Danıştay, eşcinsel öğretmenin atılmasını hukuka aykırı buldu
Danıştay, özel yaşamında homoseksüel ilişkisi bulunan öğretmenin meslekten çıkarılmasını hukuka aykırı buldu

Danıştay, özel yaşamında homoseksüel ilişkisi bulunan öğretmenin meslekten çıkarılmasını hukuka aykırı buldu
Danıştay, uyuşmazlık konusu olayda, davacının eşcinsel eğilimlerini okul içerisinde yansıttığına veya okul dışında olsa bile öğrencileri ile bu şekilde bir ilişkiye girdiğine dair bir delil, tespit veya tanık bulunmadığını, disiplin soruşturması aşamasında ifadeleri alınan ve davacıyla aynı okulda görev yapan öğretmenlerin ve yöneticilerin, davacının herhangi olumsuz bir hareketini görmediklerini ve disiplin soruşturmasına konu olayla ilgili bir duyumlarının olmadığını beyan ettiklerine dikkat çekmiştir.
Danıştay, bu nedenle, davacının mahremiyet alanı içerisinde rızasıyla eşcinsel ilişkiye girmesinden ibaret olan fiilinin, 657 sayılı Yasa'nın 124/2. maddesi uyarınca Memur Disiplin Hukukunu ilgilendiren bir yönünün bulunmadığı ve disiplin suçu oluşturmadığı belirtmiş ve meslekten çıkarma cezasının iptal etmeyen idare mahkemesi kararını bozmuştur.
İŞTE DANIŞTAY KARARI
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 2011/750
Karar No : 2014/7169
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava; ... öğretmeni olarak görev yapmakta olan davacının, hakkında açılan soruşturma sonucu 4357 sayılı Kanunun 7/e maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu'nun ... tarihli ve ... sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler, soruşturma dosyasında yer alan ifadeler ile davacının disiplin soruşturması sırasında alınan ifadelerinin ve son savunmasının birlikte değerlendirilmesinden, davacı hakkında isnat edilen fiilin sübuta erdiği diğer taraftan da işlenen fiilin niteliği ile öğretmenlik mesleğinin önem ve özelliği birlikte göz önünde bulundurulduğunda davacının işlediği fiilin 4357 sayılı Kanunun 7/e maddesi kapsamında olduğu sonucuna varıldığından davacının 4357 sayılı Kanunun 7/e maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu'nun ... tarih ve ... sayılı kararında hukuka ve mevzuata aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Anayasa'nın "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10. maddesinde; "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir..." hükmüne yer verilmiş, Devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları vurgulanmış, "Özel hayatın gizliliği ve korunması" başlıklı bölümündeki 20/1. maddesinde, "Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz." düzenlemesine, 90/5. maddesinde ise; "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır." düzenlemesi yer almıştır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin "Özel ve aile hayatına saygı hakkı"
başlıklı 8. maddesinde: "Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına
saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının
müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda
ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması,
suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin
korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir."
hükmü, "Ayrımcılık yasağı" başlıklı 14. maddesinde; "Bu Sözleşme'de
tanınan
hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya
diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet,
doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin
sağlanmalıdır." bulunmaktadır.
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan, 4357 sayılı Hususi İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimai Yardım Sandığı İle Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun'un 7. maddesinin (e)bendinde; ögretmenlik mesleğiyle ilgili işler bakımından haysiyetsizliği, iffetsizliği ve vazifesinde bırakılmasına mani bir suistimali sabit olan öğretmenlerin bir daha meslekte ve teşkillerinde kullanılmamak üzere meslekten çıkarılacakları hükme bağlanmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının ...... öğretmeni olarak görev yaptığı
dönemde ... İddiaları ile davacı hakkında disiplin soruşturması açıldığı, soruşturma
neticesinde düzenlenen ... tarihli ve .... sayılı soruşturma raporu ile davacı
hakkında ileri sürülen iddiaların sübuta erdiği gerekçesiyle davacının 4357
sayılı Kanun'un 7/e maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile tecziyesinin
teklif edildiği, getirilen teklif doğrultusunda tesis edilen Milli Eğitim Bakanlığı
Yüksek Disiplin Kurulu'nun ... tarihli ve ... sayılı kararı iledavacının 4357
sayılı Kanun'un 7/e maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırıldığı,
kararın ...
tarihinde davacıya tebliği üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta, davacının özel hayat alanı içerisinde rızaen eşcinsel ilişki kurması nedeniyle cezalandırılması karşısında, söz konusu fiilin Anayasa'nın 20/1. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesi uyarınca "özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı" kapsamında bulunup bulunmadığı konusunun irdelenmesi gerekmektedir.
Konuya ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları incelendiğinde; başta
Dudgeon - Birleşik Krallık Kararı (Başvuru No: 7525/76 - Karar Tarihi: 22.10.1981)
olmak üzere bu konuda verilmiş çok sayıda karar bulunduğu, özellikle Smıth ve
Grady - Birleşik Krallık Kararı (Başvuru No:33985/96, Karar Tarihi:27.9.1999),
Lustıg/Prean ve Beckett - Birleşik Krallık Kararı (Başvuru No:31417/96 - Karar
Tarihi: 27.9.1999), Perkıns ve R. -Birleşik Krallık Kararı (Başvuru No:43208/98
- Karar Tarihi: 22.10.2002), Beck, Copp ve Bazeley - Birleşik Krallık (Başvuru
No:48535/99 - Karar Tarihi: 22.10.2002), kararlarında; eşcinsel kişilerin salt
cinsel yönelimlerinden dolayı ordudan ihraç edilmesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin
8. maddesinin ihlali olarak karara bağlanmış, Özpınar - Türkiye Kararında (Başvuru
No:20999/04 - Karar Tarihi:19.10.2010) ise; bir yargıcın özel hayatında arkadaşlık
ettiği kişiler ve giyim tarzı,
aşırı makyaj yapması gibi iddialar ön plana çıkarılarak meslekten çıkarılması
anılan hakkın ihlali olarak değerlendirilmiş, anılan yargıçla ilgili iddiaların
bu kişinin mesleğini icrasına etkisinin somut olarak ortaya konulamadığı hususu
vurgulanmıştır.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacının eşcinsel eğilimlerini okul içerisinde yansıttığına veya okul dışında olsa bile öğrencileri ile bu şekilde bir ilişkiye girdiğine dair bir delil, tespit veya tanık bulunmamaktadır. Disiplin soruşturması aşamasında ifadeleri alınan ve davacıyla aynı okulda görev yapan öğretmenlerin ve yöneticilerin, davacının herhangi olumsuz bir hareketini görmediklerini ve disiplin soruşturmasına konu olayla ilgili bir duyumlarının olmadığını beyan ettikleri görülmektedir.
Bu durumda; davacının mahremiyet alanı içerisinde rızasıyla eşcinsel ilişkiye girmesinden ibaret olan fiilinin, 657 sayılı Yasa'nın 124/2. maddesi uyarınca Memur Disiplin Hukukunu ilgilendiren bir yönünün bulunmadığı ve disiplin suçu oluşturmadığı, söz konusu fiilin bir disiplin suçu olarak değerlendirilerek davacının meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasının Anayasa'nın 20/1. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesi uyarınca "özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının" ihlali sonucunu doğuracağı anlaşıldığından, dava konusu işlemde ve davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzeredosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine,bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 07/11/2014 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Davacının, üzerine atılı fiillerin sübutu konusunda ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacının özel hayatında eşcinsel olarak ilişkiye girmesi ve bu
eğilimde olan kişilerle beraber olmasının öğretmenlik mesleğinden çıkarma cezası
gerektirip gerektirmediğinden kaynaklanmaktadır.
Devlet memuru olarak belirli bir sorumluluk taşıyan davacı, bu görevi kabul
etmek suretiyle kamu görevlisi olmaktan kaynaklanan disiplin ve tutum istemine
kendi iradesiyle dahil olmuştur. Devlet memurluğu sistemi doğası gereği, kişinin
hak ve özgürlüklerine herhangi bir vatandaşa uygulanamayacak sınırlamalar getirmektedir.
Zira kamu yararı, kamu görevlilerinden uymaları gereken mesleki ve etik kurallar
açısından tam bir uyum beklemektedir. Özellikle mesleki yaşamı ile bağlantısı
olabilecek bazı özel hayat unsurları açısından, davacının mesleki ve etik kurallara
aykırı davranışlarının kamu görevlilerinin ve bu bağlamda kamu hizmetinin saygınlığı
üzerinde belirli bir etkiye sahip olabileceği açıktır. Öte yandan, yetişkinliğe
henüz ulaşmamış çocuk ve genç bireylerin hayatı ve hayata bakışı öğrenmesinde,
tutum ve davranış geliştirmelerinde bu bireylere örnek ve rol model olan öğretmenlerin
bireyin eğitiminde kaçınılmaz olarak önemli bir yeri vardır. Görevi itibariyle
eğitim dünyasının temel taşlarından olan öğretmenlerin, öğrencilere olumlu ya
da olumsuz örnek olabilecekleri de tartışılmaz bir gerçektir. Öğretmenler kendilerini
rol model olarak sunmasalar dahi çevresinde bulunan çocuklar ve gençler için
her zaman iyi ya da kötü model oluşturmaktadırlar. Okullar, çocuklar için oluşturulan
çok boyutlu öğrenme ortamlarıdır. Öğretmenler, bu öğretim ortamlarında hem çocuk
hem ebeveyn hem de toplum açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Eğitim
sisteminin amacına uygun öğrenciler yetiştirebilmek iyi yetişmiş ve mesleğinde
söz sahibi öğretmenlere bağlıdır.
Bu bilgiler ışığında, davacının ifa ettiği mesleğin özelliği ve önemi dikkate
alındığında, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından
davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşüncesiyle
karara katılmıyoruz.
www.idariyargi.org