İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

AYM'den tıbbi ihmal sonucu gerçekleşen sakatlığa hak ihlali

Yüksek Mahkeme, 2007'de yapılan iğne sonucu sol bacağında uyuşma ile his kaybı yaşayan ve yürümekte zorlanan kişinin, doktorların kusuru olduğu gerekçesiyle Sağlık Bakanlığı aleyhine açtığı davanın reddedilmesini "hak ihlali" saydı

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 08 Mayıs 2019 13:12, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
AYM'den tıbbi ihmal sonucu gerçekleşen sakatlığa hak ihlali

Anayasa Mahkemesi, 2007'de yapılan iğne sonucu sol bacağında uyuşma ile his kaybı yaşayan Eyüp Kurt'un, tıbbi ihmal sonucu gerçekleşen sakatlığı nedeniyle Sağlık Bakanlığı aleyhine açtığı davanın reddedilmesini "hak ihlali" saydı.

Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi kararına göre, Kurt, rahatsızlığı nedeniyle 21 Eylül 2007'de Kahramanmaraş Büyükkızılcık Sağlık Ocağı'na gitti.

Burada muayeneyi gerçekleştiren doktorun talimatıyla görevli ebenin yaptığı iğnenin ardından sol bacağında uyuşma ve his kaybı yaşayan Kurt, yürüyemez hale geldi.

Özel veya kamu sağlık kuruluşlarında kez muayene olduğu halde tedavilerden sonuç alamayan Kurt'un, sol bacağından sakat kaldığı tespit edildi.

Kurt, 10 Temmuz 2008'de eşi ve reşit olmayan çocukları ile Sağlık Bakanlığına müracaat ederek, sol bacağının kullanılamaz hale gelmesi sebebiyle uğramış olduğu maddi ve manevi zararlarının tazmin edilmesi talebinde bulundu.

Sağlık Bakanlığının talebi zımnen reddetmesi üzerine Kurt ve yakınları, 29 Eylül 2008'de Gaziantep 2. İdare Mahkemesinde tam yargı davası açtı.

Kurt, dava dilekçesinde, enjeksiyon işlemi sonrasında birçok tetkik ve tedavi yaptırdığını fakat netice alamadığını, enjeksiyon işlemi nedeniyle sol bacağının kalıcı olarak kullanılamaz hale geldiğini, sürekli olarak başkalarının yardımına muhtaç olduğunu ve yürüyemediğini, bu sebeple maddi ve manevi olarak zarara uğradığını beyan etti.

Mahkeme, dava konusu olayda kalıcı sakatlık durumunun yanlış tedavi sonucunda meydana gelip gelmediği hususunda gerekçeli rapor hazırlanması istemiyle dosyayı Adli Tıp Kurumuna gönderdi.

Adli Tıp Kurumu, 26 Eylül 2011'de Eyüp Kurt'u muayene ederek, 19 Kasım 2011'de rapor düzenledi. Raporda, enjeksiyon sonucu gelişen bulguların sinir bozukluklarıyla uyumlu olduğu ancak tıbbi belgelerde enjeksiyonun yanlış uygulandığına dair kayıt bulunmadığını ve olay tarihinde Kurt'a ait muayene bulgularının bulunmadığı gerekçesiyle doktorun eylemi yönünden yorum yapılamadığı kaydedildi.

Raporun hatalı olduğunu ve yanlış değerlendirmeler içerdiğini ve olay tarihinde muayene bulgularının bulunmadığı gerekçesiyle hekimin eylemi hakkında yorum yapılamayacağına ilişkin kısmına katılmanın mümkün olmadığını ileri süren Kurt, bacağında meydana gelen kalıcı hasarın enjeksiyon sonrasında oluştuğunu vurgulayarak, yeni bilirkişi raporu alınmasını talep etti.

Gaziantep 2. İdare Mahkemesi, 22 Mart 2013'teki kararla, hastaya yapılan müdahalenin tıp kurallarına uygun olduğunu belirten bilirkişi raporunu yeterli görerek davanın reddine karar verdi.

Davanın reddedilmesinin ardından Kurt, hatalı enjeksiyon sonucu sakat kalınması nedeniyle Anayasa Mahkemesine maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle başvuruda bulundu.

Başvuruyu değerlendiren Anayasa Mahkemesi, Kurt'un maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiğine karar vererek, yargılamanın yeniden yapılmasına hükmetti.

- "Kararın gerekçesi dayanaktan yoksun"

Yüksek Mahkeme kararının gerekçesinde, "açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerektiği" belirtildi.

Anayasanın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğe işaret edilen kararda, "Devlet, bireylerin yaşam hakkı ile maddi ve manevi varlıklarını koruma hakkı kapsamında ister kamu isterse özel sağlık kuruluşları tarafından yerine getirilsin, sağlık hizmetlerini hastaların yaşamları ile maddi ve manevi varlıklarının korunmasına yönelik gerekli tedbirlerin alınabilmesini sağlayacak şekilde düzenlemek zorundadır." ifadeleri kullanıldı.

Kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna dikkat çekilerek, ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Gaziantep 2. İdare Mahkemesine kararın bir örneğinin gönderilmesine hükmedildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber