534 sanıklı 'Muhafız Alayı davası'na devam edildi

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayındaki eylemlere ilişkin 534 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 24 Ocak 2018 21:24, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
534 sanıklı 'Muhafız Alayı davası'na devam edildi

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayındaki eylemlere ilişkin, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski başyaveri albay Ali Yazıcı ile eski alay komutanı albay Muhsin Kutsi Barış'ın da yer aldığı 534 kişinin yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde yapılan duruşmaya, sanıklar, avukatları ve yakınları ile TBMM, Başbakanlık, TRT ve diğer müşteki kurumların avukatları katıldı.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümüne eski üsteğmen İlhami Yıldız'ın savunmasıyla başlandı. Yıldız, 2001- 2005 yıllarında Kuleli Askeri Lisesinde okuduğunu, o dönem derslerde detaylı bir şekilde FETÖ ve benzeri yapıların kendilerine anlatıldığını, devlet kurumlarına sızma girişimlerinde bu tip yapıların kullandıkları teknik ve taktikleri detaylıca bildiğini ifade etti.

Okulu bitirdikten sonra Doğu ve Güneydoğu'da defalarca terörle mücadele ve hudut güvenliği operasyonlarına katıldığını belirten Yıldız, vatana ihanet ve darbe suçlamalarını reddettiğini söyledi.

Yıldız, 18 Temmuz 2016'da Şili'de gerçekleştirilecek tatbikata katılmak üzere hazırlık yaptığı sırada, 15 Temmuz günü Özel Kuvvetler santralinden arandığını ve "Şili'ye gitmeyeceğinin, Albay Harun Olgun komutasında Muhafız Alayındaki tatbikata katılacağının" bildirildiğini öne sürdü.

Darbe girişiminin yaşandığı gün saat 21.30 gibi Muhafız Alayına kimlik bilgilerini paylaşarak girdiğini ileri süren Yıldız, kendi birliğinin bulunduğu tatbikat bölgesine gittiğinde ise başçavuş Timur Özgen'i gördüğünü kendisiyle kısa süreli sohbet ettiği sırada da Genelkurmay'a saldırı olduğunun söylendiğini anlattı.

Sabaha kadar Muhafız Alayının bahçesinde bulunduğunu ve herhangi bir olaya karışmadığını iddia eden Yıldız, 06.00 sularında bir helikopterle Özel Kuvvetler Komutanlığı'na götürüldüklerini düşündüğünü ancak Akıncı Üssü'ne indirildiklerini öne sürdü.

Birliğine gitmenin en doğru yol olduğunu düşünerek tel örgülerden atladığını ve Akıncı Üssü'nden çıktığını ifade eden Yıldız, daha sonra sivil polislerce gözaltına alındığını aktardı.

Sanık eski üsteğmen Eray Çekerek de askerlik hayatına 2009 yılında Kara Harp Okulunda başladığını, o dönem FETÖ'cü olduğunu değerlendirdiği komutanlarınca okuldan ayrılması yönünde baskılar gördüğünü iddia etti.

Darbe girişiminden bir gün önce, görev yeri olan Özel Kuvvetler Komutanlığına eski albay Murat Korkmaz tarafından çağrıldığını öne süren Çekerek, Korkmaz'ın 15 Temmuz günü tatbikat olacağını ve Muhafız Alayında olmasını emrettiğini ileri sürdü.

Çekerek, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığına gittiğinde albay Murat Korkmaz'ın Özel Kuvvetler personelini toplayarak silah ve çelik yelek alma emrini verdiğini, ekipmanları aldıktan sonra Korkmaz'ın sevk ve idaresinde sivil araçlarla Genelkurmay'a gittiklerini belirtti.

Eski albay Korkmaz'ın Genelkurmaya terör saldırısı olduğunu söylemesi üzerine bölgeye gittiklerini dile getiren Çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yaklaşık 4- 5 sivil aracla Muhafız Alayından cıktık. Genelkurmay kavsagına geldigimizde ondeki aracları polis durdurdu. Ben ucuncu sıradaydım. Öndeki aractaki Murat albay polislerle gorustu. Bu sırada silah sesleri duydum. Bir sure orada bekledikten sonra polisler bizi bıraktılar. Genelkurmayın otoparkına girdik. Araclardan inip binanın girisine dogru yuruduk, binaya girdikten sonra Murat albay bize bir oda icerisinde beklememizi soyledi. Yaklasık 1 saat kadar odada bekledik. Sonra bizi odadan cıkartıp nizamiyeyi korumamızı soylediler."

Nizamiyede beklediği sırada tankların kapıları kırarak içeri girdiğini dile getiren Çekerek, o bölgedeki rütbelilerin kendisine tankların karargahı koruduğunu söylediğini, bunun üzerine emredildiği gibi sabaha kadar nizamiyede nöbet tuttuğunu anlattı.

Havanın aydınlanmasına yakın bir saatte Harp Okulu öğrencilerinin nöbet tuttuğu nizamiyeye gelip "Sıkıyönetim ilan edildi." dediğini aktaran Çekerek, "O andan itibaren ne yapacağımı bilemedim. Tatbikat diye çağırdılar, sıkıyönetim dediler. Komutanlarım tarafından kandırıldığımı düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Nizamiyede kaldığı süre boyunca silah kullanmadığını, kimseye ateş etmediğini savunan Çekerek, tahliye talebinde bulundu.

Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber