MEB'in eğitim dönemi öncesi ve sonrası verdiği seminerler kaldırılmalıdır

Haber Giriş : 30 Ağustos 2004 00:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Ülke geneline baktığımızda şu tespiti yapmak çok kolay: "Hayatından memnun olan insan sayısı çok az, memnun olanlarda maddi kaygısı olmayanlar? diyebiliriz.

Ama bir gerçeği de unutmamak lazım ki bizler sesimizi çıkarmadığımız sürece her zaman memnun olmayan kesimde yer almaya mecburuz. Ses çıkarmak deyince hemen farklı anlaşılmasın ses çıkarmak hakkını aramak olarak düşünülmeli. Gerçektende toplum olarak hak arama kültürüne sahip değiliz. Bir haksızlıkla karşılaştığımız zaman ya susup oturuyoruz ve kendi kendimize bu ülkede hak aranmaz diye yakınıyoruz ya da kavga ve gürültüyle bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Ben her zaman fikir alış verişi ve karşılıklı anlayışla çoğu sorunun çözüleceğine inanırım. Ama öncelikle içinde bulunduğumuz zor durumu kahvelerde kendi aramızda tartışmak yerine sesimizi duyurmayı tercih etmeliyiz.Bu sitede bizlere bu imkanı sunuyor bunu kullanmalıyız. Ben bir öğretmenim ve yeni bir eğitim öğretim yılına daha giriyoruz.Çok büyük beklenti ve umutlarla giriyoruz.Ama öncelikli olarak şunu düşünmeliyiz ki biz ne yaptık ki ne bekliyoruz. Bizden kastım devlet,çevre,aile,okul ve fert olarak öğretmenlerdir.

İlk olarak devlet konusunu ele almak gerekirse, devletimiz eğitim konusunda çok çalışma yapıyor ama nedense bizlere pek yansımıyor. "Bedava kitap? ve ?haydi kızlar okula? kampanyaları dışında devletimiz ne yazık ki eğitim ve eğitimciler için bu yılda kayda değer bir şey yapmamıştır. Bu benim tespitim katılır ya da katılmazsınız. Öğretmenlerin sosyal durumunda artı olarak değerlendirebileceğimiz bir gelişme yok, çoğu okullar hala 60- 70 kişilik sınıflar var, 8 yıllık eğitim tam anlamıyla uygulanmadığı için çok sıkıntılar mevcut.

Öğretmenlerimiz yine maaş kaygısı içinde ve adını bile tam söyleyemeyeceğimiz köylerde unutulan binlerce öğretmen arkadaşımız var. Oralarda vatan toprağıdır ve oralarda da görev yapılmalıdır ama sayamayacağım kadar çok şeyden mahrum olarak görev yapan bu öğretmen arkadaşlarımıza devlet ne zaman sahip çıkacak ne zaman şefkatli elini uzatacak acaba? O insanlara biraz daha fazla sahip çıkılmalı ve onlar oralar da görev yaparken çoğu duygularını yitiriyorlar ve yalnız kalıyorlar. Bu sadece ülkemizin doğu bölgesi olarak düşünülmemelidir. Nevşehir'in Yozgat'ın Kırşehir!in o kadar kötü köyleri var ki inanın o köyler Mardin'in ,Siirt'in köylerini aratmaz. Bu öğretmen arkadaşlar oraklarda zor şartlar altında görev yapıyorlar bir de köylü ile uğraşıyorlar ve yine sahip çıkan olmuyor. İşte bu tip durumlar devletimizin düzelteceği sorunlardır ve devletimizin buna her daim gücü vardır ama baştaki insanlar ya bu gücü kullanmak istemiyor ya da boş veriyorlar. Bir avukat arkadaşım anlatıyor, eşi öğretmen ve birlikte İngiltere'ye seyahat amacıyla gidiyorlar ve vize işlemleri yapılırken İngiliz makamları avukat beye(25 yıllık.)6 ay oturma izni verirken öğretmen eşine 2 yıl oturma izni veriyor. İşte size en basit örnek bir öğretmene verilen değer konusunda işte bunun için Avrupa her zaman gıpta ile bakılacak bir yer olmuştur,insanlar eğitimin önemini biliyor ve hükümetlerinin bu yönde zorluyorlar bizim ülkemizde ise öğretmenler yatarak maaş alan insan durumunda varın anlayın farkımızı sevgili arkadaşlar.

İşi devlet boyutundan çıkarıp çevre boyutuna taşırsak durumun daha vahim olduğu görülecektir. Az çok sizlerde yaşamışınızdır bu sorunları. Baba kahvede akşama kadar oturmaktan bıkmaz ama evladının dersleri ile günde yarım saat bile ilgilenmez ve üstüne üstlük bir de okula gelip benim evladım neden başarısız diye öğretmene zorbalık yapmaya kalkar; bu tip insanların sayısı ne yazık ki oldukça fazladır. Devlet bize bir maaş vermelidir; hem çocuklarla uğraşıyoruz hem de babalarıyla.

Ülkemizin tamamını kastetmek yanlış olur ama büyük bir kısmında eğitime karşı son derece soğuk bir yaklaşım var. Parantez açalım bunda devletinde suçu var çünkü okuyan adam zor geçinirken hırsızlar haraççılar saygı görüyor. Bir işçi yaklaşık 1.3 milyar maaş alıyor bir öğretmen ek ders dahil 800.000 milyon alıyor işte eğitime verilen önem. Çevre okulu bir okul olarak değil de bir kreş olarak görüyor, yani evladını gönderiyor ama çoğunun amacı öğrenmesi değil akşama kadar orada dursun en azından nerede olduğunu bilirim mantığı hakim. Bu durum özellikle köy yerlerinde fazla. Bunu idrak eden çocukta artık o potaya giriyor ve okulu bir kreş gibi kullanıyor.

Çevrede her zaman bir ikilem mevcut olur nedense;okula mı yardım edelim yoksa camiye mi? İnsanlarımız camiye yardımı daha çok sevmekte ve okullara biraz soğuk durmaktadır. Sanki cennete giden yol camiye yardımdan geçmektedir. Camiler bizimdir, oralar da yardımla ayakta duran dini kurumlardır, ama insanlarımızın bu ikileme girmesi son derece yanlış ve yine söylüyorum bunun nedeni de eğitimsizliktir. Unutulmamalıdır ki benim okuttuğum çocuklar olmasa imam namaz kıldıracak cemaati bulamaz ve yine unutulmamalıdır ki yüce kitabimiz Kur-an'ı Kerim'in ilk emri ?oku?dur.Yani kısaca söylemek gerekirse çevremizin büyük bir çoğunluğu da eğitime ve öğretmen duyarsızdır. Bunda öğretmenini suçu varsa hemen düzeltmelidir ki biz de bir kusur kalmasın.öğretmenlerimizde de durum hakeza aynıdır.

Öğretmenevleri saat 4 deyince fayansçı(okey)öğretmenlerle dolmaktadır. Bir araya gelip sohbet etmek eğitimi konuşmak, yeni öğretmenlere yol göstermek, velilerle sohbet etmek gibi huylarımız yoktur nedense (bütün öğretmen arkadaşlar için bunu söylemiyorum, bu zaten imkansız bir şey) hepimiz biliriz okullar kapandıktan sonra iki hafta açılmadan öncede iki hafta seminer yaparız. Allah aşkına söyleyin ne faydası var bu seminerlerin.150 kişi bir yere oturur ve bir müfettiş kendi çapında bir şeyler anlatmaya çalışır ve imzayı atan öğretmen hemen soluğu dışarıda alır. Bu mudur seminer sayın arkadaşlar. Bu direk olarak öğretmenin kabahati değil, öğretmenleri oraya toplayanların kabahatidir bir anlamda.

Şimdi Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenler bilgisayar sertifikasını mecbur koşuyor ne kadar anlamsız bir şey, her şey de olduğu gibi bu işte de şekilci olduğumuzu gösteriyoruz. Önemli olan bilgisayar bilip kullanmak mı yoksa bilgisayar sertifika sahibi olmak mıdır? Kaç öğretmen arkadaşımız evinde bilgisayar var acaba? Bir bilgisayar ortalama 1-1.5 milyardır ve bunu alan öğretmen sayımız son derece sınırlıdır. Alsa bile internet sahibi olan kaç öğretmenimiz var? Burada öğretmen arkadaşları değil, öğretmene göstermelik sertifikayı mecbur kılan ama ona bilgisayar alacak ekonomik düzeyi kazandıramayanlar suçludur.

Kısacası bir eğitim öğretim yılına daha ben umutsuz olarak giriyorum.Ama bu umutsuzluğum baki değildir ve ülkemizin çok güzel yerler geleceğine inanıyorum.Ama öncelikle öğretmen hakları maddi ve manevi olarak düzeltilmeli sonra da öğretmenler kendi aralarında bir birlik olarak eğitim öğretime neler kazandırabileceklerini tartışmalıdır.Birbirimize şu'cu bu'cu gibi isimler takmak yerine kenetlenip bu ülke için ne yapacağımızı tartışmamız gerek.Önce öğretmeni rahatlatın sonra öğretmenden isteyin.Eminim ki öğretmenler daha verimli ve daha başarılı olacaktır.

Hepinize saygı ve selamlar. Yeni eğitim öğretim yılı hepimize kutlu olsun, görevleriniz de başarılar dilerim.

İsim: A. DENİZ
Mail: [email protected]
Çalıştığı Kurum: Milli Eğitim Bakanlığı
Görevi: Öğretmen

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber