Kripto cemaat hala görevde

Emniyet teşkilatında 42 yıl görev yaptı. İstihbarat Daire Başkanlığı, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı yaptı. Narkotik ve organize suç örgütlerine yaptığı operasyonlardan dolayı uluslararası alanda en çok tanınan polis şefiydi. 2009'da Emniyet Genel Müdür Yardımcısıyken, uyuşturucu kaçakçılığı iddiasıyla tutuklandı. Arslan, devlete sızdığı ileri sürülen 'paralel örgüt'e yönelik operasyonları ve cemaat yapılanmasının emniyetteki dününü ve bugününü anlattı...

Kaynak : Hürriyet
Haber Giriş : 03 Ocak 2016 07:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Kripto cemaat hala görevde

MÜCADELE 10 YIL KESİNTİSİZ SÜRMELİ

Bir taraftan cemaate operasyonlar yapılıyor, diğer taraftan kumpas davaları teker teker beraatle sonuçlanıyor. Olan biteni nasıl değerlendiriyorsunuz?

E.A.: Bu örgüt ülkenin her kurumunu hedef aldı. Başta Deniz Kuvvetleri olmak üzere TSK'dan emniyete, yargıya TÜBİTAK'a kadar. Bunlar bir teşkilatta bir araya gelmiş 3-5 kişi değil. Bütün kritik kurumlara sızmış örgütlü ve tehlikeli bir yapı. Bu mücadele kesintisiz 10 yıl sürmeli. Kanser gibi bütün vücudu sarmış durumda.

YAKALANANLARIN PEK ÇOĞU FAAL GÖREVDE

Şu ana kadar yapılan operasyonlarla sizin deyiminizle kanserli hücrelere karşı başarı sağlandı mı?

E.A.: Bugünlerde örgüt mensupları hakkında peş peşe iddianameler çıkıyor. Mahkemelerce bunlar kabul ediliyor. 70 kişi hakkında gözaltı kararı alınıyor, 5-6 kişi dışında kimse bulunamıyor. Önceden kaçtılar. Nasıl tarif edersek edelim iyi yapılan şeylerin yanında eksikliklerin de olduğu görülüyor bu örnekte. Şu anda halen görevli olan emniyet mensuplarından, tutuklananları, yargı önüne çıkartılanları görüyoruz. Yakalananların pek çoğunun faal görevde olduklarını gazetelerden öğreniyoruz. Hani cemaatçi olanlar emekli edilmişti! Demek ki bu konularda yanlışlık yapılmış. Mevcut kumpas davalarının içindeki sahte belgeler ve hukuksuzluklar tetkik edilirse, bunların hepsinin benzer davalarda da tekrar edildiği ve çoğunlukla görev alan polis ve adliye mensuplarının aynı olduğu görülür. Bir gün bu yaptıklarının hesabının sorulamayacağını, sisteme tam hakim olacaklarını düşündüklerinden tahminlerimizden fazla aleyhlerinde delil bıraktılar. Bunlar, sadece bu konulara bakacak merkezi bir organizasyon dahilinde irtibatlandırılıp ortaya koyulmalıdır. Ayrıca benim dahil olduğum dava dahil, şike, Balyoz, askeri casusluk, Poyrazköy, odatv gibi bu davalardaki hukuksuzluklar sahtecilikler o kadar fazla ki, şimdiye kadar bence bu dosyalar elden geçirilerek kaçan çete mensupları dahi yakalanabilirdi. Kısmen, iyi çalışma yapan bunları belgelendiren arkadaşlar var ama yetersiz.

ASKERDEKİ CEMAATÇİ YAPIYLA İLGİLİ ÇALIŞMA YOK

Şu ana kadar ne yapıldı, ne yapılmadı?

E.A.: Askerdeki cemaatçi yapılanmaya dair kapsamlı en ufak bir çalışma dahi yapılmadı.

Emniyet içinde çeşitli gruplardan, yeni yeni tarikat yapılanmalarından bahsediliyor. Bunlar nedir?

E.A.: Emniyetin içinde dışında oluşmuş cemaatle mücadeleyi kullanan bir grup var. Farklı gruplar da var. Bir birime adam mı alınacak, yazıcı mı, okuyucu mu? Hangi tarikattan? Böyle şeyler duyuyoruz. İşte bunlar da şu anda filizlenen küçük küçük gruplar. Belirli kamu görevlilerinin adını kullanan kişiler, bunlar kendilerini siyasilerin ve bürokratların danışmanı olarak lanse ediyor. Bir emniyet daire başkanına 'Bizim yazıcılardan neden adam almıyorsun, bizim okuyuculardan neden almıyorsun veya çıkartıyorsun' diye hesap sorma cesaretini kendinde buluyor. Böyle bir mekanizma oluşmuş durumda. Özellikle bu 2 seçim arasında doğan otorite boşluğundan oluşan bir tablo. Elbette her inanç grubu ve siyasi parti düşüncesindekiler devlette görev yapmalı ama bunların göreve atanmasında, alınmasında grup aidiyeti değil, liyakat ve başarı esas olmalı.

Yani emniyete yine başka tarikatların ve siyasilerin adını kullanan kişilerin nüfuz ettiğini mi söylüyorsunuz?

E.A.: Tam nüfuz etti demesek de nüfuz etme çabalarının yoğun bir şekilde sürdüğünü görüyoruz.

'paralel'le mücadelede hizip çıkarıyorlar

Bazı çevreler, 'kripto cemaatçilerin' halen emniyette varlıklarını devam ettirdiğini söylüyor. Bu görüşe katılır mısınız?

E.A.: Kripto dediğimiz, bugüne kadar kimsenin fark etmediği, kendilerini gizlemeyi başarmış, cemaatin önemli adamlarının sayıları az da olsa halen görevde olduğunu düşünüyorum. Bu her zaman olacaktır. Paralel örgütle mücadelede, ikilikleri, hizipleri bunlar çıkartıyorlar. Gereksiz dedikoduları çıkartarak, mücadele edenler arasındaki bütünlüğü bozmaya yönelik işlemler yapıyorlar. Ancak somut bir olgu olmadan, iyi araştırılmadan bunlara da itibar etmemek gerekir. Çünkü bütünlük içinde yapılması gereken mücadeleyi sekteye uğratır.

MİT'E SIZMIŞLARDI FİDAN ONLAR İÇİN ENGELDİ

MİT Müsteşarı Hakan Fidan neden hedef oldu?

E.A.: Tek ele geçiremedikleri kurum MİT'ti. MİT'e sızmışlardı ancak istedikleri yönde etkileyecekleri güce henüz kavuşamamışlardı. Hakan Fidan onlar için engeldi.

MİT görevi itibarıyla böyle bir tehditi var ise ülkenin Başbakanı'na Cumhurbaşkanı'na bilgi vermesi gereken bir kurum. MİT madem ele geçirilmemiş bir kurumdu, örgütlü bir yapının gelişiminden ve eylemlerinden neden haberdar olamadı? Haberdar olduysa neden ilgili kurumları harekete geçirmedi?

E.A.: Raporlarını görmediğimiz için bilemiyoruz. Belki de bunlar yapılıyordu da Hakan Fidan'ı engel gördüler. Yazdığını, çizdiğini kişisel olarak düşünüyorum. Mutlaka ilgili kurumlar ikaz edilmiştir. MİT bu örgütün yaptıkları ve amaçları doğrultusunda gerekli makamları bilgilendirmiştir ki bu yapıyla mücadele siyasi iktidarca hedef konuldu.

KİMİ KAÇTI, KİMİ TUTUKLU

Uyuşturucu kaçakçılarına yardım iddiasıyla 8 ay cezaevinde kalan Emin Arslan, 14 Haziran 2015'te beraat etti. Arslan'ın tutuklanmasıyla sonuçlanan narkotik operasyonun içinde yer alan isimlerden dönemin İstihbarattan Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer ve İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan'dı. Yılmazer ve Demirhan kumpas iddialarına yönelik soruşturmalardantutuklu.

Arslan'ın suçlandığı uyuşturucu dosyasının iddianamesini ise savcı Mehmet Berk hazırladı. Savcı Berk, Selam Tevhid soruşturması kapsamında usulsüz telefon dinleme taleplerine imza attığı gerekçesiyle temmuz ayında açığa alındı, yurtdışına çıkışı yasaklandı. Sadrettin Sarıkaya ve Zekeriya Öz de Emin Arslan'ın tutukluluğu süresince yapılan tüm tahliye taleplerine ret imzası koyan isimlerdi. 7 Şubat 2012 tarihinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve yöneticilerini ifadeye çağıran ve eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanmasını talep eden savcı Sarıkaya da usulsüz telefon dinlemelerinden açığa alındı. Savcı Zekeriya Öz ise açığa alınma kararından sonra yakalama kararı öncesinde yurtdışına kaçtı.

Arslan'ın telefonlarını yasa dışı dinleten emniyetçiler ise eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven ve eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Mutlu Ekizoğlu. Akyürek ve Güven tutuklu, Ekizoğlu ise meslekten ihraç edildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber