İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Neredesin Ey İnsanlık!

Rusya, Esed ve İran, dünyanın gözü önünde 21. yüzyılın en ağır insanlık suçuna imza atıyor. Savaşın bütün boyutları tartışılıyor ama sivil insanların, kadınların, çocukların yaşadığı dramlar anlatılır gibi değil. Dünya, insanlık, İdlib'deki çocukların gözünde ve kalbinde anlamsızlaşıyor, yıkılıyor, yok oluyor

Kaynak : Yeni Şafak
Haber Giriş : 16 Şubat 2020 07:35, Son Güncelleme : 16 Şubat 2020 07:43
Neredesin Ey İnsanlık!

İdlib'de göç etmekten yorulduğu için evini terk etmeyenler Esed rejimi ve Rusya'nın hava bombardımanlarında, Türkiye sınırına akın edenler ise soğuk, açlık ve hastalıktan ölüyor. Sınırın hemen birkaç kilometre ötesindeki kamplardan her gün acı haberler geliyor. Son bir hafta içinde derme-çatma çadırlara, camsız penceresiz, viran olmuş yapılara sığınan 3 bebek, 1 çocuk ve 1 genç donarak can verdi. 4 kişilik bir aile de çadırlarını ısıtmak için mangalda yaptıkları giysilerin dumanından boğularak hayatını kaybetti. Talihsiz 2 çocuğu ise çadırda ısınmak için yakılan alevler bu dünyadan aldı.

Babası, hayatta sandı

İman Mahmud Leyla, İdlib'de soğuğa yenik düşen bebeklerden sadece birisi. Dünyaya geleli daha 1,5 yıl olmasına rağmen büyük acılar yaşadı. 4 kişilik ailesi, Esed rejiminin oluk oluk kan akıttığı Doğu Guta'daki Hamuriye köyünden kaçmak zorunda kaldı. Bombalar peşlerini bırakmadığı için birçok kez göç etmek zorunda kaldılar. Son durakları ise Afrin'e 1 saat uzaklıktaki Mareta köyü oldu. Camı, penceresi, banyosu, tuvaleti olmayan, sadece 4 duvardan ibaret sıvasız bir dükkana sığındılar. Ancak minik Leyla'nın küçük bedeni bu acılara daha fazla dayanamadı. Bir sabah kalktığında kızının hareketsiz bir şekilde yattığını gören baba, yavrusunu kucaklayarak yola düştü. Leyla'nın cansız bedeniyle tam 1 saat yol yürüyen baba, hastanede duymak istemediği cevaplar aldı. Doktorlar dünyaya gözleri açık veda eden Leyla'nın donarak öldüğünü söyledi. Kara haberle yıkılan baba, doktorların 'araba ile evine götürelim' ısrarına rağmen acısını kucağına alıp 1 saat yürüyerek evine döndü, kızını toprağın bağrına emanet etti.

Geriye bu resim kaldı

Geride acı bir hikaye bırakarak dünyaya veda eden binlerce aileden biri de Hammadi ailesi. Aile, Kefr Ruma'dan Maar'ed Mısrin kasabasına göçtü. Killi köyündeki el-Ziya kampına yerleşen aile, derme çatma bir çadır bulabildikleri için kendilerini şanslı hisseden Suriyeliler arasındaydı. Ancak bu buluş canlarını kurtarmaya yetmedi. Geceleri eksi 10 dereceyi gören soğuktan korunmak için çadırın ortasına bir mangal koydular. Yakacakları olmadığı için mangala elbise ve ayakkabılarına atarak tutuşturdular. Baba Sıtayf Hammadi, yavruları Hür ve Hüda'yı da yanına alarak uyudu; anne de bir köşeye kıvrıldı. Ancak bu son uykuları oldu. Mangaldan çıkan dumandan sızan Hammadi ailesi koyun koyuna can verdi.

Ve bir daha uyanamadılar

Ahmed Abdülvahab ve Ahmed Hamid Yasin de yokluğun kurbanı 2 bebek oldu. Abdülvahab'ın ailesi katillerden kaçan 1 milyondan fazla kişinin sığındığı Atme Kampı'nda kalıyordu. Yakacakları olmadığı için battaniyeye sarılak uyudular ancak Abdülvahab bir daha uyanamadı. Hekimler 'donarak can verdi' kaydı düştü. Cennete uğurlanan Abdülvahab'dan geriye ailesinin çiçeklerle süsleyerek çektiği son fotoğraf karesi kaldı. Ahmed Hamid Yasin'in ailesi ise İdlib'in güneyindeki Han Şeyhun'dan Azez'deki el-Katari kampına sığınmıştı. Bombalardan kaçan Yasin soğuktan kaçamadı. Battaniyelerle ısınmaya çalıştıkları çadırda hastalanıp ecele yenik düştü.

İki çocuğunu sıcak tutmak isterken...

Muhammed Abdulrezzak, bu dünyada evlat acısıyla imtihan edilen onbinlerce Suriyeli arasında. Halep'in Kastun köyünde yaşıyordu. Bombardıman ve katliamlar sonrası Maar'ed Mısrin'in Şeyh Bahar köyüne hicret etti. Düzensiz bir kampta yaşam mücadelesi verirken iki yavrusunu yitirdi. Nasıl mı? Biraz ısınabilmek için çadırda yaktığı mangal ansızın yangın çıkardı. 2 çocuğu alevler içinde feci halde can verdi.

Her yer harabe

Son bir aydır İdlib kırsalındaki birçok kasaba ve köy boşaldı. Suriye Müdahale Koordinatörlüğü'nün verilerine göre 16 Ocak-10 Şubat tarihleri arasındaki 25 günde 426 bin 603 bin kişiden oluşan 74 bin 581 aile başka yerlere göç etmek zorunda kaldı. Göç etmek zorunda kalanların 286 bine yakın kişinin adresi Türkiye sınırındaki düzenli/düzensiz sığınmacı kampları oldu. 81 bin kişi Zeytin Dalı Harekat bölgesi olan Afrin'e, 61 bin kişi ise Fırat Kalkanı bölgesine (Azez-Bab-Cerablus) sığındı. Aynı tarihler arasında yaklaşık 200'ü kadın ve erkek 300'e yakın insan hayatını kaybederken, bombardımanlarda yerleşim yerlerinin alt/üst yapısı da tamamen çöktü. 8 sığınmacı kampı, 5 sivil savunma merkezi, 19 tıp merkezi ve ambulans, 38 okul, 10 çarşı/pazar, 22 cami/mescit, 3 su nakil istasyonu, 2 enerji santrali, 5 fırın, 14 de hizmet tesisi yerle bir edildi. Raporlara göre on binlerce insanın gıda, su, barınma vb. zaruri ihtiyaçlarının asgari düzeyde karşılanabilmesi için en az 50 milyon dolar kaynak gerekiyor.

Damarları buz kesmiş

Muhammed Kusay Selce, İdlib'in yitik canlarından birisi... 16 yaşındaydı ama nereli olduğunu bilen, ailesini tanıyan yok. Suriye içlerinlerinden, bombardımandan kaçarak Maar'ed Mısrin'e geldi. Eski bir tavuk çiftliğinde kalıyordu. Ne yatağı ne de battaniyesi vardı. Pazartesi gecesi beton üzerinde yattığı ölüm uykusundan uyanamadı. Onu bulanlar hastaneye yetiştirdiğinde çoktan can vermişti. Onu geri döndürmek için mühahale eden hemşirenin "Vücudu öyle donmuştu ki iğneyi koluna zor sokabildik" sözleri Selce'nin dramını özetledi. Maarşurin'de kalan zihinsel engelli Ammar el-Süleyman'ın ölümü de soğuktan oldu. Süleyman da soğuktan korunmak için sığındığı çadırda donarak hayata veda etti.

Hamza Hıdır

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber