Akdeniz'in dört bir yanındayız
Yavuz, İsrail'in doğalgaz çıkardığı Leviathan bölgesinin yakınındaki "G" sahasında faaliyetlerine başladı.

Doğu Akdeniz'de tespit edilen enerji kaynaklarının ardından dünya gözünü bu
bölgeye dikerken, Akdeniz'e en uzun kıyı şeridi bulunan Türkiye de bölgede varlığını
giderek hissettiriyor. Doğu Akdeniz'de KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin
ruhsatlandırdığı ve birbiriyle kesişen parsellenmiş bölgeler bulunuyor. Buna
göre KKTC; Ada'nın kuzeyinden doğusuna ve güneyine kadar olan bölgede A,B,C,D,E,F
ve G bölgeleri ruhsatlandırdı. Türkiye bu harfle işaret edilen bölgelerde ve
kendi kıta sahanlığında faaliyetlerini sürüyor. Rum kesimi ise sözde Münhasır
Ekonomik Bölge (MEB) ilan ettiği alanları 1'den 13'e kadar parselledi. Rumların
parsellediği 6 nokta Kıbrıs Adası'nın güneyinde (2, 3, 8, 9, 12, 13) KKTC'nin
ruhsatlandırdığı bölge ile çakışırken, adanın güneybatısında Rumların parsellediği
4, 5, 6 ve 7 bölge ise Türkiye'nin kıta sahanlığı bölgesi ile çakışıyor.
Türkiye sahip olduğu ruhsat alanlarında ve KKTC'nin Türk petrollerine verdiği ruhsat sahalarındaki arama ve sondaj faaliyetleri son yılarda hız kazandı. Bu kapsamda 2018 yılından bu yana sondaj Akdeniz'in çeşitli bölgelerinde çalışmalarını sürdüren Fatih sondaj gemisi son olarak Karpaz burnunun güneyinde "E" ruhsat bölgesinde sondaj yapıyor. Bu bölge Rum tarafın ilan ettiği sözde MEB ile çakışmıyor. Yavuz sondaj gemisi ise Rumların 7'nci parsel olarak adlandırdığı bölgedeki kazılarının ardından Kıbrıs adasının güneyindeki KKTC'nin ruhsat verdiği "G" sahasına geçti. Burası, Güney Kıbrıs Rum Kesimin MEB ilan ettiği 9'uncu parsel ile kesişiyor. G bölgesi yine İsrail'in doğalgaz çıkardığı MEB bölgelerinde de çok yakın bir yerde bulunuyor. Yavuz burada denizin binlerce metre altında kazılar yapacak. Fatih ve Yavuz sondaj gemilerinin yanı sıra Oruç Reis ve Barbaros Hayrettin Paşa sismik araştırma gemileri de Akdeniz'de faaliyetlerini sürdürüyor.
"TEK YOL TÜRKİYE İLE UZLAŞMAK"
Rum yazar Christos Panayiotides ilginç bir yazı kaleme aldı. "Türkiye, inandığımız
canavar mı?" başlıklı yazıda Panayiotides "Türkiye'nin düşman olarak yüzleşmesi
zor bir ülke olduğuna şüphe yok. Eğer teşebbüs olursa, failin kazanan taraf
yerine kaybetme olasılığı daha yüksektir. Bu acı gerçek, 1974'te askeri alanda
ve bu güne kadar diplomatik alanda tattık" dedi. Panayiotides "Türkiye ile uzlaşmaya
varmaktan başka seçeneğimiz yok" diye yazdı.
Selçuk Böke