ÖGESEN'in yeni doçentlik sistemine ilişkin görüşleri
ÖGESEN'in yeni doçentlik sistemine ilişkin görüşleri

İşte Öğretim Elemanları Sendikası'nın (ÖGESEN) konuyla ilgili açıklaması
Türk akademisinde doçentlik sistemi ve özelinde sözlü sınavlar yıllardır çözüm
bekleyen bir sorundur. Ancak tek başına ele alınması sistem genelindeki problemlerin
göz ardı edilmesine sebep olabilir. Bu sebeple yazımızda doçentlik sistemi başta
olmak üzere öğretim üyeliği sisteminin bütününe yönelik önerilerde bulunmayı
daha uygun görmekteyiz. Bu bağlamda öncelikle sistemin tümüne yönelik önerilerimizin
gerekçelerini ve daha sonrasında doçentlik sistemini özelinde önerilerimizi
ve tüm bu önerilerimizin özetlerini madde madde aşağıda sunmuş bulunmaktayız.
SİSTEMİN GENELİ ÜZERİNE
Öğretim üyeliği sistemi kadrolar değil unvanlar üzerinden ilerlemeli, merkezi
ve/veya üniversitenin belirlediği kriterleri sağlayan ve hali hazırda aynı üniversitede
çalışmakta olan bir akademisyen için her seferinde sıfırdan kadro ilan edilmesi
durumu (profesör kadroları hariç olmak üzere) kaldırılmalı ve kadro geçişleri
bir özlük hakkı gibi düşünülerek yazılı ve sistematik bir hale getirilmelidir.
Elbette bu sistem doçentlik üzerinden yürüyecektir. Eğer yardımcı doçentlik
kadrosu kaldırılır, profesör kadrolarının mevcut sistemde olduğu gibi ilan edilmesine
devam edilir ve profesörlerin üniversite değiştirmesi teşvik edilirse sistemden
yardımcı doçentlik ve doçentlik için sürekli kadro ilan edilmesi yükü kaldırılmış
olur. Böylece profesör kaynağı yer değiştirecek ve üniversitelerin tekdüzeleşmesi
engellenecektir. Bu bağlamda profesör altı kadrolar için kadro ilanı yalnızca
kurum veya fakülte değiştirirken uygulanmalı ve tamamen o alandaki tüm akademisyenlerin
başvurusuna açık olacak şekilde genel şartlar koyularak yapılmalıdır. Üniversiteler
arası görevlendirmelerin ve geçişlerin kolaylaştırılması ve özellikle 2005 sonrası
ve Doğu/Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde bulunan üniversitelerimize ek teşvikler
(örneğin özlük haklarında ve maaşlarda artışlar, üniversitelere ek bütçeler
sağlanması) verilmesi ile birlikte uygulandığı takdirde bu sistemin birçok sorunu
çözebileceğini düşünmekteyiz. Bu durum her seferinde kadro ihdas edilmesi, gereksiz
bürokrasi, kişiye özel ilan, mobbing ve zaman kaybı gibi sorunları büyük ölçüde
çözecektir. Bu bağlamda merkezi bir doçentlik şartı belirlenmeli ve yalnızca
belirli bir seviyenin üzerine çıkmış üniversitelere bu şartları "kadro" bakımından
belirli oranda arttırma yetkisi verilmelidir. Bunun dışındaki üniversitelerin
kadro inisiyatifi bulunmamalıdır. Belirlenmiş şartları kadro için arttırma yetkisi
üniversitelere belirli kriterlere göre puanlama sağlayacak bir sistem ile beşer
yıllık olacak şekilde belirlenebilir ki birçok örneği halihazırda yapılmaktadır.
Bu durum büyük üniversitelerde yığılmanın önüne geçebilir. Ancak üniversitelerin
yetkisine bırakılan kısım yazılı olarak net şekilde belirlenmeli, iyi bir sistem
oturtmuş ve ekipler içinde hiçbir zorluk çekmeden çalışan akademisyenlere kıyasla
taşra üniversitelerinde daha düşük şartlarda çalışmış insanların önünü kesecek
şekilde astronomik şart değişikliklerine kesinlikle izin verilmemelidir. Arttırılacak
şartlar herkesin sağlayabileceği şekilde olmalıdır. Bu ek şartlar profesör kadrosu
içinde uygulanabilir. Örneğin büyük üniversitelerde profesörlük için yapılması
gereken yayın şartı daha fazla ve bekleme süresi daha uzun iken desteklenmesi
gereken üniversiteler için daha az olabilir.
Bilindiği gibi Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan tarafından da
yardımcı doçent kadrosunun kaldırılması gerektiğine değinilmiştir. Yardımcı
doçent kadrosunun ülkemizdeki uygulanışı büyük sorunları bünyesinde barındırmakta
ve pek bilinmese de sistemin birçok kötü yanını ciddi şekilde beslemektedir.
Dolayısı ile bu kadro Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi kaldırılmalıdır.
Mevcut durumda Yardımcı doçentlik ile Dr. Öğretim Elemanları arasındaki tek
fark kadroyu alabilenler ve alamayanlarıdır. Artık yardımcı doçent kadrosu kalkmalı,
"Doktor" Unvanını alan her akademisyen yine otomatik olarak ders verme, yeşil
pasaport, mevcut yardımcı doçent maaş artışı ve proje yazma gibi tüm özlük haklarına
kavuşmalı ve cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi öğretim üyesi olarak görülmelidir.
Bu noktada 33/a Araştırma Görevlisi ve diğer daimi kadro biçimleri önem taşımaktadır.
33/a araştırma görevlisi kadrosunda bulunan veya doktorasını bitiren diğer kadrolardaki
öğretim elemanları arasında eşitliğin sağlanması bakımından yeni oluşturulacak
fakat atama içermeyen yani geçişin otomatik olacağı "Dr." unvanlı kadrolarda
bulunabilir. Bu kadrolar yardımcı doçentliğin kaldırılması ile ilk basamak öğretim
üyesi olarak görülebilir. Bu kadrolarda sıfırdan kadro ilanı yapılmamalıdır.
Ek olarak mevcut yardımcı doçentlerin özlük haklarına kesinlikle dokunulmamalıdır.
Bu durum ülkemizi birçok gereksiz bürokrasiden, maliyenin yardımcı doçent kadrosu
vermek istememesini, devletin gözünde her akademik yükselişin yeni bir kadro
gibi görülmesini engelleyecek ve verilen kadroların adaletsiz dağıtılması gibi
ciddi sorunlardan, adam kayırmadan ve psikolojik baskılardan kurtaracak, akademiyi
teşvik edecek, haksızlıkların önüne geçecektir. Bu bağlamda yeni düzen, 2018
yılından itibaren araştırma görevlisi alımlarının 50/d ile yapılacak olması
üzerine kurulabilir. Sistem doktora sonuna doğru üniversitelerin kriterlerini
sağlayan araştırma görevlilerinin 33/a kadrosuna alınması temeline kurulabilir.
Böylece 33/a kadrosuna geçiş yapmış araştırma görevlileri öğretim üyesi ihtiyacı
karşılayacak, sürekli kadro ilanından kurtulmuş olunacak ve doçentlik sistemi
ile birleştirildiğinde en alttan profesör kadrosu hak edilinceye kadar kadro
ilanına gerek kalmayacak, her aşamada belirli kriterlerin sağlanması ile dinamizmin
korunması sağlanacak, profesörlerin kurum değiştirmesi teşvik edilecektir. Bütün
bunlara ek olarak 33/a kadrosu alamayan araştırma görevlilerine yönelik oluşturulacak
merkezi bir kadro havuzu ve bu havuzda bulunan öğretim elemanlarının tercihi
doğrultusunda yeni bir üniversiteye atanması sistemi ile hem son derece eğitimli
insan kaynağının işsiz kalması engellenecek hem de ihtiyacı olan üniversitelere
öğretim elemanı sağlanmış olacaktır. Bu havuzda yer almak istemeyen veya belirli
bir süre boyunca (örneğin 2 yıl) havuzda yer alan açık pozisyonları kabul etmeyen
öğretim elemanları ise mevcut sistemde olduğu gibi kadro arayışını kendisi sürdürebilecektir.
Bu bağlamda geçecek zaman boyunca alınabilecek en üst düzey eğitime sahip olan
iş gücü işsiz kalmayacak (maaş ödemesi ve mevcut görevi havuz içerisinde bulunan
süre boyunca devam edecektir) ve akademisyenler desteklenmeye devam edilmiş
olunacaktır. Bu bağlamda yukarıda belirtilen Dr. Öğretim elemanı kadrosunun
üniversitelere sıfırdan ihdası her yıl yine yapılacak ancak bu sistem ile sayısı
ciddi oranda azalacağı için kadro ilanında yaşanan sorunlar ortadan kalkacaktır.
Böylece yalnızca Araştırma Görevlisi, Öğretim Görevlisi gibi ilk basamak akademisyen
kadrolarının ihdası ile sınırlı sayıda ilk basamak öğretim üyesi kadrosu olacak
olan Dr. Öğretim Elemanı kadrosu ihdası ve mevcut sistemde olduğu gibi Profesör
kadrosu ihdası gerekecek ve sistem dinamizme kavuşacaktır. Ancak bu sistemin
verimli işleyebilmesinin en önemli şartı doktoraya kabul edilecek kişilerin
vasıflı seçilmesidir. Bu bağlamda doktoraya girme şartları biraz daha zorlaştırılabilir
veya daha önce olduğu gibi doktora eğitiminin kalitesine yönelik (yeterli öğretim
üyesi olmayan yerlerin eğitim vermesinin önüne geçilmesi gibi) çalışmalar yapılması
ve doktora yapmak üzere görevlendirme sisteminin de gözden geçirilmesi iyi olacaktır.
DOÇENTLİK SİSTEMİ ÜZERİNE
Akademik kariyerin en önemli dönüm noktası olarak kabul edilebilecek doçentlik,
jüri sistemi nedeni ile her aday için farklı işlemektedir. Doçentlik eser inceleme
aşamasında, bir jüri üyesinin pozitif görüş bildirdiği dosyaya bir başka jüri
üyesi negatif görüş bildirerek doçentlik için uygun olmadığına yönelik rapor
verebilmektedir. Aynı şekilde sözlü sınav aşamasında da jüri üyeleri tamamen
öznel kriterler ile hareket edebilmektedir. Aynı jüride sınava giren aynı bilgiye
sahip ve aynı cevapları vermiş iki adaydan biri doçent olabilirken diğeri başarısız
olabilmektedir. Yine ayrı jüriler tarafından değerlendirilen bir aday bir jüriden
başarılı olabilirken diğerinden başarısız olabilir. Bu farklılıklar hiçbir yazılı
kıstasa dayanmayıp tamamen öznelliğin sonucudur. Elbette doçentlik sistemi ve
doçentlik kriterleri birbirinden farklı şeylerdir. Öncelikli olarak doçentlik
sistemi değişmeli ve sözlü sınav kesin olarak kaldırılmalıdır. Ardından elbette
ki kriterler de düzenlenebilir ancak sistem uzun ömürlü ve sağlam temelli olmalıdır
ancak kriterlerde çağın gereklerine yönelik düzenlemeler her zaman yapılabilir.
Artık kriterlerin sağlanması doçent olmak için yeterli olmalı, yalnızca şartların
sağlandığına ve etik ihlalin olmadığına yönelik jüriler bulunmalı, bütün kurallar
yazılı şekilde bulunmalı, inisiyatif kullanma hakkı kaldırılmalıdır. Ancak Bu
şekilde birçok sorun çözüme kavuşturulabilir ve yıllarca eğitim alarak doçent
olma aşamasına gelen adayların mağduriyeti ile zaman, para ve motivasyon kaybı
engellenebilir. Yalnızca Ekim ve Nisan ayında olmak üzere yılda 2 kez yapılabilen
doçentlik başvurularında dönemler kaldırılmalı, başvurular her zaman açık hale
getirilmeli ve zaman baskısı ortadan kaldırılmalıdır. Haftalarca süren bürokratik
işlemler ortadan kaldırılmalı, her bir dosyada binlerce sayfa israfa sebep olan
dosya gönderme sistemi çağın gereklerine uyarak dijital hale getirilmelidir.
Sözlü sınavın kaldırılmasının ardından kurulması mecburi Jüriler için (yalnızca
kriterlerin sağlandığına onay verecek veya etik onay verecek jüriler gibi) sistem
kesinlikle kimsenin müdahale edemeyeceği şekilde körleme olarak işlemelidir.
Sistemin etkin işleyebilmesi için akademisyenlerin bilimsel organizasyonlara
katılımının rahat olması sağlanmalıdır. Uluslararası bilimsel kongrelere katılıma
her akademisyen için yılda bir veya iki defa üniversiteler tarafından destek
verilmelidir. Bu destek herkese eşit şartlarda uygulanmalı, inisiyatif dışında
tutulmalı ve kesinlikle her üniversitede zorunlu olarak sağlanmalıdır. Akademisyenlerimiz
kendi bütçelerinden karşılayarak kongrelere katılmakta zorlanmaktadırlar. Tüm
bu düzenlemeler toplu şekilde yapıldığında sistemde yaşanan tıkanmanın ve öznelliğin
ciddi oranda çözülebileceğini düşünmekteyiz.
- Kadro geçişleri bir özlük hakkı gibi düşünülerek yazılı ve sistematik bir
hale getirilmelidir.
- Yardımcı doçentlik kadrosu kaldırılmalı, profesörlerin kurum değişikliği yapması teşvik edilmelidir.
- Profesör altı kadrolar için kadro ilanı yalnızca kurum veya fakülte değiştirirken uygulanmalı ve tamamen o alandaki tüm akademisyenlerin başvurusuna açık olacak şekilde genel şartlar koyularak yapılmalıdır.
- 2005 sonrası ve Doğu/Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde bulunan üniversitelerimize ek teşvikler verilmelidir.
- Merkezi bir doçentlik şartı belirlenmeli ve yalnızca belirli bir seviyenin üzerine çıkmış üniversitelere bu şartları belirli oranda arttırma yetkisi verilmelidir.
- Üniversitelerin yetkisine bırakılan kısım yazılı olarak net şekilde belirlenmeli, iyi bir sistem oturtmuş ve ekipler içinde hiçbir zorluk çekmeden çalışan akademisyenlere kıyasla taşra üniversitelerinde daha düşük şartlarda çalışmış insanların önünü kesecek şekilde astronomik şart değişikliklerine kesinlikle izin verilmemelidir.
- Ek şartlar profesör kadrosu içinde uygulanabilir. Örneğin büyük üniversitelerde profesörlük için yapılması gereken yayın şartı daha fazla ve bekleme süresi daha uzun iken desteklenmesi gereken üniversiteler için daha az olabilir.
- Yardımcı doçent kadrosu kaldırılmalıdır.
- Yardımcı doçent kadrosu kalkmalı, "Doktor" Unvanını alan her akademisyen yine otomatik olarak ders verme, yeşil pasaport, mevcut yardımcı doçent maaş artışı ve proje yazma gibi tüm özlük haklarına kavuşmalıdır.
- Doktorasını bitiren öğretim elemanları arasında eşitliğin sağlanması bakımından yeni oluşturulacak fakat atama içermeyen yani geçişin otomatik olacağı "Dr." unvanlı kadrolar kurulabilir ve bu kadrolar yardımcı doçentliğin kaldırılması ile ilk basamak öğretim üyesi olarak görülebilir. Bu kadrolarda sıfırdan kadro ilanı yapılmamalıdır.
- Bu bağlamda yeni düzen, 2018 yılından itibaren araştırma görevlisi alımlarının 50/d ile yapılacak olması üzerine kurulabilir. Sistem doktora sonuna doğru üniversitelerin kriterlerini sağlayan araştırma görevlilerinin 33/a kadrosuna alınması temeline kurulabilir.
- Bunlara ek olarak 33/a kadrosu alamayan araştırma görevlilerine yönelik oluşturulacak merkezi bir kadro havuzu ve bu havuzda bulunan öğretim elemanlarının tercihi doğrultusunda yeni bir üniversiteye atanması sistemi ile hem son derece eğitimli insan kaynağının işsiz kalması engellenecek hem de ihtiyacı olan üniversitelere öğretim elemanı sağlanmış olacaktır. Bu havuzda yer almak istemeyen veya belirli bir süre boyunca (örneğin 2 yıl) havuzda yer alan açık pozisyonları kabul etmeyen öğretim elemanları ise mevcut sistemde olduğu gibi kadro arayışını kendisi sürdürebilecektir. Bu bağlamda geçecek zaman boyunca alınabilecek en üst düzey eğitime sahip olan iş gücü işsiz kalmayacak (maaş ödemesi ve mevcut görevi havuz içerisinde bulunan süre boyunca devam edecektir) ve akademisyenler desteklenmeye devam edilmiş olunacaktır.
- Böylece yalnızca Araştırma Görevlisi, Öğretim Görevlisi gibi ilk basamak akademisyen kadrolarının ihdası ile sınırlı sayıda ilk basamak öğretim üyesi kadrosu olacak olan Dr. Öğretim Elemanı kadrosu ihdası ve mevcut sistemde olduğu gibi Profesör kadrosu ihdası gerekecek ve sistem dinamizme kavuşacaktır.
- Doçentlik Sözlü sınavı kaldırılmalıdır.
- Doçentlik sistemi yazılı kriterler ile belirlenmeli, merkezi olmalı yalnızca üniversitelere kadro konusunda sınırlı yetki verilmelidir. Sistem unvan bazlı yönetilmelidir.
- Yalnızca doçentlik şartların sağlandığına ve etik ihlalin olmadığına yönelik jüriler bulunmalı, bütün kurallar yazılı şekilde bulunmalı, inisiyatif kullanma hakkı kaldırılmalıdır.
- Yalnızca Ekim ve Nisan ayında olmak üzere yılda 2 kez yapılabilen doçentlik başvurularında dönemler kaldırılmalı, başvurular her zaman açık hale getirilmeli ve zaman baskısı ortadan kaldırılmalıdır.
- Haftalarca süren bürokratik işlemler ortadan kaldırılmalı, her bir dosyada binlerce sayfa israfa sebep olan dosya gönderme sistemi çağın gereklerine uyarak dijital hale getirilmelidir.
- Sistem kesinlikle kimsenin müdahale edemeyeceği şekilde körleme olarak işlemelidir.
- Uluslararası bilimsel kongrelere katılıma her akademisyen için yılda bir veya iki defa üniversiteler tarafından destek verilmelidir.
- Akademi dışından doçentlik alınabilmesi uygulamasına devam edilmeli ancak
yalnızca bu maddeye özel sözlü sınava devam edilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Görüşlerimizi dikkate alacağınızı umuyor ve yapılması planlanan değişikliklerin
Türk Akademisine hayırlı olmasını temenni ediyoruz.
Dr. Vahdet ÖZKOÇAK ÖGESEN Genel Başkanı