Duyuları eksik duyguları değil!

Can Evrenol'un üçüncü uzun metrajlı filmi Peri-Ağzı Olmayan Kız, çeşitli fiziksel farklılıkları olan 4 çocuğun bir araya gelişini ve verdikleri mücadeleyi anlatıyor. Çocukların duyu eksiklikleri üzerinden bir macera yaratan Evrenol, ana akım ile bağımsız sinemanın tam ortasında, önemli bir filmi Türk sinemasına kazandırıyor.

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 18 Ocak 2020 11:56, Son Güncelleme : 19 Ocak 2020 01:17
Duyuları eksik duyguları değil!

Can Evrenol'un Baskın ve House Wife'tan sonraki üçüncü uzun metraj filmi Peri-Ağzı Olmayan Kız, geçmişte santralde meydana gelen bir patlamanın ardından ağızsız olarak dünyaya gelen bir kızın hikayesini konu alıyor. Babasıyla birlikte yaşayan Peri'nin yolu, babasının öldürülmesiyle kendi gibi patlamadan etkilenerek çeşitli farklılıklar taşıyan çocuklarla kesişiyor: Kulakları olmayan Porsuk, burnu olmayan Yusuf ve gözleri olmayan Kaptan. Cem Özüduru'nun Perihan isimli çizgi romanından esinlenilen Peri-Ağzı Olmayan Kız'da filmin yönetmeni Can Evrenol, bizi fantastik bir çocuk macera filmi olma özelliğiyle Türkiye'de de çok alışık olmadığımız bir türle tanıştırıyor. Ben de filmin yönetmeni Evrenol ve başrol oyuncuları Denizhan Akbaba, Elif Sevinç, Özgür Civelek, Kaan Alpdayı ile bir araya geldim ve filmin en önemli noktası olan duyu eksikliklerinin çocukların hayatındaki karşılığını konuştuk. 17 Ocak'ta vizyona girmesini beklenen film son anda ne yazık ki salon bulanamadığı için şimdilik seyirci ile buluşamayacak. Bu öğretici ve farkındalık oluşturacak film umarız bir an önce beyazperdeye yansır.

ÇOCUK MACERA FİLMLERİNDE KLİŞELER VAR

CAN EVRENOL: Çocuklara yönelik yapılan macera filmlerinde genellikle tabular ve Disney klişeleri var. Ben daha bu klişelerin ötesinde filmler yapılması ve özgür olması gerektiğini düşünüyorum. Benim çocukluğumda böyleydi. O zamanlar bu tarz filmlerde ağlatan sahneler de vardı, korkutan da. Ben sağlıklı olanın bu olduğuna inanıyorum. Peri, çocuklara yönelik bir macera filmi olsun istedim. Ama aynı zamanda her yaşa hitap etmeliydi. Cem Özüduru'nun yazdığı bir hikayede ağzı olmayan kız karakteri vardı. Oradan ilham aldık ve birlikte bu senaryoyu yazdık. Ben de böylece iki korku filminden sonra yeni ve farklı bir şey denemiş oldum. Filmde çocukların çeşitli 'eksiklikleri' var. Çocuk macera filmi zaten böyle şeyler üzerinden olursa güzel. Örneğin Pinokyo, Kırmızı Başlıklı Kız ya da Pamuk Prenses gibi. Hep bir eksiklik ve ulaşılması gereken şeyler söz konusu olmalı. Peri'de çocuklar bir araya gelince çok büyük bir kuvvet oluyorlar. Kendi başlarına ise eksik olduklarını düşünüyorlar ama öyle değil. Bizim de aslında farklı açılardan bakıldığında eksik olduğumuzu hissettiren, beraber olursak daha güçlü oluruz diyen bir film oldu Peri. Gişeye göz kırpan bir film aynı zamanda. Ne tam anlamıyla festival filmi ne de gişe. Melez diyebiliriz. Bu yapıdaki filmlere çok değer veriyorum ve kendim de böyle filmler yapmaya çalışıyorum. Umarım film olabildiğince çocuklara ve gençlere ulaşır.

BAKIŞLARIM VE İFADELERİMLE OYNADIM ROLÜ

ELİF SEVİNÇ: Annem beni küçükken dramaya kaydettirdi. Drama öğretmenim çok yetenekli olduğumu söyledi. Bunun üzerine annem beni ajansa yazdırdı. Sonra gittiğim ilk görüşmede bir reklama seçilmiştim. 7 yaşında oyunculuğa hızlı bir atılımım oldu. Birçok projede yer aldım. Kendimi ekranda görmeyi çok seviyorum. İlerde de kesinlikle oyunculuk üzerine devam etmek istiyorum. Bu proje geldiğinde ise çok şaşırdım. İlk defa ağzı olmayan bir kızı oynayacak ve baş rollerden biri olacaktım. Çok heyecan vericiydi. Can Hoca ile çalışmak ise harikaydı. Tüm ekip inanılmaz eğlenerek bu işi yaptık. Filmde Peri karakterini canlandırmak biraz zordu. Konuşmak yerine gözlerimle ve ifademle anlatmam gerekiyordu her şeyi. Gerçek hayatta da çeşitli nedenlerle konuşamayan insanlar var. 'Benim bir ağzım olmasaydı ne yapardım' diye düşündüm hep. Kendimi, konuşamayan ya da başka farklılıkları olan insanlara karşı daha yakın hissediyorum. Onları şu an daha iyi anlayabileceğimi düşünüyorum.

DAHA DUYARLI OLACAĞIM

KAAN ALP DAYI: Annem beni isteğim üzerine ajansa yazdırdığı zaman oyunculuğun nasıl bir şey olacağını tahmin edemiyordum. Biraz huysuzlandım ama sonra sevmeye başladım, keyif aldım. 4 yaşından itibaren birçok projede yer aldım. İlk olarak reklamlarda oynadım. Açıkçası ekranda kendimi izlemeyi sevmiyorum. Oyunculuk yaparken çevremin ve ailemin benimle gurur duyması beni mutlu ediyor. Ama yine de ilerde oyuncu olmak istediğimden emin değilim. Büyüyene kadar düşüneceğim. Bu proje geldiğinde kulaksız bir karakteri nasıl oynayacağım diye endişelendim. Elemeleri geçtim. Çok sevindim. Duymayan insanların hayatının ne kadar zor olduğunu bir kez daha anladım. Böyle insanlarla karşılaştığım zaman daha duyarlı olacağım.

BU ROL EMPATİ YETENEĞİMİ GELİŞTİRDİ

DENİZHAN AKBABA: Kendimi her zaman sahnede hayal ettim. Çocuk oyuncuları izlerken kıskanıyordum onları. Sürekli ikizimle birlikte bir film izledikten sonra kendi karakterlerimizi yaratıp canlandırırdık. Küçüklükten gelen bir merak sonrasında ailemin beni ve kardeşimi bir ajansa yazdırmasıyla başladı her şey. 8 yaşında oyunculuğa ilk adımımı attım, yardımcı oyuncu olarak. Yıllar geçtikte roller büyümeye başladı. Birçok kısa film, dizi, sinema filmi ve tiyatro oyununda yer aldım. Rol aldığım Peri filminin yurtdışında çok örneği var ama Türkiye'de bir ilk. Ve bu filmde yer almak gurur vericiydi benim için. Eğer seçilmeseydim Kaptan'ı oynayacak olan kişiyi çok kıskanırdım. Rolüme ise gözümü kapatarak hazırlandım. Görmeyen bir insan rolü benim için çok heyecan vericiydi. Kendisi de oyuncu olan ikiz kardeşim Emirhan'ın bana çok büyük desteği oldu. Ben birazdan gözümü açıp görecektim ama hayatı boyunca görmeyen insanlar vardı. Bu benim empati yeteneğimi geliştirdi. Bakışım da değişti. Set bittikten sonra da rolden çıkamadım.

YUSUF BENİ OLGUNLAŞTIRDI

ÖZGÜR CİVELEK: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Lisesi'nde Tiyatro Bölümü'nde okuyorum. 2016'dan beri oyunculuk yapıyorum. Yardımcı oyunculukla başladım. Abim de oyuncu. O da beni eğitti bir yandan. Doğaçlama yapıyorduk sürekli evde. Sonra bir şekilde sektöre girdim. 3 farklı dizi de yer aldım. Açıkçası oyunculukla birlikte kamera arkasında yönetmenlik bilgimi de geliştirmek istiyorum. Can Evrenol ile çalışmak muhteşemdi. Çok alışılagelmiş bir set anlayışı yoktu. 18 gün bir maratonun içindeydik ve bu maratonda 4 çocuk çok eğlendik. Filmde burnu olmayan bir karakteri canlandırdım. Setin birinci gününden son gününe kadar burnumu kullanmadım. İlk hafta çok zorluydu. Burnundan nefes alamayan insanlar var. Benim bunu anlamam lazımdı ki karaktere girebileyim. Sürekli burnumu kullanmadan role çalıştım. Ben her zaman empati yapabilen bir insandım. Yusuf'u oynayınca empati yeteneğimin daha fazla geliştiğini düşünüyorum. Yusuf sayesinde daha da olgunlaştığımı düşünüyorum. Yusuf benim hayatımı çok etkiledi.

Ali Demirtaş
[email protected]
Akşam Gazetesi / Cumartesi Eki

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber