları da Türkmenoğlu'nun beyanlarına şöyle yansıdı:

"TRT nizamiye kapısından girdikten sonra tartıştık ancak silah doğrulttukları için silahlarımızı yere bırakmak mecburiyetinde kaldık. Bu uygulamaları bize TRT binası içindeki kameralı alanda yaptırdılar. Sonra bizi TRT binasının içine silah zoruyla aldılar. Bina içerisinde bulunan silahlı özel güvenlik görevlilerinin de silahlarına el koyuldu ve bizi salondaki koltuklara oturtup, silahları binanın yakın bir odasında bulunan, göremedigimiz silah kasasına koydular. Rütbesinin binbası oldugunu tahmin ettiğim bir askeri personel, bize hitaben, 'Tüm silahlarımız dolu ve herhangi bir direnme durumunda silahlı müdahalede bulunur, beyinlerinize sıkarız, geberir gidersiniz' dedi. Bu kisi, birkaç telefon görüsmesi yaptı ve telefon görüsmelerinde, 'Radyo binasını güvenli hale getirdik' gibi cümlelerle birilerine bilgi verdi. Sivil personeli binadan dısarı çıkardılar. Binbası oldugunu tahmin ettiğimiz kişi, bu kez bize dönüp, 'Akıllı olup hemen evinize gidecekseniz, serbest bırakacagız, şu an yönetime el koyduk, devlet biziz, silahlarınız bizde kalacak' dedi. Sonra, 'aramızda en tecrübeli polisin kim oldugunu' sordu ve polis memuru Atilla Saka'nın cep telefonu numarasını alarak polislere, 'Silahlarınızla ilgili Atilla'dan size ulasacagız, silahlarınız bir süre bizde kalacak, üzerinizde yedek sarjörleri de teslim edin, araçların anahtarlarını da verin, araçlarınızda alacak esyanız var mı?' diye sordu. Rütbesini yüzbası olarak tahmin ettiğimiz kisi, 3 askeri önüne koyup silahları üzerime dogrultarak araca götürdü ve araçtan esyaları aldıgı esnada araçtaki MP-5 silahı görüp aldı ve tekrar bina içine döndük.

Binbaşı, polis memuru Ozan Oğuz'a dönüp tehditkar bir sekilde 'Taksim'e götüreceksin bizi' dedi. Oğuz ile birlikte sayısı yaklasık 13-14 kisi olan askeri grup binadan dısarıya çıktık. Binada kalan 3 polis memuruna da, 'Sizi serbest bırakacagız fakat silahlarınız bir süre bizde kalacak, gömleklerinizi çıkartıp atletle çıkın, polis üniformalı görünürseniz öldürülürsünüz, binayı hızlı bosaltın, direk evlerinize gidin, kesinlikle subelerinize gitmeyin ve dısarı çıktıgınızda telefonlarınızı hemen açmayın' dendi. 3 polis memuru olarak 'silahlarımızı almak istediğimizi' söylediğimizde, 'Galiba gebermek istiyorsunuz' yanıtını verdi. 'Üniformalarımızı çıkarmayacağımızı, ölürsek de bu üniformayla öleceğimizi' söyleyerek Cumhuriyet Caddesi'ne hızlı adımlarla ve silahsız vaziyette çıktık. Amirlerimize telefonla bilgi verdikten sonra kendi imkanlarımızla ekipler amirliğine gittik."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber