Eyvah, çocuğum üstün zekalı!

Çocuğun üstün zekalı olup olmadığı 3 yaşından itibaren ölçülebiliyor ancak Türkiye'deki en güncel testler 5 yaşından sonra uygulanabilecek nitelikte. Üstelik çocuğun üstün zekalı olmasının tespit edilmesi de pek bir anlam ifade etmiyor çünkü eğitim alacakları kurum sayısı yok denecek kadar az.

Haber Giriş : 04 Mart 2020 10:04, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:57
Eyvah, çocuğum üstün zekalı!

Sosyal medyada 'minik filozof' olarak adlandırılan Atakan Kayalar, yaşından beklenmeyen bilgisiyle bir anda gündeme oturmuştu. 10 yaşındaki Atakan, 5 ayda 250 kitap okuduğunu belirtmiş, kendisini bu alanda geliştirmek istediğini söylemişti. Atakan gibi yaşıtlarına göre erken okuyan, soyut sorgulamalar yapabilen, sıra dışı meraka sahip çocuklarla zaman zaman karşılaşıyoruz.

Hürriyet'ten Aysel Bozan Yılmaz'ın haberine göre: Pek çok aile, son yıllarda çocuklarında gördüğü yetenek ve başarıların ardından onların üstün zekalı olduğunu düşünerek zeka testlerine başvuruyor. Peki, bir çocuğun üstün zekalı olduğu nasıl anlaşılır? Türkiye'de onların eğitim alacağı yeterli sayıda okul ya da öğretmen var mı? Bu konuda merak edilenleri İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Özel Yeteneklilerin Eğitimi Anabilim Dalı'ndan Doç. Dr. Marilena Z. Leana Taşcılar cevapladı.

Erken tanı önemli

Çocuğun üstün zekalı olduğu nasıl anlaşılır?

Zihinsel gelişim bebeklik döneminden itibaren değerlendirilebilir. Bebeğin anlamlı bakışları, uyaranlara verdiği tepkiler vs. bunun bazı göstergeleridir. Ancak sağlıklı zeka değerlendirilmesinin yapılabilmesi için standart araçlara ihtiyaç duyulmakta. Zihinsel yetenek, zeka (IQ) testleriyle 3 yaşından itibaren güvenilir bir şekilde ölçülebilir. Bu konuda ülkemizde kullanılan ölçme araçları yetersiz; en güncel, geçerli ve güvenilir araçlar en erken 5 ve 6 yaşından itibaren uygulanabilmekte.

Erken tanı önemli. Ne kadar erken fark edilirse, aile o kadar iyi yönlendirebiliyor. İlk göze çarpan belirtiler şöyle: Yaşıtlarına göre daha erken yürüme, konuşma, kendi kendine okuma yazmayı öğrenme, soyut sorgulamalar yapabilme, sıradışı bir merak, belirli konulara aşırı ilgi ve öğrenme isteği. Anne babanın ya da çocukla ilgilenen kişinin iyi bir gözlemci olması bu özelliklerin erken fark edilmesine yardımcı olacaktır.

Hangi durumlarda çocuklara zeka testi yapılmalı?

Çocuğun zihinsel gelişimi yaşıtlarıyla kıyaslandığı zaman olumlu ya da olumsuz durumlar gözlemlenmesi durumunda, öğrenmesiyle tutarsız ya da şaşırtıcı durumlarla karşı karşıya kalındığında bu durumların altında yatan nedenlerin incelenmesi için zeka testleri uygulanabilir. Önemli olan sadece zeka testi değil, test sonucunun uzman tarafından yorumlanması, çocukta belirlenen kuvvetli ve zayıf yönlerin desteklenmesi için bir eğitim programının uygulanması ve aileye gerekli yönlendirmenin yapılmasıdır.

IQ tek kriter değil

Pek çok aile çocuklarının üstün zekalı olduğunu söylüyor, bu normal mi?

Bir toplumda üstün zekalı bireylerin görülme sıklığı yüzde 2'dir. Her çocuğun üstün zekalı olması mümkün değil. Güncel testlerin kullanılmıyor olması bu yanılgıyı yaratıyor olabilir. Bir çocuğa üstün zekalı diyebilmek için IQ puanı tek kriter olarak kullanılırsa hata yapma olasılığı artar. Çok yönlü değerlendirme yapılmalı, çocuğun anne babasının, öğretmenlerinin görüşleri alınmalı, akademik başarısına bakılmalı, özel ilgi ve yetenek alanları gözden geçirilmeli. Bu durumda yanılma payı azalır.

Çevreye uyumda sorun yaşıyorlar mı?

'Etiketlenme' olumlu da olumsuz da olsa her çocuğun hayatını etkiler. Üstün zekalı çocuklar, genellikle yaşıtlarından bazı alanlarda daha ileride olduklarının farkında. Ailenin ve çocuğun okulunun bu durumu nasıl yönettiği önemli. Doğru destek ve yönlendirmeyle çocukta görülebilecek uyum sorunu en aza indirilebilir.

Nasıl bir eğitim almalılar?

Yaşıtlarıyla birlikte mi yoksa ayrı sınıflarda, ayrı okullarda mı eğitim almalılar sorusu ülkemizde ve dünyada tartışılıyor. Farklı uygulamalar görmek mümkün ancak bu uygulamalarla ilgili araştırma bulguları tutarsız. Bu nedenle biri diğerine göre daha doğrudur gibi bir çıkarsama yapmak mümkün değil. Önemli olan eğitimin içeriği ve öğretmenin bu çocuklar hakkındaki bilgi ve becerisidir.

Bu alanda yetişen yeterli sayıda öğretmen var mı?

Bu çocukların eğitimi bu alanda uzmanlaşmış öğretmenler tarafından yapılmalı. Ülkemizde 2002'de ilk defa Prof. Dr. Ümit Davaslıgil tarafından İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi'nde bu çocuklara öğretmen yetiştirmeyi hedefleyen ve Özel Eğitim Bölümü'nde Üstün Zekalıların Eğitimi Anabilim Dalı kuruldu. Bu anabilim dalını başka üniversiteler de açtı. 2016-2017'den itibaren özel eğitim bölümündeki tüm anabilim dalları (zihin engelliler eğitimi, özel yeteneklilerin eğitimi, görme/işitme engellilerin eğitimi) YÖK kararıyla Özel Eğitim Öğretmenliği Programı adı altında birleştirildi. Şu anda bu alanda okuyanlardan her özel eğitim alt alanına hakim olmaları beklenmekte ve daha çok ilgi duydukları alanlarda dersler seçmelerine imkan sunulmakta. Ancak pratikte pek çok öğretmen adayının zihin engelliler eğitimi alanını tercih ettiğini ve üstün zekalıların eğitimine yönelik alabilecekleri seçmeli derslerin de sınırlı olduğunu görmekteyiz. Bu koşullarda Özel Eğitim Öğretmenliği'nden mezun olacakların üstün zekalı çocuklara öğretmenlik yapma konusunda yeterli donanımla mezun olamayacakları düşünülmekte.

Diğer öğretmenlik dallarında lisans programlarında üstün zekalı çocukların eğitimlerine yönelik derslerin olmaması büyük eksiklik. Hizmet içi eğitimlerin ya da sertifika programlarının yaygınlaştırılması önemli. Zira okullarda destek eğitim odalarının açılması öngörülmekte ama orada eğitim verecek öğretmenlerin sayıca yeterli olmadığı ve yeterli donanıma sahip olmadıkları görülmekte.

Eyvah, çocuğum üstün zekalı
MEB, BİLSEM'lerle destek sunuyor

Türkiye'de üstün zekalı ve üstün yetenekli çocukların eğitim alacağı okullar çok yetersiz. Birkaç özel okulda, bu çocuklara özel sınıflar bulunuyor. Bir de Türk Eğitim Vakfı İnanç Türkeş Özel Lisesi (TEVİTÖL) var. Ancak bu okul da bu yıldan itibaren Liselere Giriş Sınavı (LGS) ile öğrenci alacağını duyurdu.

MEB'in verdiği bilgilere göre de Rehberlik ve Araştırma Merkezleri (RAM) ile Bilim ve Sanat Eğitim Merkezleri'nde (BİLSEM) bu çocuklara özel eğitim sunuluyor. 2019-2020'de okullarda 3 bin 323 destek eğitim odası açıldı, bu odalarda 4 bin 155 öğrenci eğitim aldı. Her ilde en az bir tane olmak şartıyla açılmış 172 BİLSEM bulunuyor; 2019-2020'de 63 bin 95 öğrenciye eğitim sunuldu.

Bu merkezlerde öğrencilere güzel sanatlar, drama, yazılım, liderlik, astronomi ve uzay bilimleri, havacılık, akıl ve zeka oyunları, düşünce eğitimi gibi alanlarda eğitimler veriliyor. Destek eğitim odasında görev almak isteyen öğretmenlere Özel Yetenekli Öğrencilerin Eğitiminde Destek Eğitim Odası Farkındalık Kursu ve Üst Düzey Öğrenme Stratejileri Kursu veriliyor. BİLSEM için öğretmenler MEB tarafından seçiliyor.

Testler güvenilir midir?

Zeka testlerinin elbette hata payı vardır. Uygulayıcıdan kaynaklı ya da çocuğun o günkü/anki duygu durumundan ya da fiziksel sağlığından etkilenir. Testler güncel olmalı. Ülkemizdeki bazı testler güncelliklerini yitirmiştir. Flynn etkisinden de bahsetmek mümkün, buna göre her yeni jenerasyonun zekası bir öncekine göre birkaç IQ puanı daha ileride.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber