İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Sanık polis: Diğer polisler boş kovanları toplamış

DİYARBAKIR'daki nevruz kutlamalarının yapıldığı alana elinde bıçakla girmek isterken 'dur' ihtarına uymadığı gerekçesiyle üniversite öğrencisi Kemal Kurkut'u vurarak öldürdüğü iddia edilen polis memuru Y.Ş.'nin 'Olası kastla adam öldürme' suçundan 20 yıldan 25 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmasına başlandı. 3 ay açıkta kaldıktan sonra görevine döndüğünü belirten sanık polis Y.Ş., "Olay sırasında 50-60 el ateş edildi. En az 10 polis memuru ateş etti. Olay yerindeki boş kovanları toplamadık. Kimin topladığını bilmiyorum.

Kaynak : DHA
Haber Giriş : 14 Aralık 2017 19:47, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
Sanık polis: Diğer polisler boş kovanları toplamış

Malatya'dan nevruz kutlamalarına katılmak için geçen 21 Mart'ta Diyarbakır'a gelen ve elinde bıçakla kutlamaların yapıldığı alana girmek istediği iddia edilen üniversite öğrencisi Kemal Kurkut'un, polis tarafından vurularak öldürülmesiyle ilgili davaya başlandı. Duruşma nedeniyle Diyarbakır Adliyesi ve davanın görüldüğü 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi salonunda geniş güvenlik önlemleri alındı. Davanın tutuksuz sanığı olan ve halen görevde bulunan polis memuru Y.Ş., duruşma salonuna tutuklu sanıkların getirildiği nezarethane kapısından alındı.

Duruşmaya, Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen'in de aralarında bulunduğu çok sayıda avukat katılırken, HDP milletvekilleri Dilek Öcalan ve Ayşe Acar Başaran ile çok sayıda kişi de yargılamayı izledi. Duruşmanın başında salona çok sayıda avukat gelince, mahkeme başkanı, mağdur tarafın 3 avukat belirlemesini istedi. Avukatların bu talebi kabul etmemesi üzerine salonda kısa süreli tartışma yaşandı. Müzakere sonucunda diğer avukatlar da duruşmaya kabul edildi. Sanık Y.Ş.'nin savunması sırasında kötüleşen Kemal Kurkut'un annesi Sevcan Kurkut ise avukatların talebi üzerine dışarıya çıkarıldı.

'SIRTINDA ÇANTA YOKTU'

Cumhuriyet savcısının iddianameyi okumasının ardından savunması alınan sanık Y.Ş. olaydan önce telsiz hareketliliği olduğunu belirterek, "Üst kısmı çıplak, elinde bıçak olan bir kişinin bize doğru geldiğini fark ettik. Karşımıza geçerek 'Gelin lan sizi öldüreceğim, patlacağım' dedi. Hakan ve Ünal isimli polisler silahlarını çekerek 'Dur yaklaşma kal orada' ikazında bulundu. Şahıs ikazlara aldırış etmeden bıçağı kendine doğru tuttu. Şahsın eylem yapma ihtimali ile hazır halde beklemeye başladım. O sırada havaya ikaz atışı yapıldı. İkaz atışlarına aldırış etmeden bıçağı savurarak görevli olduğumuz barikatı aştı. Silahımı çıkarıp ayaklarına 2 el ateş ettim. Ben ateş etmeden önce ateş başlamıştı. TEM görevlileri havaya ateş ediyordu. Birkaç saniye sonra şahsın yaralandığını fark ettim. Eylem olabilme ihtimaline karşın şahsın kontrolü yapıldı. Sonra ambulansla hastahaneye kaldırıldı. Bıçağı savurarak barikatı aşmaya çalışıyordu. Bıçağı savurduğunda aramızda 3-4 metre vardı. Önünden çekilmek zorunda kaldık. Olaylar 10-15 saniye içinde gelişti. Rastgele ateş etmemek için bilekten hedef alarak, ayağına doğru durdurma amacı ile ateş ettim. Olay esnasında çok yoğun atış vardı. Şahsın sırtında çanta görmedim. Bizden önce atmış" dedi.

'3 AY AÇIKTA KALDIM, ŞİMDİ GÖREVİMİN BAŞINDAYIM'

Çapraz sorgusu sırasında, olay yerinde toplumsal müdahale araçlarının olmadığını belirten sanık Y.Ş., şunları kaydetti:

"Sarf ettiği sözler ve kullandığı bıçak nedeniyle silah kullanma ihtiyacı doğdu. Bıçak olmasaydı silah kullanmadan etkisiz hale getirebilirdik, ancak bıçaklıydı. Şahıs bıçakla arkasını kontrol ederek hareket ediyordu. O an eylem içerisinde olduğunu düşündük. Bu nedenle durdurma ihtiyacı hissettik. Cepleri şişkindi. El bombası veya patlayıcı çıkarabileceğini düşündüğümüzden fiziki müdahale pozisyonu alamadık. 20-30 metre mesafede TOMA araçları vardı. Ancak kontakları kapalıydı. Şahsı düşürebilmek için ateş ettim. 3 ay açıkta kaldım, ancak şu an görevimdeyim. Olay sırasında 50-60 el ateş edildi. Sağımdan solumdan ateş geliyordu. En az 10 polis memuru ateş etti. Olay yerindeki boş kovanları toplamadık. Kimin topladığını bilmiyorum. Ama görüntülerde polislerin boş kovanları topladığı görülüyor. Olay yerinin muhafazasını sağlamak ve ilk yardım yapmak görevlerimiz arasındadır. Delillerin karartılmasını engellemek görevim kapsamındadır. Ben suçu engelleyip görev yerime geçtim. Öldürmek için ateş etmedim. Silahı dışarıda en az 10 polis vardı. Diğer polisler boş kovanları toplamış. Ben delilleri karartmadım."

SANIK AVUKATI: TEM ŞUBE DELİLLERİ KARARTMIŞTIR

Sanık avukatı Ahmet Fırat ise hakkında takipsizlik kararı verilen bir polisin Terörle Mücadele Şubesi'nde (TEM) çalıştığını, soruşturmanın da bu şubece yapıldığını belirterek, "İki ayrı raporda çelişkiler var. Müvekkilim günah keçisi seçilmiştir. Delillerin karartıldığını düşünüyorum. TEM Şubesi kendi alanında delilleri karartmıştır. Müvekkilin suçlanmaya çalışıldığını düşünmekteyiz. Soruşturmayı TEM Şubesi değil, Cinayet Bürosu'nun yapması gerekirdi. İlk gelen teknik raporda müvekkilin silahından çıkmadığı açıktır" diye konuştu.

'KARDEŞİMİN OLAYA KARIŞTIĞINI SÖYLEYİP ÇAĞIRDILAR'

Kemal Kurkut'un ağabeyi Ferhat Kurkut da delillerin karartılmaya çalışıldığını belirterek, şöyle dedi:

"Olay günü beni arayarak kardeşimin bir olaya karıştığını söyleyip çağırdılar. 10-15 dakika sonra tekrar arayıp gelmeme gerek olmadığını söylediler. 1 saat sonra Kemal'i aradım, ancak ulaşamadım. Bir süre sonra emniyeti aradım. Gözaltına alındığına ve vurulduğuna dair bilgi vermediler. Sonra Diyarbakır'a gelerek emniyete gittim. Orada kardeşimin vurulduğunu söylediler."

'OLAYDAN SONRA EVİM BASILDI'

Kemal Kurkut'un öldürüldüğü anın fotoğraflarını çeken ve duruşmada tanık olarak dinlenen gazeteci Abdurrahman Gök ise ifadesinde şunları söyledi:

"Kemal Kurkut'un vurulduğu yerde üst araması yapılmıyordu. Bir anda silah sesi duydum. Üst üste 26 fotoğraf çektim. Daha sonra bir polis tarafından uzaklaştırıldım. Makineme el konulma ihtimali üzerine hafıza kartını arka cebime sakladım. Polis amirleri beni çağırmıştı. Yanlarına gittiğimde fotoğrafların bulunduğu hafıza kartını istediler. Ben fotoğraf çekmediğimi, olay nedeniyle hızlıca deklanşöre bastığımı, ancak makinemde kart olmadığını söyledim. Bir uzman çağırdılar, ona da kart olmadığını söyledim. Sonra çantamı aradılar. Yedek kartlarımı kontrol edip, fotoğraf olmadığını gördüler. Havaya ateş eden birçok polis vardı. Bir polisin 'Ateş etme' diye bağırdığını duydum. Olaydan sonra 20 Nisan günü evim basıldı. Evimde arama yapılmış ve elektronik eşyalar aranmış."

SAVCI TUTUKLANMASINI İSTEDİ

Daha sonra konuşan Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen ile avukatlar Reyhan Yalçındağ Baydemir ve Mehmet Emin Aktar, sanık hakkında kuvvetli suç şüphesinin mevcut olduğunu, dava ile ilgili delillerin karartılmaya çalışıldığını belirterek, polis memuru Y.Ş.'nin tutuklanmasını istedi. Görüşünü açıklayan Cumhuriyet savcısı da kuvvetli suç şüphesi oluştuğunu belirterek, sanığın tutuklanmasını talep etti.

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan dosyaya ilişkin rapor aldırılmasına hükmetti. Sanığın tutuklanmasına ilişkin talepleri sanığın delillere etki etme ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle reddeden mahkeme, duruşmayı erteledi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber