AFAD'ın İzmir depremi raporu: Beton kalitesi yetersiz
AFET ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nca (AFAD) İzmir'in Seferihisar ilçesi açıklarındaki meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depreme ilişkin hazırlanan raporda, ağır hasarlı binaların büyük kısmında yumuşak kat etkisi gözlendiği, beton kalitesinin yetersiz ve donatı detaylarının uygun olmadığının görüldüğü belirtildi.

Seferihisar açıklarında 30 Ekim'de meydana gelen depreme ilişkin AFAD'ın hazırladığı rapor yayımlandı.
Depremin en yakın yerleşim birimi olan Seferihisar'a bağlı Doğanbey Payamli köyüne uzaklığının 27,17 kilometre olduğu aktarılan raporda, ana şoktan, 9 Aralık'a kadar geçen zamanda büyüklükleri 0.9 ile 5.1 arasında değişen 5 bin 99 artçı depremin olduğu, depremin belirgin süresinin ise hesaplamalara göre 15.68 saniye olarak saptandığı bildirildi.
41 günlük süreçte 5 bin 99 artçı depremin normal olduğu belirtilerek, "Artçı deprem dağılımları aslında bölgede 3 fayda aktivite ve enerji boşalımlarının olduğunu göstermektedir. Artçıların büyük bir çoğunluğu 6,6 büyüklüğüne neden olan yaklaşık 30 kilometre uzunluğundaki doğu-batı uzanımlı normal fay türündeki fay üzerinde meydana gelmiştir. Adanın en doğu ucunda karada yaklaşık 7 kilometre uzunluğundaki normal fay ile adanın yaklaşık 15 kilometre kuzeybatısında denizde sağ yanal atımlı fay üzerinde de deprem dağılımları saptanmıştır" denildi.
'GERİLİM BİRİKİMİ SAPTANDI'
Depreme neden olan fayda gerilim birikiminin geliştiği belirtilerek, "İzmir
Seferihisar açıklarındaki depremden hemen sonra yapılan Coulomb Gerilim Analizi
sonuçlarıda bize depreme neden olan fayın doğu ve batı olmak üzere her iki ucunda
gerilim birikiminin geliştiği saptanmıştır. Depremin ardından geçen 41 günlük
süre içindeki artçıların dağılımı elde edilen gerilim dağılım haritasını doğrular
nitelikte gelişmiştir" ifadelerine yer verildi.
'BETON KALİTESİ YETERSİZ'
Raporda, İzmir'in Bayraklı ilçesinde yapılan gözlemlere dayanan tespitlere göre
bina hasarı genel başlıklar altında değerlendirilerek şu ifadelere yer verildi:
"Binalar dayanım, uygulama ve detaylandırma yetersizlikleri nedeniyle toptan göçmüştür. Toptan göçmenin yaşandığı binaların büyük çoğunluğunun 1990-1994 arasında tasarlandıkları anlaşılmaktadır. Bu binaların hemen yakınında benzer özelliklere sahip olup nispeten daha iyi tasarlanmış ve inşa edilmiş binaların hasarsız veya az hasarlı olarak depremi atlattıkları gözlemlenmiştir. Ağır hasarlı binaların büyük kısmında yumuşak kat etkisi gözlenmiştir. Binaların giriş katlarında bulunmayan ancak üst katlarda devam eden dolgu duvarlar nedeniyle yumuşak kat durumu meydana gelmiştir. Hasar gören binaların beton kalitesinin genellikle yetersiz olduğu gözlemlenmiştir. Hasar gören binalarda, genel olarak donatı detaylarının uygun olmadığı görülmüştür. Ağır hasarlı binaların çoğunda özellikle alt katlarda aşırı korozyon gözlenmiştir. Yapısal sistemi hasar görmemesine rağmen dolgu duvarları ağır hasar gören çok sayıda binaya rastlanmıştır. Binalarda gözlenen çerçeve düzensizliği ve aşırı çıkmaların hasara neden olan bir diğer önemli unsur olduğu anlaşılmaktadır. Aynı sitede yer alıp aynı mimari ve statik özelliklere sahip olan binalardan bazıları yıkılmışken bazılarının daha az hasar alarak ayakta kaldığı gözlemlenmiştir. Yıkılan ve ayakta kalan binaların farklı kişiler tarafından inşa edilmiş olması malzeme ve işçilik kalitesinin yapı performansını etkileyen önemli parametrelerden biri olduğunu göstermiştir."
'DEPREME DAYANIKLI OLDUĞU SONUCU ÇIKARILMAMALI'
Raporun sonuç kısmında ise, deprem mühendisliği açısından Sisam depreminde gözlenen
bina hasarlarının çoğunun daha önce yaşanmış depremlerde gözlenmiş olan hasarlarla
benzer olduğu belirtilerek, "Yapıların deprem performansını olumsuz olarak
etkileyen yetersiz dayanım ve detaylandırma, mimari düzensizlikler, zayıf işçilik
ve düşük malzeme kalitesi gibi unsurların bir arada bulunduğu binaların ağır
hasara uğradığı veya toptan göçtüğü görülmüştür. Hasarın Bayraklı'da ve 7-10
katlı binalarda yoğunlaşmasının sebebi zemin büyütme etkisi nedeniyle bu binalara
daha fazla deprem kuvvetlerinin etki etmiş olmasıdır. Ancak, vurgulanması gereken
önemli bir husus ölçülen deprem yer kayıtlarına bakıldığında binalara etki eden
yatay kuvvetlerin, binaların tasarlandığı yönetmeliklerde öngörülen tasarım
kuvvetlerinden daha düşük olduğudur. Diğer önemli bir konu ise bu deprem anında
hasar görmeyen veya az hasar gören binaların depreme dayanıklı olduğu sonucunun
çıkarılmaması gerektiğidir. Zira, İzmir'de binaların maruz kaldığı deprem etkisi
tasarım depreminden daha düşüktür. Sisam depremi, bölge yapı stoku açısından
uyarıcı nitelikte olup beklenen tasarım depremi altında hasarın çok daha vahim
olacağının habercisidir. Bayraklı özelinde gözlemlenen zemin büyütme etkisi
de tasarımda dikkate alınması gereken önemli bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır"
denildi.