Bu kişilerin seçim dönemi içinde, seçime katılabilmek için ayrılmayı gerektirmeyen işlerde çalışmalarını engelleyecek biçimde yorumlanmasına hukuken olanak bulunmamaktadır, dedi.
10. Daire: Çalışamaz
Davacı tarafından, her ne kadar 2839 sayılı Kanun gereği Yüksek Seçim Kurulunca
27. Dönem Milletvekili Seçimi için ilan edilen seçim takvimine göre kesin aday
listelerinin ilan tarihinin 30/05/2018 tarihi olduğu, bu tarih itibarıyla siyasi
partilerin milletvekili aday listelerinin kesinleştiği, kesinleşen listede ismi
bulunmadığından anılan tarihte adaylığın kaybedildiği, bu nedenle özel sağlık
kuruluşunda çalışabileceği, dava konusu düzenlemenin çalışma hakkını sınırlandırdığı
iddia edilmekte ise de, öncelikle davacının kesin aday listelerinin ilan tarihi
olan 30/05/2018 tarihini dahi beklemeksizin 18/05/2018 tarihinde özel hastanede
çalışmaya başladığı, dava konusu düzenleme ile getirilen kısıtlamanın ise yalnızca
seçim sürecine ilişkin olduğu, nitekim davalı idare tarafından, dava devam ederken
81 İl Valiliğine gönderilen bila tarih ve . sayılı yazı ile, 27. Dönem Milletvekili
Genel Seçimi resmi sonuçlarının Yüksek Seçim Kurulu tarafından 05/07/2018 tarihinde
açıklandığı, aday adayı olmak üzere devlet memurluğundan ayrılan, ancak aday
olamayan ya da aday olduğu halde milletvekili seçilemeyen ve bu süreç içerisinde,
tekrar devlet memurluğuna dönmeyeceklerini beyan eden sağlık personelinin özel
sağlık kuruluşlarında çalışmasına engel bir durum bulunmadığının bildirildiği,
davacının beyanına göre de anılan bildirime istinaden özel hastanedeki görevine
başladığı görüldüğünden davacının bu yöndeki iddialarına itibar edilmediği gerekçesiyle,
davanın reddine karar verilmiştir.
İDDK: Seçimler için ayrılanların özel sektörde çakışmalarını yasaklayan bir
hüküm yoktur
En temel anayasal haklardan biri olan seçilme hakkını kullanmak isteyen kamu görevlilerinin, görevlerinden ayrılmaları ve seçilememe durumunda ise görevlerine dönmelerine ilişkin kuralların, (657 sayılı Kanunda yer alan memuriyetten çekilme ve yeniden atanmaya ilişkin kurallardan ayrı olarak) 2839 ve 298 sayılı Kanun'larda özel olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte; mevzuatta, seçimlere katılmak üzere görevlerinden ayrılmaları zorunlu kılınan kişilerin, seçim sürecinde (görevden ayrılış tarihi ile seçim sonuçlarının Yüksek Seçim Kurulunca ilan edildiği tarih arasında), özel sektörde çalışmalarını yasaklayan bir hüküm de bulunmamaktadır.
Nitekim seçime katılmak için ayrılmayı gerektirmeyen işlerde çalışan kişiler, seçilme haklarını serbestçe kullanabilmekte, bunun için herhangi bir kısıtlamaya tabi bulunmamaktadırlar. Somut olaya bu açıdan bakıldığında, seçime katılmak üzere kamudaki hekimlik görevinden ayrılarak kamu personeli kişiliği sona eren davacı ile özel bir hastanede görev yapan hekim arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır.
Bu durumda; seçimlerin eşit şartlarda ve adil biçimde gerçekleşmesini teminen getirildiği anlaşılan kamusal görevden ayrılma zorunluluğu kapsamında, seçime katılmak üzere görevinden ayrılan kişilerin, adaylığı veya seçimi kaybetmeleri üzerine tekrar eski veya muadil bir göreve atanmaları yolunda idareye takdir hakkı tanınmayarak güvenceli bir görevden çekilme halini düzenleyen hukuk normlarının, bu kişilerin seçim dönemi içinde, seçime katılabilmek için ayrılmayı gerektirmeyen işlerde çalışmalarını engelleyecek biçimde yorumlanmasına hukuken olanak bulunmamaktadır.
Aksi yöndeki bir kabulün, 2839 ve 298 sayılı Kanun'ların mezkur hükümlerinin kapsamına ve hukuka aykırı olacağı sonucuna ulaşılmıştır.
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2023/1082
Karar No: 2023/1896
İSTEMİN KONUSU:
Danıştay Onuncu Dairesinin 27/09/2022 tarih ve E:2019/7102, K:2022/4166 sayılı
kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından
27. Dönem Milletvekili Seçiminde aday adayı olmak için istifa eden sağlık personelinin,
seçim sürecinde özel sağlık kuruluşlarında çalışıp çalışamayacaklarına ilişkin
düzenlenen 06/06/2018 tarih ve 54718026-045.99-E.2210 sayılı Genel Yazı'nın
iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti:
Danıştay Onuncu Dairesinin 27/09/2022 tarih ve E:2019/7102, K:2022/4166 sayılı
kararıyla;
Anayasa'nın 67. ve 76. maddeleri, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu'nun
18. ve 19. maddeleri, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkında Kanun'un ek 7. maddesi ve 657 sayılı Devlet Memurları Hakkında Kanun'un
92. ve 94. maddelerine atıfta bulunularak,
Kamu görevlisinin Anayasal bir hak olan siyasi katılım hakkını kullanarak milletvekili
seçimlerinde aday olabilmesi için görevinden çekilmesinin, Anayasa'da ve Milletvekili
Seçimi Kanunu'nda yasal bir zorunluluk olarak düzenlendiği, görevden çekilme
şartının, kamu gücünü idare adına kullanmakta olan kamu görevlisinin sahip olduğu
statü ile yetki ve olanakları, seçim sürecinde kendi yararına kullanmasını önlemek
amacıyla getirildiği, Anayasal bir zorunluluk sonucu görevinden çekilenlerin,
aday olamamaları ya da milletvekili seçilememeleri halinde görevlerine dönebilmelerinin,
bazı istisnalar hariç olmak üzere yine Kanun'la mümkün kılındığı,
Seçimlere katılmak üzere görevlerinden çekilen kamu görevlilerinin aday olamama
ya da seçilememe halinde göreve dönmelerinde, 657 sayılı Kanun'un 92. maddesinin
değil, bu konuyu özel olarak düzenleyen 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri
ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un ek 7. maddesinin uygulandığı,
Buna göre, yüksek mahkeme üyeleri, hakimler, savcılar ve bu meslekten sayılanlar ile subay ve astsubaylar hariç olmak üzere, devlet memurları ve diğer kamu görevlilerinin seçimlere katılmak üzere görevlerinden ayrılmalarından sonra, ilgililerin adaylığı veya seçimi kaybetmeleri halinde, Yüksek Seçim Kurulunca seçim sonuçlarının ilanını takip eden bir ay içinde müracaat etmeleri kaydıyla eski görevlerine veya kazanılmış hak aylık derecelerindeki başka bir göreve dönebilmelerinin mümkün olduğu, bu düzenleme ile Kanun koyucunun seçimlere katılmak üzere görevlerinden ayrılan kamu görevlileri için güvenceli bir görevden çekilme halini kabul ettiği, buna göre, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 18. ve 19. maddelerine istinaden görevinden çekilmiş olan devlet memurlarının, aday olamamaları veya seçimi kaybetmeleri halinde, seçim sonuçlarının Yüksek Seçim Kurulunca ilanını takip eden bir ay içinde müracaat etmeleri kaydıyla kamudaki görevlerine dönebileceği ve idarenin bu hususta takdir hakkının bulunmadığı,
Öte yandan, kamudaki görevinden istifa eden kamu görevlisinin, seçim süreci boyunca kamuda çalışamayacağı ve Yüksek Seçim Kurulunca seçim sonuçlarının ilanını takip eden bir ay içinde müracaat etmesi kaydıyla kamudaki görevine dönebileceği açık olmakla birlikte, bu kişilerin bu süreçte özel kuruluşlarında çalışıp çalışamayacağı hususunda mevzuatta açık bir hüküm bulunmadığı,
Seçimlere katılmak üzere görevden çekilmiş kamu görevlisinin her ne kadar kamu görevinden ilişiğinin kesildiği ve göreviyle hukuki irtibatının devam etmediği açık ise de, seçme ve seçilme hakkının Anayasal bir hak olarak tanınmış olması, 2839 sayılı Kanun'un 18. ve 19. maddelerinde görevden çekilmeden ziyade görevden ayrılmadan söz edilmesi, 298 sayılı Kanun'un ek 7. maddesi ile bu kişilere tekrar göreve dönme olanağının öngörülmüş olması ve bazı istisnalar hariç göreve dönme hususunda idarenin takdir hakkının bulunmaması, bu yönüyle de seçimlere katılmak üzere kamu görevinden ayrılmanın geçici bir ayrılma olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, seçim süreci boyunca idarenin bu kişilerin özel sağlık kuruluşlarında çalışma taleplerini uygun bulmamasına ilişkin dava konusu düzenlemede kamu yararına, hizmet gereklerine ve üst hukuk normlarına aykırılık bulunmadığı,
Davacı tarafından, her ne kadar 2839 sayılı Kanun gereği Yüksek Seçim Kurulunca 27. Dönem Milletvekili Seçimi için ilan edilen seçim takvimine göre kesin aday listelerinin ilan tarihinin 30/05/2018 tarihi olduğu, bu tarih itibarıyla siyasi partilerin milletvekili aday listelerinin kesinleştiği, kesinleşen listede ismi bulunmadığından anılan tarihte adaylığın kaybedildiği, bu nedenle özel sağlık kuruluşunda çalışabileceği, dava konusu düzenlemenin çalışma hakkını sınırlandırdığı iddia edilmekte ise de, öncelikle davacının kesin aday listelerinin ilan tarihi olan 30/05/2018 tarihini dahi beklemeksizin 18/05/2018 tarihinde özel hastanede çalışmaya başladığı, dava konusu düzenleme ile getirilen kısıtlamanın ise yalnızca seçim sürecine ilişkin olduğu, nitekim davalı idare tarafından, dava devam ederken 81 İl Valiliğine gönderilen bila tarih ve . sayılı yazı ile, 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimi resmi sonuçlarının Yüksek Seçim Kurulu tarafından 05/07/2018 tarihinde açıklandığı, aday adayı olmak üzere devlet memurluğundan ayrılan, ancak aday olamayan ya da aday olduğu halde milletvekili seçilemeyen ve bu süreç içerisinde, tekrar devlet memurluğuna dönmeyeceklerini beyan eden sağlık personelinin özel sağlık kuruluşlarında çalışmasına engel bir durum bulunmadığının bildirildiği, davacının beyanına göre de anılan bildirime istinaden özel hastanedeki görevine başladığı görüldüğünden davacının bu yöndeki iddialarına itibar edilmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafından, 2839 sayılı Kanun'un 24. maddesi uyarınca, siyasi partilerin
kesin aday listelerinin 30/05/2023 tarihinde ilan edildiği ve isminin bu listelerde
yer almadığı, bu nedenle anlan tarih itibarıyla adaylığı kaybettiğinin ve artık
siyasi bir kişiliğinin kalmadığının açık olduğu, davalı idarenin ise yasal düzenlemeyi
farklı biçimde yorumlayarak dava konusu genel yazıyı yayınladığı, istifa ettikten
sonra özel bir hastanede çalışmaya başladığı ve dava konusu düzenleme tarihinde,
kamu görevine dönme yönünde bir müracaatının bulunmadığı, kaldı ki istifa sonrası
özel hastanede çalışmaya başlaması ile kamu görevine dönmeyeceğine ilişkin iradesini
açıkça ortaya koyduğu, 298 sayılı Kanun'un Ek.7 maddesinin uygulanabilmesi için,
kamu görevlisi statüsünde bulunulması gerektiği, işlem tarihinde kamu görevlisi
olmadığından dava konusu düzenlemenin sebep unsuru yönünden hukuka aykırı olduğu,
temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davalı idare tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve
hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın
bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi
gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK H KİMİ .'NİN DÜŞÜNCESİ:
Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Kardiyoloji Uzmanı olarak çalışan davacı,
27. Dönem Milletvekili Seçiminde aday adayı olabilmek için 25/04/2018 tarihli
dilekçe ile 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 18. ve 19. maddelerine
istinaden görevinden çekilmiş ve 18/05/2018 tarihinde özel bir hastanede çalışmaya
başlamıştır.
Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanarak
81 İl Valiliğine gönderilen dava konusu, "27. Dönem Milletvekili Seçiminde
Aday Adayı Olmak İçin İstifa Eden Personeller" konulu, 06/06/2018 tarih
ve 54718026-045.99-E.2210 sayılı Genel Yazısı ile (özetle);
"... 24/06/2018 tarihinde yapılacak olan 27. Dönem Milletvekili Genel Seçiminde
aday adayı olacağından, kamu hastanelerinde görev yapmakta iken, 2839 sayılı
Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 18. ve 19. maddelerine istinaden, görevinden
çekilmiş olan sağlık personelinin herhangi bir özel sağlık kuruluşunda görev
yapıp yapamayacağına ilişkin görüşlerine ihtiyaç duyulduğu, 2839 sayılı Kanun
ile 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un
ek 7. maddesinde, kanunkoyucu tarafından, seçimlere katılmak üzere görevinden
istifa eden bir devlet memurunun aday olamaması veya seçimi kaybetmesi halinde
görevine atanabilmesi için seçim sonuçlarının Yüksek Seçim Kurulunca ilan şartının
öngörüldüğü, dolayısıyla, mezkür Kanun maddesinin lafzından ve işin mahiyetinden
seçimlere katılmak üzere istifa eden ve siyasi bir kişilik haline gelen devlet
memurunun seçim sürecinde kamu hizmetinden ayrı bulunmasının, hizmet gereklerine
ve kamu menfaatine uygun olacağı ve miletvekili genel seçiminde aday adayı olunacağı
belirtilerek ayrılış yapıldığından dolayı, bu süreçte özel sağlık kuruluşunda
çalışma taleplerinin uygun bulunmadığı, bu süreçte Bakanlık görüşü alınmadan
göreve başlatılan sağlık personelinin ayrılışının yapılması gerektiği" bildirilmiştir.
Bunun üzerine; özel hastanedeki görevinden ayrılış yapan davacı tarafından,
dava konusu Genel Yazının iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa'nın "Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları" başlıklı 67.
maddesinde, vatandaşların, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme,
seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma
ve halk oylamasına katılma hakkına sahip olduğu; 76. maddesinin 3. fıkrasında
ise, hakimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yükseköğretim
kurumlarındaki öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu üyeleri, kamu kurum
ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından
işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri ve Silahlı Kuvvetler mensuplarının,
görevlerinden çekilmedikçe, aday olamayacakları ve milletvekili seçilemeyecekleri
düzenlenmiştir.
2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu'nun "Adaylık için görevden çekilmesi gerekenler" başlıklı 18. maddesinde; "Hakimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyeleri, kamu kurumu ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri, aday olmak isteyen belediye başkanları ve subaylar ile astsubaylar, aday olmak isteyen siyasi partilerin il ve ilçe yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile belediye meclisi üyeleri, il genel meclisi üyeleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar, kamu bankaları ile üst birliklerin ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alanlar genel ve ara seçimlerin başlangıcından bir ay önce seçimin yenilenmesine karar verilmesi halinde yenileme kararının ilanından başlayarak yedi gün içinde görevlerinden ayrılma isteğinde bulunmadıkça adaylıklarını koyamazlar ve aday gösterilemezler." hükmü; "Görevden ayrılmaya ilişkin hükümler" başlıklı 19. maddesinde ise; "18 inci madde kapsamına girenlerin ayrılma istekleri en yakın amire verilecek bir dilekçeyle yapılır. Dilekçedeki imzanın sahibine ait olduğu, amir tarafından onanır ve doğruca bağlı bulunduğu bakanlığa veya kuruma derhal gönderilir. Dilekçe sahibine, dilekçenin alındığına dair bir belge ve mertebeler silsilesiyle amirlere de bilgi verilir. Aynı esaslar dairesinde telgrafla da müracaat yapılabilir.
Dilekçenin bakanlığa veya kuruma geldiği tarihten itibaren, en geç on gün içinde ayrılma isteğinin kabul edildiği dilekçe sahibine ve amirlerine tebliğ olunur.
Subay ve astsubayların savaş ve seferberlik hallerindeki ayrılma istekleri hariç olmak üzere, ayrılma hakkını kazanmış olanların, ayrılma istekleri reddedilemez. 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanununun 2 nci maddesinin yedinci fıkrası hükmü saklıdır. Ayrılma istekleri kabul edilen subay ve astsubaylardan milletvekili seçilmemiş olanlar sonradan bu isteklerinden vazgeçemezler ve silahlı kuvvetlere dönemezler.
Ayrılma hakkını kazanmamış olduklarından dolayı, ayrılma istekleri reddedilenler, aday listesine giremezler ve adaylıklarını koyamazlar.
Ayrılma istekleri kabul edilenler, görev başında bulundukları sürece propaganda mahiyetinde hiç bir harekette bulunamazlar. Subaylar ile astsubaylar ve görevleri gereği resmi elbise giyenler, resmi elbiseyle propaganda yapamaz ve bu mahiyette herhangi bir harekette bulunamazlar." hükmü,
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un ek 7. maddesinde; "Yüksek mahkeme üyeleri, hakimler, savcılar ve bu meslekten sayılanlar ile Subay ve Astsubaylar hariç olmak üzere; milletvekili ve mahalli idareler genel ve ara seçimlerinde aday ve aday adayı olan Devlet memurları ve diğer kamu görevlileri, adaylığı veya seçimi kaybetmeleri halinde, Yüksek Seçim Kurulunca seçim sonuçlarının ilanını takip eden bir ay içinde müracaat etmeleri kaydıyla eski görevlerine veya kazanılmış hak aylık derecelerindeki başka bir göreve dönebilirler." hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasanın 67. maddesinde, vatandaşların, kanunda gösterilen şartlara uygun
olarak, seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi
faaliyette bulunma ve halk oylamasına katılma hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir.
Bununla birlikte, Anayasa'nın 76. maddesi ile 2839 sayılı Kanun'un 18. maddesinde sayılan kamu görevlilerinin, seçimlere katılmak üzere aday olabilmeleri için hali hazırda yürüttükleri görevlerinden ayrılmaları zorunlu kılınmıştır. Söz konusu zorunluluğun sebebi, 2839 sayılı Kanun'un 18. maddesinin gerekçesinde, kamu görevlilerinin yürüttükleri görevler nedeniyle sahip oldukları statüden yararlanarak diğer adaylardan avantajlı konuma geçmeleri, seçmenler üzerinde kendi yararlarına bir durum oluşturmaları ve yürüttükleri görevden kaynaklanan yetkilerini amacı dışında kullanmalarının önlenmesi olarak belirtilmiştir.
Öte yandan; kanun koyucu 298 sayılı Kanun'un ek 8. maddesinde, seçimlere katılmak üzere görevlerinden ayrılanların, (bazı kamu görevlileri hariç) adaylığı veya seçimi kaybetmeleri halinde, Yüksek Seçim Kurulunca seçim sonuçlarının ilanını takip eden bir ay içinde müracaat etmeleri halinde, eski görevlerine veya kazanılmış hak aylık derecelerindeki başka bir göreve dönebilecekleri kuralına yer vererek, seçime katılmak üzere kamu görevinden ayrılan kişiler yönünden güvenceli bir görevden çekilme halini kabul etmiş ve bu konuda idareye takdir hakkı tanımamıştır.
Buraya kadar yapılan açıklamalar ile yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden; en temel anayasal haklardan biri olan seçilme hakkını kullanmak isteyen kamu görevlilerinin, görevlerinden ayrılmaları ve seçilememe durumunda ise görevlerine dönmelerine ilişkin kuralların, (657 sayılı Kanunda yer alan memuriyetten çekilme ve yeniden atanmaya ilişkin kurallardan ayrı olarak) 2839 ve 298 sayılı Kanun'larda özel olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte; mevzuatta, seçimlere katılmak üzere görevlerinden ayrılmaları zorunlu kılınan kişilerin, seçim sürecinde (görevden ayrılış tarihi ile seçim sonuçlarının Yüksek Seçim Kurulunca ilan edildiği tarih arasında), özel sektörde çalışmalarını yasaklayan bir hüküm de bulunmamaktadır.
Nitekim, seçime katılmak için ayrılmayı gerektirmeyen işlerde çalışan kişiler, seçilme haklarını serbestçe kullanabilmekte, bunun için herhangi bir kısıtlamaya tabi bulunmamaktadırlar. Somut olaya bu açıdan bakıldığında, seçime katılmak üzere kamudaki hekimlik görevinden ayrılarak kamu personeli kişiliği sona eren davacı ile özel bir hastanede görev yapan hekim arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır.
Bu durumda; seçimlerin eşit şartlarda ve adil biçimde gerçekleşmesini teminen getirildiği anlaşılan kamusal görevden ayrılma zorunluluğu kapsamında, seçime katılmak üzere görevinden ayrılan kişilerin, adaylığı veya seçimi kaybetmeleri üzerine tekrar eski veya muadil bir göreve atanmaları yolunda idareye takdir hakkı tanınmayarak güvenceli bir görevden çekilme halini düzenleyen hukuk normlarının, bu kişilerin seçim dönemi içinde, seçime katılabilmek için ayrılmayı gerektirmeyen işlerde çalışmalarını engelleyecek biçimde yorumlanmasına hukuken olanak bulunmamaktadır.
Aksi yöndeki bir kabulün, 2839 ve 298 sayılı Kanun'ların mezkur hükümlerinin kapsamına ve hukuka aykırı olacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, davanın reddi yolundaki Daire kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin
temyize konu 27/09/2022 tarih ve E:2019/7102, K:2022/4166 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. Kesin olarak, 11/10/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Onuncu Dairesince
verilen kararın usul ve hukuka aykırı bulunmadığı, dilekçede ileri sürülen temyiz
nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından,
temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara
katılmıyoruz.