Sendikaların dava açma hakkıyla ilgili önemli karar
Danıştay, tüm sendika üyelerini ilgilendiren uygulamaya dönük genel nitelik taşıyan işlemlerin sendikalarca dava edilebileceğini açıkladı.

Bilindiği üzere, Sosyal Güvenlik Kurumu eski başkanı Emin ZARARSIZ döneminde,
ilk önce görevde yükselme yönetmeliği değiştirilerek, İl Müdür Yardımcısı kadrosu
yönetmelik kapsamından çıkarılmış ve sınavsız atamaların önü açılmıştı.
14.08.2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan yönetmelik değişikliği ile İl Müdür
Yardımcısı kadrosuna atanabilmek için aranılan sınav şartı kaldırılmış, hemen
ardından da kadrolaşma çalışmalarına hız verilmişti.
27.09.2010 tarihli Olurla Sosyal Güvenlik İl Müdür Yardımcılığı kadrolarına
objektif atama kriterleri ile kariyer ve liyakat ilkeleri çiğnenerek 45 kişinin
ataması yapılmıştı.
Türk Büro-Sen, SGK’daki bu atamalara karşı idare mahkemesinde dava açmıştı.
Ankara 15. İdare Mahkemesi, sendikanın meşru, kişisel ve güncel menfaatinin
etkilenmediği gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar vermiş, Sendikaca
bu karar temyiz edilmişti.
Temyiz incelemesini yapan Danıştay 2. Dairesi, dava konusu uyuşmazlığın sendika
üyelerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatleri kapsamında olduğuna
karar verdi ve esas hakkında bir karar verilmek üzere dosyayı Ankara 15. İdare
Mahkemesine geri gönderdi.
Danıştay 2. Dairesi’nin bozma kararında; uyuşmazlığın SGK’da boş bulunan 45
adet Sosyal Güvenlik İl Müdür Yardımcılığı kadrosuna yapılan atamalara ilişkin
işlemden kaynaklandığı ve yapılan atamalarda idarece belirlenmiş bir ölçüt olup
olmadığının hukuki sorgulamasının yapıldığı gerekçesiyle, dava konusu işlemin
tüm sendika üyelerini ilgilendiren uygulamaya dönük genel nitelik taşıdığını
belirtilmiş ve temyiz istemimizin kabulüne karar verilmiştir.
Bu kararla Danıştay 2. Dairesi, sendikaların dava açma ehliyeti hakkında önemli
bir karara imza atmıştır.
Yüksek Mahkemenin kararında; kamu görevlileri sendika ve üst kuruluşlarının
açacakları davalarda, dava ehliyetlerinin bulunduğu hususunun saptanabilmesi
için, öncelikle dava konusu yapılmak istenilen işlemin düzenleyici ya da uygulama
işlemi niteliğinde olup olmadığının, uygulama işlemi ise genel bir nitelik taşıyıp
taşımadığının belirlenmesini gerekli kıldığı ifade edilmiştir.
Danıştay 2. Dairesinin kararını görmek için tıklayınız