İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Bakan Kasapoğlu: Kudüs hepimizin büyük ve kanayan bir yarası

İstanbul'da bir otelde gerçekleştirilen konferansta konuşan Kasapoğlu, "Kudüs hepimizin büyük ve kanayan bir yarası. İsrail'in hak ve hukuk tanımaz işgali sona erinceye kadar da bu yara hep açık kalacak, sızısı devam edecek." dedi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 16 Ekim 2021 14:29, Son Güncelleme : 16 Ekim 2021 14:32
Bakan Kasapoğlu: Kudüs hepimizin büyük ve kanayan bir yarası

"Kudüslü kardeşlerimizin hissiyatını gönüllerimizde hissedeceğiz ve bu şuurla Kudüs davasını hep yaşatacağız." ifadelerini kullanan Kasapoğlu, "Kudüs'te İslam sancağını dalgalandıran, o mübarek topraklara canları pahasına sahip çıkan kardeşlerimiz de bu kutsal davanın birer neferi. Onların derdi bizim derdimiz, onların davası bizim davamız, onların umutları bizim umutlarımız. Kudüs'te çok uzun yıllardır Müslümanlara yönelik ağır baskılar, zulümler gerçekleşiyor. Evler yıkılıyor, ocaklar söndürülüyor. Haksız uygulamalar, hukuksuz yargılamalar, tutuklamalar yaşanıyor." diye konuştu.

- "Bu kutlu mücadelenin bir parçası olmak durumundayız"

İsrail'in Kudüs'e karşı yıldırma politikalarının devam ettiğini kaydeden Kasapoğlu, şunları aktardı:

"Aziz Filistin toprağı talan ediliyor. Yıldırma politikalarının sonu gelmiyor. Bu zorluklara karşı mücadelenin en önünde, yiğit, cesur, cefakar, vefakar Kudüslü kadınlar var. O kadınların yetiştirdiği, Kudüs aşkıyla yoğurduğu gençler var. Kudüs'ü ayakta tutan şuur bu şuurdur. Kudüs sadece Kudüs'te yaşayanların değil hepimizin şehri, hepimizin beldesi, hepimizin davası. Kudüs hepimize aziz bir emanet. Kudüs'ü koruma, Kudüs'ü savunma hepimizin boynunun borcu. Kudüslü kardeşlerimiz her gün haksızlıkla dolu pek çok muameleyle karşı karşıya kalıyor. Bu zorluklara canları pahasına göğüs gererek bu beldeyi savunuyorlar. Onlarla orada bizzat olamasak da tüm imkanlarımızı seferber ederek bu kutlu mücadelenin bir parçası olmak durumundayız. Bizim inancımız bunu gerektirir. Hepimiz Meryemiz Platformu ve Nisaülaksa Derneği bu yolda halisane gayret gösteren, Kudüs'ü bir dava olarak gören önemli teşekküller. Hepimiz adına bu kutsal görevi yerine getirmek için kıymetli çalışmalar gerçekleştiriyorlar. Bugün bizi bir araya getiren konferans da bu çalışmaların bir parçası. İnanıyorum ki bu ortak şuur bereketli sonuçları getirecek ve Kudüs-ü Şerif'in İsrail işgalinden kurtulması için verilen anlamlı mücadeleye güç kazandıracak."

İsrail işgalinin bir gün sona ereceğine inandığını kaydeden Bakan Kasapoğlu, "Bizler çocuklarımızı, gençlerimizi bu ruhla yetiştirmeli ve bu ruhla donatmalıyız. Hepimize önemli görevler düşüyor. 'Hepimiz Meryem'iz" ifadesi tüm kuşatıcılığıyla bu sorumluluğumuzu hatırlatıyor. Hiçbir zulüm ilelebet hükümran olmaz. İnanıyor ve biliyoruz ki bu işgal bir gün son bulacak, Kudüs kurtulacak, Filistin kurtulacak. Hepsi birer Meryem olan Kudüslü kadınların cefası bir gün bitecek ve Kudüslü kadınların, gençlerin yüzleri zaferle aydınlanacak. Bize düşen, bu heyecan ve gayretle Kudüslü kardeşlerimizin yanında olmak, her ihtiyaçlarına koşmak, gerektiğinde yaralarına deva, sofralarına aş olmak, Kudüs'ü işgal edenlerin zulmünü unutmamak ve unutturmamak, tüm insanlığı bu anlamda bilinçlendirmek." şeklinde konuştu.

- "Kudüslü kadınlardan öğreneceğimiz çok şey var"

İslam dünyasının, Kudüs'te yaşanan işgali sona erdirecek güce ulaşacağını dile getiren Kasapoğlu şunları kaydetti:

"Sayın Cumhurbaşkanı'mızın Davos'ta onların yüzüne haykırdığı, 'Onlar öldürmeyi çok iyi bilir.' ifadesi var. Onlara inat bizim de yaşatmayı iyi bilmemiz gerekiyor. Kudüs'ü, Filistin'i, Mescid-i Aksa'yı çok iyi bilmemiz ve gönüllerimizde dipdiri tutmamız gerekiyor. İyiliği, güzelliği, merhameti, adaleti, hakkaniyeti çok iyi bilmemiz ve yaşatmamız gerekiyor. Bu bizlerin Kudüs'e, Filistin'e, Mescid-i Aksa'ya borcudur. İnanıyorum ki İslam ümmeti er ya da geç bu işgali sona erdirecek şuura, güce ve kararlılığa erişecektir. Bizler bu yolda bize düşeni yapma noktasında son derece kararlıyız. Gençlerimizin Kudüs'ün kutsiyetine vakıf bir şekilde yetişmeleri için Türkiye Cumhuriyetinin tüm müesseseleri olarak Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde pek çok çalışmayı gerçekleştiriyoruz. Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak da 2018 yılında Kudüs'ü İslam Dünyası Gençlik Başkenti olarak ilan ettik ve bu süreçte pek çok etkinlik gerçekleştirdik. Kudüs'ün kurtuluşuna giden yol, İslam kardeşliğinin en güçlü şekilde var olmasından geçiyor. Her Müslümanın görevi kendi sorumluluğu içinde bu yüce amaç için çaba göstermektir. Müslüman umutsuz olamaz. Nasıl Kudüslü kadınlar yaşadıkları onca zulme, baskıya rağmen Kudüs'e olan inançlarını, sadakatlerini yitirmiyorsa, biz de hiçbir zaman umudumuzu ve kararlılığımızı yitirmeyeceğiz. Kudüslü kadınlardan öğreneceğimiz çok şey var. Onların Kudüs'e olan sadakati bizim için önemli bir kılavuz, önemli bir ilham kaynağı. Filistin'in özgürlüğü yolunda canını feda eden tüm şehitleri rahmet ve minnetle yad ediyorum. Rabbim bu bilinci bu ümmetin çocuklarından eksik etmesin."

Öte yandan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, her türlü uluslararası platformda, Filistin'in haklı davasını, Filistinli kadınların davasını dile getirmeye, savunmaya, gündem yapmaya devam edeceklerini söyledi.

Bakan Yanık, Hepimiz Meryemiz Platformu tarafından Yenibosna'daki bir otelde düzenlenen "Kudüs'ün Meryemleri Sönmeyen Kandillerdir Konferansı"nın açılışında yaptığı konuşmada, peygamberler şehri Kudüs'ü "bir belde olmanın ötesinde, mukaddes bir davanın adı" şeklinde tanımladı.

Kudüs'ü Müslüman, Yahudi, Hristiyan bütün din mensupları için güvenli ve özgür bir coğrafya haline getiren ismin Hazreti Ömer olduğunu belirten Yanık, yaklaşık 1200 yıl süren huzur ikliminin 1917'de Osmanlı'nın Kudüs'ten çekilmesiyle yok olduğunu, o gün bugündür Kudüs adının anlamına yakışır bir güven şehri, emin bir belde olamadığını söyledi.

Kudüs'te ve Filistin topraklarında yaşanan işgal ve hukuksuzlukların yaklaşık 104 yıldır aralıksız devam ettiğini anlatan Yanık, uluslararası hukuka aykırı şekilde İsrail'in uyguladığı adaletsizliklerin tüm dünyanın gözü önünde sahnelendiğini, buna dikkati çeken ve bugün Kudüs dostlarını buluşturan Hepimiz Meryemiz Platformunun kıymetli bir dayanışma örneği sergilediğini kaydetti.

- "İsrail, Filistin topraklarında tam bir utanç devleti olarak varlığını sürdürüyor"

Bakan Derya Yanık, "İsrail, 1967'den bu yana uluslararası hukuku hiçe sayarak yürüttüğü işgal politikası ve saldırılarla Filistin topraklarında tam bir utanç devleti olarak varlığını sürdürüyor. Dünya kamuoyunda demokrasi havariliğini ise kimseye bırakmıyorlar. 2018'de çıkardığı yasa ile resmi olarak bir apartheid devleti olduğunu da ilan eden İsrail, BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Cenevre Sözleşmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası hukuk normlarına aykırı pek çok eylemi gerçekleştiriyor. Batı toplumları ise tüm bu yaşananlar karşısında ne yazık ki üç maymunu oynuyor." diye konuştu.

Yanık, uluslararası toplumun Srebrenitsa örneğinde olduğu gibi hata ve duyarsızlıkları bir kere daha pişmanlıklarla hatırlamak yerine etkin, gerçekçi ve adil çözüm yolunda acele etmesi gerektiğinin altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 76. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Toplantısında işgal, ilhak ve yasa dışı yerleşim politikalarına mutlaka ve derhal son verilmesi gerektiğini belirttiğini, 1967 temelinde başkenti Kudüs olan bağımsız ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin Devleti'nin kurulmasının öncelikli hedefleri arasında olduğunu tüm dünyaya bütün açıklığıyla ilan ettiğini hatırlatan Yanık, kendilerinin de bu çözümün bir parçası olmak üzere, Filistin sorununu uluslararası arenaya ve bölgesel ilişkilere tüm yönleriyle taşıyan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın etrafında toplandıklarını, bu hassasiyet ve inançla Filistin'i ve Filistinlileri destekleyen her oluşuma gönülden destek vermeye, ortak olmaya çalıştıklarını kaydetti.

Bakan Yanık, "Kudüs'te gece-gündüz, yaz-kış demeden Mescid-i Aksa'yı bekleyen murabıt hanımlar gibi bizler de birer 'Meryem' olmak üzere, haksızlıklara itiraz etmeye devam ediyoruz. Filistinli kadınların arkasında duracak, onların haklı davasını tüm dünyaya taşımasına yardımcı olacağız. Her türlü uluslararası platformda, Filistin'in haklı davasını, Filistinli kadınların davasını dile getirmeye, savunmaya, gündem yapmaya devam edeceğiz." dedi.

- "Türkiye, İslam dünyasındaki kadın potansiyelini harekete geçirme gayretini bugüne kadar kararlıkla gösterdi"

İslam İşbirliği Teşkilatının, 1969'da kurulma gerekçesi olan Mescid-i Aksa'nın ve Kudüs'ün korunmasıyla doğrudan ilişkili varlığının İslam coğrafyasında büyük bir iş birliği ve motivasyon zemini oluşturduğunu aktaran Yanık, şunları kaydetti:

"İnsan hakları, kadının güçlendirilmesi, aile ve çocuk hakları etrafında sürdürülen çalışmalarla da Filistinli kadınların ve çocukların sorunlarına özel bir yer veriliyor. Bu çerçevede geçtiğimiz temmuz ayında gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı 8. Kadından Sorumlu Bakanlar Konferansında, Bakanlığımızı temsilen sunduğumuz 3 tasarıdan birisi Filistinli kadınların kalkınmasına yönelikti. Bu kapsamda alınan karar gereği, uluslararası toplumdan, nerede olurlarsa olsunlar Filistinli kadın mültecileri desteklemeleri ve haklarını hayatın her alanında korumalarını istedik. Toplantıda ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımızın girişimleriyle kurulan İslam İşbirliği Teşkilatı Kadın Danışma Konseyi'nin raporunun sunumunu da gerçekleştirdik. Kadınların güçlenmesi, bizim açımızdan hem insan haklarının bir gereği hem de İslam dünyası olarak gelecek meselemizdir. Bunun için Türkiye olarak, İslam dünyasındaki kadın potansiyelini harekete geçirme gayretini bugüne kadar kararlılıkla gösterdik, göstermeye de devam edeceğiz."

2017 ve 2019'da genç Müslüman kadınlara yönelik gerçekleştirdikleri "Ally For Future Liderlik Programı"yla Filistinlilerin de aralarında olduğu Müslüman kadınların liderlik kapasitesini geliştirmeye yönelik kalıcı nitelikte bir dayanışma ağını oluşturduklarına değinen Yanık, Kudüs'ün Meryemleri için de bütün içtenlikleri ve "Hepimiz Meryemiz" anlayışıyla mücadele verdiklerini, güçlerini Kudüs için birleştirdiklerini ifade etti.

- "Uluslararası toplum, Filistinli siviller için bir koruma mekanizması oluşturmalıdır"

Yanık, bu hassasiyetle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı görevine geldikten hemen sonra BM Güvenlik Konseyi üye ülkeleri, BM İnsan Hakları Konseyi üye ülkeleri ve İslam İşbirliği üye ülkeleri başta olmak üzere toplam 97 ülkeye gönderilen bir mektupla Filistin'deki işgale ve insanlık dramına karşı acilen harekete geçilmesi çağrısında bulunduğunu dile getirdi.

15 Haziran tarihli mektubunda İsrail'in, yaşam hakkı başta olmak üzere temel insan hakkı ihlalleri ve temel ihtiyaçlara erişimde uyguladığı kısıtlamalara dikkati çektiklerini aktaran Yanık, İsrail'in savaş suçları karşısında tüm kurum ve ülkelerin üzerlerine düşen tarihi, ahlaki ve hukuki sorumluluklarına vurgu yaptığını anlattı.

Yanık, mektubunda dile getirdiği hususları şöyle ifade etti:

"Uluslararası toplum, Filistinli siviller için bir koruma mekanizması kurmalıdır. Uluslararası Ceza Mahkemesi, işgal altındaki Filistin topraklarında işlenen insanlık ve savaş suçlarına ilişkin gerekli incelemeleri başlatmalı ve ivedilikle sorumluları yargılamalıdır. Filistinlilerin yaşam ve mülkiyet hakları başta olmak üzere tüm temel hak ve hürriyetleri korunmalı, güvence altına alınmalıdır. Filistinlilere derhal ve engelleme olmadan insani yardım sağlanması için -ki biliyorsunuz insani yardımın bütün yolları kapatılmıştı- İsrail'in Gazze Şeridi'ne giriş-çıkışlara yönelik yasak ve kısıtlamaları sona erdirilmelidir. Yasa dışı yıkım ve tahliyeler durdurulmalı, zorla yerinden edilen Filistinlilerin evleri iade edilmeli, ibadet hürriyetine getirilen kısıtlama ve yasaklara son verilmeli, Filistinli mültecilerin evlerine geri dönme hakları sağlanmalıdır."

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, kendilerinin, rahmetli Nuri Pakdil'in ifadesiyle "bir çocuktan bir Kudüs yapan" Filistinli kadınların ve İslam coğrafyasındaki 800 milyon kadının gücüyle, hayatın her alanında yaktıkları kandillerle umutları daha büyüteceklerini, geleceği daha güçlü adımlarla inşa edeceklerini sözlerine ekledi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber