6 erkekten birinde prostat riski

Hayvansal yağ içeriği yüksek olan besinler ve kırmızı et ile beslenmenin prostat riskini arttırdığı bildirildi.

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 26 Temmuz 2013 15:23, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:57
6 erkekten birinde prostat riski

Hayvansal yağ içeriği yüksek olan besinler ve kırmızı et ile beslenmenin prostat riskini arttırdığı bildirildi. Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Adana Araştırma ve Uygulama Merkezi Yüreğir Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Sezgin Güvel, erkeklerde en sık görülen kanser türlerinden birinin prostat kanseri olduğunu, çoğunlukla 45 yaşın üstündeki erkeklerde görüldüğünü belirtti. Yaş ilerledikçe prostat kanseri riskinin arttığına dikkat çeken Güvel, hayvansal yağ içeriği yüksek olan besinler ve kırmızı et ile beslenmenin de prostat riskini arttırdığını söyledi. Bir erkekte yaşamı boyunca prostat kanseri görülme olasılığının yüzde 17 olduğunu vurgulayan Güvel, "Yani yaklaşık olarak her 6 erkekten birinde prostat kanseri görülür. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte hormonların, genetik ve çevresel faktörlerin bu hastalığın oluşmasında rol oynadığı düşünülebilir. Prostat kanserli kişilerin birinci derecede akrabalarında da hastalık riskinin arttığı belirlenmiştir” diye konuştu.

“TANI İÇİN 45 YAŞINDAN SONRA YILDA 1 KEZ KONTROL ŞART”

Prostat kanserinin genellikle erken bir belirtisinin olmadığını söyleyen Prof. Dr. Sezgin Güvel, şöyle devam etti:

“Hastalık, idrar yolunun tıkamasına bağlı olarak idrar yaparken zorlanma, sık idrara çıkma, menide kan görülmesi gibi belirtilere yol açabilir. Fakat bu belirtiler prostat kanserine özgü olmayıp, iyi huylu prostat büyümesinde de ortaya çıkabilir. Prostat kanseri erken bir belirti vermediğinden hastalığın erken tanısı için 45 yaşından sonra yılda 1 kez kontrol önerilir. Kanda Prostat Spesifik Antijen (PSA) düzeyinin ölçülmesi ve elle yapılan muayene hastalığın tanısında önem taşır. Ayrıca PSA ve muayene ile yüzde 90 doğrulukta tanı koyulabilir. Yalnız her PSA yüksekliğinin kanser anlamını taşımaz. PSA yaş, enfeksiyon, vb. gibi değişik nedenlerle de artış gösterebilir. Fakat PSA yüksekliği olan kişilerde bunların mutlaka kanserle ilişkili olup olmadığı ortaya çıkarılmalıdır. Şüphe duyulan hastalarda prostattan alınan bir parçanın mikroskobik incelemesi ile kesin tanı koyulabilir.”

“TEDAVİ SEÇİMİNİ DOKTOR HASTASIYLA BİRLİKTE YAPMALIDIR”

Prostat kanserinin erken tanı koyulduğu takdirde tümüyle tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Sezgin, “Fakat genellikle erken evrede belirti vermemesi, hastalığın erken evredeyken tanı koyulup tedavi yapılmasını engeller. Bu nedenle erkeklerin hiçbir yakınması olmasa da 45 yaşından sonra yıllık kontrollerini yaptırması çok önemlidir. Prostat kanserinin erken belirti vermemesi gibi bir dezavantajının olması yanı sıra genel olarak yavaş ilerleyici bir kanser türü olması gibi bir avantajı da vardır. Tümörün cinsi, başka organlara yayılıp yayılmadığı ve hastanın yaşı gibi değişik faktörler göz önüne alınarak tedavi planlanır. Hastalar cerrahi, radyoterapi veya ilaç tedavisi gibi seçeneklerden biriyle tedavi edilirler. Hastalar tedavi seçenekleri, bu tedavi şekillerinin pozitif ve negatif yönleri konusunda yeterince bilgilendirilmeli ve tedavi seçimini doktor hastasıyla birlikte yapmalıdır” diye konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber