118 mahrem imamın duruşması devam ediyor

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) "mahrem hizmetler yapılanması"na dahil oldukları gerekçesiyle haklarında "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan dava açılan 138 kişinin yargılandığı davanın duruşma görülüyor.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 25 Temmuz 2017 16:14, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
118 mahrem imamın duruşması devam ediyor

Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı. Bazı sanıklarla tutuklu bulundukları cezaevlerinden telekonferans sistemiyle bağlantı kuruldu.

Sanıklardan Elvan Çalışkan, üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi. FETÖ ile hiçbir bağının bulunmadığını savunan Çalışkan, hakkındaki suçlamanın isimsiz ihbarla emniyet önünde bir çöp kovasında bulunan isim listesine dayandığını öne sürdü.

Savcılık iddianamesinde geçmişte çalıştığı örgüte bağlı kurumlara yer verildiğini belirten Çalışkan, üniversitenin fen edebiyat bölümünden mezun olduğunu, atanamadığı için özel dershanelerde çalışmak zorunda kaldığını, 2011'de de KPSS'yi kazanarak MEB'e kimya öğretmeni olarak atandığını söyledi.

İddianamede birden fazla telefon numarası kullandığının ileri sürüldüğünü ifade eden Çalışkan, bu numaralardan hiçbirini kullanmadığını, tek bir telefon numarası bulunduğunu, diğerlerinin ise kime ait olduğunu bilmediğini kaydetti. Çalışkan, "mahrem hizmetler yapılanmasında yer aldığı ve jandarma abiliği yaptığı" iddiasını da kabul etmeyerek, buna ilişkin somut bir delil bulunmadığını savundu.

ByLock kullandığı iddiasını da reddeden Çalışkan, bu programla irtibat kurduğu belirtilen Kaan Çengel'i gözaltına alındıktan sonra emniyette tanıdığını iddia etti.

Bank Asya hesabının Kayseri'de çalıştığı dershane tarafından açıldığını kaydeden Çalışkan, buraya daha sonra eşiyle araba alma amacıyla biriktirdikleri 4 bin 200 lirayı yatırdıklarını söyledi. İddianamede KPSS şüphelisi olduğunun yazıldığını anımsatan Çalışkan, savcılığın bu konuda kendisine yönelik bir suçlamasının bulunmadığını ayrıca 2010'dakiyle değil, 2011'deki sınavla atandığını anlattı.

Çalışkan, FETÖ üyeleriyle şirket ortaklığı iddiasını da kabul etmedi.

"Herhangi bir örgütün üyesi değilim. 19 yıllık öğretmenim. Amacım sadece iyi öğrenciler yetiştirmektir. Başka da bir gayem yoktur." diyen Çalışkan, tahliyesini isteyerek, beraat talebinde bulundu.

- "MİT'te kritik görevlerde bulundum"

MİT Sinyal İstihbarat Başkanlığında 4. sınıf istihbarat uzmanı olarak görev yaparken meslekten ihraç edilen sanıklardan Fatih Tamdoğan da hakkındaki suçlamaları reddetti ve terör örgütü üyesi olmadığını söyledi.

FETÖ'nün mahrem hizmetler yapılanmasında görev aldığı ve mahrem hizmet abilerinden Bülent Bişer, Özgür Kaya ve Ahmet Şahin ile irtibatlı olduğu iddiasını kabul etmeyen Tamdoğan, bu kişileri tanımadığını ve hiçbir iletişiminin de olmadığını bildirdi.

Mahrem hizmet abileriyle telefon irtibatı iddiasının baz istasyonu birlikteliğine dayandırıldığını dile getiren Tamdoğan, iddianamede kullandığı belirtilen 3 telefon numarasından 2'sinin kendisine ait olmadığını, diğerini ise kendisinin kullandığını anlattı.

MİT'te kritik bir görevde çalıştığına dikkati çeken Tamdoğan, "Benimle ilgili MİT soruşturma raporunda kurumdan belge sızdırmadığıma ilişkin bilgi mevcut. Ben belge sızdırmadım. Bu MİT raporuyla da sabit. MİT'te kritik görevlerde bulundum. Belge sızdırsam bu bir şekilde ortaya çıkardı." diye konuştu.

Tamdoğan, iddianamede para transferinde bulunduğu ileri sürülen kişilerin mesai arkadaşları olduğunu ve transferlerin borç alışverişine dayandığını söyledi.

Sanıklardan Gaziantep Valiliğinde vali koruması olarak görev yapan eski Jandarma Astsubay Ersin Kaya ise hakkındaki örgüt soruşturması nedeniyle daha önce Gaziantep'te gözaltına alınıp İstanbul'a götürüldüğünü, kolluktaki sorgusunda, bir örgüt yöneticisiyle Esenboğa Havalimanı yolunda telefon görüşmesi yaptığı iddiasını öğrendiğini ifade etti.

Görüştüğü iddia edilen telefon numarasını birlikte görev yaptığı Abdurrahman Özdemir için aldığını savunan Kaya, hattın Özdemir tarafından kullanıldığını, kendisinin başka bir telefon numarası kullandığını belirtti.

Kaya, görüşmenin yapıldığı öne sürülen tarihte Gaziantep'te bulunduğunu, bunun da kollukta ispatladığını vurgulayarak, hattı bloke olduğu için ailesiyle görüşemeyen Özdemir için tamamen insani duygularla aldığı telefon numarası yüzünden suçlandığını ancak suçsuzluğu ortaya çıkınca serbest bırakıldığını dile getirdi.

Serbest bırakıldıktan 5 ay sonra tekrar gözaltına alındığını ve bu sefer Ankara'ya getirildiğini kaydeden Kaya, "Burada bana yöneltilen soru ve suçlamalar, İstanbul'daki soru ve suçlamalarla aynıydı. Aynı savunmayı yaptım ancak bu sefer tutuklandım." dedi.

ByLock kullandığı yönündeki iddiayı reddeden Kaya, tahliyesi ve beraatini istedi.

- "Kişisel husumete dayanıyor"

Suç tarihinde Jandarma Genel Komutanlığı Bilişim ve Teknik İstihbarat Dairesi Bakanlığında görev yapan eski Jandarma Üsteğmen Ertuğrul Alıcı da hakkındaki terör örgütü üyeliği ve mahrem hizmetler yapılanması içinde olduğu iddiasını reddetti.

Hayatının hiçbir döneminde bu örgütle irtibatının olmadığına işaret eden Alıcı, "Bu örgütün nasıl bir yapı olduğunu 2008-2010 yıllarındaki davalarda görmüştüm. Şimdi aynı şeyler benim için yapılıyor. Hakkımdaki suçlama isimsiz ve imzasız bir ihbara dayanıyor. Bu tür ihbar mektuplarının ihbarcıların kişisel husumetlerine dayandığına inanıyorum." ifadelerini kullandı.

Alıcı, iddianamede örgütsel faaliyetlerde kullanıldığı öne sürülen telefon numaralarından birinin kendi telefonu olduğunu, bu numarayı uzun süredir kullandığını ancak diğerlerinin kime ait olduğunu bilmediğini belirtti. Alıcı, iddianamedeki para alışverişlerinin mesai arkadaşlarıyla arasındaki alacak ilişkisine dayandığını söyledi.

Eski Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Uzman Yardımcısı Fatih Köseoğlu ise hiçbir terör örgütü üyesi olmadığını, FETÖ'nün mahrem yapılanması içinde de bulunmadığını savundu.

Vatanı ve milletini seven biri olduğunu ifade eden Köseoğlu, hakkındaki tüm suçlamaları reddetti. İddianamede örgütsel irtibatta kullandığı öne sürülen 3 telefon numarası bulunduğunu hatırlatan Köseoğlu, bu numaralardan birini kendisinin kullandığını, diğerini numarayı beğenen çocukluk arkadaşına 2013'te devrettiğini ve onun üzerine kaydedildiğini, üçüncüsünün ise kendisine ait olmadığını söyledi.

Basından öğrendiği ByLock programını hayatının hiçbir döneminde kullanmadığını öne süren Köseoğlu, örgütün talimatıyla Bank Asyadaki mevduatını artırdığı yönündeki iddiayı da kabul etmedi.

Fatih Sert de bugüne kadar en ufak bir suça karışmadığını ve terör örgütü üyesi olmadığını söyledi. Sert, hakkındaki gözaltı kararını öğrenince Ankara Terörle Mücadele Şubesine gidip teslim olduğunu belirtti.

Bunun bir teröristin yapacağı davranış olmadığına dikkati çeken Sert, jandarma personelinin mahrem abisi olduğu yönündeki iddiayı yalanladı. Bu iddianın hiçbir dayanağı bulunmadığını öne süren Sert, "Bugüne kadar bırakın jandarma abiliğini arkadaşlık bile yapmadım. Hakkımdaki suçlama çöpten çıkan bir listeye dayanıyor. Bu şahıs kimse Emniyet Genel Müdürlüğünün yanına gelip çöpe bu evrakı bırakıyor. Burası iyi korunan bir yer. Bu şahıs bulunsun ve buraya getirilsin. Benim hangi delile dayanarak jandarma abisi olduğum kendilerine sorulsun. Ben de kendimi savunayım." şeklinde savunma yaptı.

Sert, Bank Asyaya örgütün talimatıyla para yatırdığı iddiasını da kabul etmedi. 6 yıldır aynı telefonu kullandığını bildiren Sert, iddianamedeki diğer 2 telefonun kendisine ait olmadığını iddia etti. "Çöpten çıkan bir evrak yüzünden 1 yıldır tutukluyum." diyen Sert, tahliye talebinde bulundu.

- İstihbarat abiliği iddiasını yalanladı

Sanık eski avukat Hakan Kahraman da 15 yıldır Ankara Barosuna bağlı olarak çalıştığını, meslek yaşamı boyunca çok sayıda davaya katıldığını anlattı.

Mesleği gereği her kesimden birçok kişiyle telefon irtibatının olduğunu dile getiren Kahraman, bunun kendisini terör örgütü üyesi yapamayacağını ifade etti.

Kahraman, "Çöpten çıkan bir belgeyle bir kişinin terör örgütü üyeliği suçlaması nasıl mümkün olabilir? İsimsiz ve imzasız bir belgeye karşı nasıl bir savunma yapılabilir? Mahkemenizin bu bu belgeye itibar etmeyeceğinizi düşünüyorum." dedi.

Ahmet kod adlı Sunay Elmas ile istihbarata bakan abilerden olduğu, örgütün tepe yöneticileriyle çok sayıda irtibatının bulunduğu iddiasını da reddeden Kahraman, ByLock kullanmadığını, örgütün talimatıyla Bank Asyaya para yatırmadığını iddia etti.

İsimsiz belgeyi atan kişinin bulunmasını isteyen Kahraman, suçsuz olduğunu öne sürerek tahliyesini istedi.

Beyanların ardından duruşmaya ara verildi.

Serdar Açıl

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber