Geçmiş yıllarda çokça açıkladığımız üzere, sendikaların aldıkları işe gelmeme kararına uyan memurlar hakkında disiplin soruşturması açılmaktadır. Ancak hem idari yargı hem de Danıştay, verilen bu cezaları iptal etmektedir.
4688 sayılı Kanunun “Sendika üyelerinin ve yöneticilerinin güvencesi” başlıklı 18.maddesinde; “Kamu görevlileri, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde sendika veya konfederasyonların bu kanunda belirtilen faaliyetlerine katılmalarından dolayı farklı bir işleme tabi tutulamaz ve görevlerine son verilemez……” hükümleri bulunmaktadır. Ancak bu hükümde yer alan "işverenin izni ile" ibaresine karşın, yargı organları uluslar arası anlaşmalara atıfla, işverenin izni olmaksızın işe gelmeme eylemine uyanlara verilen disiplin cezalarını iptal etmektedir.
Bu durum, bu hususun toplu sözleşme kanunu görüşmelerinde çözülmesini zorunlu kılıyordu. Ancak Devletin bürokratları soruna eğilmedi. Bu nedenle, sorunlu grev uygulamalarıyla karşılaşmaktayız.
İşçilere ilişkin 2822 sayılı Kanununda grev kararı her iş kolunda uygulanamamaktadır. Örneğin Kanunun 30. maddesine göre hastane ve eğitim-öğretim kurumlarında grev kararı alınamamaktadır. Ancak, 4688 sayılı memur sendikaları kanunu, bu grev hususuna girmediği için, Danıştay kararı gereğince her sektörde grev kararı alınabilmektedir.
Memur açısından, grev ve lokavt uygulamlarının nasıl olacağı çok net olarak belirtilmemiş olduğundan bugün greve giden memurlar hem kurumlarıyla hem polisle sorunlar yaşayacaktır. Bu sorunların asgariye indirilebilmesi amacıyla, sorunun tüm boyutlarını ele alan yeni bir memur sendika yasası ile kamu personel reformunun çıkarılması gerekmektedir. Ayrıca memur sendikalarının da, kamu yararını düşünerek, iş kanununda yer verilen hizmet kollarında grev kararı alırken daha dikkatli davranmaları gerekmektedir.