MEB'deki en önemli sorun, güven ve güvence sorunudur

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 08 Aralık 2011 08:29, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

MEB Özür Grubu Yer Değiştirmede Ayrımcılığa Son Vermelidir.

Milli Eğitim Bakanı Sayın Dinçer, eğitim öğretimin kesintiye uğramaması amacıyla özür grubu yer değiştirmelerin yılda bir kez yapılmasında ısrar etmektedir. Gerekçe gayet güzel ?eğitim öğretimin kesintiye uğramaması?.

Bu gerekçeye bir eğitimci olarak katılmamak mümkün değil. İlk bakışta kulağa hoş gelen bu gerekçenin gerçekçi olup olmadığına bakmak lazım.

Burada sorun özür grubunun ne zaman yapılacağı değildir. Burada sorun insanların var olan haklarının gasp edilmesidir. Devlet elbet ki bazı düzenlemeleri yapmalı, yapabilmelidir. Bunu yaparken ülke gerçeklerini tabii ki düşünmelidir. Fakat kişilerin mağduriyetine ve hak gasplarına yol açacak uygulamalara imza atılmamalı, devlete güveni zedeleyen düzenlemelere gidilmemelidir.

Kişiler devlete güvenerek tercihlerini yapmışlardır. Bu yıl Şubat döneminde yer değiştirme şanslarının olacağını düşünmüşlerdir. Sorun buradan kaynaklanmaktadır. Beğenmiyorsan çek git demesi kolaydır fakat okuyarak, kazanarak, binbir güçlükle kazanılan kadrodan vazgeçmek çok da kolay değildir. İşsizliğin had safhada olduğu ülkemizde insanlara kapıyı göstermek doğru değildir.

Eğitim öğretim kesintiye uğramasın denilirken çoluğundan çocuğundan ayrı kalan insanlardan ne kadar randıman beklenebileceği düşünülmelidir.

Son dönemde durum öyle bir hal almaya başlamıştır ki herkes geleceğini kestiremeden endişe içinde yaşamaktadır. Aileme kavuşacak mıyım? Rotasyona uğrayacak mıyım? Görevden alınacak mıyım?... Kaygı ve soruları ile karşı karşıya kalınmaktadır?

MEB deki en önemli sorundur güven ve güvence sorunu? Bu sorun giderilmediği sürece eğitimde ilerleme beklemek yerinde değildir.

İşte özür grubu yer değiştirmelere bu açıdan bakmak gerekmektedir. Bilindiği üzere 2010 yılında öğretmen atamaları KPSS skandalı nedeniyle Aralık ayında yapılabilmiştir. Bu öğretmenler Ağustos ayındaki özür grubu yer değiştirmelerde başvuramamışlardır. Aralık ayında yani bu ay adaylıkları kaldırılan öğretmenlerin atandıkları döneme ait mevzuata tabii olma talepleri göz ardı edilmemelidir.

Kaldı ki bakanlık mevzuat olmamasına rağmen daha doğrusu düzenleme ihtiyacı bulunmasına rağmen Hakim, savcı eşlerinin yer değiştirmelerini yapmaktadır. Bunun örneği http://www.memurlar.net/haber/211799 linkinde ele alınmıştır.

Yapılan atama incelendiğinde Atama Nedeni/Biçimi bölümünde ?İsteğe Bağlı? yazdığı görülecektir.

Bu da 652 sayılı KHK'de özür grubu yer değiştirmenin yılda bir kez yapılması, isteğe bağlı yer değiştirmelerin ise bakanlığın tasarrufuna göre değişik zamanlarda yapılabilmesinin sonucudur. Oysa ki kişi eşinin görev yerine naklen atanmıştır. Yani atama mevzuata uydurulmak istenmiştir.

Hakim, savcı, mülki amir her kim olursa olsun bu tür özürleri nedeniyle tabii ki yer değiştirebilmelidirler. Fakat Anayasamızın Kanun Önünde Eşitlik Maddesinde yer alan ?Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.? Hükmü gözetilmeli eşitlik sağlanmalıdır.

Hakim, Savcı eşleri ne kadar mağdur iseler öğretmen eşleri de başka meslek grubu eşleri de o kadar mağdur durumdadırlar. Bakanlığın önceliği kendi personeline tanımasını beklemekten daha doğal bir yaklaşımı kabul etmek mümkün değildir. Şu anda bir birinden ayrı öğretmen eşleri de vardır müfettiş pardon denetmen eşleri de?

Eşlerin yanı sıra yüksek lisans, doktora yapmak isteyen, ailesinde hastalığı bulunanlar da bu süreçten yararlandırılmalıdırlar.

Sayın bakanın özür grubu yer değiştirmeye bu açıdan yaklaşması beklenmektedir. Kaldı ki bunu gerçekleştirmek ancak ve ancak kanun değişikliği ile mümkündür. Çünkü 652 sayılı KHK ile özür grubu yer değiştirmelerdeki kısıtlamayı aşmanın yolu budur. Yada özre tabii olanlara isteğe bağlı başvuru hakkı verilerek sorunun çözümlenmesi yoluna gidilebilir. Konu ile ilgili tek maddelik bir kanun teklifini meclisten geçirmek çok da zor değildir. Böyle bir taslağı muhalefetin de destekleyebileceği küçük bir araştırma sonucu anlaşılacaktır.

Bugünlerde konu ile ilgili eyleme hazırlanan öğretmenlere eylem öncesi sayın bakan tarafından bir açıklama yapılarak sorunun giderilmesi yerinde olacaktır.

Tekrar ifade edelim ki; hasta yakınını düşünen, yüksek lisans ve doktora için koşturan ve eşinden, çoluğundan çocuğundan ayrı olan bir öğretmenden tam anlamıyla verim beklemek insani bir yaklaşım değildir. Onların uğratıldıkları hüsran bu öğretmenlerin psikolojilerini etkileyecek niteliktedir.

Saygılarımla?

Maksut BALMUK

Eğitim Yöneticisi

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber