İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Araştırma görevlileri mecburi hizmet borcunun affedilmesi davasına müdahil oluyor

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 21 Haziran 2007 20:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Araştırma görevlilerinin mecburi hizmet borcunun affedilmesi ve devri ile ilgili 5535 sayılı yasa, 19/06/2007 tarihinde Anayasa Mahkemesinde dava görüşüldü ve dosyanın eylül ayında görüşülmesine karar verildi.

Bazı araştırma görevlileri davaya müdahil olmak için aşağıdaki dilekçe ile birlikte yüksek mahkemeye başvurmuştur.

İşte Yüksek Mahkemeye gönderilen dilekçe

ANAYASA MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞINA

DOSYA NO:2007/64
MÜDAHALE TALEBİNDE BULUNAN: BUĞRA ÖZER

VEKİLLERİ :
Av. MEHMET ZEKİ UZUN
Av. MUSTAFA DEMİR
GMK BULVARI NO: 95 KAT: 5 MALTEPE-
ANKARA TEL: 232 62 95

ANAYASAYA AYKIRILIK
İTİRAZINDA BULUNAN : DANIŞTAY 8. DAİRE BAŞKANLIĞI

DAVACI : YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMU
BAŞKANLIĞI

DAVALILAR : 1- BAŞBAKANLIK
2- MALİYE BAKANLIĞI

DAVA KONUSU : 29.6.2006 gün ve 5535 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun'un; 1- 1.maddesiyle 8.4.1929 günlü, 1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanun'a eklenen Geçici Madde 1'in birinci ve ikinci fıkralarının, 2- 2.maddesiyle 4.11.1981 günlü, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'na eklenen Geçici Madde 53'ün birinci ve ikinci fıkralarının, iptallerine karar verilmesi istemi.

TALEBİMİZ :

Danıştay 8. Daire Başkanlığında görülmekte olan 2006/5869 E. ve 2006/5870 E. sayılı davalarda davacı Yüksek Öğretim Kurumu Başkanlığı tarafından; 29.6.2006 gün ve 5535 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun'un bazı maddelerinin Anayasa'ya aykırılık teşkil ettiği itirazı ile Anayasa Mahkemesine başvurulması ve ayrıca bu Kanunun uygulamasına yönelik çıkartılan Genelgelerin de yürütülmesinin durdurulması ve iptal edilmesi Danıştay 8. Daire Başkanlığından talep edilmiştir. Söz konusu talep ile bu süreçte gerek YÖK Başkanlığı ve gerekse YÖK'e bağlı Üniversiteler tarafından yapılan haksız ve kanuna aykırı uygulamalarla söz konusu Kanunun çıkartılmasındaki haklı gerekçelerin muhterem Anayasa Mahkemesi Başkanlığının bilgisine sunulabilmesini teminen BAŞBAKANLIK VE MALİYE BAKANLIKLARI lehinde söz konusu davaya müdahil olmak ve açıklamalarda bulunmak zarureti doğmuş olup YÖK Başkanlığı tarafından yapılan başvurunun REDDİNE dair karar verilmesi yüce heyetinizden talep olunmaktadır.

ÖZET AÇIKLAMALAR :

Aşağıda, dilekçemiz kapsamındaki özet açıklamalarımız ana başlıklar halinde sıralanmış olup daha geniş açıklama ve hukuki dayanaklar ilerleyen sayfalarda belirtilmektedir. Buna göre YÖK Başkanlığının Anayasaya Aykırılık itirazının haksızlığı ve 5535 sayılı Yasa ile Türkiye Cumhuriyet Vatandaşları lehine getirilen düzenlemeler şu ana başlıklar altında açıklanacaktır.

1- Gerek YÖK Başkanlığı ve gerekse sayın Danıştay Savcısı tarafından; söz konusu Yasanın, 657 Sayılı DMK'nın; memuriyete atanma şartlarını belirleyen maddesine aykırı olduğu, sınavsız memuriyet alımı yapıldığı, başarısız insanların memur olmalarının sağlandığı ve bunun da çağdaş yüksek öğretim ilkelerini düzenleyen Anayasanın 130. maddesine aykırılık taşıdığı iddia edilmektedir. 5535 sayılı Yasanın; 657 sayılı DMK'nın 48. maddesi ile çelişen hiçbir hükmü bulunmamaktadır. Mecburi hizmetleri bir başka devlet kurumuna nakledilen Araştırma Görevlileri; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48. maddesindeki tüm şartları zaten bitamamiha taşımaktadırlar. Bu maddede sayılan şartlardan bir kısmını taşımamaları halinde zaten Araştırma Görevlisi de olamamaları gerekmektedir. YÖK Başkanlığı tarafından iddia edildiği gibi; 5535 sayılı Yasa kapsamındaki araştırma görevlilerinin Devlet Memuru olamayacağını iddia etmek tamamen hukuk devleti ilkesine aykırı ve gerçeklerle bağdaşmayan bir iddia olup aşağıda somut örneklerle bu iddiamız ispat edilecektir.

2-Türkiye Cumhuriyeti Üniversiteleri tarafından, hiçbir haklı ve hukuki dayanağı olmadığı halde subjektif ve kişiye özel bir şekilde bu zamana kadar bir kısım araştırma görevlilerinin mecburi hizmet yükümlülükleri ve borçları affedilmiş ve başka kurumlara geçmelerine göz yumularak kendilerine izin verilmiştir. Yüksek Mahkeme tarafından bu kişilerin isimleri, mecburi hizmet yükümü taşıdıkları Üniversiteler ile kendilerine hukuka aykırı ve subjektif olarak muvafakat verilerek çalışmalarına izin verilen Devlet Kurumları hakkında bilgi talep edilmesi halinde ülkemizde bu alanda yaşanan eşitsizlikler, yanlışlıklar, kişiye özel ve keyfi muameleler açıkça ortaya çıkacaktır. 5535 sayılı Yasa ile, ülkemizde bir kısım kişiler lehine idarelerin keyfi olarak borç silme, başka kurumlara geçişlere muvafakat verme işlemleri eşitlenmiş ve tüm araştırma görevlilerine aynı imkanlar sağlanmıştır. 5535 sayılı Yasanın ilgili maddelerinin iptali, geçmişte var olan keyfi, kötüniyetli ve sübjektif uygulamaların tekrar yürürlüğe konulması anlamını taşıyacaktır.

3- Ülkemizde, YÖK Başkanlığı ve Üniversiteler tarafından belirlenen kıstasları tamamen yerine getirmelerine rağmen yine de kendilerine kadro verilmeyen ve atamaları yapılmayan yüzlerce araştırma görevlisi bulunmaktadır. Yani tüm şartlar yerine getirilmiş olunsa dahi somut olaylarda yine de araştırma görevlilerine kadro verilmemekte ve mecburi hizmet borcu çıkartılmaktadır. 5535 sayılı Yasa ile bu şekildeki uygulamalara son verilerek tüm vatandaşlara eşit muamele hak ve imkanı tanınmış ve başarılı araştırma görevlileri bu Yasa sayesinde akademik yaşamlarına devam etme imkanını kazanmışlardır. 5535 sayılı Yasanın iptali geçmişte yaşanan bu adaletsizlikleri tekrar gündeme getirecektir.

4-YÖK Başkanlığı tarafından yapılan başvurunun kabulü ve 5535 sayılı Yasanın ilgili maddelerinin iptali halinde ülkemizde binlerce Araştırma Görevlisi bir anda mağdur konuma düşecek, haklarında yüz milyarlarca liralık tazminat davaları açılmaya başlanacak olup bu durum Türk Akademi Dünyasında altından kalkılamayacak bir kargaşaya yol açacaktır. (Anayasa Mahkemesi Kararları geriye yürümemesine ve kişiler lehine kazanılmış haklara saygı gösterilmesinin gerekmesine rağmen YÖK Başkanlığı tarafından, 5535 sayılı Yasadan faydalanan Araştırma Görevlilerine karşı tekrar alacak davaları açılması konusunda Üniversitelere talimat verilmiştir).

5- Söz konusu yasa maddelerinin iptali halinde, geçmişte çıkartılan af yasalarından faydalanan ve halen memuriyet yaşamlarına devam eden vatandaşlarla, 5535 sayılı Yasa'dan yararlanan vatandaşlar arasında ayrımcılık yapılacaktır.

6- Şu anda ülkemizin pek çok Bakanlığında (Örneğin Adalet Bakanlığında) Mecburi hizmetin devri işlemleri uygulanmakta ve belli başarı kriterlerini yakalayamayan personel daha alt derecelerdeki memuriyet görevlerine kaydırılarak istihdam edilmektedirler. Bu şekilde mecburi hizmet yükümlülüklerini, atandıkları memuriyet görevlerinde sürdürmeye devam etmektedirler. Ülkemizde bir kısım Bakanlıklarda bu şekilde bir uygulama yapılmakta iken 2547 sayılı yasaya tabi araştırma görevlilerinin bu imkandan yararlanamayacağını iddia etmek en başta anayasal güvence altında olan tüm vatandaşlar arasında eşitlik ilkesinin ve ayrımcılık yasağının da ihlali anlamını taşıyacaktır.

AÇIKLAMALAR:

A- ANAYASANIN 130. MADDESİ VE 657 SAYILI DMK AÇISINDAN AÇIKLAMALAR

Müvekkilim BUĞRA ÖZER, Ortadoğu Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesindeki öğrenimini 1996 yılında tamamlayarak mezun olmuştur. Müvekkilim 1996 yılında mezuniyet not ortalaması olarak kendi Bölümünde 1.lik derecesi, ilgili Fakültede 2. lik derecesi ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi genelinde de Üniversite 3. lük derecesi ile ve üstün başarı ile mezun olmuştur. Müvekkilimin KPDS (Kamu Personel Dil Sınavı) puanı 100 üzerinden 96, TOEFL Dil seviyesi 300 üzerinden 298 ve doktora Öğrenimini yaptığı Kanada'da not ortalaması, 12 lik not dilimi üzerinden 11 olarak gerçekleşmiştir. Yukarıda saymış olduğumuz derece ve başarılar, amacı sadece ülkesine hizmet etmek için çabalayan bir araştırma görevlisinin sahip olduğu ve ülkemizde çok az kişinin ulaşabileceği akademik başarı dereceleridir. Müvekkilim, yaşamında sahip olduğu bu üstün nitelik ve başarılarıyla Türk Akademi Dünyasına katkıda bulunmak amacıyla 2547 sayılı Yasa çerçevesinde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başlamıştır.
Yukarıda nitelikleri ve başarıları sıralanan müvekkilimin, bağlı bulunduğu Üniversite tarafından anlaşılmaz ve hukuka aykırı bir şekilde; ?tez teslim sürecine riayet etmediği? gerekçesi ile araştırma görevliliği ile ilişiği kesilmiş ve daha sonra da kendisine mecburi hizmet borcu çıkartılmıştır. Bu şekilde akademik yaşamı üstün nitelik ve başarılarla dolu bir insanın 657 sayılı DMK m. 48'de sayılan şartlarla, Anayasanın 130. maddesinde belirtilen çağdaş eğitim-öğretim esaslarına uygun insan gücü yetiştirmek ilkelerine uygun olmadığını iddia etmek her türlü hiçbir haklı ve hukuki gerekçeye dayanmamaktadır.

Müvekkilimin sahip olduğu şartlarla 657 sayılı Yasanın 48. maddesinde sayılan şartları karşılaştırırsak; 657 sayılı Yasanın 48. maddesine göre Devlet memurluğuna alınacaklarda aşağıdaki genel ve özel şartlar aranır.
1. Türk vatandaşı olmak,
2. Kanunun 40 ıncı maddesindeki yaş şartlarını taşımak,
3. Kanunun 41 inci maddesindeki öğrenim şartlarını taşımak,
4. Kamu haklarından mahrum bulunmamak.
5. Taksirli suçlar ve aşağıda sayılan suçlar dışında tecil edilmiş hükümler hariç olmak üzere, ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlâk kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak.
6. Askerlik durumu itibariyle; a) Askerlikle ilgisi bulunmamak, b) Askerlik çağına gelmemiş bulunmak, c) Askerlik çağına gelmiş ise muvazzaf askerlik hizmetini yapmış yahut ertelenmiş veya yedek sınıfa geçirilmiş olmak,
7. 53 üncü madde hükümleri saklı kalmak kaydı ile görevini devamlı yapmasına engel olabilecek akıl hastalığı bulunmamak.
8. Hizmet göreceği sınıf için 36 ve 41 inci maddelerde belirtilen öğretim ve eğitim kurumlarının birinden diploma almış olmak,
9. Kurumların özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşımak.
10. SINIFLANDIRMADA ÖĞRENİM UNSURU Genel olarak ortaokulu bitirenler memur olabilirler. Ortaokul mezunlarından istekli bulunmadığı takdirde ilkokulu bitirenlerin de alınması caizdir. Bir sınıfta belli görevlere atanabilmek veya bu görevlerde belli derecelere yükselebilmek için, kuruluş kanunları veya bu kanun ve kuruluş kanunlarına dayanılarak çıkarılacak yönetmelikler ile işin gereğine göre daha yüksek öğrenim dereceleri veya muayyen fakülte, okul veya öğrenim dallarını veya meslek içi veya meslekle ilgili eğitim programlarını bitirmiş olmak veya yabancı dil bilmek gibi şartlar konulabilir.

Müvekkilim, yukarıda belirtilen ve Devlet Memuru olabilmek için sayılan şartların tamamını eksiksiz taşımasına ve hatta burada belirlene şartların çok üzerinde nitelik ve standartlara sahip olmasına rağmen müvekkilimin memur olmak için gerekli şartları taşımadığını iddia etmek, sınavsız devlet kadrolarına yerleştirildiğini iddia etmek tamamen akla ve mantığa ters bir iddiadır. MÜVEKKİLİM ŞU ANDA ULUSLAR ARASI ALANDA AVRUPA BİRLİĞİ VE AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİNDE DAHİ ÇALIŞABİLECEK NİTELİK VE STANDARTLARI TAŞIMASINA RAĞMEN BÖYLE BİR İNSANIN ÇAĞDAŞ EĞİTİM-ÖĞRETİM ESASLARINA UYGUN OLMADIĞINI KABUL ETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR. Kaldı ki 5535 sayılı Yasadan yararlanan vatandaşlar ve müvekkilim; asla sınavsız olarak memuriyete geçirilen kişiler konumunda değillerdir. Zaten Araştırma Görevliliğine girerken yazlı, sözlü sınavlardan geçilmekte, ÜDS, KPDS, LES gibi ülke genelinde yapılan sınavlarda belli puanları aldıktan sonra bu görevlere atanabilmektedirler. Türkiye Cumhuriyetinde ?memur? olabilmek için şu anda sadece KPSS sınavına girerek belli bir puan almak yeterli iken, ?Araştırma Görevlisi? olabilmek için ?KPSS, LES, ÜDS sınavları ile Üniversitelerin kendileri tarafından yapılan yazılı ve sözlü sınavlarda da başarılı olunması şartı bulunmaktadır. Bu kadar elemeden ve sınav maratonundan geçerek araştırma görevlisi olan kişilerin, 5535 sayılı yasa ile ve sınavsız olarak memuriyete kaydırıldıklarını iddia etmenin hiçbir haklı ve hukuki dayanağı bulunmamaktadır.

B- ÜLKEMİZ ÜNİVERSİTELERİNDE İSTENİLEN TÜM ŞARTLARI TAŞIYAN KİŞİLERE DAHİ MECBURİ HİZMET BORCU ÇIKARTILMAKTA KEYFİ VE KÖTÜNİYETLİ DAVRANIŞLAR GÖRÜLMEKTEDİR.

YÖK Başkanlığı tarafından Danıştay 8. Daire Başkanlığına verilen Anayasaya Aykırılık dilekçesinde 5535 sayılı Yasa ile; başarısız araştırma görevlilerinin devlet memuru olmalarının yolu açıldığı iddia edilerek görevlerinde başarılı olan araştırma görevlilerinin hiçbir sorunla karşılaşmadığı yolunda bir izlenim verilmektedir. Oysa Türkiye Cumhuriyeti Üniversitelerinde yaşanan uygulamalar, bu iddianın aksini kanıtlayan yüzlerce acı olayla doludur. Ülkemizde, YÖK Başkanlığı ve Üniversiteler tarafından belirlenen kıstasları tamamen yerine getirmelerine rağmen yine de kendilerine kadro verilmeyen ve atamaları yapılmayan yüzlerce araştırma görevlisi bulunmaktadır. Yani tüm şartlar yerine getirilmiş olunsa dahi somut olaylarda yine de araştırma görevlilerine kadro verilmemekte ve mecburi hizmet borcu çıkartılmaktadır. 5535 sayılı Yasa ile bu şekildeki uygulamalara son verilerek tüm vatandaşlara eşit muamele hak ve imkanı tanınmış ve başarılı araştırma görevlileri bu Yasa sayesinde akademik yaşamlarına devam etme imkanını kazanmışlardır. 5535 sayılı Yasanın iptali geçmişte yaşanan bu adaletsizlikleri tekrar gündeme getirecektir.

Örneğin ??????..Üniversitesinde çalışan Araştırma Görevlisi??????, yukarıdaki açıklamalarımızın somut bir örneği olup ülkemiz üniversitelerinde aynı durumda yüzlerce başarılı araştırma görevlisine mecburi hizmet borcu çıkartılmış ve kendileri ancak 5535 sayılı Yasa ile bu adaletsizliklerden kurtulabilmişlerdir.
...................isimli Araştırma Görevlisi; 2547 sayılı yasanın 35. maddesi gereğince ....................Üniversitesi adına ..................Üniversitesinde doktora yapmak üzere görevlendirilmiş olup 1999-2003 yılları arasında doktora öğrenimini başarıyla tamamlamış ve mecburi hizmet yükümü olan üniversiteye ................. tarihinde geri dönerek İktisadi İdari Bilimler Fakültesi ................ABD da görevine başlamıştır. Sayın ......................... iyiniyetini ve Türk bilim hayatına katkıda bulunabilme amacını her zaman devam ettirmiş ve bu irade ile ......................üniversitedeki görevine başlamıştır. Ancak ......................Üniversitesi, bırakın doktora öğrenimini tamamlamış bulunan ........................Işık'tan yararlanmayı, kendisinin hak etmiş olduğu kadroya dahi atama iradesini göstermemiştir. .........................Üniversite ile imzalanan tahhütnamedeki yükümlülüğünü yerine getirmesine rağmen davalı üniversite, tüm yükümlülüklerini yerine getiren araştırma görevlisine, öğretim görevliliği ve yardımcı doçentlik kadrosunu bir türlü vermemiştir. ............................; tüm iyiniyetiyle 1 yıl 7 ay 5 gün boyunca kendisine kadro verilmesini beklemiştir. Talep etmiş olduğu kadroya atanabilmek için aranan yayın-yabancı dil vs. tüm şartları yerine getirmiş olmasına rağmen kendisine kadro verilmemiştir. Bir insanın, tüm bu belirsizlikler içerisinde yaşaması elbette ki kendisinden beklenemez ve ilgili üniversitenin kötüniyetli yaklaşımı bırakın bir akademik personelin bilimsel anlamda kendisini yetiştirmesini, geleceğe yönelik tüm beklenti ve ümitlerini de ortadan kaldırır bir nitelik taşımaktadır. Hatta ilgili Üniversite; sayın ......................'ın bilgi ve birikiminden faydalanmak yerine Ankara'daki değişik üniversitelerden öğretim görevlileri ................. getirtilerek onların hizmetlerinden yararlanma yoluna gidilmiştir. Yapılan bu uygulama nedeniyle gereksiz yere devlet fazladan harcırah ve ücret ödemek zorunda bırakılmış ve zarara uğratılmıştır. İlgili Üniversitenin İktisadi İdari Bilimler Fakültesinin değişik bölüm ve Anabilim dallarında kadro ilanları verilmesine ve Araştırma Görevlisi ......................'ın talep ettiği kadroda da ihtiyaç bulunmasına rağmen, Ankara'da doktorasını tamamlayan bu kişi için bir türlü ilan verilmemiş ve kadro açılmamıştır. Mezkur kişi, doktora öğreniminin tamamlanmasının ardından kendisine davacı üniversite bünyesinde görev verilmeyeceğini anlayınca, Türk bilim hayatına daha fazla katkıda bulunabilmek amacıyla, akademik personele ihtiyacı bulunan başka Üniversitelerde çalışmak istemiştir. ..............................Üniversitesinin Sayısal Yöntemler Anabilim Dalında hiçbir akademik personelin bulunmaması üzerine bu Üniversite tarafından açılmış bulunan kadro ile ilgili sınavlarda başarılı olarak akademik kadroya atanma hakkını elde etmiştir. ........................Üniversitesi tarafından, ...................tarihinde ...............Üniversitesinden muvafakat istenmiş ancak mecburi hizmet borcu gerekçe gösterilerek kendisine muvafakat verilmemiştir. Sonunda mezkur kişi kendisine kadro verilmeyeceğini anlayınca istifa ederek ................... Üniversitesi'ne geçmiş ve nihayetinde de .......................Üniversitesi tarafından kendisine mecburi hizmet borcu çıkartılmıştır. Mezkur kişi, bu adaletsiz uygulamalardan ancak 5535 sayılı Yasa ile kurtulabilmiş ve mecburi hizmetini, bir başka devlet Üniversitesi olan ................ Üniversitesine devretmiştir.

5535 sayılı Yasanın ilgili maddelerinin iptali, bu şekilde keyfi davranan ve başarılı olmalarına rağmen atamalarının yapmayan üniversitelerin hukuksuz işlemlerine de zemin hazırlayacak ve başarılı araştırma görevlilerinin mağdur edilmesine aynı şekilde devam edilecektir.

C- ÜNİVERSİTELERDE KEYFİ VE SÜBJEKTİF OLARAK MECBURİ HİZMET DEVİRLERİ VE BORÇ SİLME İŞLEMLERİ YAPILMAKTADIR

Türkiye Cumhuriyeti Üniversiteleri tarafından, hiçbir haklı ve hukuki dayanağı olmadığı halde subjektif ve kişiye özel bir şekilde bu zamana kadar bir kısım araştırma görevlilerinin mecburi hizmet yükümlülükleri ve borçları affedilmiş ve başka kurumlara geçmelerine göz yumularak kendilerine izin verilmiştir. Yüksek Mahkeme tarafından bu kişilerin isimleri, mecburi hizmet yükümü taşıdıkları Üniversiteler ile kendilerine hukuka aykırı ve subjektif olarak muvafakat verilerek çalışmalarına izin verilen Devlet Kurumları hakkında bilgi talep edilmesi halinde ülkemizde bu alanda yaşanan eşitsizlikler, yanlışlıklar, kişiye özel ve keyfi muameleler açıkça ortaya çıkacaktır. 5535 sayılı Yasa ile, ülkemizde bir kısım kişiler lehine idarelerin keyfi olarak borç silme, başka kurumlara geçişlere muvafakat verme işlemleri eşitlenmiş ve tüm araştırma görevlilerine aynı imkanlar sağlanmıştır. 5535 sayılı Yasanın ilgili maddelerinin iptali, geçmişte var olan keyfi, kötüniyetli ve sübjektif uygulamaların tekrar yürürlüğe konulması anlamını taşıyacaktır. Bu uygulamalarla yıllarca Anayasal Eşitlik ve Ayrımcılık Yasağı ilkeleri ihlal edilmiş ve ayaklar altına almıştır. Kendilerinin mecburi hizmet borcu silinen kişilere bu ayrımcılıklar hangi hakla, sıfatla ve yetkiyle bu zamana kadar yapılmıştır? Üniversiteler istediği kişilerin mecburi hizmetlerini silip başka kurumlara geçmelerine muvafakat verirken bazı araştırma görevlilerine ise aynı toleransı göstermemiş ve bu kişilere büyük miktarlarda tazminat davaları açılmıştır. Örneğin; ........................Üniversitesi adına doktora öğrenimini 35. maddeye göre .......................Üniversitesinde tamamlayan Fen Edebiyat Fakültesi ......................Bölümü Araştırma Görevlisi olan bir kişinin .......................aylık mecburi hizmet borcu, ......................Üniversitesine aktarılmıştır. ....................Üniversitesi adına doktora öğrenimini 35. maddeye göre .........................Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi .........................Bölümünde tamamlayan ....................adlı kişi, toplam ....................aylık mecburi hizmet borcunun sadece 6 aylık bölümünü ........................üniversitede devam ettirmiş ve geri kalan 57 aylık mecburi hizmet borcu .....................Üniversitesi İİBF Kamu Yönetimi Bölümüne devredilmiştir. Hatta açıkça Kanunlarda yazılı Doktora öğrenim süreleri dahi Üniversiteler tarafından keyfi ve sübjektif bir şekilde uzatılıp kısaltılmakta, eşit durumdaki iki araştırma görevlisinden birisine ek süre verilirken diğerine mecburi hizmet borcu çıkartılmaktadır. Doktora öğrenim süresi 2547 sayılı Yasaya göre 8 yarıyıl iken; eşit durumdaki öğrencilere farklı muamele yapılmakta bazılarına 8. ve hatta 9. yarıyıl sonuna kadar öğrenim hakkı tanınırken bazı öğrencilerin ise henüz 7. yarıyılı tamamlamadan doktora programı ile ilişiği kesilmekte ve kendilerine mecburi hizmet borcu çıkartılmaktadır. Örneğin ...................Üniversitesinde doktora öğrenimini gören öğrencilerden; ..........................Bölümü doktora öğrencisi ......................ile İşletme Bölümü doktora öğrencisi ......................., Tarih Anabilim Dalı doktora öğrencisi ............................, herhangi bir tıbbi rahatsızlıkları, doktor raporları veya kayıt dondurma gibi mazeretleri olmadığı halde 8. ve 9 yarıyıl sonuna kadar bekletilmişler ve ÜDS (Üniversiteler arası Dil Sınavı) den olumlu sonuç almalarının ardından doktora yeterliliği geçmeleri sağlanmıştır. Ancak aynı Üniversitede ............................... isimli Araştırma Görevlisi ise daha 7. yarıyılda doktora programından atılarak kendisine mecburi hizmet borcu çıkartılmıştır.

Anayasanın, ?Kanun Önünde Eşitlik? başlığını taşıyan 10. maddesinin 3. fıkrasına göre; ?Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadır?. Yine İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 2. maddesine göre; ?Herkes, ırk, renk.................veya diğer bir statü gibi herhangi bir nedenle ayrım gözetilmeksizin eşit haklara sahiptir?. İHEB nin, ?Hukuk Önünde Eşitlik? başlığını taşıyan 7. maddesine göre ise ?Herkes hukuk önünde eşittir ve hiçbir ayrımcılığa tabi tutulmadan hukukun korumasından eşit olarak yararlanır?. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 14 maddesinde de aynı ayrımcılık Yasağı düzenleme altına alınmıştır. Anayasanın 42.maddesinde ise Eğitim ve Öğretim Hakkı güvence altına alınmış, bu güvence İHEB nin 26. maddesinde ? ..............Yüksek öğretim, kabiliyet esasına göre herkese eşit olarak açıktır? ifadeleri ile düzenlenmiştir. Bütün bu Anayasal ve uluslar arası güvencelerin aksine olarak araştırma görevlileri arasında Üniversiteler tarafından keyfi-sübjektif-kişiye özel uygulama ve ayrımcılıklar yapılmaktadır. 5535 SAYILI YASA İLE BÜTÜN BU EŞİTSİLİKLER VE AYRIMCILIKLARIN ÖNÜ KESİLMİŞ, ARAŞTIRMA GÖREVLİLERİ ARASINDA KİŞİSEL İLİŞKİLERE DAYANAN KEYFİ UYGULAMALARIN ÖNÜ KESİLMİŞ VE ARAŞTIRMA GÖREVLİLERİ EŞİT VE AYNI İMKANLARLA MECBURİ HİZMETLERİNİ DEVREDEREK VEYA BAĞLI BULUNDUKLARI ÜNİVERSİTELERDE SÜRDÜREREK AKADEMİK YAŞAMLARINA DEVAM ETMEYE BAŞLAMIŞLARDIR. 5535 SAYILI YASANIN İLGİLİ MADDELERİNİN İPTALİ, GEÇMİŞTE YAŞANAN HAKSIZ VE AYRIMCILIĞA DAYANAN UYGULAMALARI GERİ GETİRECEK VE HUKUK GÜVENLİĞİNİ SARSACAKTIR.

D- İPTAL KARARI VERİLMESİ HALİNDE GEÇMİŞ YILLARDA ÇIKARTILAN ÖĞRENCİ AF YASALARINDAN YARARLANAN VE MEMURİYET YAŞAMLARINA DEVAM EDEN KİŞİLERLE, 5535 SAYILI YASA KAPSAMINDA BULUNAN KİŞİLER ARASINDA AYRIMCILIK YAŞANACAKTIR

5535 sayılı Yasa kapsamında bulunan Araştırma Görevlilerine mecburi hizmet borcu çıkartılmasının asıl nedeni, eğitim ve öğrenim hayatlarında başarısız olmalarıdır. (süresinde yüksek lisans veya doktorayı bitirememeleri, yabancı dil başarı puanına ulaşamamaları, doktora yeterlik sınavından geçememeleri gibi)

Oysa 5535 sayılı Yasa gibi ülkemizde (Hatta YÖK'ün muvafakati de alınarak) geçmişte defalarca çıkartılan af yasaları mevcuttur ve bu yasalardan faydalanan ve halen memuriyet yaşamlarına devam eden binlerce araştırma görevlisi veya başka sıfatta devlet memuru bulunmaktadır. vatandaşlarla, 5535 sayılı Yasa'dan yararlanan vatandaşlar arasında ayrımcılık yapılmış olunacaktır. Bu af yasaları ile, bir yandan çeşitli devlet kurumlarının kadrolarında memur olan ve aynı zamanda mecburi hizmete tabi Üniversite-Yüksek Lisans-Doktora eğitimi alan binlerce öğrenciye yeni bir imkan tanınmış ve bu şekilde hem eğitim hakları hem de memuriyet haklarının korunması yoluna gidilmiştir. Buna göre özellikle üniversite eğitimi alan askeri personel, emniyet adına okuyan öğrenciler ve her kademedeki öğrenciler için defalarca öğrenci affı kanunları çıkartılmış bu kanunlar sayesinde de bir yandan mecburi hizmete tabi personele, uzatılan öğrencilik imkanları ile birlikte mecburi hizmetin ötelenmesinde yeni imkanlar sağlanmıştır. Örneğin;

a- 2547 sayılı Yasanın Geçici 42. Maddesi ile askeri personel olan mecburi hizmete tabi olup GATA Komutanlığına bağlı askeri öğrenci statüsündeki kişiler için düzenleme yapılarak; ?Gülhane Askerî Tıp Akademisinde okurken bu Kanunun yayımı tarihine kadar, her ne sebeple olursa olsun, ilişkisi kesilmiş olanlar bu kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde başvurmaları halinde Yükseköğretim Kurulunca okuyacakları tıp fakülteleri belirlenir. Belirlenen Tıp Fakültesince intibakları yapılır ve bu öğrenciler 2547 sayılı Kanunun geçici 40 ıncı maddesi ve bu Kanun hükümlerinden diğer öğrenciler gibi yararlanırlar? hükmü ile bir yandan öğrencilik hakları korunmuş bir yandan da mecburi hizmet borçları için kendilerine yeni bir imkan tanınmıştır.
b- 2547 sayılı Yasanın Geçici 47. maddesi ile; ?Yurt dışına yüksek lisans ve doktora yapmak üzere gönderilen, yurt dışında yüksek lisans ve doktora için kalmaları gereken süre içerisinde her ne sebeple olursa olsun çalışmanın hangi aşamasında olursa olsun Türkiye'ye dönmüş veya çağrılmış olanlar veya yurt dışında kalması gereken süre dolduğu için geri gelmek zorunda kalan ve Türkiye'de görevleri ile ilişkileri kesilen öğrencilere; iki, doktora eğitimi için dört yarı yıl Yükseköğretim Kurulunun Türkiye'de belirleyeceği üniversitelerde öğrenimlerine devam hakkı tanınır? denilmek suretiyle gerek mecburi hizmet borçlarında ve gerekse öğrenim haklarında kendilerine yeni imkanlar sunulduğu görülmektedir.

E- MECBURİ HİZMETİN İFASINDA KİŞİLERE BAŞKA BİR MEMURİYET GÖREVİNİN VERİLMESİNE YÖNELİK MEVZUATIMIZDA PEK ÇOK DÜZENLEME BULUNMAKTADIR.

Şu anda ülkemizin pek çok Bakanlığında Mecburi hizmetin devri işlemleri uygulanmakta ve belli başarı kriterlerini yakalayamayan personel daha alt derecelerdeki memuriyet görevlerine kaydırılarak istihdam edilmektedirler. Bu şekilde mecburi hizmet yükümlülüklerini, atandıkları memuriyet görevlerinde sürdürmeye devam etmektedirler. Ülkemizde bir kısım Bakanlıklarda bu şekilde bir uygulama yapılmakta iken 2547 sayılı yasaya tabi araştırma görevlilerinin bu imkandan yararlanamayacağını iddia etmek en başta anayasal güvence altında olan tüm vatandaşlar arasında eşitlik ilkesinin ve ayrımcılık yasağının da ihlali anlamını taşıyacaktır. Örneğin Türkiye Adalet Akademisi Kanunu, Hakimler ve Savcılar Kanunu ve Adli Yargı Hakim Ve Savcı Adayları İle İdari Yargı Hakim Adaylarının Meslek Öncesi Eğitimlerinin Yaptırılmasının Esas Ve Usullerine İlişkin Yönetmelik hükümlerine göre (m. 18-19-20) hakimlik sınavını kazanarak Adalet Akademisinde eğitim almaya başlayan bir hakim adayının hakim olabilmek için gerekli sınav şartlarını yerine getirememesi halinde mecburi hizmet borcunu ifa edebilmesi için kendisine bir imkan sunulmaktadır. İlgili Yönetmeliğin 20. maddesine göre; ?Meslek öncesi eğitim sonunda ilgili Yönetmelik hükümleri uyarınca yapılan yazılı sınavlarda başarısız oldukları kabul edilenler, sınav sonuçlarının kesinleşmesinden itibaren bir ay içinde talep etmeleri, Devlet memuru olmalarında herhangi bir sakınca bulunmaması ve boş kadro bulunması hallerinde Bakanlıkça merkez veya taşra teşkilatında genel idare hizmetleri sınıfında durumlarına uygun bir kadroya atanabilirler.

F- 5535 SAYILI YASANIN İPTALİ KARGAŞAYA SEBEBİYET VERECEKTİR.

Anayasa'nın 153. maddesine göre; ?Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez? denilmek suretiyle hukuki istikrar ilkesine vurgu yapılmak istenilmesine rağmen, daha ortada bir Anayasa Mahkemesi kararı bulunmamakta iken dahi YÖK tarafından Üniversitelere talimat gönderilerek mecburi hizmetten kaynaklanan alacak davalarının tekrar açılması talep edilmiştir. Oysa vatandaşlar, TBMM kararı doğrultusunda mecburi hizmetlerini bir başka devlet kurumunda ifa etmek üzere başvurmuşlar, bu başvuruları kabul görmüş ve üstelik yeni görevlerinde de çalışmaya başlamışlardır. Bu kişilere tekrar davalar açılması, yüz milyarlarca liralık icra takiplerinin tehdidi altında tutulması elbette ki hukuki dayanaktan yoksundur. YÖK Başkanlığı tarafından yapılan başvurunun kabulü ve 5535 sayılı Yasanın ilgili maddelerinin iptali halinde ülkemizde binlerce Araştırma Görevlisi bir anda mağdur konuma düşecek, haklarında yüz milyarlarca liralık tazminat davaları açılmaya başlanacak olup bu durum Türk Akademi Dünyasında altından kalkılamayacak bir kargaşaya yol açacaktır.


NETİCE VE TALEP :

5535 sayılı yasa ile Üniversiteler arasında mecburi hizmetin devri, kişilere kadro verilip verilmemesi, yüksek lisans ve doktora öğrenimlerinde hatalı olarak yapılan kayıt silmeler neticesinde oluşan haksızlıklar gibi pek çok konuda yaşanan sorunlar giderilmeye çalışılmış ve ülkemiz akademik yaşamında kişilerin yüz milyarlarca lira borç tehdidi altında yaşamalarının önüne geçilmiştir. Mecburi hizmet borcunu 5535 sayılı yasa çerçevesinde devreden vatandaşlarımızın hepsi zaten Türkiye Cumhuriyeti Devletine çeşitli kurum ve kuruluşlarda hizmet vermektedirler. Bu Kanundan yararlanan hiçbir kişi devlet imkanları ile eğitim, öğretim imkanlarını kullanıp ve tecrübe kazanıp daha sonra bu bilgi ve tecrübesini özel sektörde kullanan kişiler değillerdir. Tamamı ülkesine ve devletine hizmet etmeye devam etmektedir. Aynı şekilde bu Kanundan yararlanan vatandaşların tamamı Anayasa ve 657 sayılı Yasada belirlenen ve memuriyet şartlarını düzenleyen tüm şartları fazlasıyla taşımaktadırlar. Pek çoğu yüksek lisans ve doktora mezunu en az bir yabancı dil bilen bu kişilerin devlet kademelerinde görev alamayacaklarını iddia etmenin hiçbir yasal dayanağı bulunmamaktadır. Bu yasa ile özellikle Üniversitelerde yaşanan keyfi ve sübjektif davranışların önlenerek kişiler arasında eşitliğin sağlandığı, bu Kanundan yararlanan kişilerin zaten onlarca defa sınavlara girerek ve elemelerden geçerek bu kadro ve ünvanları elde edebildikleri hususları ile bu Kanunun ilgili maddesinin iptali halinde ülkemizde yaşanacak karmaşa da göz önünde bulundurularak Yüksek Öğretim Kurumu ve Danıştay 8. Daire Başkanlığı tarafından yapılan Anayasaya Aykırılık itirazının reddine dair karar verilmesini yüce heyetinizden saygı ile arz ve talep ederim.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber