Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç 'Komünist Partisi'nin' kapatılmasına karşı çıkmış

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 22 Mart 2008 13:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Anayasa Mahkemesi'nin, kapatılan Türkiye Birleşik Komünist Partisi'nin ''yargılamanın yenilenmesi'' talebinin reddine ilişkin gerekçeli kararı Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.

Kapatılan Türkiye Birleşik Komünist Partisi'nin Genel Başkanı Nihat Sargın ve Genel Sekreteri Nabi Yağcı avukatları aracılığıyla Anayasa Mahkemesi'ne sundukları dilekçeyle, partinin kapatılmasına ilişkin yargılamanın ''Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları doğrultusunda yeniden görülmesi'' ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan parti kapatma davasının reddine karar verilmesini istemişti.

Esastan yaptığı incelemede, başvuruyu Ceza Mahkemesi Kanunu'nun (CMK) 321. maddesi gereğince ele alan Anayasa Mahkemesi heyeti, partinin ''yargılamanın yenilenmesi'' istemini reddetmişti.

Anayasa Mahkemesi'nin ret kararının gerekçesinde, CMK'da yer alan yargılanmanın yenilenmesine ilişkin düzenlemenin, ''hükmün esasını değiştirecek nitelikteki olguların hükmün kesinleşmesinden sonra ortaya çıkması durumunda, yeniden yapılacak yargılama ile kesin hükmü ortadan kaldırabilen olağanüstü kanun yollarından birisi'' olduğu kaydedildi.

Yargılamanın yenilenmesi usulünün CMK'nın 311. ile 323. maddelerinde etraflı biçimde düzenlendiği ifade edilen gerekçeli kararda, 311. maddenin (1) numaralı fıkrasının (f) bendinde ''Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme'nin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, AİHM'in kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması'' halinde yeniden yargılanma isteminde bulunulabileceği belirtildi.

Kararda, yargılamanın yenilenmesinin AİHM'in kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebileceğine işaret edilerek, CMK'nın 321. maddesinde, yargılamanın yenilenmesi isteminde ileri sürülen iddiaların yeterli derecede doğrulanmaması veya ''duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliğinin anlaşılması'', ''yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğunun veya oy verdiğinin anlaşılması'', ''duruşmada sanığın veya hükümlünün lehine ileri sürülen ve hükme etkili olan bir belgenin sahteliğinin anlaşılması'' hallerinde işin durumuna göre bunların önce verilmiş olan hükme hiçbir etkisinin olmadığı anlaşılırsa, istemin ''esassız olması nedeniyle duruşma yapılmaksızın reddedileceği''nin öngörüldüğü anlatıldı.

Kararda, AİHM'nin, Türkiye Birleşik Komünist Partisi'nin kapatma kararını, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 11. maddesindeki ''dernek kurma ve toplantı özgürlüğünün ihlali'' niteliğinde değerlendirdiği hatırlatılarak, bu ihlal kararının yargılanmanın yenilenmesi isteminin dayanağını oluşturduğu belirtildi.

Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulü için ilk hükmün verilmesinde esas alınan olgularla birlikte yeniden değerlendirilmesini gerektirecek nitelikte maddi bir olgu bulunduğunun, hüküm kesinleştikten sonra saptanması gerektiği kaydedilen gerekçeli kararda, şu görüşlere yer verildi:

''Söz konusu ihlal kararı ise yargılama sonrasında ortaya çıkan ve kesin hükmün esasını etkileyecek nitelikte olan maddi bir olgunun varlığına değil, kapatılmaya esas alınan mevcut olguların değerlendirilmesinde hata yapıldığı düşüncesine dayanılmaktadır.

CMK, mevcut olguların değerlendirilmesinde hata yapılarak hüküm kurulmasını temyiz nedeni olarak kabul etmekle birlikte yargılanmanın yenilenmesini gerektirecek bir neden olarak görmemektedir.

Bu nedenle yargılanmanın yenilenmesi isteminin CMK'nın 321. maddesi uyarınca esassızlık noktasından reddine karar verilmesi gerekmiştir.''

-KILIÇ VE ADALI'NIN KARŞI OY GEREKÇELERİ-

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve üye Sacit Adalı, oy çokluğuyla verilen karara katılmadı.

Kılıç ve Adalı'nın karşı oy gerekçesinde, yargılamanın yenilenmesi ile ilgili yürürlükte bulunan düzenleme dikkate alındığında, Yüksek Mahkeme'nin yargılamanın yenilenmesi istemini kabul edilebilir bulması halinde, yargılamanın yenilenmesine ve duruşma açılmasına karar vermesi gerektiği kaydedildi.

Partinin kapatılmasına ilişkin kararda gerekçenin dayandırıldığı 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun birçok kuralının AİHS'ne aykırılığının AİHM'nin kararıyla tespit edildiği ifade edilen karşı oy gerekçesinde, şu görüşlere yer verildi:

''Anayasa'nın 90. maddesindeki değişiklik nedeniyle önceden verilen kararda dayanılan Kanun hükümlerinin AİHS ve Anayasa karşısındaki durumlarının yeniden gözden geçirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.

Türkiye, AİHM kararlarına dayalı olarak yargılamanın yenilenmesini hukuk, ceza ve idari davaların hepsi bakımından tanıyan sayılı ülkelerden birisidir. Düzenlemelerin yakın bir geçmişte yapılmış olması, kapsamının dar tutulması nedenleriyle bu konudaki örnekler yeni yeni ortaya çıkmaktadır. Geçirilen süreçte aynı zamanda ihlal kararına götüren yasal düzenlemelerde de değişiklik yapıldığından, yeniden görülecek davaların AİHM içtihatları ile uyumlu olması beklenmektedir. Anayasanın 90/son maddesindeki yeni düzenlemenin amacı da budur. Anayasa Mahkemesinin birçok kararında da isabetle vurgulandığı gibi, günümüzde insan, içinde yaşadığı ulusun bireyi olduğu kadar, aynı zamanda insanlığın da bir üyesi durumuna gelmesi sayesinde artık insan hak ve özgürlükleri yalnızca ulusal bir hukuk sorunu olmaktan çıkmış, evrensel bir anlam ve içerik kazanmıştır.

Bu nedenle Anayasa Mahkemesi'nin siyasi parti kapatma davalarında yargılamanın yenilenmesi sorununu çözerken AİHS ve AİHM kural ve uygulamalarını gözden uzak tutmamalıdır. Zaten, AİHS'de de, temel hak ve hürriyetlerin AİHM marifetiyle korunması ikinci plandadır. Aslolan, bunların iç hukukta teminat altına alınmış olması ve etkin bir şekilde korunmasıdır.

Anayasa Mahkemesi'nin kabule değer görerek incelemeye başladığı yargılamanın yenilenmesi istemini, Anayasa ve yasalarda yapılan değişiklikleri gözardı ederek 'esassız olması' gerekçesiyle reddetmiş olması temel hak ve hürriyetlere sağlanan güvenceyi etkisizleştiren bir uygulamaya yol açacaktır.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber