700 bin liralık saat
Ekonomi eski Bakanı Sayın Zafer Çağlayan’ın Patek Philippe marka İsviçre üretimi saati nasıl elde ettiğine dair çeşitli iddialar var…

Sedat LAÇİNER
İnternete sızan telefon kayıtları ve basında yer alan iddialara göre Sayın Çağlayan'a saati İran asıllı altıncı Reza Zarrab, pek de iyi olmayan niyetlerle, bakan beyden çıkar umarak hediye etmiş.
İddialar doğru mudur, yalan mıdır bilemiyoruz...
Zafer Çağlayan bu iddiaları Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmayla reddetti
ve iddiaları "iftira" olarak nitelendirdi.
Ancak Çağlayan saatin varlığını ve alımında Reza Zarrab'ın aracılık ettiğini doğruluyor.
Aynı şekilde saatin 700 bin lira olduğuna dair iddiaları da yalanlamıyor eski bakan...
Konu ile ilgili pek çok açıklama var ve bu açıklamalar meseleyi açıklığa kavuşturmaktan
çok, daha da karıştırıyor... Ne var ki ben şimdilik bunlarla ilgili değilim. Benim
asıl aklımı karıştıran saatin fiyatı: Tam 700 bin lira...
Eğer ödendi ise saatin sadece gümrük vergisi bile 126 bin liraymış...
Düşünsenize bugün İsviçre'ye gidip saati alsanız İstanbul'da kolunuza takabilmek
için ödemeniz gereken para en az 826 bin lira...
Bu para ile ne yapılmaz ki!... Zenginin malı, fakirin ağzını yorar derler, böylesine
bir lüks kimin ağzını yormaz?... Bakınız bir saate ödendiği söylenen bu para ile
yanınızda en az 5 kişiyi 10 yıl boyunca çalıştırabilirsiniz... Böylesine yüksek
bir meblağı bırakınız bir kol saatine, lüks bir otomobile bile verseniz toplum
bu harcamayı mutlaka konuşur... Hele hele bir bakansanız ve bir serveti sadece
bir kol saatine vermişseniz kamuoyu ilgisi son derece doğaldır...
Elbette herkesin kazandığı helal parayı istediği gibi harcama hakkı vardır...
Ancak özellikle siyasilerin davranışlarında ve harcamalarında daha ölçülü davranmaları
beklenir.
Türkiye'nin gelişmekte olan bir ülke oluşu, milyonlarca insanın fakirlik sınırının
altında yaşıyor olması vs. gerçeği bu konuda daha bir özenli olmayı gerektirir.
Hele hele Müslüman bir toplumda İslam'ın kesinlikle hoş görmediği lüks ve gösteriş merakı elbette eleştirilebilecek bir husustur.
İslam dini sade ve gösterişten uzak bir yaşamı emretmektedir ve Müslümanları lüks yaşamdan, gereksiz harcamalardan menetmektedir.
Söz konusu kişinin Ekonomi Bakanı olduğunu düşündüğümüz zaman söz konusu saat
ile topluma ekonomi alanında verilen mesaj da herhalde ideal bir mesaj olmamaktadır.
Özetle, Sayın Çağlayan o saati meşru yollardan mı almıştır, faturayı kendisi
mi ödemiştir gibi buna benzer sorular mahkemelerce ve Meclis tarafından sorulacak
ve cevapları aranacaktır. Ancak bunların ötesinde AK Parti gibi halkın partisi
olduğunu her fırsatta ifade eden bir partide 700 bin liralık kol saati ile dolaşmanın
etik ve siyaset açısından bir maliyeti yok mudur?
Bana sorarsanız AK Parti ve Hükümet meseleye en başta siyasi-etik ve manevi değerler üzerinden bakmalıdır ve halka bu saatin izahını yapabilmelidir. Bu konudaki eleştiriler başka partilere bırakılmamalıdır. Aksi takdirde diğer siyasi ve içtimai gruplar konuyu parti aleyhine ağır bir şekilde kullanacaklardır.
Aynı şekilde Sayın Çağlayan da, isterse parasını kendi vermiş olsun bu saatin
topluma verilmiş çok yanlış bir mesaj olduğunu kabul edip, kendisinden ekonomik
sorunlarını gidermesini beklemiş olan kitlelerden özür dilemek durumundadır.
Dediğim gibi, ben meseleye asla siyasi veya hukuki açılardan bakmıyorum.
Ayrıca söz konusu davalarda tarafsız olmanın AK Parti karşıtlığı olarak sunulmasını da yanlış buluyorum.
17 Aralık ve sonrasında birbirinden bağımsız ve ilgisiz o kadar çok gelişme yaşandı ki bunların hepsine tek bir zaviyeden bakabilmek imkansızdır.
Özellikle Sayın Çağlayan'ın saat olayında insanın aklına çeşit çeşit soruların gelmesi son derece doğaldır. Bunu Hükümet karşıtlığı veya muhaliflik olarak değerlendirmek sığlık olur ve böyle bir yaklaşım en başta Hükümete zarar verir.