'Masumlara , bebeklere zehirli gaz fırlatan Esad yönetimi layığını bulmuş'

Genel Başkan Bahçeli: (ABD'nin Suriye'de rejime ait hava üssünü vurması) Masumlara alçakça saldıran, bebeklere zehirli gaz fırlatan Esad yönetimi layığını bulmuş, cevabını almıştır. İdlib'in Han Şeyhun ilçesine atılan kimyasal bombaları taşıyan uçak ve konuşlandıkları üs imha edilmiştir

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 07 Nisan 2017 17:39, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Masumlara , bebeklere zehirli gaz fırlatan Esad yönetimi layığını bulmuş'

- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ABD'nin Suriye'de rejime ait hava üssünü vurması ile ilgili, "Masumlara alçakça saldıran, bebeklere zehirli gaz fırlatan Esad yönetimi layığını bulmuş, cevabını almıştır. İdlib'in Han Şeyhun ilçesine atılan kimyasal bombaları taşıyan uçak ve konuşlandıkları üs imha edilmiştir." dedi.

Bahçeli, Afyonkarahisar'da Cumhuriyet Meydanı'nda partisince düzenlenen mitingde, ay yıldızlı al bayrağın Türkiye'ye ve Türk milletine ait olduğunu söyledi.

Kerkük'teki bayrak krizine işaret eden Bahçeli, "Kerkük'te yaşanan, zorla, baskıyla, tehditle, cebirle asılan kirli bez parçası neyin nesidir. Barzani ve Talabani unsurları Kerkük'te ne haltlar karıştırmaktadır. Kerkük'ün sinir uçlarıyla oynanıyor, görüyoruz. Türkmenlerin hak ve tarihsel miraslarına kastediliyor, sıkılı yumruklarımızla izliyoruz." diye konuştu.

Kerkük'teki kamu binalarına sözde Kürdistan bayrağı asılması için karar alındığını anımsatan Bahçeli, Irak Meclisinin ise Kerkük'te tek bayrak asılmasına onay vererek, Bölgesel Yönetimin hesaplarını tümden boşa çıkardığını dile getirdi.

- "Türkiye'nin ortak iradesini seslendirmiştir"

Bu gelişmelere rağmen mütecaviz komplonun durmadığına dikkati çeken Bahçeli, şöyle devam etti:

"Kerkük Vilayet Meclisi 4 Nisan günü, Türkmen ve Arap üyelerin boykot ettiği oturumda, Kerkük'ün Barzani yönetimine ilhakı maksadıyla referanduma gidilmesi kararı aldı. Küresel güçlerin taşeronu olan Barzani ve Talabani çetesi, sözde Kürdistan bayrağının indirilmeyeceğini alçakça söylüyor ve de açıkça kaosa davetiye çıkarıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Zonguldak'ta 4 Nisan günü, Kerkük'te milli bayrağın dışında ikinci bir bayrağın asılmasına kesin bir dille karşı çıkmış, bunun bölücülük olduğunu haykırmıştır. Sayın Erdoğan'ın bu açıklaması milli yüreklere su serpmiş, Türkiye'nin ortak iradesini seslendirmiştir. Kendisine buradan teşekkür ediyorum."

Bahçeli, Başbakan Binali Yıldırım'ın, "Kerkük Türkmen şehridir" sözlerine de atıfta bulunarak, bu ifadelerinin oldukça anlamlı ve değerli olduğunu bildirdi.

- "Kerkük Türk'tür, Türkmen'dir"

"Afyonkarahisar neyse Kerkük de odur" diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kerkük Türk'tür, Türkmen'dir. Bunu yok sayan kirli ve karanlık mihraklar yine kaybedecek, yine püskürtülecektir. Kerkük'ün statüsü ile oynamak yanan ateşe benzin dökmektir. Türk milleti tek yürek Kerkük'teki gelişmeleri takip etmektedir. Türkmenlere kan kusturanlara tahammül yoktur. Bez paçavralarını asmakla, referanduma gitmekle Kerkük'te fiili durum yaratmak isteyenlerin oyunları mutlaka bozulacaktır. Barzani dikkat etsin, aklını başına alsın, gayrimeşru dayatmalarından vazgeçsin. Şayet Türk milletinin ayranı kabarırsa, milli ruhta mahfuz halde duran taarruz ruhu açığa çıkarsa hayat ona zindan olacaktır."

Bahçeli, Afyonkarahisar'ın milletin bağımsızlık aşkını, mücadele ruhunu ve direniş gücünü temsil ettiğini vurgulayarak, "Dün müstevlileri kovaladık, gerekirse, yeri gelirse, can feda olsun, yurdumuza dadanan düşman ve iş birlikçilerini bir kez daha ezer, bir kez daha yeneriz. Afyonkarahisar buna hazır mı, bu inançta mı? O zaman Kerkük'te, Telafer'de, Musul'da, Tuzhurmatu'da zillet içinde faaliyet gösteren rezillere sabır bitmiş, artık şafak sökmüştür." ifadelerini kullandı.

- "Emperyalizmin tekerine çomak sokulmuştur"

Fırat Kalkanı Harekatı'nın ilk etabının tamamlandığını, Türkiye'nin doğru politika, isabetli strateji, yerinde harekatla önemli bir eşiği aştığını aktaran Bahçeli, şunları kaydetti:

"Bu kapsamda emperyalizmin tekerine çomak sokulmuştur. İnşa edilmek istenen terör koridoru perdelenmiş, kesilmiştir. Sınırlarımız güvenliğe alınmıştır. Terör örgütleri geniş bir alandan sökülüp atılmıştır. Cerablus'tan El Bab'a kadar Türkiye bölgeye mühür vurmuştur. Türk Silahlı Kuvvetlerini kutluyorum, Mehmetçiğin alnından öpüyorum. Verdiğimiz 71 şehit, Türk milletinin şeref ve varlık haklarını müdafaa etmiştir. Vatan topraklarına sınır ötesinden ve mücavir alanlardan kaynaklanan saldırgan ve düşmanca müdahaleler engellenmiştir. Şüphesiz tehdit sönmemiştir. Tehlikeler geçmemiştir. Riskler gerilememiştir. Küresel güçlerin maşaları halen kan dökmektedir. 4 Nisan günü Gabar Dağı'nda 3 Mehmedimizi şehit eden, 5'ini de yaralayan hainler himaye altındadır. Nitekim DEAŞ, PYD-YPG, PKK hala faaldir. PKK-YPG'nin Suriye'de 100 bin kişilik ordu kurmak için mücadele verdiği dillerde, medyanın manşetlerindedir. Menbiç aklımızda, Rakka stratejik hedef kümesindedir ve böyle olmalıdır. Terörizmi kullanan şer güçler Musul'da, Sincar'da devriye gezmektedir. Türkiye'nin milli bekasına yönelik emeller de azalma yoktur. Tam tersine artış ve yükseliş söz konusudur."

- "Birleşmiş Milletler neyle oyalanmaktadır?"

Suriye'de rejim güçlerine ait savaş uçaklarının, İdlib'in Han Şeyhun ilçesine kimyasal silahla saldırdığını anımsatan Bahçeli, şunları söyledi:

"Aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu çok sayıda sivil katledilmiş, yüzlerce masum yaralanmıştır. Bu insanlık dışı cinayeti Afyonkarahisar'dan lanetliyorum. Peki mazlumlar kimyasal bombalarla öldürülürken insanlık ne yapmaktadır? Birleşmiş Milletler neyle oyalanmaktadır? 16 Nisan'da yapacağımız referandumu bulandırmaya, baltalamaya, tercihleri etkilemeye, algıları yönetmeye kalkışan Avrupa ülkeleri neyle meşguldür? Hani nerede insan hakları? Hani nerede uluslararası hukukun ilke ve kuralları? Esad katil ve insanlık düşmanıdır. Bebeklere kıyan diktatördür, adi bir suçludur. Cani Esad'ın meşruiyet ve ahlaki inandırıcılığı kalmamıştır çünkü Esad kana bulanmış, acımasız ve vahşi suçluya dönmüştür."

Bahçeli, ABD'nin Suriye'de rejime ait hava üssünü vurmasına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu sabaha karşı Doğu Akdeniz'den atılan 59 füzeyle Suriye'nin Şayrat Hava Üssü vurulmuştur. Masumlara alçakça saldıran, bebeklere zehirli gaz fırlatan Esad yönetimi layığını bulmuş, cevabını almıştır. İdlib'in Han Şeyhun ilçesine atılan kimyasal bombaları taşıyan uçak ve konuşlandıkları üs imha edilmiştir. Esad'ın insanlık dışı saldırı ve katliamlarına verilen füzeli karşılık olumlu ve yerindedir ve de Esad Suriye'nin geleceğinden sökülüp atılmalıdır. Türkiye adaletin yanında yer almalıdır. Türkiye sivil ve masum canlara kasteden katillerin tam karşı cephesinde durmalıdır. Zulümle adalet bir arada olmayacaktır. Zulmün olduğu yerde insanlık da bulunamayacaktır."

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Terör örgütlerinin kuyruğuna takılan, Türkiye muhaliflerinin dizlerine kapanan CHP, şimdi kalkmış 'evet' tercihinde bulunan vatandaşlarımızı tehdit etmeye cüret etmiştir. Herhalde HDP'nin aşısı tutmuştur. Herhalde PYD-YPG, DHKP_C'nin markaj ve presi sonuç vermiştir." dedi.

Bahçeli, partisince Afyonkarahisar Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde, sıkıntılı ve ağır sorunlu dönemde hükümet etme sistemindeki kilitlenme ve tartışmalara katlanılamayacağını söyledi.

Kendilerinin de buna katlanmadıklarını belirten Bahçeli, "Türk düşmanları karşımızdaydı. Haçlı emelleri avımızdaydı. Teslimiyetçiler pusudaydı. Hıyanete ortak olanlar sinsi bir şekilde fırsat kolluyordu. Manda ve himaye özlemi çekenler yeniden ayaklanmıştı. Türkiye'nin işgal planları yapılıyordu. 15 Temmuz'da bunu bizzat yaşadık ve gördük. Pes edeceğimiz düşünülmüştü. 'Tamam' diyeceğimiz sanılmıştı. Geri çekileceğimiz kurgulanmıştı. Bilmiyorlardı ki, Türk milleti dayatmaya gelmez, tehditler sökmez." diye konuştu.

- "Türkiye çok vahim bir suikasta uğradı"

Kiralık tutulan teröristlerle Türkiye'nin üzerine gelindiğini, yeri geldiğinde PKK'ya, DEAŞ'a, YPG'ye, FETÖ'ya, cinayet ve yıkım emri verildiğini anlatan Bahçeli, şöyle devam etti:

"Bunlara karşı milli birlik ve dayanışma ruhu harekete geçmeliydi. Özellikle 2007'den beri tartışmaların odağında bulunan hükümet etme sistemindeki düğüm çözülmeli, Türkiye fiili prangadan kurtulmalıydı. Çünkü bu, 15 Temmuz'dan sonra mecburi hal almıştı. Devlet elimizden gidebilirdi. Vatanı kaybedebilirdik. Türkiye iç savaş ve parçalanmanın kayalıklarına çok sert çarpabilirdi. 15 Temmuz'da projelendirilen buydu. 248 evladımız şehit oldu. 2 bin 193 evladımız ise yaralandı. Türkiye çok vahim bir suikasta uğradı. FETÖ, millete bomba attı. Zalimler kudurmuş gibi Türkiye'yi kurşunladı. TSK içine yuvalanmış bir avuç terörist; uçaklarla, helikopterlerle, tanklarla milli kurum ve kuruluşları ateş altına aldı. Ancak zor oyunu bozdu. Türk milleti hainleri, ederi bir dolar olan şerefsizleri hak ettikleri şekilde cezalandırdı. Okunan her sela milli birliğin sedasıydı. Tankın karşısına dikilen, silahların karşısına gözünü kırpmadan geçen her kardeşimiz Türkiye'nin korkusuz, mağlubiyeti imkansız neferiydi."

- "Yıkılan adaleti ayağa kaldırmak için 'evet' diyoruz"

Bahçeli, 15 Temmuz'dan sonra sistem anlaşmazlıklarının doğru olmayacağına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"11 Ekim 2016'da tarihi bir çağrıda bulundum. Yeni darbe, kriz, dar boğaz, kaos ihtimallerine karşı bir olmayı, diri olmayı, sistemsel açmazları düzeltmeyi önerdim. Adalet ve Kalkınma Partisi bu seslenişimize kulak verdi. Buluşup konuştuk. Oturup anlaştık, 18 maddelik anayasa değişikliği paketinde mutabakata vardık. Biz dağılan umutları toplamak için 'evet' diyoruz. Kuşatılmış bekamızı güçlendirmek için 'evet' diyoruz. Kırılan hayalleri canlandırmak için 'evet' diyoruz. Yıkılan adaleti ayağa kaldırmak için 'evet' diyoruz."

Türkiye'yi yüzüstü bırakmamaya yeminli olduklarını vurgulayan Bahçeli, "Evet dedik diyeli hainler korkuyor, siniyor, mum gibi eriyor. 'Evet' dedik diyeli millet düşmanları telaşla sağa sola kaçışıyor. Ama nafile, kaçamayacaklar, kurtulamayacaklar; mutlaka tuzakları yıkılacak, oyunları bozulacak. Bizim için 'evet' diyen kardeşlerim kadar 'hayır' diyen kardeşlerimiz de değerlidir. İnancım odur ki, 'hayır' diyenler, kararsızlık geçirenler 'evet'e dönecek, Türkiye lehine tavır alacaklardır." ifadelerini kullandı.

- "Herhalde HDP'nin aşısı tutmuştur"

Bahçeli, CHP'nin milletten ne istediğini anlayamadığını ifade ederek, şunları kaydetti:

"Terör örgütlerinin kuyruğuna takılan, Türkiye muhaliflerinin dizlerine kapanan CHP, şimdi kalkmış 'evet' tercihinde bulunan vatandaşlarımızı tehdit etmeye cüret etmiştir. Herhalde HDP'nin aşısı tutmuştur. Herhalde PYD-YPG, DHKP-C'nin markaj ve presi sonuç vermiştir. Bir CHP milletvekili diyor ki; 'Diyelim ki 'evet' çıktı, kimse heveslenmesin. Samsun'dan başlarız, İzmir'e kadar kovalamazsak anamızdan emdiğimiz süt helal olmasın. Sizi de sizin yedi göbek sülalenizi de İzmir'den denize dökeriz.' Laf etti bal kabağı, koy tabağa ye sabaha. Söz konusu milletvekilinin tercümesi budur. Bu CHP milletvekilinin önüne katıp kovaladıkları sanıyorum halen kaçıyor, şimdiye kadar denize döktükleri de muhtemelen yüzüyordur. Bunlar ne zamandan beri kaçmaktan kovalamaya vakit bulmuşlardır?"

"Demokratik tercihlere saldırmak yüzsüzlük değil midir?" diye soran Bahçeli, şunları söyledi:

"Bu CHP denizdeki balığın karada komisyonculuğunu yapacak kadar fütursuzdur. Bu CHP, denizden geçeyim derken çayda boğulacak kadar fikirsiz ve kabiliyetsizdir. Bu CHP, düştüğü denizde çoktan HDP, PKK, FETÖ yılanına sarılmıştır. Deniz dalgasız, gemi dümensiz, CHP yalansız olmaz, olamaz. Göğe direk, denize kapak, CHP ve hayırsız ortaklarında da ahlak bulunamaz. Bu kirli ağız, bu kinli bakış bozguncudur, fesat yuvasıdır. Kılıçdaroğlu ve çevresinin eli ayaklarına dolaştıkça çeneleri düşmektedir. Anlaşılan bunlar kafalarını denizle bozmuştur. CHP'nin eski genel başkanı da hezeyan denizine yelken açayım derken rotadan sapmıştır. Geçenlerde diyor ki, 'hayır çıkarsa düşmanı denize dökmüş gibi sevineceğiz.' Bu çarpık ve çürük ifadenin neresini düzeltelim? Neresinden tutalım? Düşman kimdir, deniz nerededir?"

- "Rejim değişikliği diyorlar, yalan"

Bahçeli, CHP'nin terör örgütleriyle düşe kalka kötürüm kaldığını ve milli gerçeklerden tamamen koptuğunu savunarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Hazreti Mevlana diyor ki, 'Kimle gezdiğinize, kimle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür.' CHP HDP'yle fiskos yapa yapa, PKK'ya çiçek demetleri göndere göndere, FETÖ'yü aklamaya çalıştıkça direkt çöplüğe gittiğinin farkında değildir. Niye? Çünkü şuur kapalı, öldürücü zehir siyasi bedene nüfuz etmiştir. CHP'nin, HDP'nin, FETÖ'nün, 'evet çıkması halinde bittik' diyen PKK'nın, DHKP-C'nin, Türk düşmanlarının 16 Nisan'da milli iradenin kazanında kaynayıp buharlaşacaklarını görüyorum. İşte korkuları bundandır. Kaygıları bu yüzdendir. Rejim değişikliği diyorlar, yalan. Tek adamlık gelecek diyorlar, iftira. Devletteki çift başlılık son buluyor, yürütme ve yasama esasen ve işlevsel yönden ayrılıyor. Kuvvetler ayrılığı etkin ve güçlü hale geliyor. Yasama yürütmeyi denetleyecek, kontrol mekanizmaları faal çalışacaktır. Yasama yetkisi münhasıran TBMM'de olacaktır. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi kanunla düzenlenen konularda çıkarılamayacak, TBMM'nin aynı konuda kanun yapması halinde hükümsüz kalacaktır. Cumhurbaşkanının filli ve hukuki sorumsuzluğu sona erecektir. İlk kez Cumhurbaşkanına cezai ve siyasi sorumluluk getirilecektir. Yargının bağımsızlığının yanında tarafsız olması da sağlanacak. Türkiye, istiklal ve istikbal için 'evet'. 'Ne mutlu Türküm diyene' sözünü yaşatmak için evet."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber