Diyanet İşleri Başkanlığı Neden Sessiz?

26 Şubat 2006 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığının bir uygulamasına dikkat çekmiştik. Bu başlığa onlarca yorum geldi. Ancak, Diyanet İşleri Başkanlığı, 2500 Sözleşmeli Kuran Kursu Öğreticiliğine nasıl görevlendirme yaptığı konusunda hala bir açıklamada bulunmamıştır. İlgili tüm ziyaretçilerimiz, Başkanlıktan ve Sayın Bardakoğlundan bir açıklama beklemektedir. Devamı için başlığa tıklayınız.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 02 Mart 2006 00:09, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Diyanet İşleri Başkanlığı Bunu Yaparsa... 26.02.2006

1)Konu ile ilgili bu kadar yoruma, tepkiye rağmen neden Diyanet İşleri Başkanlığı sessiz kalmaktadır. Yapılanların doğru, adil ve makul olduğuna inanıyorlarsa en azından kamuoyuna bir açıklama yapamazlar mı?

2)Sözleşmeli statüye alınan kişilerin öğrenim durumları mutlaka açıklanmalıdır. Aksi halde sorular ve sorunlar artarak devam edecektir. Örneğin bu 2500 kişiden kaçı

A) Ortaokul veya liseyi dışardan bitirmiş ve hafızlık diploması var
B) İmam hatip lisesi mezunu
C) İlahiyat ön lisans mezunu
D)İlahiyat Fakültesi mezunu
E)İlköğretim Din kültürü ve ahlak bilgisi mezunu
F)İlahiyat Fakültesi+Yüksek Lisans mezunu ise açıkça belirtilmelidir.

3)Bu statüde çalışacak kimselerin Fahri Kuran Kursu Öğreticiliği görevine başlayış tarihleri belirtilmelidir.Çünkü bu kişilerin büyük bir kısmının 2005 yılı içinde göreve başladıkları ifade edilmektedir.Bunlar açıklanmazsa yıllarca bu işin kahrını çeken arkadaşlar ister istemez bazen sitem bazen beddua bazen de hakaret etmektedirler.Bu da onların iç durumu düşünüldüğünde normaldir belki de.

4)Bildiğimiz kadarıyla yaklaşık 13-14 yıl aradan sonra 2005 kasım ayı içinde yapılan yeterlilik sınavı ile imam hatip lisesi mezunlarına hafızlık şartı aranmaksızın yeterlilik belgesi verilmiştir.Kendilerine Kuran Kursu Öğreticiği yolu açılacağı müjdeleri verilmiş lakin alınan bu belge sadece fahri olarak görev yapanların işine yaramıştır.Fahri olarak çalışamayan ?çalışmayanları veya beğenip gitmeyenleri ya da parasını az bulanları kastetmiyorum-kimselerin durumu ne olacaktır.

5)Madem ki konu aylar önceden gündemde, o halde genel bir duyuru ile ilan edilip daha kapsamlı, tutarlı, makul kriterler bulunup herkesin gönlünün rahat edeceği, içine sineceği, 'hak ettim kazandım' veya 'ne yapalım nasip değilmiş' diyeceği bir tablo meydana getirilebilirdi.(örneğin ben konuyu eşimle paylaştığımda devletin kuş uçmaz kervan geçmez yerlere bile sözleşmeli de olsa Kpss ile öğretmen yolladığını böyle bir şeyin sözkonusu bile edilemeyeceğini, her türlü personel alımların usül ve esasların olduğunu ifade etmiş idi.)

6)Şu anda ön lisans(sayıları 40 bindir) veya lisans tamamlama yoluyla ilahiyat mezunu olacak olan insanların diplomalarında 'bu diploma sadece din hizmetleri alanında görev alabilmek için kullanılabilir' gibi bir hükmün var olduğu bilindiğine göre kaç insanın duyguları ile oynanmış olmaktadır.(hele hele son kadrolu Kuran Kursu Öğreticisi alımında 2 Ön lisans ve 16 Fakülte mezununa kadro verildiği düşünülürse, ayrıca bu kadroları verirken de yeterliliğinden öğrenimine, kpss sınav üstünlüğüne varıncaya kadar bir sürü kural eklenmiştir.)

7)Milletin büyük çoğunluğunu tercihleri ile işbaşına gelmiş siyasi iradenin konuya acilen ?Danıştay'ın sözleşmeli öğretmenlerle ilgili kararını da göz önüne alarak ? çözüm üretmesini, kimsenin hakkının yenmeden herkesi rahatlatacak bir formül bulmasını, kafa karışıklıklarını gidermesini istiyorum.Aksi halde konu birçok kişi tarafından hem vicdanen hem hukuken sorun teşkil edecek ve insanlar ister istemez çare arayacaklardır.

8)Dışardan bakıldığında çok harika bir kazanım gibi görünen bu durumu; bir de hemen her mahallede her evde veya her evin tanıdıklarından birinde yıllarca çeşitli şekilde mağdur olmuş imam hatipli, ilahiyatlı arkadaşları göz önüne alınca ve bu insanların adeta tek umut kapılarının bu kurum olduğu görününce-çünkü her kurum ve kuruluşun bu camia ile ilgili yazılı yazısız şerhleri var maalesef-bunun bir kazanım olup olmadığı daha bir anlaşılacaktır.

9)Arayan arkadaşlar hatta sivil toplumun bu birimle ilgilenen yetkilileri konuya yaklaşımıma hak vermiş ve gereğinin mutlaka yapılacağını belirtmişlerdir.

Son söz olarak, Diyanet İşleri Başkanlığından gönlümüzü rahatlatacak bir açıklama bekliyoruz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber