Adalet Bakanı Gül'den 'Halil Sezai' açıklaması

Adalet Bakanı Gül, Halil Sezai'nin tutuklanmasına ilişkin olayla ilgili olarak, "Asla kabul edilemez. Ben de şiddetle kınıyorum. Nitekim yargı da gereğini yapmıştır" dedi.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 19 Eylül 2020 11:53, Son Güncelleme : 19 Eylül 2020 14:06
Adalet Bakanı Gül'den 'Halil Sezai' açıklaması

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Anayasa Mahkemesinin Enis Berberoğlu kararına ilişkin, "Anayasa Mahkemesi kararı elbette bağlayıcıdır, Anayasal kurum ve tüm ilgili kuruluşlar da mahkemenin kararını elbette yerine getirecektir. Ama önce bir gerekçenin ortaya çıkması lazım." dedi.

Gül, CNN Türk televizyonu canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Bir soru üzerine, şarkıcı Halil Sezai Paracıkoğlu'nun, Tuzla'da komşusunu darbettiği gerekçesiyle "silahla kasten yaralama" suçundan tutuklanmasını değerlendiren Bakan Gül, "Şiddetle kınıyorum. Bir büyüğe yapılan saldırı asla kabul edilemez. Nitekim yargı da gereğini yapmıştır." değerlendirmesini yaptı.

Sanatçılar, sporcular ve siyasetçilerin özellikle kamuoyu önündeki örnek olma gibi bir misyonu bulunduğuna işaret eden Gül, "Sanat, spor birleştirir. Hele böyle meslekleri icra edenlerin daha kuşatıcı, daha birleştirici rolü olması gerekirken, bu tür görüntüler asla tasvip edilemez, büyük bir vandallıktır." diye konuştu.

"Kavga görüntüleri var ama savcılık tutuklamadı" şeklide eleştiri yapıldığını söyleyen Gül, savcılığın da görüntülerin ilk etapta dosyaya gelmediğine dair açıklama yaptığını aktardı. Kavga görüntülerinin savcının önüne gelmeden, sosyal medyaya düştüğünü, sonradan savcılığa ulaştığını ifade eden Bakan Gül, savcıların her türlü delili dikkate aldığını, yargıya karşı linç kampanyası yürütülmemesi gerektiğini vurguladı. Abdulhamit Gül, "Hakim, savcı, faile bakmaz, failin kılık kıyafetine, mesleğine bakmaz, fiile bakar, delillerle bağlıdır." dedi.

- "Enis Berberoğlu TBMM'ye dönebilecek mi?"

"Anayasa Mahkemesince hakkında ihlal kararı verilen Enis Berberoğlu TBMM'ye milletvekili olarak tekrar dönebilecek mi?" sorusu üzerine de Bakan Gül, Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararının henüz yazılmadığını söyledi. Gül, şöyle devam etti:

"Öyle bir karar verildiği duyuruldu ama kararın gerekçesi nedir, ne şekilde verilmiştir? Gerekçeli karar yayınlandıktan sonra ancak bir değerlendirme yapmak mümkün olur. Anayasa Mahkemesi kararı elbette bağlayıcıdır. Anayasal kurum ve tüm ilgili kuruluşlar da mahkemenin kararını elbette yerine getirecektir. Ama önce bir gerekçenin ortaya çıkması lazım. Nedir, hangi talep kabul edilmiştir, hangi gerekçeyle ne yönde ve nasıl bir işlem tesis edilmesi gerekir, tüm bunları gerekçeli karar yayınlanınca değerlendirmek daha sağlıklı olur."

- Cezaevlerinde görüntülü görüşme başlıyor

Adalet Bakanı Bakan Gül, cezaevlerinde görüntülü görüşmenin pilot olarak Ankara ve İstanbul'daki kadın cezaevlerinde 1 Ekim'de başlatılacağını bildirdi. Teknik ve hukuki altyapının hazırlandığını, pilot uygulama başarıya ulaştıkça uygulamanın yaygınlaşacağını dile getiren Bakan Gül, uygulamanın "cezaevlerinde bir insani dokunuş" anlamında çok önemli bir reform olacağını kaydetti.

- İdam tartışmaları

Zaman zaman ülke gündemine gelen idam cezası konusundaki görüşünün sorulması üzerine Gül, yaşanan kimi olaylarda, çocuğa tecavüz eden, öldüren, vahşice cinayet işleyenlere verilen cezadan daha ağırının hak edildiğinin düşünüldüğünü söyledi.

İdamın Türkiye'de geçmişte uygulamaları olduğunu anımsatan Gül, "Bu konu bir kanun ya da yönetmelikte olacak bir konu değil, malum Anayasa'da olması gerekiyor. Bu husus Meclis'in, siyasal ve sayısal olarak bir konsensüsün konusu olur ancak. Meclis'te tüm siyasi partilerin bu konuda bir uzlaşısı, bir değerlendirmesiyle olabilecek bir konu. Dolayısıyla bu Meclis'in takdirinde. Hepimiz bakacağız, göreceğiz bir konsensüs var mı, böyle bir ihtiyaç olduğu düşünülüyor mu? O şekilde bir değerlendirmeyi ancak hep beraber göreceğiz." dedi.

- Aleyna Çakır'ın ölümü

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Aleyna Çakır ismini kullanan S.E'nin ölümüne ilişkin davaya yönelik soru üzerine de konunun çok acı, üzücü bir hadise olduğunu söyledi. S.E'ye Allah'tan rahmet dileyen ve ailesinin acısını paylaştığını belirten Gül, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının konuyla ilgili başlattığı soruşturmanın sürdüğünü hatırlattı.

Yürüyen bir soruşturmaya ilişkin yorum yapmasının doğru olmayacağını dile getiren Bakan Gül, şöyle devam etti:

"Biz Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturmayı titizlikle yaptığına inanıyoruz ve soruşturma neticesinde aldığı kararların kamuoyu ile paylaşıldığında da adalet duygusunu tatmin edecek bir sonuca ulaşacağını düşünüyoruz. Hakim, savcının bir sosyal medya hesabı yok, televizyonu yok, mikrofonu yok. Onlar kararları ile konuşuyor. Doğrusu da bu, olması gereken de bu. Hepimizin beklentisi, ben de bir Türk vatandaşı olarak bu mesele ve diğer meselelerde titizlikle yapılması, hiçbir ihmal olmadan bu soruşturmanın tamamlanması ve kamuoyunda adalet duygusunda 'evet yerini buldu' diyecek şekilde tüm gerekçeleriyle aydınlatmasını bekliyoruz."

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Aleyna Çakır takma isimli Sema Esen'in ölümüne ilişkin yapılan soruşturmayla ilgili, "Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturmayı titizlikle yaptığına, kolluğa verdiği talimatla kolluk, polis, her türlü belge, bilgiyi nerede yayınlanıyorsa, nerede söyleniyorsa ya da kendileri ifade alarak titizlikle yaptığına inanıyoruz ve soruşturma neticesinde aldığı kararları, bunları kamuoyuyla paylaştığında da adalet duygusunu tatmin edecek bir sonuca ulaşacağını düşünüyoruz." dedi.

CNN Türk yayınında soruları yanıtlayan Gül, Asliye Ceza Mahkemelerine savcıların çıkmasına ilişkin soru üzerine, bu mahkemelerde bundan sonra savcıların da bulunacağını belirterek, yargılamada, dosyalarda bir üçüncü gözün artık adalet duygusunu temin için duruşma salonunda hazır bulunacağını söyledi.

Avrupa ve dünyada buna benzer uygulamaların olup olmadığının sorulması üzerine Gül, "Elbette. Savcısız, iddia makamsız bir yargılama olmaz. Ancak savcı yetersizliği vardı, diğer birtakım zaruri gerekçelerle yaklaşık 10 yıldır Asliye Cezalarda savcı yoktu. Ama şu anda geldiğimiz kapasite itibarıyla 'biz buna hazırız' dedik. Önemli hedeflerimizden biriydi. 1 Eylül itibarıyla buna başladık. Bunun da önümüzdeki dönemlerde faydalarını, adalet duygusunun sağlanmasına önemli katkılarını hepimiz görmüş olacağız. Bu da çok önemli bir adım, bunun da neticelerini göreceğiz." yanıtını verdi.

Gül, Hukuk Fakültelerinin sayısı ve eğitim kalitesine ilişkin soru üzerine ise, "Türkiye'de hukuk sorununun tamamıyla ortadan kalkması, nitelikli hukukçu meselesiyle doğrudan ilgili. Yani Hukuk Fakültelerinde, hatta lise ve ilkokullarda verilen eğitimin kalitesi, adalet duygusunun ortaya çıkması, aile, sevgi, saygı bağlarının, toplumsal dayanışma, eğitim ne kadar güçlü olursa nitelikli hakim, savcı, avukat ortaya çıkıyor. Bu da hukuka önemli katkı sağlıyor." değerlendirmesini yaptı.

Yargı reformunda hedef olarak mesleklere giriş için bir sınav getirdiklerini, üç yıl sonra yürürlüğe gireceğini, dolayısıyla sadece Hukuk Fakültesinden mezun olmanın yetmeyeceğini dile getiren Gül, bunun çok önemli bir reform olduğunu ve meyvelerinin birkaç yıl sonra görüleceğini aktardı.

Gül, Hukuk Fakültelerine sınavda ilk 125 bine giren öğrencilerin alındığını, bunun ilk 100 bine indirilmesi için YÖK'e başvurduklarını belirtti.

"Hukuk Fakültesi öğrencisi, müşteri gözüyle bakılacak bir konu değildir. Hukuk Fakültesinde nitelikli eğitim verilmek zorunda." diyen Gül, 'YÖK'ün de bu konuda bir duyarlılığı olduğunu, bu konuda kalitenin artacağına inandığını söyledi.

Adalet Bakanı Gül, yeni personel alımına ilişkin olarak da 1200 hakim, savcı için 21-22 Kasım tarihlerinde sınavın yapılacağını, ilana çıkacaklarını, 1100 icra müdür yardımcısı için kasımın son haftasında ÖSYM tarafından sınav yapılacağını, cezaevi ve adliyede yeni alacakları personelle ilgili kısım için de ilgili kurumlara taleplerini ilettiklerini, yakın zamanda bunun sayısı ve tarihini de beklediklerini, geldiği zaman duyurusunu yapacaklarını ifade etti.

- Nafaka

Nafaka konusuna ilişkin değerlendirmeleri sorulan Gül, dünya uygulamalarına baktıklarını ve farklı düzenlemeler gördüklerini belirterek, "Türkiye'de de 88'e kadar bir yıl uygulanıyordu, sonra değişiklik yapılmış ve süresiz halde uygulaması şu an devam ediyor. Elbette şu anda nafakayla geçimini sürdüren kişiler var. Burada düzenleme yapılırken de yeni mağduriyetlerin oluşmaması lazım ancak 1-2 yıl evli kalıp da ömür boyunca nafaka verme zorunda olunması da ayrı bir mağduriyet oluşturmakta." diye konuştu.

Gül, boşanma davalarının sürelerine ilişkin de çalışmalarının bulunduğunu dile getirerek, "Bu konuda da çalışmalarımız var, bu sürecin uzamaması, hem şiddetin de önlenmesi bakımından çok önemli. Dolayısıyla nafakanın da belli bir süreye bağlanması gerekir kanaatindeyiz. Tabii ki bu konu da Meclis'in takdirinde, kanun gerekiyor ama biz de teklif önerilerimizi sürekli çalışıyoruz." dedi.

Hakimlik mülakatlarının ne zaman açıklanacağına ilişkin soruya da Gül, komisyonun bağımsız şekilde çalıştığını, gelecek hafta sonucun açıklanmasını beklediklerini aktardı.

- İdam cezası

Bakan Gül, idam cezasına ilişkin görüşünün sorulması üzerine şöyle konuştu:

"Öyle hadiseler, öyle vakalar yaşanıyor ki bu kişiye verilecek ceza, hakim, savcı yine kanunu uyguluyor, müebbet, ağırlaştırılmış müebbet, insan gerçekten 'Daha ağırını hak ediyor' diye bir düşünceye kapılıyor. Küçücük çocuğa tecavüz eden, öldüren, üstüne öldürdüğü halde beton döküp, bidona atan... Bu tür caniliklere, vahşiliklere karşı insan, elbette en ağır cezayı hak ediyorlar diye düşüyor. Türkiye'de uygulamaları da oldu. Bu konu bir kanun ya da yönetmelikle olacak bir konu değil, malum anayasada olması gerekiyor. Bu husus Meclis'in ve siyasal ve sayısal olarak bir konsensüsun konusu olur ancak. Dolayısıyla Meclis'te tüm siyasi partilerin bu konuda uzlaşısı, değerlendirmesiyle olabilecek bir konu. Dolayısıyla bu Meclis'in takdirinde. Hepimiz bakacağız, göreceğiz bir konsensüs var mı, böyle bir ihtiyaç olduğu düşünülüyor mu, o şekilde bir değerlendirmeyi hep beraber göreceğiz."

- "Aleyna Çakır" takma isimli Sema Esen'in ölümüne ilişkin soruşturma

"Aleyna Çakır" takma isimli Sema Esen'in ölümüne ilişkin soruşturmada son durum sorulanu Gül, çok acı, trajik ve elim bir hadise olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Tabii olaydan itibaren Ankara Başsavcılığı bir soruşturma başlattı. Soruşturma devam ediyor. Soruşturma da gizli bir şekilde devam eder. Dolayısıyla benim o konuda 'Şöyle, böyle, şu suçlu, bu suçsuz' gibi bir şey yürüyen bir soruşturmayla alakalı ne bilgim olur, ne o konuda taraflara açık ama bize gizli olan bir konuda yorum yapmam da doğru olmaz. Ama yapacağım yorum, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturmayı titizlikle yaptığına, kolluğa verdiği talimatla kolluk, polis, her türlü belge, bilgiyi nerede yayınlanıyorsa, nerede söyleniyorsa ya da kendileri ifade alarak titizlikle yaptığına inanıyoruz ve soruşturma neticesinde aldığı kararları, bunları kamuoyuyla paylaştığında da adalet duygusunu tatmin edecek bir sonuca ulaşacağını düşünüyoruz. Hakim savcının bir sosyal medya hesabı yok, bir televizyonu yok, mikrofonu yok. Onlar kararlarıyla konuşuyor. Doğrusu da olması gereken de bu. Hepimizin beklentisi, ben de bir Türk vatandaşı olarak bu mesele ve diğer meselelerde titizlikle yapılması, hiçbir ihmal olmadan bu soruşturmanın tamamlanması ve kamuoyunda adalet duygusunun da 'Evet, yerini buldu' diyecek şekilde tüm gerekçeleriyle aydınlatmasını bekliyoruz. Dolayısıyla soruşturma sürecine saygı duymak ve sonucu hep beraber takip etmemiz gerekir."

Bakan Gül, "Şüpheli Ümitcan Uygun ve ailesinin de yaptığı bazı açıklamalar var. Siz onları takip edebildiniz mi?" şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:

"Yok. Onları savcılık ve kolluk mutlaka takip ediyordur. Yapılan her türlü açıklamayı, kim kiminle, nerede, ne olmuş, ne bitmiş bunların hepsini, fazlasını savcılık, kolluk zaten yapıyordur ama kolluk, polis 'Ben şunu buldum, şunu dinledim, şu şunu söyledi' demez, bu işten de bağımsız söylüyorum. Savcı birini takip ediyor, dinliyordur, izliyordur, ifade alıyordur. 'Ben şunun ifadesine başvurdum' diye süreci paylaşmaz, bunlar hep gizli yürür. Türkiye'de bir soruşturma, yargılamanın usulleri vardır. Bir kanuni düzenlemesi vardır, savcılık da buna uyar. Dosyaya giren bir belge, değerlendirilmesi gerektiği halde değerlendirmemişse, bu anlamda, yargısal takdir anlamında değil, görev ihmali, yanlışlığı varsa bu konuda HSK, teftiş devreye girer, gerekli takibat yapılır. Adliye, yargı bir beyaz süttür, orada bir leke varsa kimse affetmez. Asla üstü kapatılamaz, örtülemez."

Kamuoyunun bu konuda müsterih olması gerektiğini belirten Gül, hakimin, savcının fiile baktığını ifade etti.

Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Böyle önemli bir konuda soruşturmanın neticesini bekleyip, saygıyla süreci beklemek lazım. Savcı hangi delile ulaştı, bu olaydan da bağımsız söylüyorum, bilmiyoruz. Belki çıkıp 'Şöyle, şöyle oldu' diyenler olayın farklı şeyinde. Farklı bir delil, değerlendirme vardır. Süreçte birtakım toplaması gereken deliller vardır ama savcı her aşama 'Bugün şunlara ulaştım, bugün Ali'yi, Veli'yi, Hüseyin'i dinledim, Ayşe, Fatma'yı dinledim, şöyle şöyle söyledi.' Bir televizyon programcısı değildir savcı. Savcı adaleti yerine getiren ve buna çalışan bir yargı mensubudur. Hakim öyledir. Dolayısıyla soruşturma sürecine saygılı olmak ve süreç içerisinde varsa bir delilin yeri adliyedir, karakoldur. Televizyon, diğer mecralarda elbette kolluk bunları da değerlendirir ama bir elinde delil, belge, bilgi var, savcıya, dosyasına bunu göndermek zorundasın eğer adaletin tecelli etmesini istiyorsan."

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, kimsenin kanun önünde ayrımcılığa tabi tutulamayacağını, herkesin eşit olduğunu belirterek, "Katilini, tecavüzcüsünü, hakaretçisini 'Şu benden, bu senden' gibi ayrım yaparak bakan anlayışı çok zararlı, yanlış buluyoruz. Hakim, savcı, gözü kapalı bir şekilde faile değil, fiile bakar, dosyadaki delile bakar." dedi.

CNN Türk canlı yayınında soruları yanıtlayan Gül, cinayet ve tecavüz olaylarının televizyon programlarında konuşulduğunun hatırlatılması üzerine, gazetecilik ve medya çabalarının kamusal bir hizmet olduğunu, bu konularda sosyal medyada duyarlılığın ortaya konmasının ve ulaşan bilginin ihbar niteliği taşımasının adaletin tecellisi anlamında faydalı olduğunu ifade etti.

Bu konularda eleştiri de olabileceğine işaret eden Gül, "Yeri geliyor, 'Bu nasıl bir savcılık, nasıl bir mahkeme kararı' ben de bunu diyebiliyorum ama şunu da diyorum: Bir hukuk sistemi var, ona inanıyorum. Bu karar, itiraz yoluyla bir başka mahkemenin denetimine açık, hatta Yargıtay denetimine açık. O da yetmez, Yargıtay'ın kararı da Anayasa Mahkemesi'ne hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne açık. Yanlış bir karar verilmişse, takdir edilmişse bile bu bir başka merci tarafından düzeltilir. Dolayısıyla burada daha olayın ilk başında o zaman hiç savcı olmaz, karakolda bu iş biter ama karakoldaki tüm işlemler savcı denetimi, oradakiler mahkeme denetimi ve üst mahkeme hatta AYM'ye... bu sürecin taşındığı bir süreç var." diye konuştu.

Adalet Bakanı Gül, Rabia Naz cinayetinin hatırlatılması üzerine, konuyla ilgili hakim ve savcıların ihmali ve mevzuata aykırılık olup olmadığına ilişkin bir inceleme yaptırdıklarını aktardı.

Yargısal takdirin verebilecekleri bir yetki olmadığını belirten Gül, şöyle devam etti:

"Bu konuda bir yetkimiz yok ama bir ihmal, hakim, savcı, kolluk yapması gereken bir şeyi eksik yapmış mı, bu yönüyle ilgili teftişi tamamlamak üzere o yönleriyle ilgili kimse kanun önünde ayrımcılığa tabi tutulamaz, herkes eşittir. Mesleği ne olursa olsun, düşüncesi ne olursa olsun... Katilini, tecavüzcüsünü, hakaretçisini 'Şu benden, bu senden' gibi ayrım yaparak bakan anlayışı çok zararlı, yanlış buluyoruz. Hakim, savcı, gözü kapalı bir şekilde faile değil, fiile bakar, dosyadaki delile bakar. Mesela, bazen de savcı talimat vermiş, yakalama istemiş ama savcı basın açıklaması yapmaz ki gazetelere konuşmaz. 'Şu kişiyi yakalamak için talimat verdim' demez. Bu esnada adam kaçabilir. Polis 2-3 gün arıyor sonra buluyor. 'İşte biz yazdık, çizdik, görüntüleri verdik, savcı tutukladı.' Halbuki 2-3 gündür aranıyordur. Genel itibarıyla burada büyük bir hassasiyet var."

Geçen günlerde küçük bir çocuğa cinsel saldırı olayından medyanın 3-4 gün sonra haberinin olduğunu ama yargının öncesinde gereğini yaptığını kaydeden Gül, "Yargı gereğini yapıyor. Neden gizli? Çünkü tarafların özel halleri, hayatları, özellikle mağdur rencide olmasın, örselenmesin diye. Bu konuda özel hayata, kişisel verilere saygı var ama elbette hiçbir şeyin üstünün örtülmemesi, adaletin de tecelli etmesi, bu konuda hiç kimsenin bir ihmal göstermemesi gerekir. Millet olarak yargıdan beklentimiz de budur. Bu konuda da sistemin ayakta kalması, eksikliğin yapılmaması hepimizin ortak düşüncesi, beklentisi." değerlendirmesini yaptı.

- "Kadına şiddet asla tolerans gösterilecek bir konu değildir"

Adalet Bakanı Gül, İstanbul Sözleşmesi tartışmalarının hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:

"Türkiye'de 6284 sayılı kanun ile AK Parti döneminde Cumhurbaşkanımız'ın ve hükümetlerimizin kadın ve aile konusunda hassasiyeti çok hat safhada ve bu konuda büyük bir duyarlılık söz konusu. Bir çok Avrupa ülkesinden daha ileri noktada kanunlarımız, güvenceler var. Kadına şiddet asla tolerans gösterilecek bir konu değildir. Hiçbir kimseye sadece kadına değil hiçbir bireye, hiçbir canlıya, hayvana şiddet kabul edilemez. Burada özellikle aile ve kadına yönelik daha da bu anlamda pozitif ayrımın olması gerekti. Çok önemli düzenlemeler yapıldı. Bunun da ötesinde ısrarlı takip gibi daha cezaların artırılması, yani yolda gidiyorsun fiili takip, telefonla iletişim araçlarıyla takip gibi konularda da daha etkin, caydırıcı düzenlemelerin yapılması hususunda çalışmalar yapılıyor. Mesela, mahkemelerde tedbirle ilgili konular yaşanıyordu. Mahkeme gidiyor, 3 ay sonra diğer mahkeme, sonra diğer mahkeme, hepsinin birbirinden haberi olmuyordu. Oysa bu kadın gelmiş 5 defa şiddete uğradığını söylemiş. Şimdi aldığımız bir kararla tedbirle ilgili daha önce hangi olaylar yaşanmış, hikayesi nedir, bir mahkeme bakacak. Kadınların şiddete maruz kalmaması için her türlü adımı gözden geçiriyoruz."

İcra müdürlüğü mülakat sonuçlarının hakimlikle beraber bu hafta içerisinde açıklanacağını bildiren Gül, adliyelerdeki ve cezaevlerindeki personel ihtiyaçlarını belirlelediklerini, yakın zamanda 10 bin civarında personel alımına çıkılacağını ve netleşince kamuoyuyla paylaşılacağını dile getirdi.

Duygu Delen cinayeti sorulan Gül, çok acılı, elim bir hadise olduğunu ifade ederek, Delen'in ailesine taziyede bulunduğunu, sürecin devam ettiğini kaydetti.

Bakan Gül, Kadir Şeker konusunda ise savcının mütalaasını verdiğini ve karar aşamasına geldiğini aktardı. Her iki dosyanın da hakim ve savcısının bellli olduğunu, kararı onların vereceğini belirten Gül, adaletin gecikmeksizin tecelli etmesi temennisinde bulundu.

- "Hayvanlarla ilgili düzenleme umarım önümüzdeki dönem kanunlaşır"

Hayvanlara şiddete değinen Gül, hayvanları koruma kanunu düzenlemesinin yapıldığını ama bu konuda Türk Ceza Kanunu'nda ancak sahipli hayvanın ceza kanununun muhatabı olduğunu, bunu yanlış bulduğunu ifade etti.

Sahipli hayvanın "mal" gibi değerlendirildiğini aktaran Gül, "Bu bir mal değildir, candır. Bununla ilgili çalışmalar yapıldı, önerilerimizi de sunduk. Biz orada bir mal değil can olarak değerlendirilmesi ve idari cezalardan ziyade yine Türk Ceza Kanunu konusu olması gerektiği hususunda önerilerimizi söyledik. Meclis'te bir komisyon da kuruldu. Parlamentonun da bu konudaki duyarlılığı yüksek safhada. Ben hayvanları bir mal değil can gibi gören ve bu anlamda ceza hukukunda da caydırıcı müeyyide düzenlemesinin önümüzdeki dönem gündeme geleceğine inanıyorum. Her türlü teknik desteğimizi verdik. Bunu yapanların da en ağır ve caydırıcı şekilde cezalandırılmasını istiyoruz. Umarım önümüzdeki dönem bu kanunlaşır." diye konuştu.

İnsan Hakları Eylem Planı'na da değinen Bakan Gül, şunları kaydetti:

"Yargı reformu strateji belgesini neden hazırladık? 'Türkiye'de her şey yargı adına da dört dörtlük, istediğimiz gibi değil, eksiklerimiz var. Ev ödevimiz budur.' diye hazırlayarak, bu misyonla çıktı. 2023'e kadar neler yapılması lazım, ev ödevimizi çıkardık. Orada eğitimden mesleğe girişlere varıncaya kadar somut adımlar atıldı. Bunlardan birisi de İnsan Hakları Eylem Planı. Burada artık geldiğimiz dönemde insanların hukuk devletine güveneceği, akşam yastığa kafasını koyduğunda hiçbir şekilde şüphe bile duymayacağı her türlü güvencelerle ilgili varsa uygulamadan kaynaklı hususların uygulama, varsa mevzuattan kaynaklı düzenlemelerin mevzuatla ilgili bir eylem planının ortaya çıkması için çalışma yaptık. Bu konuda toplumun her kesimiyle insan hakları anlamında kurumların dikkat etmesi gereken, yapılması gereken hangi eylemler var? Bunları tüm paydaşlarla aydınlarla gazetecilerle Avrupa'yla bakanlıklarla kamu kurumlarıyla sivil toplum kuruluşlarıyla barolarla oturduk, insan hakları bağlamında Türkiye'nin yol haritasındaki önerilerini aldık, yakın zamanda da herkesin hukuk devletine, hukukun üstünlüğüne daha da güveneceği reformları ve eylem planını ortaya koyacağız. İnanıyorum ki güvenilebilir bir adalet sistemine, güçlü bir hukuk devleti ilkesine hep beraber sahip çıkacağız."

- "TEKNOFEST, göğsümüzü kabartan işlerden birisi"

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, bu yıl Gaziantep'te düzenlenecek TEKNOFEST'e ilişkin soru üzerine ise, "Herkes büyük bir heyecan içerisinde. Hedefimiz 2 milyonluk Gaziantep'te TEKNOFEST coşkusunu yaşamaktı ama pandemi girdi. Pandemi girse de dijital uygulamalarla oradaki tüm heyecanı gençlerimize, çocuklarımıza ve herkese yaşatmak istiyoruz. Bayraktar ailesi de Türkiye için önemli kazanımlar elde etti, çok büyük katkılar yaptı. TEKNOFEST de beyinlerin keşfedilmesi açısından çok önemli bir değer. TEKNOFEST, göğsümüzü kabartan işlerden birisi." şeklinde konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber