Şehit Kaymakam Safitürk'ün ağabeyinden şok iddia
Mardin'in Derik ilçesinde görev yaparken 10 Kasım 2016 tarihinde makamına konulan bombanın patlatılması sonucu şehit olan Kaymakam Muhammed Fatih Safitürk'ün ağabeyi Ali Haydar Safitürk, kardeşinin ölümü ile ilgili önemli iddialarda bulundu. Ağabey Safitürk, kardeşini o dönem ilan edilen yazı işleri müdürünün değil dönemin emniyet amiri olan Mustafa Hakan Kutluay'ın öldürttüğünü öne sürdü.

Şehit Kaymakam Muhammed Fatih Safitürk davası nedeni ile Mardin'e gelen ağabey Ali Haydar Safitürk, kardeşinin ölümü ile ilgili önemli iddialarda bulundu. Kardeşini öldürenin dönemin emniyet amiri Mustafa Hakan Kutluay olduğunu savunan Ali Haydar Safitürk, Kızıltepe Devlet Hastanesindeki doktorların raporuna göre kardeşinin ameliyatlık bir durumu olmadığını belirterek, dönemin Mardin Valisi Mustafa Yaman'ın baskısıyla Gaziantep'te bir hastaneye gönderilip oradaki doktorlar tarafından ayağından kafasına kadar kesilerek paramparça edilip kasten şehit edildiğini söyledi. Safitürk, sözlerine şöyle devam etti:
"Şehit Kaymakam Muhammed Fatih Safitürk'ün devam etmekte olan yargılamasının bir parçası olarak Derik'te kusuru ve ihmali bulunan kolluk kuvvetleriyle ilgili duruşma var. Mardin 3. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamada rahmetli şehit kaymakamın şehit edildiği gün Türkiye ve kamuoyuna ilan edilen 'Yazı işleri müdürü katildir ve yanındaki elemanlar, memurlar bu işi yapmıştır' ibaresi tamamen boş çıktı. İçeride olayla bağlantısı tespit edilemeyen fakat terör örgütü mensubu olan bir kişinin bulunduğu bizi tatmin etmemiştir. Çünkü bu içeride 2 kez müebbet alan kişinin olayla bağlantısını mahkeme bulamamıştır. Dolayısıyla mahkemede bizimde tanık olduğumuz, görmüş olduğumuz birçok eylem bizi huzursuz etmiştir."
"Olayın failinin emniyet amirinin olduğunu düşünüyoruz"
Bu yargılama sonucunda çıkan gerçeğin olayı emniyet amirinin yaptığını gösterdiğini
savunan Safitürk, "Şöyle ki emniyet amiri patlamayı olay yeri incelemesini
yaptırmadan yarım saat sonra yıkamış, silmiş ve bütün materyallerin tamamını
kaymakamlık makamını tertemiz temizlemiştir. Kendisinin bu patlamayı organize
ettiğinin birinci göstergesidir. Daha sonra yargılama sürecinde kaymakamla görüşen
son kişinin emniyet amirinin arkadaşı ve zamanın kapatılan Derik Dershanesinin
sahibinin olması kaymakamla olan bu görüşmeyi ayarlayan kişinin Emniyet Amiri
Mustafa Hakan Kutluay olması bu patlamayı yapan kişinin emniyet amirinin olduğunun
en büyük göstergesidir.
Bunların haricinde yargılama sürecinde gerek Derik Asliye Mahkemesi'nde gerek
3. Ağır Ceza Mahkemesinde tanık olan 3 tane polis memurunun olayı emniyet amirinin
yaptığını resmen ifadeleri tutanakları mevcuttur. Mahkemede kararları mevcuttur.
Dolayısıyla biz bu olayın failinin emniyet amirinin olduğunu düşünmekteyiz.
Yargılamanın bunun üzerinden yapılması gerektiğine inanmaktayız.
Bu olayı emniyet amirinin yapmış olduğunun her türlü belgesi mahkemenin
elindedir. Fakat bir türlü bu emniyet amirinin yargılanmıyor olması, hatta o
gün komiser hükmünde olan Mustafa Hakan Kutluay'ın bugün emniyet müdürü rütbelerine
terfi edip Kayseri gibi Türkiye'mizin güzide bir kentinde asayişten sorumlu
emniyet müdür olarak çalışması şehidimizin kanına da bizim kanımıza da ve duyduktan
sonra bütün ülkenin kanına dokunacak olduğunu düşünüyoruz. Derhal gelsin, yargılansın,
gereği yapılsın. Ben bu ithamları kafamdan uydurmadım, bütün belgeleri sunmuş
olduğum mahkemede tescil edilmiş belge olduğunu bütün Türkiye görmektedir. Dolayısıyla
yargılamanın bu şekilde yapılmasını istemekteyiz" dedi.
"Bütün tanıklar emniyet amirinin FETÖ'cü olduğunu söyledi"
Emniyet amirinin FETÖ'cü olduğuna kendisinin de inandığını vurgulayan Safitürk,
"Mardin Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılamada bütün tanıkların
kendisinin FETÖ'cü olduğunu söylemesidir. Bu tabi ki bir şey olmayabilir ama
Derik'te kapatılan FETÖ'cüler dershanesinin sahibinin kendi aracılığıyla, sıkı
dostluğuyla kaymakama randevu alışından bununla beraber onunla dost olması kendisinin
de FETÖ'cü olduğu anlamında bir olgu çıkartmaktadır.
Sıkı fıkı bağları olduğu tanıklar tarafından beyan edilmektedir. Zamanın Mardin
Valisi Mustafa Yaman rahmetli kaymakama olaydan bir gün önce 'Yarın sana MİT,
polis ve jandarma istihbaratından almış olduğumuz sağlam verilere göre bombalı
saldırı yapılacak tedbirini al' gibi bir mesajı vardır. Kaymakam da kendisine
teşekkür ederek gerekli önemleri alacağını, kendisinin rahat olması gerektiğini
söylemiş, u mahkeme kayıtlarında vardır bu mesaj. Daha sonra rahmetli kaymakamın
Kızıltepe Hastanesindeki durumu tüm görgü doktorlar vesilesiyle şehit olacak
durumda değildi. Sağlık camiasının kontrolünden valinin baskısıyla Gaziantep'teki
bir hastaneye sevki yapıldı. Valinin baskısıyla doktorların itiraz etmesine
rağmen bunların hepsi mahkeme kayıtlarıyla sabittir.
Gaziantep'te kasten çocuğumuzun doktorlar tarafından vücudunun çeşitli yerlerinden
kesilerek öldürülmüş olduğu mahkeme kararlarıyla sabittir. Bu sevki günün Valisi
Mustafa Yaman yaptırmıştır. Çocuğumuz Kızıltepe'deki doktorların tamamının ifadeleri
ve Antep'teki hastanenin ve ameliyatı yapan doktorların ifadesine göre, çocuğumuz
Antep'te kasten doktorlar tarafından şehit edilmiştir.
Kızıltepe'deki tüm doktorların ifadesine göre, ölümüne şok olduk. Mutlaka yaşaması
gereken kendinde olan bir insandı. Ölmesini gerektirecek hiçbir neden yoktu.
Cumhuriyet savcılığı ve hakimler tarafından bütün hekimler sorgulanmış, kaymakamın
durumu ortadaydı. Hiç ameliyat gerektirmeyen bir tutumla rahmetli kaymakam ayağından
kafasına kadar paramparça kesilerek kasten şehit edilmiştir. Bunların tamamı
mahkeme kayıtlarıyla belgelidir" diye konuştu.
"Olay yeri incelemesi yapılmadan bölge temizlenmiş"
Rahmetli kaymakamın şehit olacağı bilgisinin birçok defa valiliğe geldiğini
dile getiren Safitürk, "Rahmetli kaymakamın şehit olacağı bilgisi o
kadar fazla valiliğe gelmiş ki yapmış olduğu son 5 toplantısında çıkan en net
kararlardan 1'incisi Derik Kaymakamına saldırı yapılacak olduğu, emniyet tedbirlerinin
en üst düzey kırmız alarmda yapılması gerektiği ile ilgili Derik Emniyet Amirliğine
her toplantı sonrası yazı yazıldığı, Derik Emniyet Amirinin kendisine gönderilen
bu yazılar gereği hiçbir ifade almadığı, kendisine açılan kamu davasında hiçbir
önlem alamadığını ve bunlar haricinde şehit olmuş bir kaymakama hakaret edici
cimriydi, kıskançtı gibi ifadeleri kullanması da kendisinin devlet terbiyesinden
münezzeh olduğunu göstermektedir.
Olay yeri incelemesi yapılmadan temizletilen bir yerin neden temizletildiği sorusu sorulmamış olması bizi bir sürü soru işaretlerine boğmuştur. Derik'te kaymakamın sorumlu olduğu sığınmacılar kampı vardı. 15 bin kişilik, 3 aylık gelmiş parası vardı. Bu paranın ortadan kaybedilme olayı vardı. Kaymakam rahmetli bu parayı mutlaka birilerinin kaybeden kişilerin ki bunlar bellidir yedirmemek için uğraştı. Bu kişiler kaymakamı bu paranın takipçisi olması sebebiyle mutlaka öldürtmek istediklerinden dolayı emniyet amirinin bu para bağlantısının da içinde olduğu, bu parayı da götürenlerin ciddi anlamda makam ve para peşinde oldukları, rahmetlinin şehit edilişinde menfaati olan kişilerinde yani bunların vali tarafından daire başkanı yaptırıldıkları vasıfsız kişiler var.
Kaybedilmesinde katkısı olan kişilerin Vali Mustafa Yaman tarafından kayyum atanmış olduğu belediyede daire başkanları olarak görevlendirilmeleri vardır. Kendisinin sağlık sektöründe yapmış olduğu yazışmalarda kendisine yardımcı olan o gün bugün başhekimlik yapan doktor bulunmaktadır" şeklinde konuştu.