AYM, kız öğrencilere uygunsuz soru soran müdürü affetmedi
İlköretim Okulu müdürü 8. sınıf öğrencisi E. Ö.'yü makam odasına çağırarak, uygunsuz sözler söylediği, cinsel tacizde bulunduğu iddiaları ile ilgili olarak başlatılan disiplin soruşturması sonucunda idarecilik görevinden alınarak öğretmenliğe atanması ve yerinin değiştirilmesi işlemini Anayasa Mahkemesi hukuka uygun buldu.

Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin kararı:
Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru müracaatı kapsamında disiplin cezası alan okul müdürü hakkında önemli bir karara imza attı. 22/9/2016 tarihli ve 2014/3298 başvuru nolu kararda yer alan hususlara aşağıda yer verilmiştir.
DİSİPLİN CEZASINA İLİŞKİN OLAYLAR NASIL GERÇEKLEŞTİ?
A. Olaylar
Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim
Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar
özetle şöyledir:
Başvurucu, Aydın ili Köşk ilçesi Adnan Menderes İlköğretim Okulunda müdür olarak görev yapmakta iken hakkında yürütülen disiplin soruşturması sonucunda getirilen idari teklif kapsamında Aydın Merkez Mimar Sinan Teknik ve Endüstri Meslek Lisesine öğretmen olarak atanmıştır. Aynı soruşturma kapsamında disiplin yönünden getirilen teklif kapsamında da kınama cezası verilmiştir.
Başvurucu, hakkındaki yer değiştirme işlemine karşı diğer iddialarının yanında işlemin Vali adına İl Milli Eğitim Müdür Vekili sıfatıyla, aynı zamanda hakkındaki disiplin cezasını veren kişi olan İl Eğitim Denetmenleri Başkanı A.Y.nin imzasıyla gerçekleştirildiği ve 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 8. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendi gereği atama işleminin yetki unsuru yönünden sakat olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle dava açmıştır.
Aydın 1. İdare Mahkemesi 19/6/2013 tarihli ve E.2012/1466, K.2013/883 sayılı
kararıyla davayı reddetmiştir. Karar gerekçesinin ilgili bölümü şöyledir:
"5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 8/c maddesinde, madde kapsamında bulunan
bütün memurların lüzumu halinde il içinde nakil ve tahvillerinin mensup olduğu
İl İdare Şube Başkanlarının inhası üzerine Valiler tarafından icra edilmekle
beraber mensup oldukları Bakanlıklar veya Genel Müdürlüklere sebepleriyle bildirileceği
öngörülmüştür.
13/08/2009 tarih ve 24318 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine ilişkin Yönetmeliğin 7.maddesinin (d) bendinde, "Yöneticilik görevi, son üç yıllık hizmet süresi içinde adli veya idari soruşturma sonucu üzerinden alınmamış olmak" koşulu, yönetici olarak atanacaklarda aranacak genel koşullar arasında sayılmış, aynı Yönetmeliğin 'Yöneticilik görevinden alınma' başlıklı 29. maddesinde;"(1) Eğitim kurumu yöneticilerinden haklarında yapılan adli ve idari soruşturma sonucu hazırlanan raporların yetkili amir ve kurullarca değerlendirilmesi sonucuna göre; a) Görev yerlerinin değiştirilmesi gerekenlerin durumlarına uygun eğitim kurumu yöneticiliklerine, b) Yöneticilik görevlerinden alınması gerekenler ihtiyaç bulunan eğitim kurumlarına öğretmen olarak, atanırlar. ... (3) Yöneticiliğe atanma şartlarından herhangi birini kaybedenler yöneticilik görevinden alınırlar. " hükümleri yer almıştır.
Yukarıda anılan mevzuat hükümleri uyarınca, memurların naklen atanması ve görev değişikliği konusunda idareye takdir yetkisi tanındığı açık olup, bu yetkinin ancak kamu yararı ve hizmet gerekleri göz ardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciince saptanması halinde, sözü edilen dava konusu idari işlemin neden ve amaç yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği yerleşmiş yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden; Aydın İli, Köşk İlçesi, Adnan Menderes İlköretim
Okulu müdürü olarak görev yapan davacı hakkında 8/A sınıfı öğrencisi E. Ö.'yü
04/04/2012 tarihinde makam odasına çağırdığı, uygunsuz sözler söylediği, cinsel
tacizde bulunduğu iddiaları ile ilgili olarak başlatılan disiplin soruşturması
sonucu düzenlenen 10/05/2012 gün ve 7 sayılı raporunda, davacı hakkında taciz
olayı gerçekleşmemiş olsa bile davacının öğrencileri ile görüşme yönteminin
doğru olmadığı, herhangi bir eylemi olmasa bile kendini şaibe altında bıraktığı,
bilgi amaçlı olsa bile öğrencilerine adet kanamaları konusunda açıklama yapması
ve çeşitli sorular sorması, odasında tek olarak görüşmesi, görüşmeler sırasında
makam koltuğu yerine misafir koltuğunda oturması iddialarının sübut bulduğu
ve söz konusu fiillerin hizmet içinde devlet memurunun itibar ve güven duygusunu
sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak kapsamında kaldığından bahisle 657
sayılı Devlet Memurları Kanunun 125/C-ı maddesi gereğince 1/30 oranında aylıktan
kesme cezası ile cezalandırılması ve idarecilik görevi üzerinden alınarak çalıştığı
ilçe dışında bir okula öğretmen olarak ataması yönünde teklif getirilmesi üzerine,
davacıya teklif doğrultusunda 657 sayılı Yasanın 125/C-ı ve alt ceza uygulanmak
suretiyle kınama cezası verildiği ve dava konusu 08.06.2012 gün ve 18771 sayılı
Aydın Valiliği Milli Eğitim Müdürlüğü atama kararnamesi ile Aydın- Merkez Mimar
Sinan Teknik ve Endüstri Meslek Lisesine öğretmen olarak atamasının yapıldığı
anlaşılmaktadır.
Bu durumda, yapılan soruşturma sonucunda sübuta erdiği anlaşılan eylemleri nedeniyle
disiplin cezası verilen ve soruşturma raporuyla idarecilik görevi üzerinden
alınarak çalıştığı ilçe dışında bir okula öğretmen olarak atanması önerilen
davacının, idareci olarak görev ve sorumluluğunu gerekli ve yeterli düzeyde
yerine getirmediği, bundan sonra okulda sağlıklı ve verimli şekilde görev yapamayacağı,
bunun da okuldaki eğitim ve öğretim hizmetlerini olumsuz etkileyeceği kanaatine
varıldığından, eğitim ve öğretim hizmetlerinin daha etkin ve verimli bir şekilde
yürütülmesi amacıyla davacının Aydın- Merkez Mimar Sinan Teknik ve Endüstri
Meslek Lisesine öğretmen olarak atanmasına ilişkin dava konusu işlemde kamu
yararı ve hizmet gerekleri yönünden hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-ı ve alt ceza uygulanmak suretiyle kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davada, Mahkememizin 12.06.2013 gün ve E:2012/1485, K:2013/854 sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiştir."
Başvurucu tarafından itiraz edilen karar, Aydın Bölge İdare Mahkemesinin 29/1/2014 tarihli ve E.2013/2431, K.2014/304 sayılı kararıyla onanmış ve karar kesinleşmiştir. Diğer taraftan, kınama cezasıverilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan ve Aydın 1. İdare Mahkemesinin 12/6/2013 tarihli ve E.2012/1485, K.2013/854 sayılı kararıyla reddedilen dava, kanun yolundan geçerek kesinleşmiştir.
B. İlgili Hukuk
5442 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendi şöyledir:
"C) Yukardaki fıkralarda yazılı bütün memurların lüzumu halinde il içinde nakil ve tahvilleri mensup olduğu il idare şube başkanlarının inhası üzerine valiler tarafından icra edilmekle beraber mensup oldukları Bakanlıklar veya genel müdürlüklere sebepleriyle bildirilir."
Danıştay İkinci Dairesinin 6/11/2014 tarihli ve E.2011/8676, K.2014/9562 sayılı
kararının ilgili kısmı şöyledir:
"İlgili mevzuat hükümleri incelendiğinde; valiye tanınan il içi atama yetkisinin,
vali yardımcısı tarafından, ancak valiye vekalet ettiği dönemlerde kullanılabileceği;
il milli eğitim müdürünün bu yetkiyi kullanabileceği yolunda ise herhangi bir
düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; Adana İli, Yüreğir İlçesi, Kiremithane Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi'nde Öğretmen olan davacının, soruşturma nedeniyle, Seyhan İlçesi, Akkapı Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi'ne atanmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İdare Mahkemesi tarafından, il milli eğitim müdürü imzasıyla ilgililere tebliğ edilen atama kararnamesine ilişkin belgeye dayanılarak, il milli eğitim müdürü tarafından tesis edilen atama işleminde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal kararı verilmiş ise de; dosya içeriğinde mevcut olan ve temyiz aşamasında da davalı idarece dosyaya sunulan 2.9.2010 günlü, 38911 sayılı atama kararnamesi ve Vali Olur'u incelendiğinde, dava konusu işlemin Vali tarafından tesis edildiği açıkça görüldüğünden, dava konusu işlemin yetki yönünden hukuka aykırılığı bulunmadığı anlaşılmakla aksi yönde verilen Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır."
İNCELEME VE GEREKÇE
Mahkemenin 22/9/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
Başvurucu, hakkındaki yer değiştirme işleminin gerek esas gerekse usul yönünden
sakat olduğu iddiasını açtığı iptal davasında ileri sürmesine karşılık mahkemenin
karar gerekçesinde, işlemin yetki yönüne ilişkin mevzuata yer vermekle yetinip
bu iddiaya ilişkin herhangi bir değerlendirmede bulunmadığını, müdürlük görevinden
alınmasının mevzuata aykırı olduğunu, aynı fiil nedeniyle hem disiplin cezası
verildiğini hem de müdürlük görevinden alınarak il içi atamasının yapıldığını,
kınama cezasının müdürlük görevinden alınmasını gerektirir niteliğinin bulunmadığını
belirterek Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve işlemin iptaline karar verilmesi talebinde
bulunmuştur.
B. Değerlendirme
Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi
ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir
Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları yargılamanın
adil olmadığı hakkında olup incelemenin bu kapsamda yapılması gerektiği değerlendirilmiştir.
Bakanlık, delillerin değerlendirilmesi ve mevzuatın yorumlanmasının esasen derece
mahkemelerinin yetkisinde olduğunu, Anayasa Mahkemesinin ise başvuruya konu
yargılamanın bir bütün olarak adil olup olmadığını değerlendirdiğini, somut
olayda başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki şikayetinin
bu hususlar gözönünde bulundurularak incelenmesi gerektiğini belirtmiştir.
Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir: "Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz."
22.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmı
şöyledir:
"Mahkeme, . açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine
karar verebilir."
İlke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfilik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikayeti niteliğindeki başvurular, derece mahkemesi kararları bariz takdir hatası veya açık keyfilik içermedikçe Anayasa Mahkemesince incelenemez (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
Başvuru konusu olayda, okul müdürü olarak görev yapan başvurucu hakkında bir
kız öğrenciye makam odasında uygunsuz sözler söylediği ve tacizde bulunduğu
iddiaları nedeniyle disiplin soruşturması açılmış, hazırlanan soruşturma raporuna
göre taciz olayı gerçekleşmemiş olsa bile başvurucunun öğrencilerle görüşme
yöntemi ve sorduğu sorular nedeniyle fiillerinin hizmet içinde memurun itibar
ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunma kapsamında kaldığı
tespit edilerek başvurucunun aylıktan kesme disiplin cezası ile cezalandırılması
ve idarecilik görevinden alınarak il içinde başka bir okula atamasının yapılaması
yönünde teklif getirilmiş; başvurucu alt ceza uygulanmak suretiyle kınama cezasıyla
tecziye edilmiş ve müdürlük görevinden alınarak başka bir okula öğretmen olarak
atanmıştır.
Müdürlük görevinden alınarak il içinde başka bir okula öğretmen olarak atamasının
yapılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle başvurucu tarafından açılan davada
ilk derece mahkemesi, başvurucunun idareci olarak görev ve sorumluluğunu gerekli
ve yeterli düzeyde yerine getirmediği, bundan sonra okulda sağlıklı ve verimli
şekilde görev yapamayacağı, bunun da okuldaki eğitim ve öğretim hizmetlerini
olumsuz etkileyeceği kanaatine varmak suretiyle eğitim ve öğretim hizmetlerinin
daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesi amacıyla öğretmen olarak atanmasına
ilişkin dava konusu işlemde kamu yararı ve hizmet gerekleri yönünden hukuka
aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş; başvurucu tarafından
bu karara yapılan itiraz da reddedilerek karar kesinleşmiştir.
Mahkemenin gerekçeleri ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde; yapılan disiplin
soruşturması sonucunda tespit edilen fiiller nedeniyle başvurucunun idarecilik
görevini gereği gibi yerine getiremediği ve bundan dolayı okulda eğitim ve öğretim
hizmetlerinin olumsuz etkileneceği gerekçesiyle davanın reddedildiği, bu kapsamda
iddiaların özünün derece mahkemesi tarafından delillerin ve mevzuatın değerlendirilmesinde
ve yorumlanmasında isabet olmadığına, esas itibarıyla yargılamanın sonucunun
hukuka aykırılık teşkil ettiğine ilişkin bulunduğu görülmektedir.
Adil yargılanma hakkı bireylere dava sonucunda verilen kararın değil yargılama
sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme imkanı verir. Bu nedenle
bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin şikayetlerin incelenebilmesi için
başvurucunun yargılama sürecinde haklarına saygı gösterilmediği, bu çerçevede
yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi
olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi
delillerini ve iddialarını sunamadığı ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla
ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz
olduğu gibi mahkeme kararının oluşumuna sebep olan unsurların değerlendirilmesinde
eksiklik, ihmal ya da açık keyfiliğe ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması
gerekir (Naci Karakoç, B. No: 2013/2767, 2/10/2013, § 22).
Başvurucu tarafından 5442 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendi ve yerleşik idari yargı kararlarında uyarınca (bkz. §§ 15, 16) il içi atamaların vali tarafından yapılması gerektiği halde dava konusu ettiği atama kararnamesinin vali tarafından imzalanmadığı, ilk derece mahkemesi kararında anılan mevzuata yer verilmesine rağmen bu iddiasının kararda değerlendirilmediği de ileri sürülmüş olup başvuruya konu yargılama dosyasına sunulan davalı idarenin birinci savunmasında başvurucunun atamasının yapılmasının 1/6/2012 tarihli ve 18033 sayılı Vali oluruna dayandığı belirtilmiş ve savunma ekinde anılan olur sunulmuştur.
Bu kapsamda başvurucu tarafından ileri sürülen iddianın yersiz olduğunun başvuru dosyasına sunulan bilgi ve belge ile açık bir şekilde görüldüğü, başvurucunun davalı idare tarafından sunulan savunma ve belgelere ulaşamadığı yönünde bir iddiasının bulunmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesi kararının yerleşik yargı içtihatlarına aykırılık taşımadığı görülmüştür.
Sonuç olarak başvurucu yargılama sürecinin hakkaniyete aykırı olduğuna dair
bir bilgi ya da belge sunmamış olup başvurucunun mahkemece delillerin değerlendirilmesinin
ve verilen kararın içeriğinin adil olmadığı şikayetini dile getirdiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu
şikayeti niteliğinde olduğu anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik
şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli tutulması talebinin
KABULÜNE,
B. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 22/9/2016 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.