Yeni ilahiyat müfredatı, sığ öğrenci yetiştirecek

YÖK Genel Kurulunun ilahiyat fakültelerinin müfredatını değiştirmesine tepki

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 06 Eylül 2013 09:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Yeni ilahiyat müfredatı, sığ öğrenci yetiştirecek

YÖK Genel Kurulu 15.08.2013 tarihinde aldığı kararla ilahiyat fakültelerinin müfredatını değiştirdi. Bu kararla daha önce okutulmakta olan Felsefeye Giriş, Felsefe Tarihi, Sosyolojiye Giriş, Psikolojiye Giriş, Eğitim ve Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri dersleri kaldırıldı.

İlahiyat fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Saffet KARTOPU bu değişikliği yorumluyor.

EK-1

Programdaki temel değişiklik; Felsefeye Giriş, Felsefe Tarihi, Sosyolojiye Giriş, Psikolojiye Giriş, Eğitim ve Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri derslerinin kaldırılması, Din Felsefesi, Din Sosyolojisi, Din Psikolojisi, Din Eğitimi derslerinin kredisinin 2 saat olarak sınırlandırılması; Ayrıca Kelam ve İslam Mezhepleri Tarihi dersleri ve İslam Sanatları ve Dini Musiki derslerinin birleştirilerek ders sayısının azaltılması şeklindedir.

Programda bu şekildeki bir değişikliğin sonuçları;

1) Felsefeye Giriş, Felsefe Tarihi, Sosyolojiye Giriş, Psikolojiye Giriş, Eğitim dersleri öğrenciye verilmediği için Din Felsefesi, Din Sosyolojisi, Din Psikolojisi ve Din Eğitimi derslerinin öğrenci tarafından anlaşılması ve hedeflenen kazanımların elde edilmesi zorlaşacaktır.

2) Üniversal anlamda bir bilim kurumu olan üniversitelerde program geliştirilirken program geliştirme süreçleri dikkate alınmamıştır. Programın hedefleri ve amaçları tanımlanmadan hangi ders neye göre eklenecek veya çıkarılacaktır. Yani program bilimsellikten uzaktır.

3) Programda Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri dersine yer verilmeyerek ilahiyat öğrencilerinin ve sonuçta din adamlarının bilimsel yöntem ve araştırmaya yabancı olması mı istenmektedir. Yapılan İlahiyat eğitimi de olsa bilimsel düşünceye ve çağın normlarına göre olması gerekmez mi?

4) YÖK Genel Kurulu daha önce hangi fakültelerin programını merkezi olarak belirlemiştir? Yüzlerce fakülte içinden sadece ilahiyat programının belirlenmesi hem manidar hem de üniversitelerin özerkliğine aykırıdır.

5) İdarenin aldığı her türlü kararda kamu yararını gözetmesi anayasal zorunluluktur. Acaba Felsefeye Giriş, Felsefe Tarihi, Sosyolojiye Giriş, Psikolojiye Giriş, Eğitim ve Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri derslerinin kaldırılmasında hangi yüksek kamu yararı vardır.

6) Programın getirdiği insan modeli sığ, kalitesiz, ezberci, dünyaya kapalı, estetik zevkten yoksun, anlamadan inanan, sadece itaat kültürünü önemsemiş, dogmatik ve fanatik dindar tipidir.

7) Siyaseten Alevi açılımı yapılmaktadır ama yeni programda "Alevilik ve Bektaşilik" ile ilgili bir ders konulmamıştır. Programın yetiştirdiği ilahiyatçılar da bu konularda cahil bireyler olarak sıklıkla sorunlar yaşamaya devam edecektir. Bu durum uzlaşıyı değil önyargıları, ayrımcılıkları, çatışmayı, kavgayı körükleyecektir.

8) İlahiyat Fakültelerini bitiren öğrencilerin formasyon alarak İ.H.L'lerde meslek dersleri öğretmeni ve Din Kültürü öğretmeni olma şansları varken İlahiyat Fakülteleri sadece imam, K. Kursu öğreticisi ya da vaiz, müftü gibi D.İ. Başkanlığı personeli yetiştirilmeye hasredilmektedir

8) Bologna süreci dünya öğrencilerinin birlikteliğini amaçlarken, bu programda Bologna sürecinin amacı olan evrenselleşmeye dikkat edilmemiştir.

9) Yeni programda ahlak ve değerler eğitimi hiç yer almamaktadır. Küreselleşen dünyada en temel problem, ahlak ve değer erozyonudur. Bu program "bir şeyleri bilen ama yaşantısına geçirmeyen" ya da "sadece görünürde yaşayan ancak içte dayanılmaz fırtınalara maruz kalan" dindarlar yetiştirmeye adaydır.

10) . Bu program, Doğu'nun, Batı'nın ve Türkiye'nin ilahiyat ve din eğitimi alanındaki birikimini yok saymaktadır.

11) Program geliştirme sürecinde akademisyenlerin ve ilgili tarafların görüşleri alınmadığından katılımcılıktan uzaktır.

Genel Değerlendirme

Felsefe; tahlil, terkip, sorgulama ve yeni cevaplar üretme işi olduğundan bu dersler kişiye öğrendiğini analiz etme ve sorgulama yetisi kazandırır. Felsefe grubu derslerin kaldırılması bilimsel ve felsefi zihniyete sahip kişilerin yetişmesine darbe vuracağından bilimsel gelişmelerin ve yeniliklerin önüne geçilmiş olunacaktır. Bu da bilimsel gelişmelere ve yeniliklere açık olmayan dış dünyaya kapalı bir toplum yapısı doğuracaktır. Felsefe grubu derslerinin kaldırılması ile rasyonel ve bilimsel düşünceden uzaklaşılacağından ilmî ve fikrî tartışmalar kısır döngüye dönüşecektir. İlmi ve fikri alanda bir ilerleme kaydedilemeyecektir.

Özellikle bilim çağı olarak ifade edilen günümüz dünyasında felsefe grubu derslerinin dini eğitim veren, din adamı ve akademisyen yetiştiren kurumların programlardan kaldırılması dini düşüncede taassup ve taklitçiliği doğuracaktır. Yeni programda öğrenci Kur'an okumayı öğrenecek ancak onu anlayacak ve yorumlayacak bilimsel bir zihniyete sahip olamayacaktır. Fıkhi hükümleri öğrenebilecek ancak, günümüzde de olduğu gibi, yeni sorun ve tartışmalar karşısında çözüm üretemeyecek, eskiyi tekrardan ileri gidemeyecektir. Felsefi ve Kelami problemlerle karşılaştığında bunlara cevap üretemeyecektir.

Rasyonel ve ilmi düşünceler yerine dogmalarla hareket edilecek bu da farklı düşüncelere sahip kişilerin dışlanmasına yol açacak ya da yok edilmesi isteğine sebebiyet verecektir. Yeni programdaki dersler zaten öğrencilerin İmam-Hatip liselerinde eğitimini aldıkları derslerin ders sayısının arttırılmasından ibarettir. Bu programla akademiysen, aydın, din adamı vb. yetiştirilmesi mümkün gözükmemektedir. Ancak akademik ve bilimsel düşünme yeteneğinden yoksun imam, müezzin ve Kur'an Kursu öğreticisi yetiştirebilir. Böyle bir zihniyetten yoksun kişilerin günümüz insanının dini sorun ve sorularına cevap verebilme imkânı yoktur. Felsefe grubu derslerin kaldırılması demek söyleneni olduğu gibi kabul eden, öğrendiklerini sorgulayamayan, yeni düşüncelere ve farklı görüşlere zihni kapalı olan bir nesil yetiştirmek demektir.

Sonuç olarak program bilimsellikten ve katılımcılıktan uzak, toplum ve insan gerçeğine yabancı ayrıca hedef kitlesi açısından da yetersiz bir programdır.

Yrd. Doç. Dr. Saffet KARTOPU

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber