İdari soruşturmalarda ihbar filtresini çalıştırın

Eskişehir'de 4 öğretim görevlisinin katledildiği saldırı, üniversiteler ve diğer devlet kurumlarında FETÖ ile mücadelenin kişisel hesaplaşmalara alet edildiğini ortaya koydu. Uzmanlara göre "FETÖ'cü" ihbarları hukuk filtresinden geçirilmeden, delil toplanmadan yargılama konusu yapılınca mağduriyetler yaşanıyor, bu durum kurum içinde husumetlere yol açıyor

Haber Giriş : 07 Nisan 2018 08:05, Son Güncelleme : 07 Nisan 2018 08:22
İdari soruşturmalarda ihbar filtresini çalıştırın

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nde araştırma görevlisi Volkan Bayar'ın dört öğretim görevlisini katlettiği saldırı FETÖ ile mücadelenin kişisel hesaplaşmalara alan bırakan 'hukuk zafiyeti'ni bir kez daha tartışmaya açtı. Üniversitedeki akademisyenler ve hukukçular, devlet kurumlarında ihbarların delil olmadan işleme konulup yargılama konusu yapılmasıyla mağduriyetler ve husumetlerin ortaya çıktığı görüşünde. Eskişehir'deki katliamın arka planında da benzer bir tablonun yattığına dikkat çeken uzmanlar "FETÖ ile mücadelede taviz vermeme adına her ihbar işleme konmamalı, savcılar ön araştırma ile delil toplamadan harekete geçmemeli. Aksi takdirde hem mağduriyetler, hem de kurum içi husumetler patlak verir" diyor.

'BÜTÜN FAKÜLTELERDE VAR'

Osmangazi Üniversitesi'nden bir Profesör KARAR'a ihbarcılığın geldiği noktaya dikkat çeken bilgiler verdi. Üniversitede soruşturma geçiren çok sayıda kişi olduğunu belirten akademisyen "Muhbirlik müessesesi oldukça yaygın. Bütün fakültelerde söz konusu olan bir şey. FETÖ tarafından mağdur olan bir kesim var. Bu kesim, mağduriyetinin bedelini birilerine ödettirmek istiyor. Bu olayın bir boyutu" dedi. FETÖ'nün 17-25 Aralık'tan önce akademik terfileri kontrol altında tuttuğunu hatırlatan akademisyen "Terfi etmek isteyenler bunlarla iyi ilişkiler içerisinde değilse sorunlar yaşamışlar. FETÖ mensubu olmayanlar da bunlarla iyi ilişkiler kurmak zorunda kalmış. Mağdur olanlar içerisinde olan ve bu durumu şahsi husumetlerine alet etmek isteyenler de var. Bu sayede rant devrişip belli konumlara gelmek isteyenler var" diye konuştu.

'ÖNCE İŞLEM, SONRA DELİL' OLMAZ

Hukukçular ise birçok devlet kurumunda benzer durumların yaşandığına dikkat çekerken, asıl sorunun ihbarlar konusunda hukuka uygun işlemlerin yapılmamasından kaynaklandığına vurgu yaptı. Disiplin soruşturmalarında delil durumunun son derece önemli olduğunu kaydeden Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sultan Tahmazoğlu Üzeltürk, şunları kaydetti: "OHAL dönemleri hukuksuz bir dönem değildir. Hukukla çerçeveleri bellidir. Bu yargıya yansıdığı gibi disiplin soruşturmalarını da etkileyebiliyor. Delil olmadan sadece bir ihbara dayanarak veya 'daha sonra delil toplanır' diye düşünülerek bir hareket ortaya konuluyor. Bu da hukuksuz sonuçlara yol açabiliyor. Disiplin soruşturmalarında ilk olarak delile dikkat edilmeli. Hukuk delilsiz işlemez. İftiralar, 3-5 kişinin ifadesine yansıyan söylemler hukukta delil olmaz. Hukuka aykırı delil elde ettiğiniz zaman hukuk bunu kabul etmez."

'İHBAR MEKANİZMASI SORUNLU'

Ceza Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Bahadır Erdem ise FETÖ üyelerinin ortaya çıkarılmasının çok zor bir süreç olduğunu bu nedenle ihbarların diğer soruşturmalardan daha fazla dikkate alındığına dikkat çekti. Erdem şöyle konuştu: "FETÖ'cülerin ortaya çıkarılması için devlet, çevrenizde örgüt mensubu olarak bilinen, şüphelendiğiniz insanları bildirin yöntemini seçti. Ama bu o kadar da güvenilir bir yöntem mi bunun üzerinde düşünmek gerek. Çünkü biz biliyoruz ki bu ihbarlarda örgüte gerçekten bulaşmış, çeşitli amaç ve seviyelerle yakınlık kurmuş kişiler bir şekilde afişe oldular. Ama aynı zamanda bu ihbar mekanizması son derece yanlış kullanılarak, kişisel kin güdülen, akademide taş koyduğunu düşündüğü kişileri bir şekilde FETÖ'cü diye suçlamalara zemin hazırlıyor. Ben, bu ihbar mekanizmasının örgüte yaradığını da düşünüyorum. Çünkü örgütle alakası olmayıp da işin içine sokulan ve gereksiz yere hakkında dava açılan insan sayısı çoğalırsa örgüt üyeleri o kadar çok kendilerini gizleyebilir."

'RAPOR 30 GÜNDE TAMAMLANMALI'

Üniversitede soruşturmacının raporunu bir ay içinde tamamlaması gerektiğini belirten Ceza Hukuku Uzmanı Doç. Dr. Yılmaz Yazıcıoğlu da Türkiye'de geciken bir adalet sorunu olduğunu söyledi. Yazıcıoğlu "Bir kişi hakkında birden fazla öğretim üyesinin şikayetçi olması tabiki tek bir kişinin şikayetine oranla daha fazla dikkat gerektirir. Ama şikayetlerin sayısının çok olması, söylenenlerin gerçek olduğu anlamına da gelmez. Burada aslında soruşturmacı bir ay içinde kendisine gelen dosyayı tamamlayıp raporunu vermek zorundadır" dedi.

102 KİŞİYİ FETÖ'CÜ DİYE SUÇLAMIŞ

Volkan Bayar'ın araştırma görevlisi olan üç yıl önce boşandığı eşi Saadet Aylin Bayar gözaltına alındı. Volkan Bayar'ın ise cinayetlerden dolayı pişman olmadığını söylediği ileri sürüldü. Bayar'ın ruhsatlı tabancasıyla 2 şarjör kullanarak 23 el ateş ettiği belirlendi. Bayar'ın şikayeti üzerine yürütülen soruşturmada görevinden uzaklaştırılan öğretim üyesi Yalçın Bay ise katil zanlısının 102 kişi hakkında FETÖ suçlamasında bulunduğunu belirterek "Tanımadığı insanları bile şikayet etti bu tetikçi" dedi. Bay, ilgili yerlere verdiği dilekçelere karşılık hiçbir işlem yapılmadığını savundu. Bayar'ın suçlamalarıyla 35 sanık hakkında dava açıldığı, bunlardan 26'sının tutuklu yargılandığı öğrenildi. Bayar'ın iddiaları sonrası açılan ikinci davada ise olayda ölen Yasin Armağan'ın sanık olduğu anlaşıldı.

'AKADEMİDE MUBİRLİK SİSTEMİ OLUŞTURULDU'

FETÖ iddiasıyla bazı suçsuz insanların ihraç edildiğini ve tutuklandığını savunan CHP Eskişehir Milletvekili Gaye Usluer, asıl FETÖ'cülerin ise üniversitelerde, hem de yönetsel kademelerde görevlerine devam ettiğini ileri sürdü. Üniversitelerde bir muhbirlik sistemi oluşturulduğunu iddia eden Usluer "O muhbirlerden birisi, dün 4 genç insanı katletti. Bugün o fakültenin dekanı diyor ki 'Akli dengesi yerinde olmayan bir kişiydi'. Vah ki ne vah. Çünkü 15 Temmuz sonrası bu 'akli dengesi yerinde değil' dedikleri kişilerin muhbirliği sonucunda çok sayıda kişi o fakülteden ihraç edildi" diye konuştu. HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen de olayı "OHAL sürecinin özeti" olarak niteledi.

BU DURUM FETÖ'YE DE YARIYOR

Akademisyenler ve hukukçular ihbarlarda delil toplanmadan yargılamanın başlamasının mağduriyetler ortaya çıkarmasının yanı sıra FETÖ tarafından kullanıldığına da dikkat çekti. Özellikle üniversitelerde kripto FETÖ'cülerin ihbarlarıyla örgüt karşıtı birçok akademisyenin tutuklu ya da tutuksuz hakkında dava açıldığı, aralarında açığa alınıp geri dönenlerin olduğuna dikkat çekiliyor.

KENAN BUTAKIN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber