İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Baydemir: İzmir'in Çeşme'si varsa Şanlıurfa'nın Halfeti'si var

BDP Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan adayı Osman Baydemir ile kazandığı takdirde Şanlıurfa da yapılacakları konuştuk.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 05 Mart 2014 00:02, Son Güncelleme : 12 Ağustos 2021 13:35
Baydemir: İzmir'in Çeşme'si varsa Şanlıurfa'nın Halfeti'si var

VAATLERİ KAYDA GEÇİRİYORUZ

Memurlar.net olarak yerel siyasetçiler ile yaptığımız görüşmeleri yayınlamaya başladık. Amacımız, projeleri, vaatleri kayda geçirip, bir sonraki seçimde seçmen denetlemesine imkan tanımak. Bu çerçevede il veya ilçedeki en güçlü adaylarla yaptığımız söyleşileri dikkatinize sunuyoruz. Vaatlerini kayda geçirmek isteyen adaylar, memurlar.net'in iletişim bilgilerinden bizlere ulaşabilirler.

Edip Üzen/Memurlar.net

Biraz kendinizden bahseder misiniz?

1971 doğumluyum. İlk, orta, lise ve üniversiteyi Diyarbakır'da okudum. 1990-1994 yılları arasında Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde öğrenciydim. Türkiye'nin en zor yıllarıydı. Çatışmanın en dorukta olduğu yıllardı. 2004 ile 2014 yılları arasında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptım, halen belediye başkanıyım. Aynı zamanda BDP Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkan adayıyım.

2014 Mart ayında Belediye Başkanı olursanız Şanlıurfa için neler yapacaksınız?

12 bin yıldır yaşamın hiç uğramadığı bir kent, tarihi doğasıyla, kültürel miras bir kent Şanlıurfa. Türkmen nüfusuyla, Kürt nüfusuyla, Arap nüfusuyla adeta Orta Doğu halklar bahçesi. Urfa model olabilecek bir kent. Tam da bu noktada Şanlıurfa maalesef gerek bu tarihi birikimi, gerek kültürel mirası bugüne kadar etkin bir şekilde henüz kullanılabilmiş değil. Urfa özellikle 1980 askeri müdahalesinden sonra adeta kimliği, dili, kültürü dar bir kabuğun içerisine hapsettirilmeye çalışılmış. Ve Şanlıurfa Türkiye'nin batı yakasında bir mutfak kültürüyle anılır, mutfak kültürü ile tanıtılır bir kent haline dönüştürülmüş. Oysa ki Şanlıurfa'nın mutfak kültürünün bu kadar zengin oluşu aslında çok kültürlü, çok dilli ve bin yıllardır medeniyetin beşiği olmasından kaynaklıdır. Temel hedefimiz, temel projemiz Şanlıurfa'nın tarihsel birikimini, kültürel mirasını geleceğe taşımak olacaktır. Hem Türkiye'nin batı yakasında hem de Dünya'da Şanlıurfa'ya dair bir farkındalık yaratmak ve kültürel politikalarda da fark atma çabasını ortaya koyacağız. Hem kültürel turizm, hem inançsal turizm ama aynı zamanda da termal imkanımız itibari ile de sağlık turizmi konusunda da önemli bir potansiyele sahibiz. Aynı şekilde Şanlıurfa'nın tarihi dokusu, kültürel mirası ile birlikte Halfeti ilçemizdeki kültürel miras ve doğayı, Birecik'teki Fırat Nehri'ni oradaki biyolojik çeşitliliği bir nevi eğer Türkiye'nin batı yakasında İzmir'in Çeşmesi varsa Şanlıurfa'nın da Halfetisi var. Muğla'nın Bodrum'u varsa Şanlıurfa'nın da Bozovası var. Dolayısıyla bu iki değerimizi buluşturarak adeta turizmin merkez üssü haline dönüştüreceğiz.

İlk etapta koruma amaçlı imar planlarını yaşama geçirmenin çabasında olacağız. Bütün sivil mimari örneklerimiz, yapılarımız restorasyondan geçecektir. Aynı şekilde butik otellere büyük bir ağırlık vereceğiz. Tarihi bölgedeki yerleşim alanını bir nevi bütün olarak turizme hitap edebilecek bir mekanizmaya dönüştüreceğiz. Dolayısıyla turizm vazgeçilmezimizdir.

Şanlıurfa bir tarım şehri. Fakat hak ettiği yerde değil. Bu konuda ne tür çalışmalar yapacaksınız?

İkinci bir husus maalesef Şanlıurfa Türkiye coğrafyasının yüzde neredeyse beşine tekabül ediyor ki tarıma elverişli toprakların toplamı ile. 18.400 metre karelik coğrafyamızın neredeyse yüzde 76'sı tarıma elverişli bir alandan oluşuyor. Ama maalesef nüfusumuzdan 400 bin insan her yıl mevsimlik işçi olarak Türkiye'nin dört bir yanına dağılıyor ve hemen hemen 48 tane ile Şanlıurfa mevsimlik işçi veriyor. Şanlıurfa tarım alanlarını ve tarım potansiyelinin değerlendirilmesi konusunda Kırsal Kalkınma Daire Başkanlığı'nı oluşturacağız. Kırsal Kalkınma Daire Başkanlığı bir nevi Tarım Bakanlığı perspektifi ile çalışma yürütecek.

İddiamız şu ki; Şanlıurfa bırakın dışarıya göç vermeyi dışarıdan göç almayı hak eden bir tarımsal imkana, potansiyele sahip. Yeter ki biz bu potansiyeli harekete geçirebilecek bir vizyonu hem yurttaşımız önüne koyalım ama aynı zamanda tarımdan elde etmiş olduğumuz bütün ürünleri Urfa'da işletebileceğimiz mekanizmaları, fabrikaların, işletme tesislerinin oluşturulması konusunda yine çaba sarf edeceğiz. Dolayısıyla ikinci temel ayağımız şüphesiz ki tarım olacaktır.

Ticarette Frankfurt ile yarışacağız

Ticaret Urfa'nın vazgeçilmezidir. Urfa ticarette ve sermayede temel hedefimiz İstanbul ve Frankfurt ile yarıştırmaktır. Urfa tarihi dokusuyla, kültürel mirasıyla eğer Kudüs ile Roma ile yarışacaksa sermaye potansiyeli ve fuarcılığıyla kültür kongre merkezlerine ev sahipliği yapmasıyla adeta Frankfurt ve İstanbul ile yarışacaktır. Doğrusunu ifade etmek gerekirse Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini yürüttüm. Ve Diyarbakır bir nevi politik bir merkezdi. Ama aynı zamanda Diyarbakır Orta Doğu coğrafyasının tümüne hitap eden bir yapısı oluştu. Bu dediğimi Urfa'ya bütün Orta Doğu coğrafyasının ticaret merkezi, sermaye merkezi haline dönüştürme çabasını ortaya koyacağız. Yani Diyarbakır politik bir merkezse Urfa'da bir ticaret merkezi, kültür merkezi, fuarcılık merkezi, kongre merkezi haline dönüştürmenin vizyonuyla yaklaşacağız ve bu konuda da mesafe alacağımıza inanıyorum. Yine tarıma dayalı ama özellikle de istihdam ağırlıklı, emek yoğunluklu, iş ağırlıklı, tekstil ve konfeksiyonun öncülüğünde bu kentte yapacağız ve özellikle üretmiş olduğumuz ürünleri de Orta Doğu'nun tümüne satma konusunda bir Dış Ticaret Danışmanlığı ofisini oluşturacağız. Bu ofisimiz tamamen uzmanlardan oluşmuş olup yerel sermayeye, yerel girişimciliğe bir yandan öncülük etmek diğer yandan da kentimizin sahip olduğu bütün potansiyelleri, imkanları gerek Türkiye'nin batı yakasında gerek dünyaya aktararak dünyada ve Türkiye'nin batı yakasından sermayenin, girişimcinin kentimize gelmesi ve girişimlerde bulunması konularında aktif bir çaba içerisinde olacağız. İddiam şu ki; Urfa'mız 70, 80 yıllık zaman içerisinde görmediği, tanık olmadığı hizmetleri bu zaman dilimleri içerisinde görecek.

Benim Urfa halkımıza bir çağrım var. Her şeyden önce Türkiye'nin 29 ilinde sadece Belediye Başkanlığı seçilmeyecek, 29 vilayet kendi hükümetini seçecek. Dolayısıyla 30 Mart günü Urfa'da tıpkı diğer illerde olduğu gibi İl Hükümeti'nin seçecek. Her bir daire başkanlığımız Urfa'nın bir bakanlığı gibi faaliyet edecek. Her bir meclis üyemiz adete Urfa ilinin bir meclis üyesi, bir parlamenteri gibi Urfa'nın kalkınması, dünya şehri olması ve dünya şehirleriyle rekabet edebilir bir kabiliyete gelebilmesi için faaliyet yürütecek. Böylesi bir vizyon ile Urfa'ya sahip çıkacak. Dolayısıyla bizim seçeceğimiz sadece 5 yıl değil bizim seçeceğimiz aslında milletin, Urfa'nın gelecek 40 yılının vizyonunu, yol haritasını oluşturacak. Ve bu yol haritası üzerinden ilerleme sağlanacak. Dolayısıyla Urfa halkının tercihi kendi geleceğiniz 40 yılının adeta yol haritasını, duruşunu ortaya koyacak.

Son bir hususa daha değinmek istiyorum. Urfa bugüne kadar kendisine verilenle yetinen bir kentimiz. Bugüne kadar olduğu gibi eskiyi tercih etmeye devam mı edeceğiz yoksa Urfa layık olduğu noktaya gelebilmesi için kendisinin hakkını, hukukunu her platformda savunan gerekirse bunun için merkezi hükümet nezdinde muhalefet edebilen verilenle yetinmeyen adeta kentin avukatlığını, kentte yaşayan insanların avukatlığını yapacak yeni bir vizyon mu tercih edecek. Benim inancım o ki Urfa artık denenmemişi deneyecek, Urfa bugüne kadar sınanmamışı sınayacak. Ben her zaman şunu söylüyorum. Ankara bize kapıyı kapatırsa pencereden gireceğiz. Pencereyi kapatırsa bacadan gireceğiz. On yıllık tecrübemiz bize bunu gösterdi, Kamu Yönetimi'nde utangaçlık asla çözüm değildir, halkın hizmetkarlığında kibir asla başvuracağımız bir yol değildir. Ben bilirim, ben yaparım asla tercih edeceğimiz bir yöntem değildir. Zira Rabbim kamu yöneticilerini kendi güçlerinin esiri olmaktan korusun. Kendi gücünün, iktidar olmanın gücüne kapılanlar ve bunun esiri olanlar hakikaten hem kentlerine hem ülkeye büyük zararlar verebileceğini yakın geçmişimizde yaşamış olduğumuz atmosferde de çok rahat bir şekilde görebiliyoruz diye düşünüyorum. Bu noktada halkın iradesini ve halkın idaresinin esas alacağız. Sivil toplum örgütlerimiz, kentin içerisindeki bütün dinamikler, medreseler, farklı bakış açıları, meslek okulları bir bütün olarak kent yönetiminin içerisinde yer alacaklar ve sözleri kıymetli olacak. Ve yüzde kaç ile seçilirsek seçilelim Urfa'nın bütün halkının hizmetkarı olacağız. Ağırlığımızı sadece merkeze değil en ücra köyümüzden, merkezimize kadar bütünlüklü bir kalkındırma perspektifini esas alacağız. Ve temel hedefimiz kırdan kente göçün önüne geçmek. Çünkü kentte nüfus yoğunluğu demek kırsalın boşalması demek, tarımdan, doğadan kopmak demektir.

Nasıl bir kentsel dönüşüm çalışması düşünüyorsunuz?

Urfa'nın en büyük sorunlarından birisi trafik sorunu. Ulaşım planlarını, hafif raylı sistem, metro sistemi ve kimi bölgelerimizde de İstanbul Taksim'de ki gibi nostaljik tramvay dediğimiz sistem ile buluşturacağız. Ama ulaşım master planı eş zamanlı gerçekleşecek. Dolayısıyla çok geniş alanları kesinlikle tarıma elverişsiz alanları, fıstık bahçeleri korunacaktır, sulanabilir tarım arazileri tamamen korunacaktır. Kıraç alanlar imara açılacak, 18 uygulaması aynı anda uygulanacak ve 18 uygulamasıyla birlikte mutlak suretle alt yapıyı, suyu, kanalizasyonu, doğalgazı, diğer bütün hizmetlerimizi bütün alana gönderip konut maliyetine düşüreceğiz. Yani arsa fiyatları düştüğünde konutların maliyeti de düşmüş olacaktır. Konutların maliyeti düştüğünde yurttaşlar açısından konuta erişim bir hayal olmaktan çıkacak ve gecekondulaşma, çarpık kentleşme de bu durumda durmuş olacaktır. Çarpık kentleşmeyi durdurduktan sonra da çarpık kentleşmiş olan bölgelerin yerinden dönüşümünü esas alacağız. Yani yurttaşı oradan alıp başka bir yere taşımayacağız. Dönüştürdüğümüz yerde tekrar orada kendi konutunun sahibi olacak. Örneğin bir gecekondu yıktığımızda mutlaka sahibinin rızasını alacağız. Gecekondusuna karşılık mutlaka barınabileceği ve gecekondusundan çok daha iyi koşullara sahip bir konut sahibi yapacağız. Konut sahibi etmediğimiz insanın konutunu asla yıkmayacağız.

Şanlıurfa'yı geziyorsunuz, aldığınız tepkiler nasıl, anketlerde durumlar nedir?

Hiçbir siyasi parti ve hiçbir siyasi partinin adayı benim düşmanım değildir. Hepsi rakiplerimdir ve demokratik bir ülkede hepsiyle yarışıyoruz. Dolayısıyla seçim arifesi bir savaş arenası değil bir hizmete talip olmak yarışıdır. Şu ana kadar bütün seçim bürolarını diğer parti bürolarını bir şekilde ziyaret ettim güzel bir şekilde adaylarla temas kurdum. Son derece verimli ve son derece büyük bir ilgi ile karşı karşıyayız. Benim inancım o ki olağan üstü bir müdahale olmazsa, provokasyon olmazsa ben Urfa halkının teveccühünün Barış Demokrasi Partisi'nden yana olacağına inanıyorum. Ve makası kapattığımızı hatta önde olduğumuzu düşünüyorum. Şüphesiz ki Urfa halkının iradesi nasıl tercih ederse benim başım gözüm üstünde yeri vardır. Ben hep şunu söylüyorum; "Adem ve Havva'dan beri Urfalı'yam, mütevazıyam, oyların yüzde 51'ine razıyam." Ama inşallah Urfa halkı 51'e razı olmaz yüzde 60'lara çıkar.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber