Selçuklu Mirası Konya'nın en özel camileri

Furkan Kumkaya memurlar.net için yazdı...

Haber Giriş : 11 Şubat 2021 00:10, Son Güncelleme : 09 Şubat 2021 11:27
Selçuklu Mirası Konya'nın en özel camileri

Konya denilince akla gelen ilk şeylerden biri Anadolu Selçuklu Devleti gelir. 1075 yılından 1308 yılına kadar Anadolu topraklarında hüküm sürmüş olan Selçuklular Anadolunun birçok şehrinde önemli mimari ve kültürel izler bırakmışlardır. Özellikle Sivas, Erzurum, Kayseri, Ahlat, İznik ve Konya gibi şehirler başta olmak üzere birçok noktada günümüze kadar ulaşan eserler bırakmışlardır. Anadolu Selçuklu Devleti başkentini Konya'ya taşıdıktan sonra şehrin her köşesinde çalışmalar yapmış ve başkentini zenginleştirmiştir. Selçuklu Devleti yıkıldıktan sonra Osmanlı Devleti için de Konya önemli bir şehir olmaya devam etmiş ve bölgedeki inşa çalışmaları Osmanlı'da da devam etmiştir. Bugünkü yazımızda günümüz Türkiye'sinin de en önemli kentlerin biri olan Konya'nın camilerine bir tur yapacağız.

AZİZİYE CAMİİ

Aziziye Camii, 1867 yılında Sultan Abdülaziz tarafından inşa ettirilmiş. Şehir merkezinde bulunan bu camiinin içerisindeki köşe kubbelerinde altın işlemeler bulunur. Yere kadar uzanan büyük pencereleri ise gün boyu aydınlık olmasını sağlıyor. Aziziye camisinin bir başka özelliği ise minare yapısı. Selçuklularda nispeten kalın olan minareler Osmanlıda sivri uçlu ve uzun olmakta fakat bu camide tam bir karma mimari göze çarpıyor. Diğer Konya camilerine nazaran günümüze daha yakın bir tarihi olan bu camii de Avrupa Barok mimarisinin etkileri görülmekte. İran kentlerindeki minareleri andıran yapının dış kısmı yine gösterişli bir yüzeye sahip.

İPLİKÇİ CAMİİ

İplikçi Camii, 1202 yılında Selçuklular döneminde Şemseddin Altun tarafından inşa ettirilmiş. Selçukluların Konya'ya geldiğinde yaptırılmış olan ilk camilerden biri de İplikçi Camii olmuş. Camii dikdörtgen ve enlemesine planlı olarak yapılmış. Kalın ve kemerli bir iç yapı ile desteklenmiş. Camiinin mihrabı gök mermer denen özel bir mermerden yapılmış.

Camiinin diğer bir özelliği ise Mevlana'nın Belh şehrinden yola çıkıp Konya'ya geldiğinde bu caminin bir köşesinde bir süre yaşamış olması. Camiinin ismi ise giriş ve çıkış noktalarını iplikçiler çarşısına bakıyor olmasında ileri geldiği rivayet edilmekte. İplikçi Caminin bir diğer özelliği de akustik özellikli bir şadırvana sahip olması. Eğer İplikçi Camii şadırvanındaki karşılıklı sütunlardan konuşursanız sesiniz ne olarak gitmekte fakat başka bir sütunda durursanız ses büyük oranda kaybolmakta. İplikçi Camii birçok yönden Konya'nın en ilgi çekici camilerinden biri olarak haklı bir üne sahip.

ALAADDİN CAMİİ

Alaaddin Camii, Konya şehrinin doğal bir merkezi olan Alaaddin tepesinin üzerinde 1220 yılında inşa edilmiş. Çevresine oranla epey yukarıda kalan höyüğün üzerinde yapılmış olan bu camii Konya'nın en büyük camisi olup gelen hükümdarlar tarafından da genişletilmiş. Camii'nin bahçesinde ise birçok kümbet bulunuyor.

İçerisi dikdörtgen planlı olup mermer direkli olarak olarak ayakta tutulmuş. Her bir mermer kendine özgü işlemler ile zenginleştirilmiş. Her bir parçası kendine has özelliklerle bezenmiş olan camiinin en özel parçalarından biri de abanoz ağacından yapılmış minberi. Bu minberin usta kitabesinde ise 1155 tarihli Ahlatlı Hacı Mengü Berti imzası bulunmaktadır. Şehrin doğal kavşağı olan Alaaddin tepesindeki bu görkemli yapıyı mutlaka görmenizi tavsiye ediyoruz.

İNCE MİNARELİ MEDRESE

İnce Minareli medrese ,1254 yılında Selçuklu Veziri Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından yaptırılmış. Hadis başta olmak üzere dini eğitim amaçlı yaptırılmış olan medresenin birçok bölümü yıldırım gibi doğal etmenler sebebiyle yıkılmış olsa da ana yapı ve sırlı işlemelerle yapılmış olan minaresi hala ayakta durmakta. Medresenin en özel kısımlarından biri ise girişinde bulunan ve üzerindeki işlemede Fetih ve Yasin sureleri yer alan kapısı olarak göze çarpıyor.

İnce Minareli Medrese bugün, Kültür Turizm Bakanlığına bağlı olarak müze olarak kullanılmakta. Müzekartınız ile veya 10 lira bilet ücreti ödeyerek medreseyi gezebiliyorsunuz. İçerisinde ilk göze çarpan kısım mavi ve grinin uyumunu sağlayan çinili köşe süsleri ve pencereler oluyor. Medrese içerisindeki odalarda bölgeden çıkarılan veya bulunmuş olan birçok eser sergileniyor. Odalarda mezar sandukaları, parçalı taş işlemeleri, ilk yapıdan kalan çini parçaları, işlenmiş ahşaplar ve mezar taşları sergilenmekte. Müzenin en özel kısımlarından bir diğeri ise göz kamaştıran mistik bir ortam oluşturan kubbenin iç işlemeleri oluyor. Baktığınız esnada bir süre boyunca gözünüzü kubbeden alamıyorsunuz.

SİLLE ÇAY CAMİİ

Sille Çay Camii, Konya'nın en önemli turizm bölgelerinde Sille'de yer alıyor. Şehrin yoğunluğundan kaçmak isteyenlerin doldurduğu bu bölge olarak dikkat çekiyor. Tarihi çok eski zamanlara dayanan Sille'de kaya yerleşimlerinden Anadolu'nun en eski kiliselerine kadar geniş bir çerçevede tarih yatıyor. Bölgedeki Müslüman yerleşimi her zaman olsa da özellikle 19. Yüzyıldan bu bölgedeki Müslüman yaşamı daha da artıyor. Sille Çay Camii de bu dönemde inşa ediliyor. Adını hemen önünden akan Sille Çayı'ndan alıyor. Bugün kontrollü bir şekilde kanal olarak akan derenin hemen kıyısında yükselen camii ahşap ağırlıklı yapısı ve ferah iç dizaynı ile dikkat çekiyor. Yolunuz Sille'ye düşerse mutlaka Çay Camii'ni de ziyaret etmenizi tavsiye ediyoruz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber