Psikolojisi bozulmayan bürokrat kalmadı. Bakanı Cumhurbaşkanına şikayet edebilir miyiz?

Bu haberde, bir bakanlıkta yaşanan ve tüm bürokratların artık bezdiği bir konuyu isim vermeden paylaşacağız.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 04 Haziran 2020 09:02, Son Güncelleme : 03 Haziran 2020 17:53
Psikolojisi bozulmayan bürokrat kalmadı. Bakanı Cumhurbaşkanına şikayet edebilir miyiz?

Telefonumda kayıtlı olmayan bir telefon ısrarla çalınca açmak zorunda kaldım. Önce kendini tanıttı, müsait olup olmadığımı sordu. Müsait olduğumu söyleyince de başladı anlatmaya. İsmini yazmamamı da ısrarla tembihledi. Tamam rahat ol yazmam deyince rahatladı...

Uzun yıllardır bir bakanlıkta çalıştığını ve üst düzey bürokrat olduğunu söyledi. Bir dokun bin ah işit misali hayli dolmuştu. İyi ki varsınız ve kimseden çekinmeden bürokrasideki sorunları kırmadan dökmeden anlatıyorsunuz dedi.

Başladı içini çekerek anlatmaya...

İlk defa böyle bir bakanla çalışıyoruz. İşi gücü bıraktık bakanın WhatsApptaki yazışmalarına cevap vermeye çalışıyoruz. Bir ben değil, bütün bürokratların talimatı WhatsApptan verilir ve bütün yazışmalar grupta olanların tamamı tarafından görülür. Herkes sabahtan akşama kadar bilgi notu hazırlar ama bu notlara ne bakılır ne okunur. Anlayacağınız boş durma boşa çalış.

Sadece talimatlar olsa iyi. Gruptaki herkesin yediği fırçalar da burada kayıtlıdır. Kimse niçin fırçalandığını bir türlü bilmez. Daha önce verilen talimatların cevapları hazırlanarak yine WhatsApptan bakanımıza gönderilir ama buraya bakılmadığı için tekrar tekrar istenir. Ola ki sayın bakanım daha önce bu bilgileri size göndermiştik denilse başlar azarlamaya. Herkes şaşkın... cevap verseniz karşıdaki bakan, vermeseniz içiniz dert oluyor ve daha fazla üzerinize geliyor.

İnanın ki bakanla yüzgöz olmayan üst düzey bürokrat kalmadı. Cevap verirseniz o an alttan alıyor ama daha sonra acısını çıkarıyor. İnanım bunca yıllık bürokratım ne böyle bir bakan gördüm ne de duydum. En alttaki memurun dahi saygısı kalmadı.

İşleri soracak olursanız o da Allaha emanet. Bakanımız elektronik imza kullanmaz. Elden getirip özel kalemine bıraktığımız yazılarımız en az üç defa kaybolur ve yenisini hazırlar tekrar tekrar getiririz. Bu durumdan gocunduğumuz yok da bir de üstüne azar işitiriz ki o biçim. Basit işler aylarca bekler. Anlayacağınız rahmetli Abdurrahim Karakoç'un İsyanlı sükut şiiri ağzımızdan düşmez oldu. Hani rahmetli şiirinde şöyle demişti ya;

"Gitmişti makama arz-ı hal için,
'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim...
'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı,
Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı...
Bir baktı konağa alttan yukarı,
'Vay' dedi, yutkundu, eğdi başını."

Kusura bakmayın, telefonu açtığınıza pişman ettim ama malum dert söyletiyor.

İyi de bakan yetki devri yapmadı mı?

Aslına bakarsanız yetkilerin birçoğunu da astlarına devretti. Ama imza atılmadan önce mutlaka bana soracaksınız deyince mecburen imza atmadan önce sormamız gerekiyor. Eğer sormazsak ve imza attığımızı duyarsa çıngar çıkarıyor. Bunun için de bütün bürokratlar bakana sormadan hiçbir imza atamıyorlar. Bakana sorunca da tamam uygun bir zamanda bakalım diyor ve iş en az üç ay sarkıyor. Sonra da niçin zamanında işinizi yapmıyorsunuz diye yediğiniz fırça cabası.

Böyle yönetim olur mu derseniz, iki yıldır inanın böyle. Bir yıl boyunca bakan denetim programını imzalamadığı için yüzlerce müfettiş denetim yapamadı dersem durumu daha iyi anlarsınız. Ne demek bir yıl boyunca denetim yapılmadı? İnanın böyle, bütün bakanlık bu durumu bilir. Yüzlerce müfettişin bir yıl boyunca boş boş oturmasının sorumlusu olan bakan hesap vermeyecek mi?

İnanın işler bürokratların fırça yemeyi göze alarak ısrarı üzerine gidiyor. Eğer bizler de salarsak vay ki vay. Psikolojisi bozulmayan bürokrat kalmadı dersem abartı olmaz. Bakanın da işleri döndürememesinden dolayı ruhen iyi olmadığını söyleyebilirim. Elbette bunun kararını doktorlar verecektir ama hal, hareket ve tavırlar maalesef iyi değil.

Belki bakanın yaptıklarını şikayet edin diyeceksiniz. İnanın birisi yapılan edilenleri şikayet etti de başına gelmedik kalmadı. Yani şikayet dilekçesi bakanın elindeydi, gerisini varın siz düşünün. Anlayacağınız kime şikayet edeceğimizi de bilemiyoruz. Utanmasam sayın Cumhurbaşkanımızın önüne atlayıp durumu aktarasım geliyor. Ama utanma belasına bunu yapacak cesareti kendimde bulamıyorum.

Hani, Hz. Ömer; Dicle kenarında bir kurt kuzuyu kapsa bunun hesabı Adli İlahi'de sorulur mu diye telaşa düşüyor ya... İşte belki sayın Cumhurbaşkanımız bizim sesimizi duyar diye bunları anlattım. Ümit ederim ki bu yazı yayına girince bu yazıyı kim yazmış diye peşime düşen olmaz da anlatılanlar gerçek mi diye sizlere soranlar çıkar. Eğer diğer bakanlar da böyleyse Ak Parti'nin başka düşman aramasına gerek yoktur. Ne diyelim Allah Cumhurbaşkanına yardım etsin...

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber