Minimum müdahale maksimum koruma
Tarihi eserlerin restorasyon ve korunma yöntemleri I. Kültürel Mirasın Korunması ve Sürdürülmesi Konferansı'nda konuşuldu. Yerli ve yabancı isimlerin katıldığı etkinlikte Monica Morbidelli, "Minimum müdahale maksimum koruma parolasıyla eserlere yaklaşmalıyız" dedi
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü tarafından
düzenlenen I. Kültürel Mirasın Korunması ve Sürdürülmesi Konferansı'nda yerli-yabancı
akademisyenler ile mimarlar restorasyon teknikleri ve anıtı koruma yollarını
konuştular.
MİRASLAR ARASI ÜLKE AYRIMI YAPILMAMALI
İstanbul Ticaret Odası'nda gerçekleştirilen konuşmada söz alan Monica Morbidelli,
"Minimum müdahale maksimum koruma parolasıyla eserlere yaklaşmalıyız. Miraslar
arasında İtalya, Türkiye ayrımı yok. Bilgiyi başka ülkelerle de paylaşıp uluslararası
kültürel alışverişte bulunuyoruz. Her yeni teknoloji daha iyi koruma sağlayacaktır.
Kültürel mirasın rölövesi başta olmak üzere fotoğrafları, detayları kayıt altına
alınıyor. Araştırma ve kataloglama sayesinde de sürdürülebilir koruma sağlanmış
oluyor" dedi. Prof. Dr. Zeynep Ahunbay görsel kirlilik, hatalı ve bilinçsiz
restorasyona dikkat çekti. Koruma yönteminin eksikliği hakkında şu ifadeleri
kullandı: "Bakımsızlık ve yangınlar eserlerin en büyük sorunu. Kültürel varlıkların
sürekli izlenmesi ve denetimi gerekiyor. Detaylar ve malzemeler çok önemli.
Malzemeler İstanbul'da analiz ediliyor. Restorasyon konusunda dünyada iyi bir
yerdeyiz. İnsan ve zamanın etkilerine karşı bakımlar sayesinde bozulmalar önlenmeye
çalışılıyor. Yıkılan ahşap yapılar yerine beton binalar yapılıyor. Bu şehrin
çehresini değiştiriyor."
KENTİN RUHUNU KAYBETMEMEK GEREK
Prof. Dr. Nur Urfalıoğlu, "Büyük dönüşümler yapılmadan anıt binalar günlük kullanıma uygun hale getirilmeli. Rutubet önleyici paneller, zeminle uyumlu engelli işaretleri, güvenlik amaçlı korkuluklar yapıya eklenebilir" dedi. Turizm ve alan yönetiminin elzem olduğunu belirten Prof. Dr. Can Binan, şöyle konuştu: "Seneler içinde turist sayısı artıyor. Modern yaşamdan dolayı geleneksel yaşam yok oluyor. Kentin ruhunu kaybetmeden turizm talebi karşılanmalı." Kızıldeniz çevresindeki yapılar hakkında bilgi veren Dr. Ömer Dabanlı ise mahremiyet konusunda evlerin mimarisine sirayet eden İslami hassasiyete dikkat çekti.
KORUMA, SÖZLE VE ZİHİNLE BAŞLAR
Kültürel varlıkların korunmasına farklı açıdan bakan Prof. Dr. Handan İnci,
"İstanbul dediğimizde aklımıza edebiyat ve şiir gelir. Bu kaynaktan yararlanmamız
lazım. Köprüden her geçtiğimde aklıma Sait Faik gelir. Zihnimizde de bir şehir
var. İki şehri birleştirdiğimizde oraya ait oluruz. Koruma, sözle ve zihinle
başlar" dedi. İstanbulu Tanpınar'la sevdiğini belirten İnci sözlerine şöyle
devam etti: "Prag'da Kafka, Moskova'da Dostoyevski'yle gezersiniz. İstanbul'u
koruma refleksiyle edebiyata bakabiliriz. Tanpınar, İstanbul rüyasını gösterdi
fakat Orhan Pamuk'un romanlarında okuduk ki İstanbul kabusa döndü."
İlker Nuri Öztürk