'15 Temmuz'dan sonra anladım ki beyin göçü, FETÖ ile ilgili'

İÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Genel Türk Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlyas Topsakal: Özellikle 15 Temmuz'dan sonra anladım ki beyin göçü, FETÖ ile ilgilidir. FETÖ'nün eğitim anlayışını herkes yanlış anladı çünkü FETÖ'nün eğitim hareketi, yerli, milli ve Türk İslam kültürüne ait bir hareket değildi. Türk İslam kültürüne ait eğitimciliğin, Türk İslam dinine ait olması lazım

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 21 Mart 2019 11:23, Son Güncelleme : 21 Mart 2019 11:29
'15 Temmuz'dan sonra anladım ki beyin göçü, FETÖ ile ilgili'

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Genel Türk Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlyas Topsakal, "Özellikle 15 Temmuz'dan sonra anladım ki beyin göçü, FETÖ ile ilgilidir. FETÖ'nün eğitim anlayışını herkes yanlış anladı çünkü FETÖ'nün eğitim hareketi, yerli, milli ve Türk İslam kültürüne ait bir hareket değildi. Türk İslam kültürüne ait eğitimciliğin, Türk İslam dinine ait olması lazım." dedi.

Topsakal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, beyin göçü nedeniyle Amerika, Almanya, Hollanda ve İngiltere gibi pek çok ülkede Türklerin çalışmalarını sürdürdüğünü anlattı.

Yurt dışında yaşayan Türklerin, yetenekli ve çok da başarılı olduğunu dile getiren Topsakal, "Türkler müthiş insanlar ve biz bütün bunlardan faydalanamadık." ifadelerini kullandı.

Son yıllarda Türkiye'de tersine beyin göçünü artıracak çözüm ve projelerin başlatıldığını anlatan Topsakal, "Özellikle 15 Temmuz'dan sonra anladım ki beyin göçü, FETÖ ile ilgilidir. FETÖ'nün eğitim anlayışını herkes yanlış anladı çünkü FETÖ'nün eğitim hareketi, yerli, milli ve Türk İslam kültürüne ait bir hareket değildi. Türk İslam kültürüne ait eğitimciliğin, Türk İslam dinine ait olması lazım. Özellikle altını çiziyorum öğretim dilinden değil, eğitim dilinden bahsediyorum." diye konuştu.

Prof. Dr. Topsakal, 15 Temmuz hain darbe kalkışmasından sonra FETÖ'nün eğitim alanında da Türkiye'ye çok büyük zarar verdiğinin tespit edilerek harekete geçildiğini anlatarak, "Türkiye'nin bütün gücünün Türkiye dışına aktığı görüldü. Bunun mutlaka geriye çevrilmesi lazım, şimdi onun için de büyük teşvikler yapılıyor." şeklinde konuştu.

- "İnsanları idealist ve yerleşik yetiştirirseniz ülkesine geri dönecektir"

Beyin göçünün ne olduğunu ve nasıl olduğunu iyice anlamak için maziye bakmanın önemli olduğunu söyleyen Topsakal, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti, çok büyük beyinlerini seçip, Mustafa Kemal Atatürk ve Atatürk'ten sonraki dönemlerde yurt dışına göndermiştir. Özellikle ekonomik ve teknolojik yatırım anlamında, bu insanlardan çok da büyük fayda sağlanmıştır ama maalesef özellikle 1940'lardan sonra gidenler iyi takip edilmemiştir." değerlendirmesinde bulundu.

Topsakal, İslam'da, ilim öğrenmek için dünyanın her hangi bir yerine gidilmesinin beis karşılanmadığını hatta önerildiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

"Teknolojinin Batı'da olduğunu göz önüne alırsak, dinimizin de önerdiği gibi ilim, fen ve teknoloji neredeyse gideceksin onu orada öğreneceksin ama gittiğin yerde kalmayacaksın. Öğrendiklerini kendi ülkenin insanları ve vatanın için kullanmanın ilmin sadakası olduğunu hatta zekatı olduğunu düşünüyorum. Çünkü devlet sizi orada okutmuştur, sizin de geri dönüp ülkenize olan vefa ve borcunuzu ödemeniz gerekiyor.

Vefakar bir tavırda olmak kişinin misyonuyla da ilgilidir. Eğer insanları idealist ve yerleşik yetiştirirseniz ülkesine geri dönecektir fakat bu kaçırılmış. Teknoloji ve fen anlamında insanlarınızı dışarıya göndermekte haklısınız ama sosyal, kültürel ve dini hayatı dışarıda öğretemezsiniz. Tarihçinizi, edebiyatçınızı, sosyoloğunuzu, felsefecinizi ve din adamınızı İngiltere'de yani dışarıda yetiştiremezsiniz, yetiştirirseniz, o birikim size uymaz. Batı felsefesiyle Türk İslam felsefesi aynı şey midir? Siz bilim insanınızı dışarıda eğitim aldırıp, profesör yaptıktan sonra Türkiye'ye getirirseniz olmaz çünkü Batı, insanların kafasını karıştırır. Bu, 'Öğrenemezsin' demek değildir çünkü yüksek lisans, doktora ve devamında yurt dışında kaldıkça onların felsefesini benimsiyor ve kendi toplumunuzla uyuşmazlığa giriyorsunuz."

Ana dilde yapılan eğitimin önemini vurgulayan Topsakal, "Fransızca, Almanca, İngilizce veya Rusçayı elbette öğrenmek gerekiyor, bir insan ne kadar dil öğrenirse o kadar mükemmel insandır ve dünyayı o ölçüde anlayabilir fakat bunu eğitim dili yaparsa öğrendiği dilin esiri olur ve orijinal bir şey üretemezsiniz. Tıpkı Türkiye'de olduğu gibi. Türkiye bu konuda hem Osmanlı'nın son döneminde Jöntürkler hem de cumhuriyetin belli bir dönemine kadar yurt dışına gönderdiklerinde çok verimli olamadı." şeklinde konuştu.

- "İlim ve ruha yatırım yapmazsak, geleceğimiz olamaz"

Prof. Dr. İlyas Topsakal, bundan sonra yurt dışına gönderilecek insanlarda belli-başlı özelliklerin arandığını anlatarak, "Yurt dışına gönderilecek insanların ülkesine ve milletine sorumluluk duygusu olmasına dikkat edilecek, ön planda tutulacak. Bu ülke, millet, anne-babalar kendi parasından, dişinden-tırnağından artırıp başka ülkelere gönderip, yatırım yaparak bu insanları yetiştiriyor. Onların vazifesi ise eğitimden sonra dönüp, anne-babalarına, psikolojik olarak da Türk insanına hizmet etmesidir." dedi.

Vefa söz konusu olduğu zaman para, mevki ve makamın ikinci planda kalması gerektiğini vurgulayan Topsakal, beyin göçünü tersine çevirmek için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

"Beyin göçünü tersine çevirmek için son zamanlarda pek çok çalışma yapıldığını biliyorum. Tersine göç için bilim insanlarına yatırım yapmak birinci önceliktir. İkinci öncelik ise maddi imkanları artırmak gerekiyor çünkü bunlar yetenekli, gerçekten alanında başarılı ve dünyada kabul gören insanlardır. Bu insanlar yurt dışında nasıl özgür ve rahat çalışıyorlarsa, Türkiye'ye döndükleri zaman da aynı imkanı vermek lazım. 15 Temmuz'dan sonra pek çok özel imkan sağlayacak hukuksal altyapı hazırlandı bu kapsamda araştırma üniversitelerimiz ve askeri özel okullarımız kuruldu.

Bütün bu çalışmalar da yurt dışındaki insanlara dönüş için büyük bir altyapı sağlıyor. Hem sağlık hem de başka alanlarda Türkiye'ye geri dönüşün olduğunu gözlerimizle görüyoruz. Bu yatırımların asla ve asla bitmemesi lazım. Ayrıca özel alanların tespit edilerek teknolojiye önem verilmesi gerektiğini de düşünüyorum. Türkiye'de çok başarılı insan var ama Türklerden Müslüman olanlar veya Türk kökenli olmayan Hint, Pakistanlı Müslüman kardeşlerimiz hatta Arap Yarımadası'ndan, Endonezya'dan pek çok bilim insanı, bizim yani Türkiye'nin gözünün içine bakıyor. Müslüman olsun-olmasın bizi seven, kültür dairemizde olan insanlardan da çok yetenekli, çok gelişmiş insanlar var ve onlara da imkan verilmesi gerekiyor. Türkiye'nin dünyadaki pek çok eğitim-bilim alanına kapısını açtığı muhakkaktır. Stratejik geleceğimiz için bilim, ilim ve ruha yatırım yapmak gerekiyor, yatırım yapmazsak, geleceğimiz olamaz."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber