Dr. Altay Ünaltay: Bu bir salgındır, her salgın gibi bu da geçecektir

Dr. Altay Ünaltay'la konuştu: Eğer bu salgın durmaz ve yazın devam ederse beni bir hekim ve tıp tarihçisi olarak çok şaşırtır doğrusu...

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 29 Mart 2020 06:10, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:57
Dr. Altay Ünaltay: Bu bir salgındır, her salgın gibi bu da geçecektir

Ekran Gazetesi'den İslam Özkan, Dr. Altay Ünaltay ile görüştü. Ekran Gazetesinde yayımlanan röortajı yayımlıyoruz.

Korona virüsünü bize biraz anlatır mısınız? Nasıl bir yapıya sahip karakteristiği nedir? Bildiğimiz gripten farklı ve benzer yönleri nelerdir?

Önce şunları söyleyelim: Her senenin grip virüsleri yeni ve daha önce karşılaşılmamış virüslerdir. Yeni olmaları için korona olmaları şart değil. Her sene insanlar enfeksiyonu geçirir ve o senenin virüslerine karşı ömür boyu bağışıklık kazanırlar. Eğer grip virüsleri sürekli mutasyonla değişmeseydi, grip bir çocukluk çağı hastalığı olur, çocuklukta 1 kez geçirilir ve bir daha bizi rahatsız etmezdi. Bildiğiniz suçiçeği, kabakulak, kızamık ya da bulaşıcı sarılık da birer virüs hastalığıdır, ama bu hastalık virüsleri grip virüsü gibi değişmediğinden bir kere yakalanır ve ömür boyu bağışık oluruz. Kanımızda, özellikle yaşımız varsa, yıllardır gelmiş geçmiş onlarca grip virüsü türüne karşı bağışık maddeleri (antikorlar) dolaşıyor, ne ki o virüsler bizi rahatsız etmiyor artık; gelen yeni ve değişmiş grip virüsleridir. Bağışıklık sistemimiz bu yeni virüslerle "sil baştan" yapar, hastalığı geçirir, ona da bağışıklık kazanırız; ama bu da gelecek sene bir işe yaramayacak, yeni grip virüsleri çıkagelecektir.

COVİD 19'UN TÜRKİYE'NİN YARISINA BULAŞTIĞINI DÜŞÜNÜYORUM

Peki korona virüsünün geçmişi nedir, ilk kez karşılaşmıyoruz herhalde öyle değil mi?

Korona virüsleri ilk defa görülmüyor, her senenin grip enfeksiyonundan yüzde 7-14 arasında korona virüsler sorumludur, bu da yeni bir şey değil. Ne ki, her senenin grip virüsleri gibi korona virüsler de kendini yeniler, yeni bir virüs gelir. Şimdi de öyle oldu; yeni bir korona virüsü çıkageldi.

Yine normalde her sene bildiğimiz gripten Türkiye'de 20-25 bin insan hayatını kaybediyordu zaten. Ama kimse daha önce bunun yüzünden paniğe kapılmadı. En azından şu ana kadar yaşananlara bakıldığında Covid 19 fazladan ölümler getirmedi. Belki bundan sonra bu olursa onu o zaman konuşuruz.

KİRLİ HAVA SOLUMUŞ AKCİĞERLERİN VİRÜS SALGININDA İFLASI BEKLENEN BİR ŞEY

Peki normal grip vakaları doğrudan ölüme yol açıyor mu yoksa sizin bahsettiğiniz gribal enfeksiyonun başka hastalıklar vs. gibi başka faktörleri de tetiklediği bir süreç mi?

Tabii yaşlılık faktörü de var, kronik rahatsızlıkların olması ve başka hastalıklar da bunda rol oynar. Bu unsurlar vücudun direncini kırıyor, üstüne bir de gribal enfeksiyon yaşanınca ölüm riskini artırıyor. Bir de şu var: Korona ölümlerinin en çok görüldüğü İtalya'nın Lombardiya bölgesi uzaydan çekilmiş resimlerinde üstüne örten sisten dumandan ve hava kirliliğinden görünmüyor. Konuyla ilgili bir dergi haberinin başlığı: "Burada zehir soluyoruz". Bu haliyle, Çin'in Wuhan kentiyle sadece virüs salgını açısından kaderi ortak değil, hava kirliliği de ikisinin ortak derdi. Wuhan'da halk bundan önceki yıllar, yıllar önceki Tien an men gösterilerinde göstericilerin başına gelenleri göze alıp defalarca hava kirliliğine karşı yürümüş. Salgın başlayıp işyerleri, fabrikalar tatil edilmeden önce Wuhan hava kirliliği uluslararası sağlık sınırlarının izin verdiğinin 3 katı idi. Yıllarca kirli hava solumuş yaşlı akciğerlerin bir virüs salgınında iflas etmeleri belki de beklenmesi gereken bir hadise. Gözden kaçan bir başka nokta da, İtalya'daki korona ölümlerinde kurbanların yüzde 25'inde 1 , yüzde 25'inde 2, yüzde 49'unda 3 kronik hastalık olduğu; sadece yüzde 1'inde başka hastalık olmadığıdır. Tabi, mevsim gribi ya da korona salgını sadece yaşlıları ve kronik hastaları öldürür demiyoruz. Genç ölümler de var, ama bunlar nadir.

COVİD-19 SALGINI MEVSİMLİK GRİP ÖLÜMLERİNE HATIRI SAYILIR BİR RAKAM EKLEMEDİ

Peki bu Covid-19 normal gripten daha az ölümlere yol açıyorsa sizce bu iş abartılıyor ya da gereğinden fazla mı büyütülüyor?

Covid normal gripten az öldürüyor demeyelim, ama şöyle diyelim: Covid salgını şimdilik mevsimlik grip ölümleri üzerine fazladan hatırı sayılır bir rakam eklemedi. Sanırım salgın geçtikten sonra bir takım şeyleri anlayacağız, o kanaate vardım. Bu konuyla ilgili şimdilik kesin bir şey söylemek zor. Tek söylenebilecek olan, Dünya çapında bir ekonomik çöküntü ile baş başa kalacağız salgından sonra. O ne sürede ve nasıl atlatılır; onu da hep beraber yaşayıp göreceğiz.

2017-2018 YILINDA YAŞANAN AĞIR GRİBAL ENFEKSİYON BİR SARS TÜREVİYDİ

Bizim çocuklarımız dedelerimize ne kadar benziyorsa, şimdiki virüsler de Wuhan ya da Pasteur laboratuvarındaki virüslere o kadar benzer. Yıllar ya da aylar önce bu virüslere aşı hazırlayıp, sonra salgın çıkartıp aşıları satarak zengin olma şeklindeki komplo teorileri de aynı nedenle geçersiz kalır. Sürekli mutasyona ve değişime uğrayarak yayılır bu virüsler ama bunun da bir sınırı var tabii. Çok hızlı değişime uğrasalar normalde her ay yeniden gribe yakalanmamız lazım. Genelde bu işin ortalaması, toplumlar yılda bir kez gribal enfeksiyon olur, bazı seneler iki defa olabiliyor. 2017-2018 yıllarının kış aylarında büyük grip salgınları yaşandı, milyonlarca insan enfekte oldu, binlercesi hastaneye kaldırıldı, insanları kırdı geçirdi. Ben de o sene neredeyse hastanelik oluyordum. O dönemin ölüm istatistikleri açıklanmadı. O dönemde etkili olan virüs SARS türevidir dendi. Öte yandan baktığımızda, o senenin grip vakaları diğer seneleri geçti.

VİRÜS YAYILMAK İÇİN ÖLDÜRÜCÜ OLMAMAK ZORUNDA

SARS'ın da Covid-19'la benzer yönleri var galiba.

SARS virüsleriyle korona virüsler arasında bir akrabalık var doğru da, yalnız ikisi aynı şey değil. Bu daha yumuşak bir virüs. SARS kadar etki yapmıyor. Bir virüs eğer çok saldırgan olursa kurbanlarını çok ve hızlı öldürürse yayılamaz. Çünkü virüsün yayılması için kurbanının uzun süre yaşaması ve aksırarak, öksürerek, insanlara temas ederek mümkün olduğu kadar etrafa virüsü bulaştırması gerekiyor. Ama sen ahmak bir virüssen etrafa yeterince yayılamadan hemen kurbanını öldürürsün, sen de yok olur gidersin. MERS virüsü böyle bir şeydi, yok olup gitti zaten. SARS'ın Ortadoğu versiyonu olan bu virüs hayvanlardan insana geçen bir cinstendi.

Ancak bazı bilim adamları hayvandan insana doğrudan geçmesinin mümkün olmadığını bir ara konağa ihtiyaç duyduğunu ifade ediyor...

Olabilir, sonuçta virüsler doğada tek başlarına, canlı bir konak olmadan yaşayamazlar. Ancak canlı bir hücre içerisinde çoğalabiliyorlar.

MUTASYON GEÇİREN VİRÜSLER YUMUŞAMA EĞİLİMİ GÖSTERİR

Peki mutasyon geçirdikçe insan bedenine uyum sağladığı doğru mu?

Konak bedene diyelim. Evet, mutasyon geçirdikçe genelde yumuşama eğilimindedirler, ama bazen bunun tam tersi de olabilir, o zaman da yayılma eğilimi düşer. Korona virüsler RNA virüsleridir, DNA virüslerinden daha istikrasızdırlar. Çok hızlı mutasyona girerler. Tabi burada mutasyon rastgele gerçekleşiyor. Bu konuda bir makale yazdım, daha geniş bilgi elde etmek isteyenler okuyabilir. Buna göre mutasyon geçiren virüs türlerinden şartlara uyum sağlayanlar ayakta kalıyor diğerleri ise yok oluyor. Virüsün uyum mekanizması bu şekilde işliyor.

DIAMOND PRINCESS GEMİSİNDE YAŞANANLAR ÖLÜM ORANINI YÜZDE 0.5 OLARAK VERİYOR

Sizin söylediğinizden yola çıkarsak o zaman İngiltere'nin ilk başta üzerinde durduğu sürü bağışıklığı yöntemi doğru olmuyor mu?

Tam da onu diyemiyorum zira elimizde istatistik yok. Yüzde 3'lük bir ölüm oranından bahsediliyor ama bu veriler de tam güvenilir değil. Şayet mevcut istatistikleri kabul edersek bildiğimiz gripten biraz daha fazla öldürücü. Böyle olduğu zaman sürü bağışıklığı olgusuna yönelelim deyip halkı riske edemezsin. Yine de şunu ekleyeyim: Dünyada salgın başladığında "Diamond Princess" adlı bir lüks yolcu gemisinde de korona salgını çıktı. Gemi 24 Şubat'ta Yokohama (Japonya) limanında karantinaya alındı. Bu gemideki yolcu ve mürettebat toplam 3 bin 711 kişi, tek kişi bile atlanmadan testten geçirildi (20 Şubat) ve 634 kişide (yüzde 17) virüse rastlandı. 8 yolcu (7'si gemide, biri daha sonra karada) öldü. Bu hal ile bu gemi mükemmel bir salgın veri laboratuvarına dönüştü. Burada sağlanan verilere göre hastalığın gerçek ölüm oranı yüzde 0.5, başka kaynaklarca açıklandığı gibi yüzde 3.5 değil (kıyaslamak için, mevsimsel grip ölüm oranı yüzde 0.1)

O zaman en doğru yöntem karantinadır diyebilmeliyiz öyle değil mi?

Evet, her halükarda karantina yöntemi en doğru yöntem görünüyor şu an. Ama yine de 'çağın vebası' deyip panik yaratmamak lazım.

BAHARLA BİRLİKTE SALGIN YAVAŞLAMA EĞİLİMİ GÖSTERİR

Salgın ne zaman biter?

Bunu söylemek zor, ancak bir takım tahminlerde bulunabiliriz. Eldeki veriler 100 yıldır arka arkaya gelen grip salgınlarının kuzey yarımkürede belli bazı kurallara uyduğu yönünde: Genelde grip salgınları sonbaharda başlıyor, ilkbaharda havalar ısındıkça yavaşlıyor ve sona eriyor. Güney yarımkürede ve tropik ülkelerdeki grip salgınlarına burada girmek istemiyorum. Burada olanlardan yola çıkarak salgının sıcak havada da yayıldığı ve yaz gelince bitmeyeceği gibi varsayımlar da öne sürüldü. Bir de "yaz gribi" denen bir şey var. Ancak, en azından kuzey yarımkürede (ve ona dahil olan ülkemizde) yaz gripleri geniş salgınlar yapmaz, münferit vakalar olarak kalır. 100 senedir karşılaştığımız şablon hemen hemen aynı: Salgın sonbaharda başlar, ilkbaharda, ya da yaz başlamadan biter. Milyonları öldürdüğü söylenen efsanevi İspanyol gribi dahi bu kısmen şablona uymuştur: Salgın 1918 yaz başı başlasa da kısa sürede havaların ısınmasıyla durmuş, 1918 Kasım-Aralık aylarında tekrar patlayarak büyük kurban kitlesini kış aylarında almış, 1919 Mart-Nisan aylarında yavaşlayarak sona ermiştir. (1920 kış salgınını da İspanyol gribine dahil eden varsa da bu hüküm tartışılır). Eğer bu salgın durmaz ve yazın devam ederse beni bir hekim ve tıp tarihçisi olarak çok şaşırtır doğrusu. Tabi söylediklerime "bu korona virüsü salgını yeni bir şey, eskinin hastalıklarıyla karıştırmamak lazım" denerek itiraz edilebilir. Ama daha önce de söylediğimiz gibi her senenin grip salgını yeni bir hastalıktır. Buna rağmen genel şablon pek değişmemiştir. Sonuçta, en geç 1 ay içinde salgının seyri az çok belli olur, konuştuklarımıza aykırı bir durum ortaya çıkarsa onu o zaman konuşuruz. Bu konuda son söylenecek olan, hiçbir salgın sonsuz süre devam etmez, bir gün biter. Bu salgın da bitecektir. Bitene dek bize düşen karantina ve hijyen kurallarına uymak, gereksiz paniğe kapılmamaktır. Herkese sağlıklı günler diliyorum.

Röportajın tamammı için tıklayınız.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber