Genelkurmay'ın bildirisine kim ne dedi?

Kaynak : Zaman
Haber Giriş : 28 Nisan 2007 17:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

TBMM BAŞKANI BÜLENT ARINÇ 'LAİKLİK KONUSUNDA HEPİMİZİN DUYARLILIĞI VAR.

TBMM Başkanı Bülent Arınç, Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamaya ilişkin, ''Laiklik konusunda Türk Silahlı Kuvvetleri duyarlılığını tekrar ifade ediyor. Bu çok doğaldır'' dedi.

Arınç, İstanbul'dan Ankara'ya hareketinden önce Atatürk Havalimanı VIP Salonu'nda basın mensuplarının Genelkurmay Başkanlığı'nın dün akşam web sitesinden yaptığı açıklamaya ilişkin sorularını cevaplandırdı.

TBMM Başkanı Arınç, açıklamayı nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, şunları kaydetti:

''Değerli arkadaşlar, her açıklamanın arkasından beni bulup da, bu konuda ne düşünüyorsunuz demek, biraz garip oluyor ama sizi kırmayayım. Akşam geç saatlerde web sitesinde bir açıklama veya bir bildiri yayınlandı. Genel olarak şunu görüyorum. Laiklik konusunda Türk Silahlı Kuvvetleri duyarlılığını tekrar ifade ediyor. Bu çok doğaldır.

Silahlı kuvvetler, ordu, laiklik, laikliğe karşı eylemler, laikliğin korunması konusunda her zaman duyarlı olmuştur. Bu duyarlılığını tekrar ifade ediyor. Laiklik konusunda, hepimizin duyarlılığı var. Onu çok önemli bir ilke olarak hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla bu bildiriden benim anladığım mana budur.''

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI ÖYMEN: ORDU İLE AYNI ŞEKİLDE DÜŞÜNÜYORUZ

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, AK Parti Hükümetinin dayatmayla cumhurbaşkanı seçmek istediğini öne sürdü.

Partisine mensup 13 milletvekiliyle birlikte Uşak'a gelen Öymen, düzenlediği basın toplantısında, her il ve ilçenin sorunlarını yerinde dinlediklerini, bu amaçla kente geldiklerini söyledi.

Türkiye'nin tarihi günler yaşadığını belirten Öymen, cumhurbaşkanı seçiminin dün başladığını, Hükümetin ortak aday çağrılarına olumsuz yanıt verdiğini savundu.

Cumhurbaşkanının, Cumhuriyetin değerleriyle ters düşmemesi gerektiğini kaydeden Onur Öymen, şunları söyledi:

''Dayatmayla cumhurbaşkanı seçmek istiyorlar. Cumhurbaşkanı adayı olacak insanın savunduğu fikirler, Atatürk ilkelerine, Cumhuriyetin temel ilkelerine ters düşmemelidir. İlla ya sen, ya ben, ya o diyorlar. Nedir üçünün özelliği, üçü de milli görüş kökenli. İşte bu olmaz. Devletin hem cumhurbaşkanı, hem meclis başkanı, hem de başbakanı milli görüş kökenli olacak. Türkiye bunu kaldıramaz.''

Laiklik karşıtı insanların Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanına suikast girişiminde bulunduğunu ileri süren Öymen, ''Sebep, YÖK başkanının laik düşünceleri savunmasıdır'' dedi.

ÇANDAR: HÜKÜMETİN AÇIKLAMASI DİK DURUŞ

Referans Gazetesi Yazarı Cengiz Çandar, Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek'in açıklamasını 'Hükümetin dik duruşu' olarak nitelendirdi.

Çandar, "Gece yarısı gelen kimisine göre muhtıra bence sanal darbe olan açıklamanın o saldırgan ve kutuplaştırıldığı üslubuyla karşılaştırıldığı zaman, devlet ciddiyeti, devlet sorumluluğu ve bir vakar var. Ve gerilimi de aşağıya çekmeye yönelik ama diğer yandan gayet dik duran, demokrasiyi öne alan, devletin kurumları arasındaki hiyerarşik yetki ve sorumlulukları bir kez daha hatırlatmaya yönelik çok usturuplu, uygun bir açıklama oldu. O bakımdan çok isabetli buluyorum ve çok memnun oldum böyle bir açıklamayı duymaktan. Çünkü dün gece yapılan o Genelkurmay internet sitesindeki açıklamayla Türkiye'nin ulusal onuruna ağır bir yara verilmiştir. Bir ülkenin ulusal onuru dışardan nasıl gözüktüğüyle ilgilidir. Bir ülkenin dışardaki görüntüsüne kara çalmıştır dünkü açıklama yüzünü kızartmıştır ve ulusal itibarını zedelemiştir.Ekonomisine de zarar vermiştir ayrıca. Ülkenin içindeki demokratik süreci de sakatlayacak çok ciddi bir girişim olmuştur. Buna karşılık bu ülkeyi yönetme sorumluluğu olan bu hükümetin ya diz çökmesi bu yüz kızartıcı durumu teyit etmesi bir anlamda bu fotoğrafı yansıtması söz konusuydu, ya da bu tür bir açıklamayla dik durması ve Türkiye'deki demokratik sürece, demokrasiye, devlet içindeki kurumların hiyerarşik yapısına bir kez daha vurgu yaparak ulusal onurunu türkiyenin iade etme girişimi göstermesi gerekiyordu. İkincisini yapmış durumdadır. O bakımdan dün gece yarısı söz konusu olan demokrasiye karşı müdahalenin bugün demokrasinin korunması noktasında bir hükümet tavrıyla karşı karşıya bulunmasıyla bir yer değiştirmesi olarak ben bu son gelişmeyi algılıyorum." dedi.

ERTUĞRUL GÜNAY (CHP ESKİ GENEL SEKRETERİ):

Genelkurmay'ın yaptığı açıklamanın bazı gerekçelerine ve belirtilen duyarlılıklara katılmak elbette mümkündür. Ancak açıklamanın, TBMM'de Cumhurbaşkanlığı seçimine geçildikten ve konu 'yapay ve zorlama nedenle de olsa' Anayasa Mahkemesine intikal ettikten sonra yapılması, zaman açısından son derece talihsiz olmuştur. Bu açıklama ile şimdi, sadece TBMM'nin ve parlamenter demokrasinin işleyişi üerine değil, Anayasamızın hukuk devleti ilkesine de gölge düşmüştür. Bu açıklama Anayasa Mahkemesi'nin vereceği kararı, hangi yönde olursa olsun, şimdiden tartışmalı hale getirmiştir. Hukuk devleti, cumhuriyetimizin bütün öteki ilke ve niteliklerinin temelidir. Bu durum karşısında iktidar ve muhalefet partilerinin demokrasiyi koruyacak bir yöntem üzerinde anlaşmaları acil ve ertelenemez bir görevdir. Önümüzdeki Genel seçim, tehlikeli bir kutuplaşmanın oylaması haline dönüştürülmemelidir.

AYDIN MENDERES (ADNAN MENDERES'İN OĞLU, ESKİ MİLLETVEKİLİ): DEMOKRASİ DAHA FAZLA ÖRSELENMEMELİ

Ben laikliğin tehlike altında olduğuna inanmıyorum. Ancak yine de Genel Kurmay Başkanlığının açıklamasını son derece önemli buluyorum. Diş macunu tüpten dışarı çıktı. Bu zor işi başarmak bu diş macununu tekrar tüpünü yerleştirmek zorundayız.Askeri darbenin merkez üssünde birisi olarak herkese sağduyu tavsiye ediyorum.

Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları olarak bu krizi aşmak zorundayız. Demokrasimiz daha fazla örselenmemelidir. TSK'nın yapmış olduğu bu açıklamayı 'doğrudur, yanlıştır, demokratiktir-değildir' diye tartışmanın bence hiçbir anlamı yoktur. Önce Genelkurmay Başkanlığı ne demiş ona bakılmalı. Ondan sonra hükümet ne yapıyor ona bakalım. Burada herkese ne sorumluluk düşüyor ona bakalım. Egemenliğin millete ait olduğunu kimsenin aklından çıkarmaması gerekir. Öfkemizi yutalım.

Amerikadan, Avrupa Birliği'nden, Kıbrıs'tan Kuzey Irak'tan Türkiye'ye karşı ciddi dış tehditler oluşmuşken, askerle Türk milletini karşı karşıya getirmek kimse için fayda getirmez. Bu kriz ne 28 Şubat'a ne de 12 Mart'a benziyor. Bu durum bundan daha ileri gitmemelidir. Eğer giderse hiçbirimizin memnun kalmayacağı bir takım gelişmeler kaçınılmaz olabilir. Bence kriz daha akut safhadadır. Hükümet cephesine bakınca hiçbir zihni egzersiz yapmamış görünüyorlar. Yapılacak iş, doğrudan doğruya başbakan genelkurmay başkanı ile görüşüp ne yapılmasını istiyorsunuz diye sormalıdır.

TARHAN ERDEM (CHP ESKİ GENEL SEKRETERİ)

Tayyip Bey son güne kadar adayı başka biri idi. Aklındaki adayı gösterseydi belki bu bildiri gelmeyecekti. İktidar partisi askere yaklaşmalı, muhalefet de askerden uzaklaşmalıdır. Ancak bugün gelinen noktada ise tam tersi yaşanmaktadır. Bundan sonraki süreçte hükümet askeri iyi algılamalıdır. İsmet Paşa muhalefette olsaydı ne yapardı diye düşünürseniz İsmet Paşa askerin tebliğinin karşısına çıkardı. Ancak bunu yaparken de iktidarın da hatasını ortaya koyardı. Hükümet hemen seçime gitmelidir.

Abdullah Gül adaylıktan çekilirse 2. tur seçimleri yapılmaz aday kalmadığı için de hemen seçime gidilmesi gündemi gelir. Böyle olunca bunun süresi Ağustos Eylül olur ama gidilmelidir. Seçim sonrası kaos olmaması lazım. Seçim sonucunun bugünkünden daha tehlikeli sonuçlar doğurmaması gerekir. Bugünkü iktidarın karşısında ciddi bir muhalefetin oluşması lazım.

BÜLENT TANLA (CHP MİLLETVEKİLİ)

Genelkurmay Başkanlığının açıklaması 'muhtıra ya da ikaz' gibi değerlendirilirse Türk demokrasisini yaralanır. Türk toplumu cumhuriyete ve temel değerlerine yakından bağlıdır. Bu temel değerler içinde demokrasi ve laiklik en önde gelen değerler arasında yer almaktadır. aşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ü cumhurbaşkanlığına aday göstererek, aslında genel seçim sürecini başlattı. TBMM'nin derhal toplanarak seçim kararı alması ve seçim takvimini açıklaması gerekir. Demokrasi hiç bir zaman parmak hesabı değildir. Demokrasi uzlaşma rejimidir. Türkiye seçim dönemine girdi. Bunu artık germemek lazım. Aksi halda Türk demokrasisini zora sokar. Bugün için uzlaşma kültürü demokrasimizin beklediği en büyük fazilettir. Türkiye'nin önünde bu krizden çıkmak için fırsat var .Serinkanlı olup erken seçim kararı alınmalı.

RECAİ KUTAN(SP GENEL BAŞKANI)

Türkiye kritik bir dönemeçten geçiyor. Gerek Dış Politikada, gerek Ekonomi de, gerekse Milli-Manevi Ahlaki değerlerimizde tahribatta, çok ciddi problemlerle karşı karşıyayız. Dolayısıyla her zamankinden daha fazla toplumda birliğe, beraberliğe barış ve huzur ortamına ihtiyaç vardır. Herkesin elinden gelen gayretle gerginliklerin toplumdaki kamplaşmanın önlenmesi için gayret göstermesi gerekmektedir.

SALİH KAPUSUZ(AK PARTİ GRUP BAŞKANVEKİLİ)

Henüz bir değerlendirme yapma fırsatımız olmadı. Bir değerlendirme yaptıktan sonra biz de bir açıklama yapacağız.

EYÜP FATSA(AK PARTİ GRUP BAŞKANVEKİLİ)

Açıklamayı bu kadar abartmanın anlamı yok. Biz henüz bir değerlendirme fırsatı bulamadık.

FARUK ÜNSAL(AK PARTİ ADIYAMAN MİLLETVEKİLİ)

Siyasi tartışmalarda taraf olmaması gereken devlet kuruluşlarının taraf tutması devletin taşlarının yerinden oynatır. Devletin esasına zedeler. Siyaset mecliste siyasi partiler eliyle yapılır. Devletin kurumları burada taraf olmazlar. 72 milyonluk bir ülkede Kur'an yarışması düzenleniyorsa bunun mesele edilmesini anlamak mümkün değil. Peygamberin doğumun anıldığı bir etkinlikte 23 Nisan'a denk gelmesi normal. Kutlu Doğum Haftası her yıl Nisan ayında kutlanıyor. Bunu yeni mi fark ediyorlar? 1.5 yıl önce eşim ve AK Parti Kurucusu Fatma Ünsal, Kızılcahamam'da Cumhurbaşkanlığı seçimini yeni meclise bırakırsak seçtiğimiz cumhurbaşkanı o makamda daha rahat oturur demişti. Fatma Hanım haklı çıktı. Şimdi yapılacak şey seçime giderek cumhurbaşkanını yeni parlamentonun seçmesini sağlamak olacak.

NURETTİN AKTAŞ (AK PARTİ G. ANTEP MİLLETVEKİLİ)

Militarist bir demokrasi ile bir yere varamayız. Demokrasiyi gerçek anlamda, tüm kurum ve kurulları ile işleyemediği için, milli iradeyi 4-5 yılda bir sandığa giderek oy atmaktan ibaret gören bir anlayışla demokrasiyi yerleştirmek mümkün değil. Türkiye'nin geri kalmışlığı, birlik ve beraberliğimizin zaafa uğraması, Kürt meselesin nüksetmesi toplumun kutuplaşması demokrasiyi hazımsızlıktan kaynaklanmaktadır. Militarist demokrasi ile toplumundan korkan, evham ve vesvese ile

AĞAR'DAN SİVİL SİYASET VURGUSU

Meclis'teki oylamaya katılan milletvekilleri Ümmet Kandoğan ve Mehmet Erarslan'a tepki gösteren Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın, sivil siyaset ve demokrasi vurgusu yapması dikkat çekti. Başkanlık Divanı ve Genel İdare Kurulu toplantısında son gelişmeleri değerlendirmek için partililerle bir araya gelen DYP lider Ağar, "Türkiye'nin gelişkin siyasi tecrübesiyle sivil siyaset alanı içerisinde meselelerine çözüm bulma imkanına sahiptir." dedi.

HASAN CELAL GÜZEL: BU ZORBALIKTIR

Eski Bakanlardan Hasan Celal Güzel, Genelkurmay'ın açıklamasına çok sert çıktı. Muhtıra niteliğindeki bildiriyi 'zorbalık' olarak değerlendiren Güzel, "21. asrın başlarında AB'ye girmek için çırpınan bir ülkede böyle bir zorbalığın olması, büyük bir talihsizliktir. 10 gün önce demokrasiye bağlı olduğunu söyleyen Genelkurmay Başkanı'nın, bu muhtırayı vermesi büyük bir çelişki" dedi. Yapılan açıklamanın, her ne şekilde olursa olsun demokrasiye ve milletin egemenliğine karşı bir darbe teşebbüsü olduğunu kaydeden Güzel, "İncir çekirdeğini doldurmayan saçma sapan iddialarla, çocukların Kuran okumasını bile laikliğe karşı sayıyorlar. Bu muhtkıra anayasanın ihlalidir. Bu muhtıra Cumhurbaşkanının hanımını başörtüsüne veriliyor. Tarihe skandal olarak geçecek. Kanımın son damlasına kadar bu zorbalığa kadar karşı çıkacağım" şeklinde konuştu. Hükümetin bu bildiriye tepki vermesini isteyen eski Bakan, "Bu bildiriyi tamamen reddettiklerini söylemeleri gerek" ifadelerini kullandı.

Sokağa çıkarım

Demokrasiye hukuka karşı bir zorbalıktır, dayatmadır. Genelkurmayın böyle bir açıklama yapmaya yetkisi yoktur. Antidemokratik bir darbe girişimidir. Kınıyorum. Sıcak bir darbeye dönüşürse sokağa çıkıp 62 yaşımda buna karşı çıkacağımı belirtiyorum. 2007'de yaşıyoruz. Utanıyorum bu memlekette yaşamaktan. Daha iki gün önce genelkurmay başkanı hukuka demokrasiye bağlılıktan bahsetmiyor muydu? Şimdi yüzü kızarmıyor mu Genelkurmay başkanının. Yazıklar olsun. Adamların elinde silah var. Silahı milletin göğsüne tutma amacında oldukları görülüyor. Yapılacak iş seçime gitmektir. Bu dayatmaya karşı AK Parti'nin oyu 10 puan daha artacaktır.

BBP LİDERİ MUHSİN YAZICIOĞLU: 4.5 YILDA DİNDARLAR EZİLMİŞTİR

Cumhurbaşkanı seçimleri ibretlik hale geldi. İktidar partisi de ana muhalefet partisi de durumu kullanıyor. Seçim iptal edildiğinde AKP mağdur olacak, CHP ise bunu kendi zaferi olarak adlandıracak. Bugün iktidarda bulunanlar sadece dini istismar ederek bir yere gelmişlerdir. Dört buçuk yıl içerisinde dindarlar ezilmiştir. AKP'nin, İslam ve İslamcılıkla hiç alakası yoktur. Birileri, biz bu gömleği çıkardık diyenlere, ısrarla o gömleği giydirmeye çalışıyor. Ortadoğu'da Müslümanlar ezildi, Amerikan askerleri postallarıyla camilere girdi, o dönemde bunların sesi çıkmamıştır.

ERSÖNMEZ YARBAY (AK PARTİ ANKARA MİLLETVEKİLİ):

Hükümet ve Genelkurmay oturup sorunu çözmeli. Türkiye'yi üçüncü dünya ülkesi durumuna düşürmemek lazım. Diyalogla, hükümetle Genelkurmay Başkanı işleri çözsünler. Çözüme gidilir. Erken seçime de gidilebilir. İki taraf da birbirini kontrol etsin. Bulanık suda balık avlamak isteyenler var. Hepimize yazık olur. Gelen bilgilerin iç yüzü araştırılsın. Ankara'da Kur'an kursu yarışmasını bir dernek düzenlemiş. Yapılmadı. Kutlu Doğum Haftası nedeniyle yapılmış bir şey. Art niyet olan şey varsa soruşturma açılsın. Çözüm seçim de olabilir. İdeolojik saplantılara takılmadan sorunu aşmalıyız. Rekabet değil işbirliğine ihtiyaç var.

EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU: BAZI SİYASETÇİLERİN YAKLAŞIMI GENELKURMAY'IN AÇIKLAMASINDAN DAHA TEHLİKELİ

cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde yaşanan gelişmelerde muhalefet partilerinin yaklaşımının üzüntü verici olduğunu söyledi.

EMEKLİ HAKİM ALBAY ÜMİT KARDAŞ: ASKERİN SİYASETE MÜDAHALE YETKİSİ YOK

Genelkurmay'ın açıklaması demokrasiye ve anayasal düzene yapılmış ağır bir müdahaledir. 28 Şubat sürecinde yaşanan post modern bir müdahale gibi gözüküyor. Açıklamada, kanunların kendilerine verdiği koruma ve kollama görevinden bahsedilerek Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'na atıf yapılıyor. Bu kanun askerin iç işleyişiyle ilgilidir. Kesinlikle orduya siyasete müdahale etme yetkisini vermez. Şemdinli olayları, darbe iddiaları ve nokta dergisine baskın yapılması gibi olaylarda siyasi iktidar seyirci kaldığı için asker siyasete müdahale ediyor.

DTP: GENELKURMAY 'NE MUTLU TÜRKÜM' SÖZÜNÜ SORGULAYANLARI DA TEMSİL ETMELİDİR

DTP, Türkiye'nin bir muhtıra ile karşı karşıya olduğunu belirterek, Cumhurbaşkanı seçiminin hiçbir baskı ve tehdit altında kalmadan parlamentonun özgür iradesiyle seçilmesi gerektiğini kaydetti.

DTP'den yapılan açıklamada, her Cumhurbaşkanı seçiminin bir siyasal krizin ortaya çıkmasına neden olduğu belirtilerek, "1960'lardan beri ülkemizde Cumhurbaşkanlığı seçmen iradesi ile asker/sivil bürokratik zümre-onları temsil eden Ordu- arasındaki iktidar mücadelesinin merkezi olmuştur" denildi.

Toplumda yaratılan kamplaşma ve yargıyı siyasallaştırma çabalarının kaygı verici olduğu ifade edilen açıklamada, bu gerilim ve kutuplaşmanın yaklaşan milletvekili seçimlerini olumsuz yönde etkileyeceği kaydedildi.

Açıklamada, askeri darbe sonrasında Cumhurbaşkanlığı yetkilerinin arttırıldığına ve Köşk seçimleri etrafında sürdürülen tartışmaların, "bu olağanüstü gücün ve yetkinin kim tarafından kullanılacağına" ilişkin olduğu yorumu yapılarak, "Partimiz Cumhurbaşkanlığı yetkilerinin sınırlandırılması ve esas olarak Cumhurbaşkanı'nın halkoyu ile seçiminden yanadır" denildi.

TAHA AKYOL: DEMOKRASİ FAYI KIRILIRSA EKMEĞİMİZ KÜÇÜLÜR

Gazeteci Taha Akyol, Genelkurmay Başkanlığı açıklamasında irticai faaliyet olarak gösterilen birkaç olaya bakarak rejim kaygısı duyulmasının yanlış olacağını söyledi. Akyol, bu nedenlerle demokrasiye müdahale edilmesinden en büyük zararın ülke ekonomisini göreceğini söyledi.

CNN Türk televizyonuna konuşan Akyol, Genelkurmay açıklamasında verilen örneklerin rahatsız edici olduğunu belirterek, "Ancak bu örneklere bakarak 'Türkiye'de laikliğin altı oyuluyor' yorumu yapmakta yanlıştır." dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber