'Lekelenmeme hakkı' iftira atılan 21 bin kişiyi kurtardı
Vatandaşların soyut ve dayanaksız ihbarlarla hakkında soruşturma açılarak peşinen "şüpheli" yapılmasına yargı izin vermedi. "Lekelenmeme hakkı" sayesinde, bir yılda 21 bin kişi, haksız iftiralara karşı korundu ve toplumda lekelenmesi önlendi. Önceki uygulamalarda mesnetsiz iddialarla vatandaşlar "şüpheli" olarak kayda alınıyordu

Adalet Bakanlığı, vatandaşların mesnetsiz iddialarla soruşturulması ve peşinen suçluymuş gibi "şüpheli" olarak adli kayda geçirilmesinin önüne geçmek için Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK) "lekelenmeme hakkı"nı daha güçlü bir güvenceye kavuşturan önemli bir düzenleme yapmıştı. 15 Ağustos 2017 yürürlüğe giren yasal düzenleme öncesinde, kişilere yönelik iddia ve şikayetler dayanaksız bulunsa dahi soruşturma açılıyor ve şikayete konu kişi dosyada "şüpheli" olarak yer alıyordu. Yapılan soruşturma sonucunda "takipsizlik" kararı verilse dahi kamuoyunda bu kişiler suçluymuş gibi görülmeye devam ediliyor ve lekeleniyordu.
PEŞİNEN "ŞÜPHELİ" OLMAYA SON
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı 100 günlük icraat programında da yer alan 'lekelenmeme hakkı' düzenlemesi sayesinde artık, ihbar ve şikayet, soyut ve genel nitelikteyse veya konusunun suç oluşturmadığı açıkça belliyse soruşturma açılmıyor. İhbar ve şikayet konusu husus sadece "basit şüphe" aşaması gelmesi durumunda soruşturmaya konu edilebiliyor. Böylelikle kişilere, yersiz biçimde "şüpheli" sıfatı verilmesi ve kişilerin gereksiz bir biçimde soruşturma işlemlerine muhatap edilmesinin önüne geçilmiş oluyor. Ve kişinin kamuoyuna suçluymuş gibi peşinen deklare edilmesinin önüne geçilmiş olması yanında, masumiyet karinesi de korunmuş oluyor.
54 BİN İHBARIN 21 BİNİNE SORUŞTURMA YOK
Düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten bu yana ihbar veya şikayete konu kişilere yönelik olarak Cumhuriyet Başsavcılıklarda ayrı bir "ihbar kaydı" tutuluyor. Bakanlık verilerine göre, şu ana kadar Başsavcılıklarda 54 bin ihbar dosyası açıldı. Ancak savcılıklar, ihbar dosyalarından 21 binini soyut ve dayanaksız buldu. Savcılıklar, bu dosyalar için "soruşturma yapılmasına yer olmadığı" kararı verdi.
KOLLUĞA BİLDİRİLİYOR, MAĞDURİYETLER OLUŞMUYOR
Soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair verilen kararlar daha sonra da ilgili kolluk birimlerine de bildiriliyor ve güvenlik kayıtlarının düzeltilmesi sağlanıyor. Böylece bu kişilerin iradesi dışında oluşmuş kayıtların (suç ve soruşturma kaydı gibi) yeni mağduriyetlere neden olmasının da önüne geçiliyor. Öte yandan, düzenleme ile soruşturma yapılmasına yer olmadığına ilişkin kararlara karşı ihbar ve şikayette bulunanlara itiraz hakkı da getirildi. Bu sayede lekelenmeme hakkı ile hak arama hürriyeti arasındaki makul de denge korunuyor.
Ceza Muhakemeleri Kanunun 158. maddesi
İhbar ve şikayet (1)
Madde 158 - (1) Suça ilişkin ihbar veya şikayet, Cumhuriyet Başsavcılığına veya
kolluk makamlarına yapılabilir.
(2) Valilik veya kaymakamlığa ya da mahkemeye yapılan ihbar veya şikayet, ilgili
Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.
(3) Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye'nin elçilik
ve konsolosluklarına da ihbar veya şikayette bulunulabilir.
(4) Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen
bir suç nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikayet,
gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.
(5) İhbar veya şikayet yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yapılabilir.
(6) (Ek: 15/8/2017-KHK-694/145 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/140 md.) İhbar
ve şikayet konusu fiilin suç oluşturmadığının herhangi bir araştırma yapılmasını
gerektirmeksizin açıkça anlaşılması veya ihbar ve şikayetin soyut ve genel nitelikte
olması durumunda soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilir.
Bu durumda şikayet edilen kişiye şüpheli sıfatı verilemez. Soruşturma yapılmasına
yer olmadığına dair karar, varsa ihbarda bulunana veya şikayetçiye bildirilir
ve bu karara karşı 173 üncü maddedeki usule göre itiraz edilebilir. İtirazın
kabulü halinde Cumhuriyet başsavcılığı soruşturma işlemlerini başlatır. Bu fıkra
uyarınca yapılan işlemler ve verilen kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir.
Bu kayıtlar, ancak Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından görülebilir.