Uzman erbaşlara, memurluğa atanmak için 7 yıl hizmet şartı getirilmesi Anayasa'ya aykırı mı?

Anayasa Mahkemesi, uzman erbaşlara, 657 sayılı Kanunun 92. maddesi uyarınca devlet memurluğuna atanabilmesi için 7 yıl hizmet şartı getiren kanun hükmünün Anayasa'ya aykırı olmadığına karar verdi.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 16 Ocak 2018 14:05, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
Uzman erbaşlara, memurluğa atanmak için 7 yıl hizmet şartı getirilmesi Anayasa'ya aykırı mı?

Anayasa Mahkemesi, uzman erbaşlara, 657 sayılı Kanunun 92. maddesi uyarınca devlet memurluğuna atanabilmesi için 7 yıl hizmet şartı getiren kanun hükmünün Anayasa'ya aykırı olmadığına karar verdi.

16 Ocak 2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan E: 2016/32, Karar : 2017/168 sayılı kararda, hukuki güvenliğin mevcut bir hukuki durum için dokunulmazlık şeklinde algılanamayacağına yer verildi.

Yüksek Mahkeme, her beklentinin hukuken korunmasının söz konusu olmadığına vurgu yaparak, "Bir beklentinin hukuken koruma görebilmesinin ön koşullarından birini haklı beklenti seviyesine ulaşması oluşturmaktadır" dedi.

Mahkeme, karar gereçesinde "Bir statüye bağlı olarak ileriye dönük beklenen haklar, kazanılmış hak niteliği taşımadığından 6663 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce 657 sayılı Kanun'un 92. maddesi uyarınca devlet memurluğuna atanmamış olan uzman erbaşlar yönünden kazanılmış haktan söz edilemez. İptali talep edilen kuralda bireylerin bulunduğu statülerden doğan, tahakkuk etmiş ve kendileri yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haklara yönelik bir düzenleme öngörülmediğinden kazanılmış hakları ihlal eden bir müdahale söz konusu değildir." ifadelerine yer verdi.

İŞTE MAHKEMENİN DÜZENLEMEYİ İPTAL ETMEMESİNİN GEREKÇESİ

1. İptal Talebinin Gerekçesi

21. Dava dilekçesinde özetle, dava konusu kuralla uzman erbaşların 657 sayılı Kanun'un 92. maddesi uyarınca devlet memurluğuna atanabilmeleri için gerekli olan iki yıllık hizmet koşulunun yedi yıla çıkarıldığı, devlet memurluğuna atanabilmek için gerekli iki yıllık hizmet koşulunu sağlayan meslekte çalışan veya meslekten ayrılmış uzman erbaşlar ile henüz bu hizmet koşulunu gerçekleştirememiş olmakla birlikte mevcut hukuki duruma güvenerek uzman erbaşlık mesleğine girmiş olanların da dava konusu kural kapsamına dahil edildikleri, bu suretle kazanılmış haklarının ihlal edildiği, bu durumun ise hukuk devletinin gereklerinden olan hukuki güvenlik, belirlilik, adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

2. Anayasa'ya Aykırılık Sorunu

22. Dava konusu kural, uzman erbaşların 657 sayılı Kanun'un 92. maddesi hükmünden yararlanabilmeleri için en az yedi hizmet yılını tamamlamış olmaları gerektiğini hükme bağlamaktadır.

23. Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin temel gereklerinden biri, kazanılmış haklara saygı gösterilmesidir. Kazanılmış haklara saygı, hukuk güvenliği ilkesinin bir sonucudur. Kamu görevlilerinin kazanılmış hakları, istihdam türüne bağlı olarak tahakkuk etmiş ve kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haklardır. Objektif ve genel hukuksal durumun şart işlemle özel hukuksal duruma dönüşmesi kazanılmış hak yönünden yeterli değildir. Kural işlemler her zaman değiştirilebilir ya da yargı organları tarafından Anayasa'ya veya kanuna aykırı görülerek iptal edilebilir. Kural işlemin değişmesi ya da ortadan kaldırılması, ona bağlı kişi ile ilgili şart işlemi de etkiler. Kişi, yeni kural tasarrufa göre oluşan statüde yerini alır. Bu nedenle bir statüye bağlı olarak ileriye dönük, beklenen haklar kazanılmış hak kapsamında değerlendirilmez.

24. Hukuk devleti ilkesinin bir diğer gereği olan hukuk güvenliği ilkesi ise hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Kanunlara güvenerek hayatını yönlendiren, hukuki iş ve işlemlere girişen bireyin bu kanunların uygulanmasına devam edileceği yolunda oluşan beklentisinin mümkün olduğunca korunması hukuki güvenlik ilkesinin gereğidir.

25. Ancak güvenin korunması, mevcut bir hukuki durumun dokunulmazlığı anlamında da değerlendirilmemelidir. Hukuki güvenliğin mevcut bir hukuki durum için dokunulmazlık şeklinde algılanması, dinamik toplum yapısının kurallarla statik, durağan hale getirilmesi sonucunu doğurur ki bu da toplumun çağın gerisinde kalmasına neden olabilir. Bu nedenle kanun koyucu, Anayasa'da öngörülen kurallar çerçevesinde diğer alanlarda olduğu gibi kamu görevine giriş koşullarıyla ilgili olarak da kamu yararı amacıyla değişiklikler yapabilir.

26. Kişilere belirli haklar sağlayan hukuk kurallarının muhataplarında bir beklentiye yol açması mümkündür. Hak beklentisi, bir kişinin mevcut kurallar uyarınca bir hakkı elde etme beklentisini ifade etmektedir. Bir kuralda öngörülen koşulları taşıyan kişilerin o kuralın ilişkin olduğu hakkı hukuken ve fiilen elde etmeleri, kendileri yönünden kazanılmış hak oluşturmakla birlikte henüz bu hakkı kazanmamış kişilerin de söz konusu hakkı elde etme noktasında bir beklenti içinde olmaları olağandır. Kişilerin hukuka güveni, hukuk devleti yönünden önemli olup kişilerin bu güveninin yine hukuk tarafından korunması asildir ve bu koruma, hukuki güvenlik ilkesi olarak adlandırılmaktadır. Hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.

27. Kişilerin mevcut kurallar çerçevesindeki tüm beklentilerinin mutlak suretle hukuken korunması ise kuralların değişmezliğine yol açabileceği gibi kuralların değiştirilmesini anlamsız kılabilecek sonuçlara da yol açabilecektir. Oysa hukuk, toplumun değişimine ve gelişimine koşut olarak değişime açık ve yaşayan bir varlıktır. Bu nedenle her değişiklikte olduğu gibi kişilerin değişen kurallardan etkilenmesi söz konusu olabilir. Bir kuralda yapılan değişikliğin kişilerin elde etmeyi bekledikleri haklara etkisinin saptanmasında söz konusu kuralın değiştirilme gerekçelerinin de gözetilmesi zorunludur. Bu anlamda değiştirilen kuralın beklenen hakların yanı sıra kazanılmış haklar yönünden dahi etkili olabileceği de belirtilmelidir. Kamu düzeni, genel sağlık gibi haklı nedenlerle daha önce elde edilmiş bir hakkın kullanımı yönünden getirilen ek koşulların mevcut hak sahipleri yönünden gözetilebilmesi de mümkündür.

28. O halde her beklentinin hukuken korunmasının söz konusu olmadığının öncelikle belirtilmesi zorunludur. Bir beklentinin hukuken koruma görebilmesinin ön koşullarından birini haklı beklenti seviyesine ulaşması oluşturmaktadır. Haklı beklentinin tespitinde ise kişilerin bu hakkı elde etmeye ne kadar yakın olduklarının ve kural değişikliğinin bu hakkın elde edilmesine etkilerinin, kural değişikliğine neden olan gerekçelerin gözetilmesi gerekir. Bu kapsamda kuralda gerçekleşen değişiklik sonucu ilgililerin bu haktan mahrum kalıp kalmadıkları ya da söz konusu değişikliğin bu hakkı elde etmeleri yönünden zorlaştırıcı bir etkisi olup olmadığı da dikkate alınır. Haklı beklentinin var olup olmadığı, yapılan bu inceleme sonucunda tespit edilir. Bazen de kişinin haklı beklentisi, kişiye mutlak olarak eski kuralın bir hak kazandırmasını değil ancak yeni kurala geçiş sürecinde özellikli konumunun gözetilerek farklı ve geçici bir düzenleme yapılmasını gerekli kılabilir.

29. 657 sayılı Kanun'un 92. maddesinin üçüncü fıkrası, anılan Kanun'a tabi olmayan personelden kendi istekleri ile görevinden çekilmiş olanların boş kadro bulunmak ve gireceği sınıfın niteliklerini taşımak kaydı ile bu Kanun'a tabi kurumlardaki memuriyetlere atanabileceklerini öngörmektedir. Dava konusu kural öncesinde uzman erbaşların 657 sayılı Kanun'un 92. maddesi uyarınca devlet memurluğuna atanabilmeleri için gerekli olan hizmet süresini belirten bir yasal düzenleme bulunmayıp bu husus çeşitli tebliğlerle düzenlenmiştir. İlgili tebliğlerde ise gerekli hizmet süresi iki yıl olarak belirlenmiş iken dava konusu kuralla bu süre yedi yıla çıkarılmıştır.

30. Bir statüye bağlı olarak ileriye dönük beklenen haklar, kazanılmış hak niteliği taşımadığından 6663 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce 657 sayılı Kanun'un 92. maddesi uyarınca devlet memurluğuna atanmamış olan uzman erbaşlar yönünden kazanılmış haktan söz edilemez. İptali talep edilen kuralda bireylerin bulunduğu statülerden doğan, tahakkuk etmiş ve kendileri yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haklara yönelik bir düzenleme öngörülmediğinden kazanılmış hakları ihlal eden bir müdahale söz konusu değildir.

31. Öte yandan kanun koyucu, bir kamu hizmetinde görevin gerektirdiği nitelikleri ve koşulları saptamayı ya da saptanmış olanları değiştirmeyi -anayasal ilkeler içinde kalmak kaydıyla- görevin ve ülkenin gereklerine ve zorunluluklarına göre serbestçe takdir edebilir. Kamu hukuku alanında anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik gibi düzenleyici tasarruflarla konmuş kurallar; kamu hizmetinin gerekleri, gereksinmeleri gibi nedenlerle ve konuldukları yöntemlere uyulmak, anayasaya ve kanunlara uygun düşmek kaydıyla her zaman değiştirilebilir veya kaldırılabilir.

32. Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarına ilişkin düzenlemeler statü hukukuna ilişkindir. Statü hukukuna göre yürütülen görevlere atanmanın usulleri, görevin kapsamı ve görevi yerine getiren kişilerin mali ve sosyal hakları ile ilgili konularda anayasal ilkelere aykırı olmamak kaydıyla düzenleme yapmak kanun koyucunun takdirindedir. Bu bağlamda uzman erbaşların devlet memurluğuna atanmalarına ilişkin düzenleme yapma yetkisinin de kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında olduğu açıktır.

33. Dava konusu kural öncesinde uzman erbaşların 657 sayılı Kanun'un 92. maddesi uyarınca devlet memurluğuna atanabilmeleri için ne kadar hizmet süresinin bulunması gerektiği konusunda bir yasal düzenlemenin bulunmadığı, konunun ilk kez dava konusu kuralla düzenlendiği, 3269 sayılı Kanun'un 5. maddesine göre uzman erbaşların Silahlı Kuvvetlerde elli iki yaşına kadar çalışmalarının asıl, bu yaştan önce devlet memurluğuna atanmalarının ise istisnai bir durum olduğu, yaş sınırı nedeniyle Silahlı Kuvvetlerden ayrılacak olan uzman erbaşlara merkezi yönetim bütçe kanunlarında yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın Milli Savunma Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve Nato Pol Tesisleri İşletme Başkanlığı (MSB ANT Başkanlığı) ve Türk Silahlı Kuvvetleri (Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı dahil) kadrolarında emekli aylığına hak kazandıkları tarihe kadar devlet memuru olarak istihdam edilme imkanının tanındığı, devlet memurluğuna açıktan atanabilmek için aranan hizmet süresinin; 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu'nun ek 1. maddesine göre sözleşmeli erbaş ve erler yönünden yedi yıl, 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu'nun 7. maddesine göre uzman jandarmalar yönünden on yıl, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 112. maddesine göre subay ve astsubaylar yönünden on beş yıl olduğu gözetildiğinde mevcut hukuki duruma güvenerek uzman erbaşlık mesleğine girmiş olanların devlet memurluğuna atanmak için iki yıllık hizmet koşulunun uygulanmaya devam edeceği yönünde haklı bir beklentilerinin bulunduğu söylenemez.

34. Diğer yandan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de "belirlilik"tir.. Belirlilik ilkesi, yalnızca yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği de ifade etmektedir. Yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir, bilinebilir ve öngörülebilir olma gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilik sağlanabilir. Hukuki belirlilik ilkesinde asıl olan, bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların o hukuk düzeninde öngörülebilir olmasıdır.

35. Uzman erbaşların 657 sayılı Kanun'un 92. maddesi hükmünden yararlanabilmeleri için tamamlamaları gereken hizmet yılı, herhangi bir tartışmaya sebep olmayacak şekilde dava konusu kuralda açıkça belirtilmiştir. Bunun yanında devlet memurluğuna atanabilmek için gerekli diğer şartlar da 657 sayılı Kanun'un 92. maddesinde hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla uzman erbaşların açıktan devlet memurluğuna atanabilmelerine ilişkin temel kurallar kanunla belirlenmiş olduğundan kuralda bir belirsizlik bulunmamaktadır.

36. Açıklanan nedenle kural, Anayasa'nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.

Kararın tam metn için tıklayınız.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber