Uluabat Gölü, alg patlamasıyla yeşile büründü

Bursa'nın Nilüfer ilçesindeki Ramsar Sözleşmesi ile koruma altında olan Uluabat Gölü, alg patlaması nedeniyle yeşile büründü. Sudaki kirliliğin ve sıcaklığın artması nedeniyle alglerin çoğaldığını belirten Doç. Dr. Nurhayat Dalkıran, önlem alınması gerektiğini söyledi.

Kaynak : DHA
Haber Giriş : 03 Ağustos 2021 16:21, Son Güncelleme : 03 Ağustos 2021 16:23
Uluabat Gölü, alg patlamasıyla yeşile büründü

Bursa Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurhayat Dalkıran, Uluabat Gölü'nde azot ve fosfor girdisinin fazlalığı nedeniyle alglerin çoğaldığını söyledi.

Doç. Dr. Dalkıran, "Uluabat Gölü sığ ve ötrofik bir göl. Yani gölün çok beslendiği anlamına geliyor. Azot ve fosforla fazla beslenmiş. Tarlaya gübre attığınızda nasıl verim artıyorsa, suyun içerisine de azot ve fosfor girdiğinde gübre etkisi yaratıyor. Sığ ötrofik göllerde biz bunu her yıl yaşıyoruz. Ama sıkıntı şuradan kaynaklanıyor. Azot ve fosfor girdisi insan kaynaklı. Doğal bir süreç değil. Gölün etrafındaki yerleşim yerlerinden, sanayiden kaynaklı azot ve fosfor girdisi de var. Gölün etrafına arıtma tesisi yapıldı ama uzun yıllardır azot ve fosfor girdisi olduğu için gölün bu şekilde temizlenmesi çok daha uzun sürecek" dedi.

"GÖLDE MÜSİLAJ OLUŞMAZ"

Sıcaklığın da alglerin çoğalmasına neden olduğunu belirten Doç. Dr. Dalkıran, "Su seviyesi düştükçe, durgunluk arttıkça ve buharlaşma arttıkça, sulama amacıyla su çekildikçe aşırı alg çoğalmaları daha fazla olmaya başlıyor. Müsilajı oluşturan mikroskobik algler o birliğe giren algler var ama Uluabat Gölü'nde bakteri dediğimiz mavi-yeşil algler var. Bunlar, bakteri karakterinde olan canlılar ama mavi-yeşil alg diye adlandırdığımız fotosentetik canlı grubu gerçekleştiriyor. Ama Marmara Denizi'nde çok farklı türler var. Farklı bir mekanizma söz konusu. İki sistemi birbiriyle karşılaştırmak çok doğru değil ama temelde oluşmalarının sebebi besin tuzu fazlalığı. Yani azot ve fosfor fazlalığı. Bu nedenle gölde müsilaj oluşmaz" diye konuştu.

"SİYATOKSİN CANLI SAĞLIĞI İÇİN TEHLİKELİ"

Çevre kirliliğine karşı önlem alınması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Dalkıran, "İster Marmara Denizi olsun, ister Uluabat gibi göller olsun, su kaynaklarımızı korumamız gerekiyor. Eğer suda siyanatoksin varsa, bu canlılar için zararlı. Alg toksini olup olmadığı konusunda da araştırma yapmak gerekiyor. Sürekli izlenmesi gerekir. Alg toksinleri, siyanatoksinler zararlı. Siyanatoksin üretme potansiyeline sahip olan algler de Uluabat Gölü'nde var. Varsa eğer insan ve hayvan sağlığı için ciddi sıkıntı olur" ifadelerini kullandı.

ULUABAT GÖLÜ

Uluabat Gölü, Türkiye'nin en geniş nilüfer yataklarına sahip göldür. 1998 yılında Ramsar alanı ilan edilen göl, 2001 yılında da Yaşayan Göller (Living Lakes) ağına dahil edildi. Balıkesir'deki kuş cennetine yakınlığı ve barındırdığı kuş zenginliği ile sadece Türkiye'de değil, Avrupa ve Orta Doğu'nun en önemli sulak alanlarından biridir. En derin yeri 6 metre olan Uluabat, bulanık, ötrofik bir tatlı su gölüdür. Yüzeyinde fırtınalı havada dalgakıran görevi gören birçok ada bulunan Uluabat Gölü'nü besleyen başlıca su kaynağı Mustafakemalpaşa Çayı'dır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber