Aktif Eğitim Sen için de emsal olabilecek önemli karar

Anayasa Mahkemesi, SGD adlı bir derneğe üye oldukları, bu derneğin de terör örgütü MLKP ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle verilen heapis cezasının hak ihlali olduğuna karar verdi. Kararda, yasal bir derneğini terör örgütü MLKP'nin yasal zeminde faaliyet gösteren bir uzantısı olduğu yönündeki tespitlerinin yeterli bir gerekçeye dayanmadığını belirtmiştir. Anayasa Mahkemesinin bu kararın, Aktif Eğitim Sen'e üyelikten dolayı verilen hapis cezaları için emsal olabilecektir.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 08 Kasım 2019 11:19, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
Aktif Eğitim Sen için de emsal olabilecek önemli karar

Anayasa Mahkemesinin; "Yasal Bir Derneğin Faaliyetlerine Katılmanın Terör Örgütü Üyeliği Suçundan Mahkumiyette Delil Olarak Kullanılması Nedeniyle Örgütlenme Özgürlüğünün İhlal Edilmesi" başlıklı kararına dair basın özeti şu şekildedir:

Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü 9/10/2019 tarihinde, Ahmet Urhan (B. No: 2014/13961) başvurusunda Anayasa'nın 33. maddesinde güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucunun da aralarında bulunduğu bazı kişiler hakkında bir terör örgütüne [Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP)] üye oldukları gerekçesiyle soruşturma başlatılmıştır. Anılan soruşturma kapsamında başvurucu, dört gün gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakılmıştır. Cumhuriyet savcısı hazırladığı iddianame ile başvurucunun terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasını talep etmiştir. Ağır Ceza Mahkemesi başvurucunun mahkümiyetine hükmetmiştir. Başvurucu tarafından temyiz edilen karar Yargıtay tarafından onanmıştır.

İddialar

Başvurucu; yasalara uygun kurulmuş ve yasalar çerçevesinde faaliyetlerine devam eden bir örgütle olan ilişkisinin ve yasalara uygun olarak bir toplantıya katılmasının terör örgütü üyeliği suçundan mahkümiyetinde delil olarak kullanılması nedeniyle örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Somut olayda başvurucunun örgütlenme özgürlüğü kapsamında kalan eylemlerinin terör örgütü üyeliğinin delili olarak kabul edilmesiyle başvurucunun söz konusu hakkına bir müdahalede bulunulduğu açıktır. Bu müdahale, Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe örgütlenme özgürlüğünü ihlal edecektir.

Olayların yaşandığı tarihte başvurucunun mensubu olduğu derneğin (SGD) yasal olduğu hususu ilk derece mahkemesi tarafından kabul edilmiştir. Ancak ilk derece mahkemesi, bu derneğin MLKP'nin yasal zeminde faaliyet yürüten örgütü olduğunu ve doğrudan örgütün amaçları doğrultusunda çalıştığını ifade etmiştir. İlk derece mahkemesi, bu çıkarımı SGD'nin terör örgütü (MLKP) ile bağlantısı olduğu yönündeki bir emniyet raporuna dayandırmıştır. İlk derece mahkemesi kararında bu hususta tatminkar bir açıklamada bulunmamış, ilgili ve yeterli bir gerekçeye yer vermemiştir.

Diğer yandan ilk derece mahkemesi, emniyet raporuna dayanarak MLKP terör örgütünün SGD adı altında yasal olmayan birçok faaliyette bulunduğunu ifade etmiştir. Buna karşın kararda SGD'nin MLKP'nin amaçları doğrultusunda hareket ettiğine ilişkin delillerin neler olduğu gösterilmemiş; SGD'nin yasal olmayan faaliyetlerine ilişkin herhangi bir bilgiye yer verilmemiştir.

Kararda ayrıca başvurucunun SGD'nin MLKP terör örgütünü destekleyici bir örgüt olduğunu bilip bilmediği hususunda herhangi bir açıklama yapılmamış, başvurucunun SGD içinde yer alarak hangi surette MLKP terör örgütünün amaçları doğrultusunda hareket ettiği konusunda da bir değerlendirmede bulunulmamıştır.

Ayrıca ilk derece mahkemesi, başvurucunun bahsi geçen örgütlerin düzenlemiş olduğu toplantılara katılmasını mahkümiyet kararına dayanak almıştır. Buna karşın ilk derece mahkemesi, bu toplantılar hakkında herhangi bir açıklamada bulunmamış; söz konusu toplantıların ne barışçıl niteliğini kaybettiğini ne de örgüt talimatı doğrultusunda ve örgüt propagandası yapmak amacıyla düzenlendiğini kabul etmiştir.

İlk derece mahkemesi, başvurucunun temel hakları kapsamında bulunan faaliyetlerinin terör örgütüyle olan bağlarını ortaya koyamamış; böylece örgütlenme özgürlüğü üzerinde haksız bir caydırıcı etki oluşturmuştur. Bu bağlamda ilk derece mahkemesi, başvurucunun şikayete konu eylemlerinin mahkümiyet hükmünde delil olarak kullanılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığını ilgili ve yeterli bir gerekçe ile gösterememiştir.

Anayasa Mahkemesi başvurucunun örgütlenme özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 33. maddesinde güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.

Karar için tıklayınız.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber