Mehmet Şimşek: Dış kaynakta zorlanmayız

Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Gazete Habertürk'ten Abdurrahman Yıldırım'ın sorularını yanıtladı

Kaynak : Sabah
Haber Giriş : 02 Ocak 2018 08:05, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:00
Mehmet Şimşek: Dış kaynakta zorlanmayız

Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'le dış kaynaktan küresel piyasalara, dövizle borçtan Varlık Fonu'na ve büyümeye kadar 2018'in fırsat ve risklerini konuştuk. İşte Bakan Şimşek'e sorular ve yanıtları.

- 2018 yılında Türkiye ihtiyacı olan 210 milyar dolar dış kaynağı temin etmede zorlanır mı?

Dış kaynak bulmada zorlanmayacağız. Bunun birkaç nedeni var.

- Klasik fonlama bölgemiz olan Batı ile ilişkilerimiz daha iyi. AB ile Türkiye ilişkeleri kopmayacak. Son vize krizinde de gördük ki, Türkiye-ABD ilişkileri de daha kötüye gitmeyecek. Türkiye'nin ilişkilerindeki belirsizlikleri azaltması dış kaynak bulmada bir miktar rahatlatıcı rol oynayacaktır. Türkiye'nin bugün kısa vadeli olarak belli sıkıntıları olsa da, orta ve uzun vadeli geleceğinin iyi olacağı beklentisi, insanlar ve kurumları Türkiye riskini almaya yöneltiyor.

- İkinci nedenimiz, borçlanma bölgelerimizde ciddi bir çeşitlendirme çalışmasına girmemizdir. Ciddi fon birikimlerinin olduğu yeni ülkelere yöneliyoruz artık. İlk defa Rusya'da road show yaptık. Ruble cinsinden tahvil piyasasını yokladık, ilk tepkiler olumlu, 2018'de burada borçlanmayı deneyeceğiz. Bunun yanında Çin'in borçlanma pazarı Panga piyasasına da girme kararı aldık. Türkiye'de faaliyete geçen Çinli ICBC bankasının da aracılığıyla finansal ilişkilerimizi geliştireceğiz. Çin güçlü tasarrufların olduğu bir ülke. Japonya'ya gideceğiz ve Samurai piyasasından da kaynak bulma ihtimalimiz var. Ortadoğu da dünyada güçlü finansman kaynaklarından biri ve bizim de bu bölgeyle güçlü ilişkilerimiz var. Bu bölgeyi de daha fazla kullanmaya kararlıyız.

Yani geleneksel fon sağlayıcılarımıza ilaveten yeni fon sağlayıcı kaynakları da devreye sokacağız. Daha geniş bir tabandan dış kaynak sağlama yoluna gideceğiz.

- Kaldı ki, roll-over edeceğimiz dış borcun önemli bir kısmı ticari ilişki kaynaklıdır. Bu ilişki içinde bu borçların çevrilmesinde sıkıntı beklenemez.

- Politika belirsizliklerinin azalması, ekonominin çeşitli şoklara karşı dayanıklılığını ispat etmesi de Türkiye'nin yeni kaynak bulmasına katkı veriyor.

- Bu tartışma ve soru işaretleri hep Türkiye'nin yüksek borçlu olmasından değil mi?

- Aslında Türkiye yüksek borçlu bir ülke değildir. Bunun için toplam borca bakmak lazımdır. Türkiye'de tüm kesimlerin yani hanehalkı, finans sektörü, reel sektör ve kamunun toplam bocunun milli gelire oranı yüzde 144 seviyesindedir. Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler ortalaması ise yüzde 219'dur. Biz bu ortalamanın üçte ikisi civarındayız ve düşüğüz.

- Bir başka gösterge de faiz ödemesidir. Türkiye'nin toplam dış borç faiz ödemesinin milli gelire oranı 15 yıl önce yüzde 1.9 iken, 2017'nin üçüncü çeyreği itibarıyla yüzde 0.7'ye indi ve yaklaşık yarı yarıya düştü.

- Sorun olan özel sektörün dövizle borçlanmasıdır. Bu konuda da bir makro ihtiyati çerçeve hazırladık, onlar da bundan sonra döviz riskini daha iyi yönetecekler.

- Türkiye Varlık Fonu size bağlı değil ama Hazine sizde ve uzun yıllar da uluslararası yatırım bankacılığı yaptınız. Bu Fon'un iyi ve etkin çalışması sizce nasıl olabilir?

Madem ki sordunuz, ideal çalışma biçiminin nasıl olması gerektiğini belirteyim. Bence Varlık Fonu'nun üç fonksiyonu olmalı.

- Varlık Fonu portföyüne aldığı şirketlerin performansını ve değerini artıracak bir strateji izlemeli. Bunun için şirketlerin ciddi bir yeniden yapılanmasını sağlamalı, şirketlerin önünü açmalı ve süratle büyümelerini hedeflemeli. Yani Varlık Fonu hem yeni şirketlerin katılımı ile güçlenip büyürken, hem de sahibi olduğu mevcut şirketlerinin büyümesi ve değerlenmesi yoluyla da büyümeli.

- Yine Türkiye Varlık Fonu teknolojik yatırımlara, savunma ve havacılık gibi stratejik yatırımlara, Türkiye'nin rekabet gücünü artıracak girişimlere katılmalı ve öncülük etmeli. Kamu altyapı yatırımlarına da finansman sağlayabilmeli.

Ortaya koyduğu performansıyla dünyadan kaynak çekmelidir. Bu kaynaklar uzun vadeli ve sermaye biçiminde olmalı, ülke borcunu artırıcı veya borç biçiminde değil.

Bu üç fonksiyonu yerine getiren bir varlık fonu ülkenin kalkınmasına önemli katkılar sağlar.

- Özel sektörün dövizle borçlanmasını önemli ölçüde sınırlandırmada ne aşamadayız?

Biz çalışmamızı sonlandırdık ve taslağı Başbakanlığa sunduk. Dövizle borcun büyük kısmı 2 bin büyük şirketin. Küçük kısmı da 23 bin şirketin. Küçük şirketler içinde ihracatçı olmayan ve döviz kazancı olmayan varsa bir kere bunlar dövizle borçlanamayacak. İhracatı olanlara da ihracatına oranla borçlanma olanağı getiriyoruz. Büyük şirketleri ise koruma satın almaya yöneltiyoruz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber