Gözaltında Miraç Ekrem Efe'nin burnunu kim kırdıysa ceza alacak

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 13 Aralık 2010 09:45, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:00

İstanbul polisi nerede hata yaptı?

Öğrenci olaylarıyla ilgili Emniyet kendi içinde sorumlu arıyor. Bilanço netleşiyor, eylemlerin bilinmeyen yüzü ortaya çıkıyor. Gözaltında Miraç Ekrem Efe'nin burnunu kim kırdıysa ceza alacak. Gözaltı aracındaki kameralar inceleniyor. Bu arada E.Ö.'nün, hamile olduğunu önceden bilmediği anlaşıldı. Lise terk olan Ö.'nün sevgilisi ile eyleme katıldığı ortaya çıktı.

Gündem öğrenci eylemleri...

Olayın üzerinden makul süre geçti, dışarıdan konuya bakmanın tam zamanı.

'Belli bir mesafeden analiz edebilmek için' öncelikle 'olayın içine de girmek, taraflarla konuşmak, sorgulamak gerek.' Onu yaptık, tablo bize göre netleşti.

Eylemlerdeki olaylar için 'hükümete vurma fırsatı çıktı' diye sevinenler bir yanda...

Bu vesileyle 'muhalefeti susturma şansı doğdu' diye düşünenler karşıda...

Öncelikle...

Yaşananlar tehlikeli, görüntüler çirkindi. Bunun sorumluları var. Hepsini tek bir tarafa yüklemeyelim.

Çıplak fotoğraf, hükümeti ve özellikle Başbakan'ı da İstanbul polisini de yıpratıyor.

Emniyet şimdi sorgulama yapıyor.

Başbakan, rektörlerle toplanacak, altı ayrı grup halinde İstanbul'a eylemciler geliyor. Toplam sayıları 450. Bunların 215'inin açık kimliği belli, 145'inin örgütsel bağlantısı tespit edilmiş. İçişleri Bakanı'nın elindeki raporda böyle yazıyor.

Başbakan Erdoğan'ın kesin talimatı var: 'Buraya sokmayacaksınız.' Yani İstanbul'daki Başbakanlık ofisinin bulunduğu Dolmabahçe'ye...

Uzun süre işler yolunda gidiyor. Ancak 'son beş dakika' her şeyi berbat ediyor. Grup Dolmabahçe'ye doğru ilerlemek isteyince, polis 'güç kullanma şartları oluştu' düşüncesiyle zora başvuruyor. Emniyet'in kendi içinde yaptığı değerlendirmeye göre 'burada biraz daha sabırlı olunabilirdi'.

Kanunen haklı olduklarını düşünüyorlar ama yine de 'suistimal edilebileceği belliydi' diyerek özeleştiri yapıyorlar.

BURUN KIRANA AF YOK

Tek tek bütün görüntüler inceleniyor. 'Yerde yatarken fotoğrafları' yansıyan genç kızla ilgili doktor raporu yok. Orada polislerin ihmali araştırılıyor. En önemlisi 'burnu kırılan gençle' ilgili. 'Bunu affetmeyiz' görüşü hakim. Gözaltı aracında kamera varmış, onlara bakılıyor. Soruşturma yolda, ceza kesin. Ancak hamile kızla ilgili kafalar karışık. Hastane raporuna göre bebek 5-6 haftalık. Polise göre ise anne hamile olduğunu bilmiyor. İlk kontrolden sonra taburcu oluyor, kanama üzerine hamilelik anlaşılıyor. Genç kız üniversite öğrencisi değil, lise terk. Sevgilisi için orada. Sevgilisinin babasıyla ilgili çarpıcı tespitler bulunuyor. Belli ki Burhan Kuzu o bilgilerden haberdar. Şimdi soruşturma derinleştiriliyor. Detaya girmeyelim.

Polis yetkilileri, öğrenci eylemlerinin birdenbire artmasında derin bir organizasyondan şüpheleniyor. Şüphe ne demek, buna kesin biçimde inanıyorlar. Aynı kanıda değilim. Dolmabahçe olayı münferit gözüküyor. Oradaki olaylar belki Mülkiye'deki eyleme zemin hazırladı. Yumurta işi organize gibi...

ÖZGÜVEN NEREDE?

Polis, 'aşırı şiddet kullanıldığı' eleştirilerini kabul etmiyor. Ama hataları olduğu ortada. Şu anda kendi içlerinde tartışıyorlar. Soruşturma safhasına geçilecek. Polis son yıllarda kendisini çok geliştirdi. Hükümetin 'işkenceye sıfır tolerans politikası' önemli ve zihniyet kırıcıydı. Emniyet, Susurluk sürecinden sonra 'köklü bir arınma dönemine' girdi. Dolmabahçe sorgulaması bu açıdan kritik. Dünkü manşetimizde yer alan Emniyet'in Dörtyol, İnegöl raporuna bakın; 'Hatamız var' diyerek bundan sonrası için reçete yazmışlar. Başta Hüseyin Çapkın olmak üzere İstanbul Emniyeti'nin üst düzeyinin odalarında Başbakan'dan aldıkları takdirname dikkat çekicidir. '1 Mayıs 2010' gününün barış havasında geçmesine katkılarınızdan dolayı...

Bunu başaran polis, eylemlerde daha dikkatli tavır sergilemeli.

Burada işin aslan payı hükümete düşer. Dokuzuncu iktidar yoluna doğru giden hükümete düşen, yüksek bir özgüven olmalı. Eleştiriden korkmayan, sorgulanmaktan çekinmeyen, hatta protesto edilmekten tedirgin olmayan bir kendine güven. Kimse eleştirilmekten hoşlanmıyor, tamam ama seçimli demokrasinin içinde bunlar da var...

İsmail KÜÇÜKKAYA

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber